KTÜ’den bilim insanları sahada inceleme yaptı: Felaketin sebebi liç yığınında kapasite aşımı

Erzincan İliç’te 10 milyon metreküp toprağın kaymasıyla sonuçlanan felaketle ilgili analizler yapılıyor. KTÜ’den bilim insanları sahada inceleme yaptı. Liç yığını yüksekliğinin kontrol edilebilir seviyenin üzerinde olduğu tespit edildi.

Erzincan İliç’teki maden sahasında 9 işçinin kaybolduğu toprak kaymasında ihmalin kaynağı aydınlanıyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (UYGAR) bilim insanlarının yer aldığı heyet, LİDAR teknolojisine sahip insansız hava aracı ile maden sahasında ölçüm ve incelemelerde bulundu.

DÜNYA LİTERATÜRÜNDE 150 METRE BURADA 257 METRE

İncelemelerde; 'liç yığını' yüksekliğinin kontrol edilebilir seviyenin üzerinde olduğu tespit edildi. UYGAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, "Dünya literatüründe, maksimum 150 metre olan 'liç yığını'nın burada 257 metreye ulaştığını tespit ettik; bu inanılmaz bir rakam. Dünyada böyle bir 'liç'e rastlamadık. Kontrol edilemeyen bir 'liç yığını'nda su içeriğinin fazla olup, üretim sahasındaki patlatmalara çok yakın bir noktada yığılması, felaketi de beraberinde getirdi" dedi.

BAKANA SORULDU

Maden Mühendisleri Odası da liç yığının asıl sebep olduğunu açıklamış, asıl denetleyen kurumun Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olduğuna dikkat çekmişti. Bu bilgiler sorulan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki sadece çevresel değerlendirmelerle ilgili çalışmalarını anlatmış, liç yığınındaki kapasite aşımıyla ilgili ise adli ve idari soruşturmayı işaret etmişti

MADEN MÜHENDİSLERİNİN VE BAKAN'IN AÇIKLAMASIYLA İLGİLİ HABERLERİMİZ:

HEYET RAPOR HAZIRLADI

UYGAR Müdürü Prof. Dr. Arzu Fırat Ersoy ve beraberindeki akademisyenler Prof. Dr. Hakan Ersoy, Prof. Dr. Kerim Aydıner, Doç. Dr. Zekai Angın, Dr. Öğretim Üyesi Oğuz Sünnetci ve Öğretim Görevlisi Dr. Murat Karahan’dan oluşan heyet felaketle ilgili rapor hazırladı.

Elde ettikleri sonuçları anlatan Prof. Dr. Ersoy, maden sahasında 3 boyutlu ölçüm ve inceleme yaptıklarını ifade eti:

“KTÜ olarak felaketin ardından araştırma yapmak üzere sahadaydık. Oraya gitmemizdeki ilk hedef, heyelanın neden geliştiğini ortaya koymak ve bir daha bu tür felaketlerin meydana gelmemesi yönünde veri toplamaktı. Bunun için de rektörlüğümüzün merkezimiz bünyesine kazandırdığı LİDAR entegre insansız hava aracımızla 3 boyutlu veriler, sayısal analizlerin yer aldığı bir inceleme yaptık. Maden sahasında AFAD koordinasyonunda arazinin sayısal ve 3 boyutlu modelini elde etmek için yaklaşık 4 saatlik bir uçuş gerçekleştirdik. En önemli amacımız elde ettiğimiz verileri kullanarak geriye dönük analizlerle heyelanın nedenlerine ulaşmaktı. Şu anda analizlerimiz devam ediyor. Nihai noktaya geldik, oluşturduğumuz raporu kamuoyu ile paylaşacağız.”

EN ÖNEMLİ SORUN LİÇ YIĞINI

Maden sahasında gözlemledikleri en önemli sorunun 'liç yığını' yüksekliği aşımı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy, şöyle devam etti:

"Oraya gittiğimizde farklı manzaralarla karşılaştık. Gördüğümüz en önemli sorunlardan birisi 'liç yığını'nın; yani cevher zenginleştirme, altının elde edilmesi için üzerinde çalışılan malzemenin yüksekliğiydi. Liç yığını nedir? Ocakta üretilen ve kırma eleme tesislerinde belli boyutlara getirilen malzeme, altında geçirimsiz malzeme olan bir zemine seriliyor. Bunun üzerine damlama ya da benzeri yöntemle siyanür içeriği olan çözelti veriliyor. Bu çözelti cevherden sızarken altını da alıyor ve alttaki tabakadan altına ulaşılıyor. Bu işlem sürekli tekrarlanıyor ve yığınlar oluşuyor. Biz 'liç yığın'larıyla alakalı araştırma yaptık. Dünya literatürüne baktık; liç yığının maksimum 150 metreye ulaştığını gördük. Fakat bir burada kullandığımız insansız hava aracı ile 257 metreyi gördük. Yani taban kotuyla maksimum kot arasında 257 metre mesafe oluşmuş, bu inanılmaz bir rakam.

350 METRELİK PİRAMİT

“Kanaatimizce bu yükseklik kontrol edilebilir seviyeden çıktı. Dünya literatüründe böyle bir liçe rastlamadık. Günümüzde, demirden betondan 200 metre yükseklikte binalar inşa edilemezken, sadece yığma şeklinde depolanan bir malzemenin 257 metre yükseklikte olması bizi ürküttü. Bir de orada 100 metrelik vadi yüksekliği var, yani orada 350 metrelik bir piramit oluştu. Orada hareketin hızlanmasının en büyük sebebi, liç yüksekliğinin yanı sıra vadinin de yüksek olması. Felaketi büyüten de buydu.”

YANLIŞ YER SEÇİMİ: SAHANIN YANINDA FAY VAR

Patlatmalar nedeniyle 'liç yığını'nın tekrarlı yüklere maruz kaldığını da söyleyen Prof. Dr. Ersoy, "UYGAR çalışma grubu olarak, burada elde ettiğimiz en önemli sonuçlardan birisi de yanlış yer seçimiydi. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün (MTA) güncel fay haritasında, maden sahasının 300-400 metre yakınından bir fay hattı geçtiği görülüyor. Yaşanan kazayı bu fay tetiklemedi ama tetikleyebilirdi. Bir de yığın ocak sahasına o kadar yakın ki ocakta meydana gelen patlatmalar nedeniyle 'liç yığını' tekrarlı yüklere maruz kaldı. Şu da önemli, görüntülerde buradaki malzemenin bir sıvı gibi aktığını gördük. Buradan yola çıkarak da 'liç yığını'ndaki su içeriğinin normal standartlardan yüksek olduğunu düşünüyoruz. Özetle kontrol edilemeyen bir 'liç yığını'nda su içeriğinin fazla olup, üretim sahasındaki patlatmalara çok yakın bir noktada yığılması, felaketi de beraberinde getirdi" ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber