Karma eğitim karşıtları: LGBT’cilerle ‘özgürlükte’ buluştu
Karma eğitime karşı kampanya ‘kız okulları açmanın özgürlük meselesi olduğu’ görüşü üzerinden sürdürülüyor. Kimi gazeteler Batı’dan örnekler yayımladı… Eğitimci Gürsoy, ‘karma eğitime karşı’ diye övdükleri Der Spiegel ve Alman profesörlerin, LGBTİ bayrakçısı olduğuna dikkat çekti.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ‘kız okulları’ çıkışının ardından tepki üzerine yaptığı açıklamada bunun bir ‘özgürlük’ meselesi olduğunu tekrar ederek, karma eğitim sistemini hedef alan tutumunu sürdürdü. Kimi gazeteler de ‘çocuğunu kız okullarında okutma özgürlüğü’ üzerinden, karma eğitim karşıtı yayın yapıyor.
Akit gazetesi, 17 Temmuz günü yayımladığı Ali Erkan Kavaklı imzalı yazıda, Alman Der Spiegel dergisinin karma eğitim karşıtı yayınlarını ve bazı Alman profesörlerinin yine ‘özgürlük’ eksenli karma eğitim karşıtı görüşlerine göndermede bulundu.
ÇOCUK İSTİSMARININ ÖNÜNÜ AÇANLAR
Aydınlık’a konuşan Eğitimci, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Yönetim Kurulu üyesi Işıl Çetin Gürsoy, Akit’in ‘karma eğitime karşı’ diye övdüğü Der Spiegel ve Alman profesörlerin, LGBT bayrakçısı olduğuna dikkat çekti. Gürsoy, şöyle sürdürdü:
“Akit’in allayıp pulladığı Der Spiegel, son yıllarda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın LGBT karşıtı açıklamalarından dolayı Türkiye’yi, Cumhurbaşkanımızı hedef göstermiştir. Akit, Cumhurbaşkanımızı hedef gösteren bir Batı yayınını Türkiye’de örnek bir dergi olarak sunmaktadır. Bu da Akit’in vehamet içinde olduğunu gösterir.
“Haberde referans alınan Prof. Dr. Sigrid Metz-Göckel, toplumsal cinsiyet ideolojisinin Avrupa’daki öncülerinden. Yine Prof. Anna Maria Kraunbaum, toplumsal cinsiyet uzmanı. Dolayısıyla Akit gazetesi, cinsiyetsizleştirmenin, çocuklarımızın üç yaşından itibaren cinsiyet tercihlerini kendileri yapabilirler diyerek çocuk istismarının önünü açan sözde uzmanları bizim yurttaşlarımızın, halkımızın önüne referans olarak koymaktadır. Bunu yapan bir yayının, pedagojiye, Türkiye’de milli eğitimin değerlerine ilişkin değerlendirmeleri hiçbir şekilde samimi görülemez ve ciddiye de alınmamalıdır.”
Işıl Çetin Gürsoy’un sorularımıza verdiği yanıtları sunuyoruz:
ORTA ÇAĞIN KÜLTÜRÜ
- Karma eğitim karşıtlığı, LGBTİ ile aynı kulvara mı düşüyor?
Batı çocuklarımızın üç yaşından itibaren cinsiyet tercihlerini kendilerinin yapabileceğini öne sürüyor ve doğal cinsiyeti artık kabul etmiyor. Bunun yerine ikâme ettiği toplumsal cinsiyet, cinsiyetsizleştirmenin ideolojisi. Eşcinsel ilişkileri meşru görüyor. Cinsiyetsizleştirmeyi bizim gibi milli devletlere dayatıyor. Kadın ve erkek cinsiyetini yok sayıyor. Dolayısıyla Batı’nın ve Batı uzmanlarının karma eğitim konusunda bu fikirlere sahip olmaları kendi içerisinde gayet tutarlı. Kadını erkeği yok saydığı için ötekileştiriyor.
Peki bizim burada hedefimiz ne? Bu dayatmayla mücadele mi edeceğiz? Yoksa biz de işimize gelen yerlerinden tutup bu dayatmanın önünü mü açacağız? Türk milletinin böyle bir sorunu yok. Bu sorun Cumhuriyet’le hesaplaşmak isteyen bir grup azınlığın fırsatçılığı.
- Batı ‘medeniyeti’ de artık en gerici kulvarda diyebilir miyiz?
Bugün modernlik, çağdaşlık, özgürlük gibi gösterdikleri kavramlarla kafaları bulandırıp Orta Çağın toplumlarını, kurumlarını, insan modelini aslında tekrar diriltmeye çalışıyorlar.
