Güney Kore izlenimleri 4! Kore’nin Japon sömürgeciliğine ve emperyalizmine karşı bağımsızlık mücadelesi (1910-1945)

Japonya’nın 1910 ve 1945 yılları arasında Kore yarımadasında yaptığı uygulamalar hem sömürgeciliğin hem de emperyalizmin kapsamı altına girmektedir

Kore İmparatorluğu, 1910’da Japon sömürgesi altına girince bağımsızlığını kaybetmekle kalmadı, Japonya’nın Kore Genel Valisi, kraliyet ailesinin mülklerine el koyup onları millileştirdi, Kore’nin milli kaynaklarını sömürerek büyük karlar elde etti ve vergileri artırarak Kore halkını çok sıkıntılı bir durumun içine soktu. Japon sömürge yönetimi, 1910 yılında Arazi Planlama Bürosu’nu (Land Survey Bureau) kurmuştu ve 1912 yılında da Arazi Planlama Yasası’nı (Land Survey Act) yürürlüğe soktu. Bu yasa, ekilebilir tarım arazilerinin ve toprakların kayıt altına alınmasını, bunların sahiplerini ve vergilerini hesaplamayı amaçlıyordu. Oktay Gökhan Banbal bu konuda şunları belirtiyor: “Bu yalnızca bir planlama olmayıp sahipsiz alanların sömürge yönetimine geçmesi anlamına da gelmekteydi. 1910 ve 1918 yılları arasında devam eden bu yasa ile birlikte Kore’deki sömürge yönetimi, 21,9 milyon dönüm toprak ile yaklaşık olarak Kore Yarımadası’ndaki tarım alanları ve ormanların %40’ına sahip oldu ki, bunların büyük bir bölümü Joseon (Kore İmparatorluğu) devlet tarım, orman ve dağlık alanları ile kraliyet ailesinin malvarlığıydı” (Japon İşgal Döneminde Kore Yarımadası ve Uzak Doğu’nun Siyasi Görünümü, ss. 68-69). Koreli çiftçiler “yasayı bilmemelerinden, yanlış bildirimler sunmalarından ya da ellerinde yeterli belge olmamasından dolayı topraksız kalıp ekonomik olarak zor duruma” düşmüştü (a.g.k.).

Kore Bağımsızlık Bildirgesi'nin okunduğu Tagpol Park, Seul

Kore Genel Valiliği’nin ele geçirdiği araziler daha sonra 1908’de Japonların Kore’ye göçünü yönetmek için kurulan “Şark Kalkınma Şirketi”ne (Oriental Development Company) çok ucuza satıldı. Kore’deki en büyük toprak sahibi haline gelen ve Koreli çiftçileri sömüren şirket, bu arazileri Japonlara sattı ve Japon toprak sahiplerinin ortaya çıkmasını sağladı (The Association of Korean History Teachers, A Korean History for International Readers, s. 239). Sömürü sadece arazi devriyle sınırlı değildi ve tarım ürünlerinin yağmasını da içeriyordu. Kore’nin Gunsan şehri Japonya’ya giden pirinç sevkiyatları için kullanılan bir limandı. Kore pirincinin Japonya’ya ihracatı, Kore’nin imzaladığı ilk eşit olmayan “1876 Ganghwa Antlaşması” ile başlamıştı. Antlaşma, pirinç ve diğer tahılların sınırsız ve gümrüksüz bir şekilde çıkışını mümkün kılıyordu. Joseon hükümeti tahıl ihracatını yasaklayacak şekilde antlaşmayı gözden geçirmeyi başardı ancak Japonya itiraz etmeye ve tazminat talep etmeye devam etti. Bu ticari ilişkide, Kore Japonya için bir gıda ambarı ve Japon ticari malları için bir pazar haline geldi. Kore’de o dönemde sürekli pirinç kıtığı yaşanıyordu, bu da fiyatları artırıyordu.

