Koronayı sevgi ve bilim yenecek
Aylar önceydi, zırhlı aracın üzerinde savaşa giden Mehmetçiğin, “Düğüne gidiyoruz düğüne” derken gözündeki sevgi dolu bakışı görünce dedim ki “İşte bu vatan, millet sevgisi PKK’yı bitirecek.” O vatan aşığı Mehmetçiklerimiz gerçekten de PKK’yı bitiriyor.
Aynı sevgi dolu bakışı, hastane önünde doktor ve hemşireleri alkışlayan ve minnet dolu sözler söyleyen İtfaiyecinin gözlerinde ve sonra da o alkışlara cevap veren sağlıkçıların bakışların da gördüm. Ve dedim ki, “Bu sevgi koronavirüsü yok edecek; halkın beladan kurtuluşu bu sevgi dolu gözlerde saklı.”
Ömrümün büyük kısmı hastanelerde geçti. Doktorların, hemşirelerin, sağlık memurlarının gözlerinde bu sevgi dolu bakışları çok gördüm. Uykusuz geçmiş bir gecenin sabahında hastasını ziyaret eden doktorun; tansiyonunu ölçtüğü yaşlı hastaya “Nasılsın bakalım anacığım” diyen hemşirenin, röntgen çekerken hastaya uygun pozisyon vermek için çabalayan teknisyenin bakışlarında gördüm.
Bu sevgi onları hastaneye ve hastayı da hayata bağlıyor.
Biliyorum, sağlıkçılarımız hastanelere girdiler ve belki de günlerce oradan çıkamayacaklar. Akılları evde bıraktıklarında değil, hastanın yükselen ateşinde olacak. Gözleri, kendi anne ve babalarına veya çocuklarına değil, hasta yatağında, solunum zorluğu içinde yatan hastanın baş ucundaki monitöre bakacak. 10 dakika zaman bulabilirlerse, bir koltuğa kıvrılıp yatacaklar ama ya uyuyabilecekler ya da uyuyamayacaklar. Hiç önemi yok; işler aksamasın, hastalar iyi olsun, yeter.
SEVGİYİ YUNUS EMRE'DEN ÖĞRENELİM
Bu kadar sevgiden söz ettikten sonra Yunus Emre’yi anmadan olmaz. Yunus Emre, Mevlâ sevgisini şiirleştirir ve Mevlâ’yı severken onun yarattıklarını da sever:
Elif okuduk ötürü
Pazar eğledik Götürü
Yaradılanı severiz
Yaradandan ötürü
Ona göre, Sevgi yardımlaşmadır:
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi
SEVGİ MERAKTIR, ENDİŞEDİR:
Esiridi Yunus’un canı
Yoldaşım, illerim kanı
Yunus düşte gördü seni
Sayru mısın sağlar mısın
SEVGİ, SEVDİĞİ İÇİN YAŞAMAKTIR:
Gözüm seni görmek için
Elim sana ermek için
Bugün canım yolda kodum
Yarın sana varmak için
SEVGİ, İKİLİKTEN VAZGEÇİP, TEL VÜCUT OLMAKTIR:
İkilikten usandım
Birlik hânına kandım
Derd-i şarabın içtim
Dermanım yağma olsun
SEVGİ, SEVİLEN İÇİN ÖLÜMÜ BİLE GÖZE ALMAKTIR:
Ger beni senin için
Yetmiş gez öldüreler
Bin gez dahi ölmeye
Razı olayım Mevla
Türkçenin bir büyük diğer şairi, Fuzuli de şöyle diyor: “Aşk imiş her ne var âlemde. İlm bir kıyl ü kâl imiş ancak.”
Tek başına bilim, dedikodudan öte bir şey değil. Onu değerli kılan, insanlık sevgisidir, millet sevgisidir, vatan sevgisidir ve o sevgiye dayanan fedakarlıktır, dayanışmadır, hizmettir.
Bilim sahibi insan, gönlündeki sevgi kadar insanlığa yararı dokunur.
Bu virüsün bize öğrettiği en önemli husus nedir diye sorarsanız, derim ki: İnsanlığı ve tüm evreni sevip, bilimi sevdiklerimiz için kullanmaktır.
Bilim kurulu üyelerimizin, tüm sağlık çalışanlarımızın, Koronavirüs ile olan savaşımımızda görev alan tüm insanlarımızın da yaptığı budur zaten.
BİLİM VE SEVGİYLE KALIN
Dedikoduları, kaynağı meçhul bilgileri bir yana koyun ve bilimle kalın, sevgiyle kalın. Ve unutmayalım sevgi bazen sarılıp koklaşmak, bazen de sevdiğimizle aramıza en az bir metre koymaktır. Şimdilik bu mesafeyi koruyalım ki ilerde sarılıp, koklaşabilelim.
Sözü gene Yunus’a bırakalım:
“Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”