AİLEYİ, MİLLETİ PARÇALAMAYA HİZMET EDER
- Karma eğitimi bozmanın sonuçları ne olur?
Karma eğitimin tartışılmasının iki açıdan çok büyük tehlikesi var. Birincisi, eğitimin bir bilim olduğunu unutarak kişisel ideolojik fikirlerimiz doğrultusunda yönlendirmelerde bulunma çabası içerisindeyiz. Ancak eğitim biliminin içerisinde çocuğun bazı kavramları geç öğrenmesi de erken öğrenmesi de sorun. Erken öğrendiği takdirde, çocukların ileriki yaşlarında kişilik bozukluğu, konsantrasyon eksikliği, algılama eksikliğine kadar giden sorunlarla karşılaşır. Ayrıca sizin siyasi olarak kafanızdan geçen o soyut kavramları, çocukların bilişsel olarak kavraması imkansız. Soyut kavramlar çocukların kafasında bir ötekileştirme yaratacaktır.
25-30 yıl sonrasının kuşağı sizin bugün verdiğiniz eğitime göre şekillenecek. Karşısında yabancı, uzak durulması gereken, aynı ortamda bulunulmaması gereken yüzde elli kadın yüzde elli erkek! Buradan millet de çıkaramazsınız. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin de aynı zamanda birliğine, bütünlüğüne bir dinamit atmaktır.
İkincisi, üç yaşından itibaren bir öğrenciye erkek kardeşinin, komşusunun, oyun arkadaşının öteki olduğunu anlatmanız için çocuğun cinsiyet yönünden olgun olduğunu varsaymanız gerekir. LGBT dayatması da bunu söylüyor: ‘Üç yaşından itibaren cinsiyet tercihi yapabilen bir birey, karşısındakinin erkek ya da kız olduğunu ayrıştırılabilir.’ Temeli LGBT dayatmasıyla birebir örtüşen bir yaklaşım.
- Kız-erkek çocuklar arasına duvarlar koymak onları lezbiyenliğe, geyliğe de yöneltir mi?
Yönelmesi mümkün. Siz erkeği ve kız çocuklarını birbirine ötekileştirirseniz, diğer cinsiyetten uzak durmaya çalışarak, hatta diğer cinsiyette yönelik korkuya varan duygularla büyüyecek. Çünkü çocuklar somut olanı algılar. Erkek çocuklarla aynı sınıfta bulunmamız yasak ve sakıncalı, diyerek büyüyecek.
Kız çocukları erkek çocuklarıyla aynı mahallede oyun oynuyorlar. Kız-erkek kardeş. Evde aynı, okullarını mı ayıracaksınız bunların? Bunu çocuğa nasıl açıklayacağız? Büyüklerin soyut kavramları, kendi ideolojik fikirlerini dökebildiği o kavramlar, henüz ilkokul çağındaki bir çocuğun kafasında şekillenemez. İnsan gelişimine aykırı.
Nasıl suyun akışını engelleyemezseniz bir çocuğun gelişimini de durduramazsınız. Akan suyun önüne set koyduğunuz vakit ya o seti yıkıp gidecek ya da başka bir tarafa doğru kendini akıtacak. Gelişim böyle bir şey, çocuk gelişimi. Bireyin olgunlaşması, gelişmesi, bir yetişkin olması bir süreç. Belli aşamaları var. Bu aşamaları doğal olarak çocuk geçmek zorunda. O doğallığı bozup, önüne başka şeyler koyup, onu başka yere yönlendirirseniz başka bir toplumla karşılaşırsınız.
- Çok teşekkür ederiz.
NEOLİBERAL YOZLAŞMIŞ KÜLTÜRE ÇANAK TUTUYORLAR
- Bakanlığın kendi verileri bile karma eğitimin millet açısından sorun olmadığını gösteriyor.
Okutulmayan kız çocukları varsa bile nedeni erkek çocuklarıyla aynı sınıfta okumaları değil, kız çocuklarının okumasına gerek görülmemesi, feodal kalıntılar. Devlet zorunlu eğitim getirerek sorunu çözer. Askerlik gibi zorunlu kıldığınız zaman herkes çocuğunu okula gönderir. Devletin bir adımla çözebileceği bir sorun.
Bizim velilerimizin uyuşturucu bağımlılığından çocuklarını korumak, kurtarmak gibi bir sorunu var. Bizim bizim velilerimizin bugün ellerindeki telefonlarda, tabletlerde, televizyonlarda, dizilerde saldırganlığı bir güç gösterisi olarak gösteren yayın organlarının kaldırılması gibi bir sorunu var. LGBT dayatması gibi bir sorunu var.
