KKTC ve Aleviler
Sözde Aleviciler Anadolu Aleviliğinin birliğini bozmak için yeni planlar yapıyor. Emperyalizm ve işbirlikçileri tarihten günümüze birleştirici tutumuyla öne çıkan Aleviliği, dar mezhepçi ve bölücü bir yola sevk etmeye çalışıyor. Alevilerin ezici çoğunluğu ise tüm dayatmalara rağmen özünü koruyor.
İlki 1989 tarihinde Almanya'nın Hamburg kentinde faaliyete geçen Alevi dernekleri süreç içinde yaygınlaştı. Anadolu Alevilerinin sorunlarının çözümüne yönelik etkinlikleri esas alan dernekler giderek çoğaldı. Türkiye'de esas olarak geçmişte kalan sorunların epey kısmı çözüldü. Artık Alevilerimiz Cem Evleri, dernekler, vakıflar, akademiler kurarak çalışmalarını sürdürüyor.
Avrupa'da yaygınlaşan Alevi dernekleri federasyonlaştı, hatta konfederasyonlara gidilerek merkezileşmeye çalışıldı. İşte yaşanan tüm bu süreçlerde Alevi kuruluşlarının içine Avrupa Birliği devletleri ile PKK ve sahte solcular sızarak raydan çıkarmaya başladılar. Geldiğimiz aşamada Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Türkiye karşısında konumlanan bir mahiyet kazandı. Bu bir operasyondu ve başarıldı. Fakat tüm bu yaşananlar Alevilerimiz üzerinde olumsuz izler bıraktı. Tarihinde her zaman birlik ve beraberliğini koruyan Aleviler bölünüyor, iç birlikleri tarumar ediliyordu. Alevileri, Türk/Kürt, İslam içi/İslam dışı, Ali'li Alevilik/Alisiz Alevilik gibi Batı merkezlerinde pişirilen projelerin peşine takarak perişan ettiler.
KKTC'DE ALEVİLERE ATILAN KANCA
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Alevi Kültür Merkezi (KKTC-AKM) 1994 yılının kasım ayında çalışmalarına başladı. Alevilerin inançlarını, ananelerini yaşatmak ve korumak amacıyla kurulan Alevi Kültür Merkezi bir süre sonra AABK'nın dümen suyuna girdi. Sosyal medya sayfalarında AABK ve yöneticilerine övgüler yağdırıldı.
KKTC-AKM Türkiye'de düzenlenen "Yolda Birlik Mücadelede Birlik" toplantısına katılmıştı. AABK'nın esas düzenleyicisi olduğu etkinlik KKTC-AKM'nin yol haritasının ne olduğunu gösteriyordu. Toplantıya katılan KKTC-AKM temsilcisi etkinliği şöyle değerlendiriyor: "Dünya Aleviliği için neler yapılabileceği noktasında çalışmalar yapılması ve geliştirilmesi önemi vurgulandı. Özellikle Türkiye'de yaşayan Alevi toplumunun sorunları inançsal ve siyasal baskı altındaki toplumumuzu..." diye sürüp giden konuşma AABK yöneticilerinin tespitleriyle bire bir örtüşüyordu. Temsilcinin şu ibretlik sözleri bizi haklı çıkarıyor: "Avrupa Alevi Hareketinin tüm Dünya Aleviliği hakkında öncülük etmesi bizim açımızdan değerli bulunarak desteklediğini ifade ettik. Avrupa'da yaşayan canlarımızın insan hakları temelinde eşit yurttaşlık haklarından tüm Avrupalılar kadar faydalanmaları bizleri motive ve heyecanlandırmıştır."
Avrupa'da yaşayan Aleviler o ülkelerde "eşit yurttaşlık haklarına" kavuşamadılar. Bu yalanı yayanlar ya Avrupa'yı tanımıyor ya da bilerek Alevileri yanlışa yönlendiriyor. Almanya'da Aleviler "eşit yurttaşlık haklarına" kavuştu mu? Buna KKTC-AKM yöneticileri lütfen yanıt versinler! Turgut Öker'in Almanya övgücülüğüne kapılarak mı bu tespitte bulunuyorlar? Avrupa'da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Sünnisi/Alevisi ile yabancı olarak görülür ve parçalanmaları için her yol denenir. Siz hangi "eşit yurttaşlık haklarına kavuşmaktan" bahsediyorsunuz? Yok böyle bir şey! Gidin Almanya'da yaşayan Alevilerimizin ezici çoğunluğuna sorun bakalım eşit yurttaşlık haklarına kavuştular mı?
KKTC-AKM yöneticisi "Avrupa Alevi Hareketi" ile AABK'yı kastetmektedir ve AABK'nın "Dünya Alevilerini birleştirme" misyonu ile neyi hedeflediğini Aydınlık Gazetesi'nde değerlendirmiş ve de Alevicilerin tehditkar yazılarıyla karşılaşmıştık. Pek çok ‘Alevici’ site ağır sözlerle bizleri hedef göstermişti. "AABK'nın Dünya Aleviliğine öncülük etmesi" demek Alevileri batağa sürüklemek demektir. Ve Dünya Alevi Birliği diye bir hayali yayanlar çok büyük hata yapmaktadır. Aleviler başlı başına millet olmadıkları gibi İslam dışı "yeni din"de değildir. KKTC-AKM bu noktada görüşlerini yeniden gözden geçirmeli ve sayfalarındaki AABK ve Turgut Öker savunuculuğunu konu edinen yazılar kaldırılmalıdır. Ayrıca PKK'ya "Kürt ulusal hareketi" yaftasını asan zihniyetle, AABK'ya "Avrupa Alevi Hareketi" misyonu belirleyenler aynı yolun yolcusudur.
AABK'ya bağlı derneklerden heyetlerin sık sık KKTC-AKM'ye bağlı dernekleri ziyaret etmeleri ilişkilerin boyutunu göstermesi açısından ilginçtir. AABK ile ne kadar yakınlaşırlarsa Türkiye'den o kadar uzaklaşmış olurlar.
HDP SAVUNUCUSU SAHTE SOLCU TURGUT ÖKER
AABK Onursal Başkanı Turgut Öker'i savunan KKTC-AKM'si ne yaptığının farkında mı? İki dönem HDP'den İstanbul 3. Bölgeden aday gösterilen ve Alevilerin desteğini alamayarak ağır yenilgi yaşayan Turgut Öker'i savunmak KKTC-AKM'ye düşmez. Avrupa'da PKK ile sahte solun düzenlediği etkinliklere AABK'yı da alet eden Öker ve Öker gibi Türkiye'yi düşman belleyenlerle kol kola gezenler Alevileri temsil edemezler.
KKTC-AKM sosyal medya sitesinde hala "Turgut Öker Üzerinden Aleviliği tartışmak" başlıklı yazı ısrarla korunmaktadır. Turgut Öker'e haksızlık yapıldığı savı üzerinde savunulmaktadır: "Örgütlü ve bilinçli seküler bir toplum olan biz Aleviler aslında aydınlık günlerin de teminatı olduğu biliniyor ve görülüyor. Bu da tabi ki statükonun hoşuna gitmemektedir. Toplumumuzun önde gelen simgelerini fikriyle toplumumuza mesaj verebilen ve okuyabilen kıymet verdiğimiz yoldaşlarımız İtibarsızlaştırmak İsteniyor. Bunlarla ilgili toplum mühendisliği, çalışmaları çok açık yapılmaktadır. (...) Sevgili Turgut Öker ve Toplumumuzu temsil eden İnanç Önderlerimizi, Kurum Başkanlarımızı, Siyasi Temsilcilerimizi, Aydınlarımızı, Bilim İnsanlarımızı ve halkımızı koruma sorumluluğumuz olduğu bilinciyle cancana ve tüm demokratik kitlelerle birlikte mücadelemizi sürdürmek gerekmektedir. Turgut Öker’e yapılanları kabul etmiyor ve kınıyoruz." denilen yazıda statüko denilerek Türkiye hedef tahtasına oturtuluyor ve Aleviler başka bir halkmış gibi "halkımızı koruma" sözü kullanılmaktadır. "Sevgili Turgut Öker" denilerek bölücülüğün ve o tür solun savunuculuğu üstlenmiş olunuyor.
YETER ARTIK
Alevilikte yol ayrımının sonuna gelindi ve ‘Aleviciler’ en sonunda Anadolu Aleviliğinin birliğini bozmayı kısmen başardılar. Aleviliğin önünde iki yol var: Birinci yol Aleviliğin özünü koruyan ve gözleri ülkeleri Türkiye'den başka bir şeyi görmeyen ezici çoğunluk. İkinci yol ise emperyalist merkezlerden beslenen ve Aleviliği yoldan çıkaran ‘Alevici’ azınlık. Bu iki farklı yoldan ikincisi çıkmaz sokaktır ve tarihin çöplüğüne gitmeye mahkumdur.
Şimdi ise Anadolu Alevileri, emperyalizmin beşinci kollarından biri haline getirilmeye çalışılan, Aleviciliği (can Alevilerimizi tenzih ederiz) meslek haline getirenleri kapı dışarı etme sorumluluğuyla karşı karşıyalar. Türkiye düşmanı, Atatürk düşmanı bu düşkünlerin Alevilerimizi bölücülük illetine yamamalarına müsaade edilmemelidir. Kanaat önderleri öne çıkmalı ve yeni bir örgütlenme tarzıyla Alevilere doğru yolu göstermelidir. Alevi tanımlamasının uluorta kullanılması önlenmeli ve Aleviliği dernek adı olarak kullanma yanlışlığından dönülmelidir. Şu güne kadar yaşananlara bakıldığında ne kadar haklı bir talepte bulunduğumuz hemen fark edilecektir. Alevilik dernekçiliğe hapsedilmemelidir! Dün doğru olan bugün doğru olmayabilir ve zamanını dolduran bir örgütlenme tarzının terk edilmesi zararın telafisi açısından belirleyicidir.
Özelliklede AABK denilen Aleviliği iğdiş etmekle görevli yapılanmanın tekrardan dönüştürülmesi mümkün olmadığından, onun alternatifini oluşturmak Alevilerimize düşmektedir.