Köylünün evini yıkan belediye DUR!
Kıran köyünde imar barışından yararlanan köylülerin evleri, Bakanlık talimatıyla Menteşe Belediyesi ekipleri tarafından yıkılıyor. Köylüler ata yadigârı evleri için yetkililere çağrı yaptı: ‘Biz bu soğukta kışta ne yaparız.
Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı Kıran, Sarnıç, Akbük ve Kuyucak köylerinde SİT alanı uygulamasına sığınılarak ‘kaçak’ gerekçesiyle 160 eve, yıkım kararı geldi, köylüler ‘evimize dokunmayın’ diye isyan etti. Tüm yapıların belediyenin bilgisi ve gözetimi dahilinde uzun yıllar var olduğunu belirten köylüler, kaçak yapı yapmadıklarını imar barışından yararlandıklarını belirttiler. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı talimatıyla Menteşe Belediyesi’nden köylere gelen ekipler, köylünün yıllardır yaşadığı, atadan kalma köy evlerini yıkmak istedi. Belediye vinçleri köye dayandı, köylüler vinçlerin önünde durdu, Akbük’te bir ev yıkıldı. Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Av. Emre Aykın ve İl Sekreteri Emincan Polat da dün Menteşe köylerindeydi. Köylülerin görüşmeleri ve Vatan Partisi yöneticilerinin görüşmeleri yıkımı ikinci kez durdurdu.
‘KANUNSUZ EMİR UYGULANMAZ’
Vatan Partisi yöneticileri, köye gitmeden önce Menteşe Belediyesi’ne giderek dilekçe verdiler, yıkımların Anayasa ihlali olacağını, derhal durdurulmasını istediler. Av. Emre Aykın, “Kanunsuz emir uygulanmaz. Belediye Başkanlığı kanunsuz emrin tetikçisi değil, Anayasal hakların koruyucusu olmalıdır. Menteşe halkı, hakları için her türlü zulme direnen bir belediyeyi hak etmektedir. Belediyenin görevi, halkına barınma hakkı tanımak ve yaşama hakkına öncülük etmektir. Belediye, yıllardır gözünün önündeki yapıları kışın ortasında yıkarak halkına zulmetmektedir. Kepçelerle yıkım tehdidi oluşturacağınıza, kanunsuz planlara dayanan alt ölçekli planları ortadan kaldırın.” dedi. Belediyeye verilen dilekçede şunlar belirtildi:
“Bölge halkı ile görüşülerek anlaşma yoluna gidilmeli. Halkın barınma ve üretim ihtiyaçları korunmalı. Bakanlık talimatına karşı halka öncülük edilerek haklarının korunması yolunda görüşülmesi, yapı kayıt belgesi mağdurlarının durumlarının görüşülmesi ve sorunların çözümü için bağlı bulunduğunuz ve Meclis'te söz sahibi partiniz aracılığı ile konunun Meclis gündemine getirilmesine, Belediye Meclisi'nde de görüşülerek, Anayasamız ve yurttaş temel hak ve özgürlükleri huzurunda gereğine karar verilmesini diliyoruz.
‘ÜRETİCİ DEPOLARI YIKILIYOR’
“TBMM’de gündeme getirilen ‘yapı kayıt mağdurlarının sorunlarının yasa düzenlemesi ile giderilmesi’ konusunun çözümlenmesi halinde yıkılan yerler hakkında telafisi imkânsız zararlar doğacaktır. Yıkılan binalar içinde, engelli yurttaşlarımızın erişilebilirlik için yaptırmak zorunda kaldıkları tadilatlar, zeytin ve bal üreticileri de dahil çiftçilerimizin depoları ve damları, köylülerimizin atadan kalan barınma alanları, hepsinin anıları ve gelecekleri bulunmaktadır. Yapılan yıkım işleminin cebren gerçekleştirilmesi yalnızca bir inşaat yıkımı anlamı taşımamakta, kentimizin yurttaşının ağır maddi ve manevi yıkımı anlamına gelmektedir.
‘ANAYASA İHLALİ’
“Evleri ve damları yıkılanlar orman sınırında ve korunması kamu yararına olan alanlarda yaşayan köylülerdir. Varlıklarını sürdürmeleri için gereğini yapmak ve tedbir almakla yükümlü belediyeniz, bu hassasiyetten yoksun davranarak çözüm aramak yerine cebren yıkım işleminde ısrarcı davranırsa bu, Anayasamızın da ihlali anlamına gelecektir. Yıkım işlemleri sonucunda köylümüz kış ayının ortasında zorlu ve sağlık açısından ölümcül sonuçlar doğurabilecek şekilde açıkta ve doğa koşulları ile baş başa kalacaktır. Bu da, yıkım işleminin uygulanması zorunlu dahi olsa, en azından yöntemi ve zamanı ile çözüm süreçlerinin gözetilmesi yükümlülükleri huzurunda Anayasanın madde 17 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 2 hükmü ile asgari insanlık onuruna aykırı durum doğuracaktır.
‘DEVLET YURTTAŞINA TUZAK KURMAZ’
“Ayrıca, evleri yıkılanlara devlet eliyle yapı kayıt belgesi düzenlenerek verildiği, oluşturulan bu güvenle de geri verilmeyen bir karşılık bedel tahsil edildiği gözetilmeli, idareye olan güven ilkesinin gereği olarak devletin yurttaşına tuzak kuramayacağı gerçeği ile yüzleşilmeli; köylüye suçlu gözüyle bakılmamalıdır. Öyle ki, devlete güvenle elde edilen hak kazanılmış haktır! “Hukuk Devleti'nin en temel unsuru "Hukuk Güvenliği İlkesi"dir. Hukuk Güvenliği, yurttaşın haklı beklentisinin karşılanması, devletin istikrarına güvenerek yaptığı işlemlerin korunacağı beklentisi içinde olabilmesi, işlemlerin sonuçlarının da belirli ve öngörülebilir olmasıdır. Köylüler idarenizden eşitlik ve hakkaniyetin gözetilmesini, idarenizin tutarlı, saydam, belirli, eşitlikçi ve güven veren şekilde tasarrufta bulunmasını beklemektedirler. Kazanılmış hakların da korunmasını istemektedirler.”
‘İMAR AFFI’ MAĞDURLARI
Kıran Köyü, SİT alanı üzerine kurulu ama yıllardır yerleşim yeri. Köylü, Kıran’ı yıllar önce kendisine yurt edindi. Büyükşehir Yasası’yla önce imar izni verildi. Topraklarına, ahşap, bir göz iki göz ev yaptılar ya da var olan evlerine ufak tadilat… Yüksek katlı değil, tek katlı evler. Çoğu da ahşap. ‘Zeytinliklere yakın yerlere yaptık ki bahçemize sahip çıkalım.’ diyor köylüler. 2018’de ‘İmar Barışı’ geldi, başvurular, ödemeler yapıldı. Ancak 2020 yılında düzenleme iptal edildi. Geride ise çok sayıda mağdur kaldı. 'Yasal düzenlemeden sonra yapıldığı' iddiasıyla 'Yapı Kayıt Belgeleri' iptal edilen on binlerce yapı için yıkım kararları alındı.
‘NAZIM İMAR PLANI İPTAL EDİLDİ’
Av Emre Aykın: “Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı, Şehir Plancıları Odası tarafından açılan davada, iptal edilmiştir. Buna bağlı türetilen ancak ana planın iptali ile aslında kendiliğinden ortadan kalkması gerekir iken hukuksuz şekilde yürürlükte tutulan 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı Revizyon işlemi de bu nedenle İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi ilamı ile iptal edilmiştir. Her ne kadar işbu plan, yıkım yapılan yerleri yetki yönünden kapsamasa da, 1/25.000 ölçekli plan tüm şehrin Nazım İmar Planı olma özelliği taşıdığından, planların kademeli birlikteliği ve bütünselliği ilkeleri sabit olduğundan, şehrin üretim, turizm, ekonomi, ulaşım gibi unsurlar yönünden etki doğuracağı durumları gözetilerek, yıkım yapılan kıyı alanlarının özel imar planlarına dair katkı görüş oluşturması gereken bir plandır. Hatta bunun gözetilmemiş olması, 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı'nın iptal edilme gerekçelerinden biridir.”
‘RANT RUHSATLARINA SESSİZLER’
Köylüler, belediye yetkililerinin çözüm üretme çabasından kaçtığını belirterek, şöyle konuştu: “Başkaca yıkım kararı bulunan yapı kayıt belgesi dahi almamış rant elde eden ruhsatsız yapılara sessiz kalıp üreten, çiftçilik yapan, doğal yapıya uygun evlerde atadan gelen mirasa sahip çıkarak yaşayan biz köylülerin evlerine, bizlere bir süre ve hak dahi tanımadan yıkıp geçmektedir. “Hepimiz, başvuru yaparak yapı kayıt belgelerimizi aldık. Bedelleri dahi tahsil edilen ve idarece düzenlenip tarafımız teslimi ile bizlerde güven doğuran belgelerin iptal edilmesinin, idare nezdinde haklılığı da mazereti de söz konusu olamaz. Hukukun gereği yok sayılmıştır. Hükümet de yerel yönetimler de bu haksızlıktan sorumludurlar.”