Yönetenler, gerçek sorunlarla mücadele etmedikleri gibi bu dayatmaları yapanların borazanlığını yapıyorlar. Ekonomide ve dış politikada büyük baskılar ve zorluklar altındayız. Batı, bütün o yozlaşmış kültürünü aileyi parçalamak için çocuklarımızın üzerimize salmış durumda. Burada savaşacak olan en büyük kuvvet ‘eğitim’. Böyle önemli bir sorunumuz varken kız çocuklarını ötekileştirmek aileyi parçalamaya hizmet eder. Milli bir eğitim programı gerekirken Batı'nın neoliberal yozlaşmış kültürünün saldırısına çanak tutmuş oluyorsunuz. O açıdan karma eğitimin tartışılmaya açılması tamamen bilim dışı ve aynı zamanda kültürel saldırının da oyuncağı olmak demektir.
Erkeği tacizci göstermek LGBT’ye destektir
- Akit, karma eğitime geçtik, okullarda cinsel tacizi engelleyemedik, diye yazıyor?
Cinsel tacizi, kız ve erkek çocuklarını ötekileştirerek, kadını ve erkeği birbirine yabancılaştırarak engelleyemezsiniz. Tam tersi yerlere gider. Daha ulaşılmaz kılarsınız, daha cazip, daha çekici hale getirirsiniz. Bu işin sonu mahalleleri, köyleri, şehirleri, alışveriş merkezlerini yani bütün toplumsal yaşamda iki cinsi birbirinden ayırmaya varır. Buradan ne aile çıkar, ne millet çıkar. Ötekileştirerek, cinslerden birini tacizci diye göstererek kadını ve erkeği millet yapamazsınız.
Avrupa’dan beslenen kadın dernekleri erkeği tecavüzcü, devleti tecavüzcü olarak gösterdiler. Biz bunu son beş altı yıldır yaşadık. Hatta Meclis’te Las Tesis eylemleri yapıldı. Las Tesis, Şili’de başlayan bir feminist eylem. Kadınlar devlet binaları önünde tecavüzcü devlet, tecavüzcü polis sözlerini içeren şarkı söyleyip dans etmişlerdi. Bütün dünyada hızla yayıldı…
TBMM’de aynı adla 2019’da yapılan eylem de onun taklidiydi. İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun konuşması sırasında bu eylemi yaptılar. Orada ne denildi? Tecavüzcü erkek, tecavüzcü devlet! HDP, CHP, İYİ Parti milletvekilleri, dağdaki PKK’lılar, Avrupa’dan beslenen foncu kadın dernekleri bu işin başını çekti, Las Tesis eylemleri yaptılar. Okullarda cinsel taciz vardır demek, onların sesi olmak demektir. Okul bir devlet kurumudur, o okullarda okuyanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıdır. Herhangi birini tacizci olarak göstermek ancak işte o Avrupa’dan beslenen piyonlara destek vermek anlamına gelir.
KIZ ERKEK EŞİT OLDUĞU İÇİN ONLARI ‘EŞİTLEMEK’ İÇİN DEĞİL
- Akit, karma eğitimin kadın ve erkek üzerinde bir eşitlik sağlamadığını vurguluyor. Karma eğitime geçişin amacı kadını ve erkeği eşit kılmak mı?
Hayır. Bu bir araç değil. Cumhuriyet kadını ve erkeği eşit gördüğü için aynı sınıflarda eğitim almalarını, aynı toplumsal yaşamda bir arada olmalarını sağlıyor, onları ‘eşitleştirmek’ değil. 1980’lerden bu yana kadını erkekle eşitleyemememizin nedeni karma eğitim değil, en başta bugün karma eğitimi tartışmaya açan zihniyetle Cumhuriyetin mücadelesidir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kapsayıcı Eğitim Projesi var. Batı'dan dayatılan bir proje ve bunun toplumsal cinsiyeti yani cinsiyetsizleştirmeyi yayma projesi olduğunu daha önce belgelendirmiştik. Fakat Bakanlık, bu projeyi hiçbir çocuğun cinsiyet, dil, din, ırk açısından ayrıştırılmadan sınıfta bir eğitim verilmesi projesi olarak aktarıyor. Peki, öyle olduğunu düşünelim. O zaman Bakanlık bu projeden vaz mı geçti? Bunu açıklaması lazım.
Neden eğitim konusunda sürekli tartışma çıkıyor? Milli Eğitim Bakanlığımızın uzun erimli projeleri maalesef olmuyor. Her bakan değiştiği zaman proje de değişiyor. Çocuk ilkokuldayken başka ortaokulda başka bir programın içerisine giriyor.