Kore Bağımsızlık Bildirgesi

1910’da Kore Japon sömürgesi olunca, Japon hükümeti generali ticaret acentelerini devraldı ve Gunsan’daki Kore ticaret şirketlerini yasakladı. Gunsan ve Geum, Mangyeong ve Dongjin nehir havzaları çevresindeki araziler Japon toprak sahiplerine devredildi ve yetiştirilen pirinç Japonya’ya gönderilmek üzere Gunsan’da toplandı. Bir zamanlar Gunsan bölgesindeki arazilerin yüzde 80’i Japonlara aitti. Japonların sahip olduğu birçok çiftlik, Fujimoto, Okura ve Mitsubishi gibi şirketlerden gelen büyük sermayeyle finanse ediliyordu. Amaçları kar elde etmekti, işi Koreli ortakçılar yapıyordu (Suh Young-hee, Jeongdong: Cradle of Hope for Modern State). 1920 yılında Japonya’nın sömürdüğü Kore pirinci yüzde 8 iken bu oran 1936’da yüzde 50’ye çıktı (The Association of Korean History Teachers, s. 251). Bu sömürü altında Koreli çiftçiler ağır bir şekilde ezildi. 1917 Rus devriminin de etkisiyle birçok Koreli çiftçi ve emekçi yüzünü sosyalizme dönmeye başlayacaktı.

Seodaemun Hapishanesi, Seul

BAĞIMSIZLIK YOLUNDA ‘1 MART HAREKETİ’ VE SİLAHLI DİRENİŞ

Barbarca şiddet, baskı ve sömürü altında yaşayan Kore halkı pes etmedi ve egemenliklerini Japonlardan geri almak için mücadeleye devam etti. 1 Mart 1919’da, şu anda Seul’ün Jongno bölgesi, Insa-dong’da bulunan Taehwagwan adlı restoranda toplanan 33 Kore temsilcisi, Kore Bağımsızlık Bildirgesi’ni kabul etti. Kore, artık Japon yönetimine tahammül etmeyecekti. Koreli öğrencilerin büyük rol oynadığı Kore Bağımsızlık Bildirgesi, 1 Mart 1919’da öğlen saatlerinde Tapgol Park’ta okundu ve Japonya’ya karşı ülke çapında büyük kitlesel eylemler başladı. Koreliler uzun süredir sakladıkları milli bayrakları “taegeukgi”yi ellerinde taşıyordu. Sadece Kore’de değil, Çin, Rusya, ABD ve Japonya’da yaşayan Koreliler de bağımsızlık için törenler ve gösteriler düzenlediler.

Son Byeong-hui'nin Heykeli, Tagpol Park, Seul

Hareketi öğrenciler ve dini liderler başlatmasına rağmen zamanla çiftçiler ve işçiler de bağımsızlık hareketine dahil oldu. 1 Mart Hareketi’ne katıldığı için tutuklananların yüzde 56’sı çiftçiyken, yüzde 20’si öğrenci ve yüzde 10’u işçiydi (The Association of Korean History Teachers, s. 242). Eylemler şiddet içermemelerine rağmen, Japon ordusu bu muhalefeti kitlesel tutuklamalar ve cinayetlerle ile bastırmaya çalıştı. Koreli bağımsızlık savaşçılarının hapsedildiği, idam edildiği veya işkence ile öldürüldüğü Seodaemun Hapishanesi’ni Seul’de görebilirsiniz. “Kore’deki Japon Sömürge Tarihi Müzesi”nde yer alan bir sergide Japonya’nın Koreli özgürlük savaşçılarına karşı uyguladığı bir işkence metodunu gördüm. Duvara dik olarak yerleştirilmiş “byeokgwan” adlı bir tabutun içine kapatılan özgürlük savaşçıları, günlerce yemeden, içmeden, hatta tuvalete gitmeden bu tabutun içinde bekletilmiş. Tabutun içine girerek sizin de empati yapmanıza izin veriliyor ancak ben bunun düşüncesini bile iç karartıcı buldum.

