‘Kızıldeniz krizi Türkiye için fırsat’

Kızıldeniz’de ticari gemilere yönelik yapılan saldırıların küresel tedarik zincirine etkileri artıyor. Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, krizin Türkiye’ye olası etkilerini değerlendirdi.

Kızıldeniz'de yaşanan deniz taşımacılığı krizinin Türkiye için bir fırsata dönüşebileceğini belirten Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, kriz nedeniyle Ümit Burnu rotasının kullanımının arttığını, bu durumun Asya ve Avrupa arasında alternatif ticari rota ihtiyacını net bir şekilde ortaya çıkardığını söyledi. Keleş ayrıca, bu krizle özelikle Avrupalı şirketler için üretim hatlarını Çin’den yakın coğrafyalara taşıma fikrinin önemli bir gündem maddesi haline gelebileceğini söyledi.

Yemen'deki Husilerin Kızıldeniz'de İsrail bandıralı ya da İsrail limanlarına giden ticari gemilere yönelik başlattığı saldırılar devam ediyor. Söz konusu saldırıların ardından denizcilik şirketleri seferlerini askıya almaya veya rotalarını değiştirmeye başladı.

Oxford Üniversitesi tarafından oluşturulan PortWatch verilerine göre, son iki ayda Ümit Burnu’ndan gemi geçişleri artış gösterdi. Kasım 2023'te Ümit Burnu'ndan günlük 50 kargo ve tanker gemisi geçerken, bu rakam ocak sonu itibarıyla 85’e ulaştı. Ticaret hacmi de aynı şekilde artış gösterdi. Bölgedeki günlük ticaret hacmi 4,8 milyon tondan 7,2 milyon tona çıktı. Denizcilik araştırma şirketi Drewry tarafından hazırlanan Dünya Konteyner Endeksi’ne göre ise kasım ayında bin 382 dolar seviyesinde olan konteyner bileşik endeksi şubat itibarıyla 3 bin 786 dolar seviyesinde seyrediyor. Rakamların geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 90 artış gösterdiği, kasımdaki seviyesine göre ise yüzde 174 daha yüksek olduğu görülüyor.

ÜRETİM HATLARI TAŞINABİLİR

Sertrans Logisitics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, gelişmelerle ilgili şu yorumlarda bulundu:

“Kızıldeniz'de yaşanan deniz taşımacılığı krizi Türkiye için birkaç noktada fırsat barındırıyor ve bu fırsatlar bazı taşları yerinden oynatmaya gebe. Bunlardan ilki, üretim hatlarının Çin’den Avrupa’ya daha yakın coğrafyalara taşınması fikri. Bu noktada doğru yatırım fırsatları yaratabilirsek, ülkemiz önemli bir üretim üssü haline gelebilir. İş gücü maliyetleri ve güçlü üretim altyapısı dikkate alındığında bu elbette hızlı ve kolay bir çıkış süreci olmaz. Ancak Türkiye atacağı doğru adımlarla avantajlı ülkelerin başında gelecektir.”

ORTA KORDİOR VE KALKINMA YOLU

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle kuzey koridor hattındaki sıkıntıların ve Kızıldeniz’deki mevcut durumun benzerlerinin önümüzdeki dönemde de yaşanabilme riskinin yüksek olması nedeniyle yeni ticaret hattı alternatiflerinin oluşturulmasının zorunlu hale geldiğinin altını çizen Nilgün Keleş, Türkiye’nin üzerinde çalıştığı Orta Koridor ve Kalkınma Yolu projelerine dair de şunları söyledi:

“Ülkemiz için ikinci fırsat alanı ise bir süredir üzerine politika ürettiğimiz Orta Koridor Ve Kalkınma Yolu projelerine dair ihtiyacın artmasıdır. Bu durum projelerin önündeki siyasi engellerin kaldırılması süreçlerini hızlandıracağı gibi, finansal bazı imkanların da doğmasına neden olabilir. Finalde projelerin hayata geçirilme hızı ve ilgili hatların kullanılma yoğunluğu artacaktır. Mevcutta son bir yıl içinde Çin’den Avrupa’ya giden 10 milyon konteynerin yüzde 96’sı denizyoluyla, yüzde 4’ü ise Kuzey Koridoru olarak adlandırılan Trans-Sibirya Demiryolu hattı üzerinden sevk ediliyor. Orta Koridor, Avrupa ile Asya arasında bir ticaret yolu olarak Kuzey Koridoru'na oranla daha hızlı ve daha ekonomik, 2 bin kilometre daha kısa, iklim koşulları bakımından da daha elverişli ve deniz yoluna kıyasla ulaşım süresini 1/3 nispetinde (15 gün) kısaltıyor. Orta Koridor ayrıca, ülkemizin liman bağlantıları sayesinde Asya’daki yük trafiğinin Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Akdeniz bölgesine ulaşması için önemli fırsatlar sunuyor. Ümit Burnu rotasının kullanımının artmasıyla alternatifler aradığını gördüğümüz şirketler için Asya ve Avrupa arasında stratejik bir konuma sahip olan Türkiye, uluslararası nakliyede cazip bir seçenek haline gelebilir.”

Sonraki Haber