Koronavirüsle mücadelede Türkiye-İran işbirliği şart
Türkiye’nin, İran sınırında koronavirüse karşı alması gereken önlemleri aldığını fakat yardımını da esirgemediğini söyleyen İshak Resuli, ABD ilaç ambargosunun ise sadece İran Devleti'ni değil, halkın sağlığını tehdit ettiğini belirtti.
Türk üniversiteleri ile İran üniversiteleri arasındaki işbirliğini geliştirmek üzere görüşmeler ve anlaşmalar yapmak için Türkiye’ye gelen İran Erdebil Azadi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İshak Resuli sorularımızı yanıtladı.
İran üniversitelerinin faaliyetlerini ve işbirliği planlarını anlatan Resuli, koronavirüs salgınına ilişkin de açıklamalarda bulundu.
- İran’dan koronavirüs salgınına ilişkin endişeli haberler geliyor. Son durum nedir? Hükümet ne gibi önlemler alıyor? Karantina uygulaması var mı?
Çin’de başlayan koronavirüsü bugün birçok ülkeye yayıldı. Üzülerek söylüyorum ki İran’da da yayılmış durumda. Elbette virüs ortaya çıktıktan sonra mücadele süreci başladı. Ülke yöneticileri tarafından halka bilgilendirme yapılmaya başlandı. Medya aracılığıyla düzenli bilgilendirme yapılıyor şu an. Virüse karşı mücadele için planlama yapıldı. Okullar ve üniversiteler tatil edildi. Toplumun yoğunluklu bir araya geldiği futbol maçları, sinema gösterimleri, tiyatro gösterileri askıya alındı. Hastalık görülenler karantinaya alındı. Birçoğunun da karantina süreci sonunda tedavi edilerek taburcu olduklarını biliyoruz. Şehirlerde özel bir karantina işlemi olmadı ama hastalık görülenler ya da şüpheli görülenlerin tamamı karantinaya alındı. Maalesef bağışıklık sistemi düşük olanlar hayatlarını kaybediyorlar, ancak çok sayıda hasta da karantina sonrasında tedavi edilip taburcu oluyor. Şu an yaşadığımız mevsim hastalığa çok müsait bir hava koşulu barındırıyor. Bu nedenle hastalıklara karşı kişilerin kendini koruması önemli.
‘ULUSLARARASI DAYANIŞMA İLE AŞILIR’
- Koronavirüsle mücadele için başka ülkelerden destek geldi mi? Bu mücadelede uluslararası topluma düşen görevler nelerdir?
İlk olarak Çin hükümetinden İran’a yardım açıklaması yapıldı. Sonrasında Türkiye’den de çok sayıda yardım isteği geldi. Türkiye bu anlamda kendi güvenliği açısından da çeşitli önlemler aldı, sınır kısıtlamaları gibi. Tabii doğal olarak alınması gereken tedbirleri aldı Türk hükümeti, fakat yardımlarını esirgemiyorlar.
Koronavirüsü şu gerçeği önümüze koyuyor; Uluslararası bir dayanışma ile ancak bu virüs yenilebilir. Çünkü bu sadece Çin ya da İran’ı tehdit eden bir hastalık değil. İtalya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde, Arap ülkelerinde de vakalar olduğunu biliyoruz. Bunun için bütün ülkeler birbirine yardımcı olmalı ki virüsü kontrol altına alalım. Eğer yardımcı olmazlarsa kontrolü çok zor olacak.
‘BATI MEDYASI HAKLARIN SAĞLIĞI İLE OYNADI’
- Virüs ilk çıktığında Batı medyasında özellikle de ABD’de ırkçı söylemler ve panik haberleri öne çıktı. Siz aynı zamanda bir iletişim uzmanı olarak bu haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Batı medyaları birbirleriyle bağlantılı kurumlar. Bunlar başka ülkelerde olan durumlara siyasi bakıyorlar ve haberkerinde gerçeği yansıtmıyorlar. Koronavirüsü bugün başka ülkelerde de var, ama İran ya da Çin’de görüldüğününde çok büyütüyorlar. Kendi ülkelerinde ise önemsiz haber gibi veriyorlar. Medya etiği ve ahlakı yok maalesef. Medya organları halkın menfaatleri yerine siyasetçilerin menfaatlerini koruyorlar. Mesela ABD’deki grip salgını koronavirüsten çok daha fazla hayatın yok almasına yol açtı, ama hiç haber olmadı. Batı’daki grip salgınları da öyle. Koronavirüse yakalananlarda hayatını kaybetme oranı yüzde 2 ya da 3’ünde ama bu Batı medyasında korku aracı olarak kullanılıyor. İnsaların hayatı ile oynayarak bunu bile siyasete alet ediyorlar. İran’a ilaç ulaşmasını bile engelliyorlar. Siyaseti ve kendi hedeflerini öne sürerek kendi menfaatleri için halkların sağlığını tehlikeye atıyorlar. Attıkları adımlar devletlerin ötesinde o ülkenin haklarını hedef alıyor artık. İlaç alacak paranın gelmesini engelliyorlar, ilacın gelmesini engelliyorlar. Bu halkın sağlığını etkiliyor.
‘İKİ ÜLKE BİRLEŞİRSE KALPLERE KUVVET VERİR’
Türkiye, İran ve Çin bugün yakınlaşan ülkeler. Bu ülkeler ne kadar yakınlaşırsa özellikle de İran ve Türkiye, bölgedeki sorunların hatta dünyadaki sorunların çözümü o kadar kolaylaşır. İki ülke yan yana olunca kalplere kuvvet veriyor. Tarihte de iki ülkenin hep işbirliği vardı. Ve biliyoruz ki bu işbirliği gittikçe daha da güçlenecek. Koronavirüste de işbirliği halinde olması gerekiyor iki ülkenin. Ancak bu şekilde hem bölgede hem de insanlık adına olumlu sonuçlar ortaya çıkabilir.
ÜNİVERSİTELER ARASI PLANLAMALAR
- Daha güzel konulara geçelim... Akademik alanda çeşitli işbirliği görüşmeleri için buraya geldiniz. Hangi üniversiteler ile görüştünüz? Türkiye ve İran üniversiteleri arasındaki ortak çalışmaları ilerletmek için ne gibi planlarınız, programlarınız var?
Akademik olarak Türkiye ve İran üniversiteleri bölgedeki en iyi üniversiteler arasında. Eğer bu iki ülke üniversiteleri birbiriyle daha yakın olursa, akademik çalışmalarının da daha evrensel bir ideali olmasını sağlayacaktır. Biz Erdebil Azadi Üniversitesi olarak işbirliklerini çoğaltmak için çeşitli çalışmalar içerisindeyiz. Akamik ve bilimsel anlaşmalarla her iki ülkeyi de bir adım daha ileriye götürme çabasındayız. Bu ziyaretimizde birkaç üniversite rektörü ile görüştük ve bu görüşmelerde olşumlu kararlar aldık. İran’dan buraya geldik, önerilerimizi sunduk, kabul gördü. Şimdi Türk tarafından heyetlerin İran’a gelmesini bekliyoruz. Onlar da bizi ziyaret ettikten sonra almış olduğumuz kararları yazıya döküp, bir an önce icraate başlayacağız. Önce konuşmamız gerekiyordu, konuştuk birbirimizi anladık. Hayata geçirme aşamasındayız şu an. Özellikle turizm alanında çalışmalar yürütmek istiyoruz. Turizm eğitimi ve sanayisinin geliştirilmesi için ortak zeminler söz konusu. Bizim üniversitemiz Erdebil şehrinde ve bu şehir turizm şehiridir. Biz Türk üniversitelerinden ülkemize turizm fakületesi kurulmasını talep ettik ve eğitimlerin Türkiye standartlarında verilmesini istiyoruz. Türkiye’nin ileri olan turizm sanayini ülkemize taşımak istiyoruz Bu anlamda akamik alanda öncülük etmek istiyoruz. Aynı zamanda üniversitelerimizin araştırma-geliştirme bölümlerinde ürettiğimiz çeşitli teknolojik ürünlerimiz var, bunları Türkiye pazarına sunmak istiyoruz. İran ve Türkiye kültürleri dilleri birbirine çok yakın. Ticari anlamda birbirini tamamlayan ürünleri ve pazarları var. Diğer komşularımızdan daha üst seviyede bu ortaklıklar. Fakat Türkiye’de Farsça sayısına bilen uzman kişisi oldukça az. İran’da Türkçe bilen sayısı çok fazla ama burada öyle değil. Bu anlamda özel meslek gruplarının, örneğin avukatların, iş adamlarının ya da turizmci yetiştiren kurumların dil eğitimi için üniversitemize gelmesine hazırız. Bu anlamda pontansiyelimiz var. Ortak dili konuşuyor olabilmemiz turizm, sanayi, ticaret, kültür alanlarındaki ilişkilerimizi ileri taşıyacaktır.
TÜRK ÖĞRENCİLERE ÇAĞRI
- Üniversiteler arası öğrenci değişim programları planlıyor musunuz? Türk akademi camiasına, öğrencilerine mesajınız nedir?
Burada Gazi Üniversitesi, Biruni Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Cerrah Paşa Tıp Fakültesi ile görüşmeler yaptık. Öğrencilerin karşılıklı değişimi çok az maalesef. Biz üniversite olarak Türkiye’den her alanda öğrenci almak istiyoruz. Bizde öyle bir algı oluşturuyorlar ki; ileri olan ne varsa hepsi Batı’da. Evet bilim nerede ise almamız gerekir, ama bilimin hepsi Batı’da değil. Çok ileri bilim alanları var ülkelerimizde. Ama alışveriş bu anlamda zayıf. Potansiyelimizi iyi kullanamaıyoruz. Karşılıklı gidiş gelişleri artırmalı, hükümetlerle birlikte hakların da yakın ilişkiye girmesini sağlamalıyız. Üniversitemiz yabancı öğrenciler için açık, özellikle Türk öğrencileri bekliyoruz. Pozitif bilimlerin tamamında eğitim imkanları var. Yurt imkanları var.Eğitim ücretleri çok cüzi, diğer ülkelerin dörtte biri. Üniversitemizin Kafkas Ünivesiteleri ve Mevlana ile anlaşması var. YÖK ile anlaşmaları var. Diploma denkliğimiz var Türkiye ile. Nano tenkoloji, mühendislik, tıp fakülteleri alanlarında üniversitemiz çok ileri. Kardeş Türkiye’nin öğrencilerini bekliyoruz. Bilim çok hızlı ileriliyor günümüzde. Yeni gençlerin de bu hızla düşünmesi gerekiyor. Bilim ve teknoloji anlamında Batı’dan geri kalmaması için Doğu dünyasındaki gençlerimiz bunu düşünmeli. Batı’dan geriye kalmadan Batı’nın ilerisine geçebilecek bir İslam ve Doğu dünyası yaratmak hayalimiz.