Seul'de Bağımsızlık Gösterisi, Mart 1919

1 Mart Hareketi sonucunda Nisan 1919’da Çin’in Şangay kentinde “Kore Cumhuriyeti Geçici Hükümeti” kuruldu ve Geçici Anayasa ilan edildi. 1919’da Çin’de etnik Korelilerin yaşadığı Kuzey Jiandao’da örgütlenen ve eski bir bağımsızlık savaşçısı olan Hong Beom-do tarafından yönetilen Kore Bağımsızlık Ordusu bağımsız bir askeri güç olarak faaliyet gösteriyordu. Önceden “Doğruluk Milisleri” içinde bulunan Hong Beom-do, 1910’da Kore sömürge olunca Japon karşıtı özgürlük savaşçılarını eğitmek için Çin’in Mançurya bölgesine geçmişti. Mançurya o kadar önemli bir yerdi ki, Japonya karşıtı silahlı direnişin merkezi haline geldi ve Japonlar bölgeden çıkarılana kadar Japon karşıtı silahlı hareketlerin önemli bir üssü olarak işlev gördü. 1920’de Kore Bağımsızlık Ordusu diğer bağımsızlık örgütleri ile birleşip güçlendi ve Japonları Fengwudong Muharebesi ve Qingshanli Muharebesi’nde yenilgiye uğrattı.

Kim Hak-sun

1930’lara gelindiğinde, topraklarını kaybeden çiftçiler limanlarda ve madenlerde iş bulmak için şehirlere göç etti. Bir tarafta zenginlik içinde yaşayan Japon ve Japon işbirlikçisi Kore burjuvazisi, diğer yanda yoksul Koreli çiftçiler ve işçiler vardı. 1919 bağımsızlık ilanından sonra değişmeye başlayan Kore toplum yapısı, milliyetçi Korelilerin bir kısmının sosyalizme yönelmesini sağladı. Ezilen çiftçiler ve işçiler için sosyalizm bir umut haline geldi. Milliyetçiler ve sosyalistler birbiriyle rekabet içinde olsalar da bağımsızlık için birlikte hareket ettiler.

Barış Heykeli, Seul'deki Japonya Büyükelçiliği önü

JAPON EMPERYALİZMİNİN SAVAŞ SUÇLARI

1931’de Mançurya’yı 1937’de Çin’i, 1941 sonrasında Güneydoğu Asya’yı işgal eden Japonya, “Milli Seferberlik Yasası” ve “Büyük Sanayi Kontrol Yasası” ile tüm Korelileri savaş alanlarına yolladı. Birçok Koreli tutuklandı, köle haline getirildi ve ölümüne çalışacakları fabrikalara gönderildi. Japonya, Kore’nin direnişini bastırmak ve Korelilerin milli kimliğini yok etmek için Kore halkı üzerindeki ideolojik denetimini de arttırmıştı. Japonya’nın imparatorluk tebaası yeminini Kore çocukları ve Kore halkı Japonca ezberlemeye zorlandı, Kore dilinin kullanımı yasaklandı ve Koreliler isimlerinin bile Japonca biçimini benimsemek zorunda bırakıldı.

1939 ve 1945 yılları arasında, Japon yönetimi 1 milyondan fazla Koreli işçiyi madenlerde, inşaatlarda ve mühimmat fabrikalarında zorla çalıştırmak için seferber etti. Japon ordusu denetimi altında bu işçilere köle gibi davranıldı. Ayrıca Japonlar 300 bin Koreliyi zorla askere aldı. Askere zorla alınan birçok Koreli savaş alanlarında hayatlarını kaybederken, Koreli kadınlar “rahatlatıcı kadınlar” (comfort women) sıfatıyla Japon askerlerinin seks kölesi oldu. Japonya, 1932’de tüm denizaşırı Japon askeri üslerinde “Dinlenme ve Eğlence Merkez”leri açmıştı. Japonların “rahatlatıcı kadın” adını verdikleri kadınlar Japon askerlerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere seks kölesi haline getirildi.

Bu kadınlar arasında sadece Koreliler değil, Çinli, Filipinli ve Endonezyalı kadınlar da vardı. Pek çok kadın, acımasız kötü muamele, fiziksel ve psikolojik sıkıntılar nedeniyle öldü ya da intihar etti. Tartışmalı olmakla birlikte bu kadınların sayısının 50 bin ile 200 bin arasında olduğu düşünülüyor. 1991’de eski bir seks kölesi mağduru olan Kim Hak-sun bu konuyla ilgili şu acı cümleleri söylemişti: “İlk gün tecavüze uğradığım ve tecavüzler hiç durmadı... Kadın doğdum ama asla kadın olarak yaşamadım... Bir erkeğe yaklaştığımda midem bulanıyor. Sadece Japon erkekleri değil, tüm erkekler, hatta beni genelevden kurtaran kocam bile. Ne zaman Japon bayrağını görsem ürperiyorum... Neden utanayım ki? Utanmama gerek yok." Kim, “rahatlatıcı kadın” olduğu dönemde yılın her günü, günde 30-40 kez tecavüze uğradığını söyledi. (Kazuko Watanabe, Trafficking in Women's Bodies, Then and Now: The Issue of Military "Comfort Women", s. 502).

“Japonya Tarafından Askeri Cinsel Köleliğe Zorlanan Kadınlar İçin Kore Konseyi”, 2011 yılında bu kadın ve kızların çektiği acıları anmak için bir anıt oluşturulmasını önerdi. Kim Seo-kyung ve Kim Eun-sung çifti tarafından tasarlanan “Barış Heykeli”, aynı yılda Seul’deki Japonya Büyükelçiliği’nin önüne dikildi. Hanbok giymiş, küçük elleri ve kısa saçları olan bir kız çocuğu heykeli, oturduğu sandalyede elçiliğe doğru bakıyor. Heykel, Güney Kore’de, Çin, Avustralya, Almanya, Kanada’da ve ABD’de birçok yere dikildi. Koreli kadınlar her çarşamba günü bu heykelin etrafında toplanıyor ve Japonya’yı protesto ediyor. Güney Kore’de iken konuştuğum bir tur rehberi Japon hükümetinin bu konuda hiç samimi olmadığını söyledi. Japon devleti, geçmişte işlediği savaş suçlarından dolayı gönülsüz bir şekilde özür dilese de bu kadınlar için adalet tam olarak sağlanamadı. 1945 öncesindeki Japon ordusunun seks köleleri hakkında ayrıntılı bilgi etmek için Japon tarih profesörü Yuki Tanaka’nın “Japan's Comfort Women: Sexual Slavery and Prostitution During World War II and the US Occupation” kitabına bakabilirsiniz.

Tabutluklar, Kore'deki Japon Sömürge Tarihi Müzesi

KORE’NİN BAĞIMSIZLIK SAVAŞI

Kore’nin bağımsızlık savaşına tekrar dönelim. 1800’lerin sonlarında Çin etkisinden kurtulmak isteyen Kore, Japon emperyalizminin işgaline maruz kalınca 1930’lardan sonra kendisiyle aynı kaderi yaşayan Çin ile işbirliği yapmaya başladı. Kore Devrim Ordusu ve Kore Bağımsızlık Ordusu Japonya’yı yenmek için Çin ile işbirliği yaptı. Koreli ve Çinli komünistlerin içinde olduğu “Kuzeydoğu Japonya Karşıtı Birleşik Ordu” Mançurya’da Japon askeri birliklerine saldırdı ve Kore içlerine kadar girip Japonlara zarar verdi. Japonya’ya karşı silahlı mücadele Çin topraklarında devam etti. 1935’te Şangay’da Kim Won-bong’un liderliğinde sürgündeki Koreliler tarafından kurulan Kore Milli Devrimci Partisi ve 1938’de kurulan silahlı kanadı Kore Anti-Japon Gönüllü Ordusu Japonya’ya karşı Çin’de mücadele etti. 1940’da Çin’in Çongçing kentinde Kuomintang’ın desteğiyle kurulan Kore Cumhuriyeti Geçici Hükümeti’nin silahlı kanadı “Kore Kurtuluş Ordusu” Çin, İngiliz ve ABD ordularıyla birlikte Japonlara karşı mücadelesini sürdürdü. 1948’de Güney Kore’nin ilk başbakanı olan Lee Beom-seok bu orduda general ve genelkurmay başkanı olarak görev yaptı. Japonya’nın 2. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisini öngören Lyuh Woon-hyung, gizli Kore Ulusal Kuruluş Komitesini örgütledi ve onun başkanlığını yaptı.

Kore’nin bağımsızlık mücadelesini yürüten örgütler hem Kore’de hem Kore dışında Japonya teslim oluncaya kadar mücadelesini sürdürdü ve Kore yarımadası 15 Ağustos 1945’te bağımsız oldu. Japonya, 1965 yılında Güney Kore ile bir antlaşma imzalasa da, Kore’yi işgal ettiği ve sömürge haline getirdiği için özür dilemedi. Japonya içinde 2. Dünya Savaşı öncesi işlenen suçları hala inkar eden, hatta bu suçların hiç işlenmediğini ve ülkelerine yönelik suçlamaların kurgu olduğunu iddia eden kesimler bile var. Bu işlenen suçlar için Japonya tarafından sağlanan tazminatlar ise oldukça yetersiz. Bu inkarcılık politikası Japonya’ya zarar vermeye devam ediyor. Bu durum, Güney Kore ile Japonya arasındaki ilişkilerin iyi bir noktaya ulaşmasını engelliyor. Bu adaletsizlik karşısında Güney Koreliler ise milli kimliğine daha çok sarılıyor.

‘Kore’deki Japon Sömürge Tarihi Müzesi’ ve geleceğe bakış

Kore'deki Japon Sömürge Tarihi Müzesi

Güney Kore’nin başkenti Seul’de bulunan ve çoğu kişinin bilmediği “Kore’deki Japon Sömürge Tarihi Müzesi”nden bahsedeceğim. Güney Kore’deki “Tarihsel Hakikat ve Adalet Merkezi”nin 2007’de başlayan girişimleri sonucu 2018 açılan bu sivil ve özel müze dünyadaki sayılı müzelerden biri çünkü dünyanın sömürgecilik yaşamış hiçbir ülkesinde adında “sömürge tarihi” bulunan bir müze yok.

Kore'deki Japon Sömürge Tarihi Müzesi

Müze, Japonya karşıtı bir müze değil, aksine sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı çıkan, 1910-1945 yılları arasındaki Japon sömürgeciliğini ayrıntılı bir şekilde anlatan ve Doğu Asya’ya kalıcı barışı getirmeyi amaçlayan bir müze. Müze, Japonya’nın 1945 öncesindeki emperyalist işgallerini, savaşlarını ve savaş suçlarını Japonya’nın inkarcı politikalarına karşı nesnel bir gerçeklik olarak önümüze koyuyor. Aynı zamanda, müze 1910-1945 döneminde Japonlarla işbirliği yapan muhafazakar ve işbirlikçi Korelilerin Japonya’nın suçlarına ortak olduğunu vurguluyor ve bu kişileri ayrıntılı bir şekilde ifşa ediyor. Im Jong-guk’un hazırladığı “Japon Yanlısı Sözlük”te (Pro-Japanese Dictionary” Japonlarla işbirliği yapan kişilerin utanç verici geçmişi anlatılıyor. Müzede, sömürgecilik mağdurlarının yakınlarını, öğrencileri, Korelileri ve Japonları bir araya getiren konferanslar, seminerler, sempozyumlar ve toplantılar düzenleniyor. Güney Kore’ye giden sömürgecilik ve emperyalizm tarihi meraklılarının bu müzeyi mutlaka ziyaret etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kore'deki Japon Sömürge Tarihi Müzesi

YAZI DİZİSİNİN DİĞER BÖLÜMLERİ

Sonraki Haber