Kültürel çıktıyı fişeklemek

Gazete ve Dergilerimizi finansal darlıktan nasıl kurtarabiliriz? Kültürel içerik üreticisi kesimi nasıl büyütebiliriz? Daha kaliteli kültürel içerik üretimini nasıl sağlarız? Kamunun kültürel gelişimi için ayrılan bütçeyi en verimli nasıl tahsis edebiliriz?

İnternet dünyasında ve basılı dünyadaki nitelikli Türkçe metin, makale, içerik miktarını nasıl artırabiliriz? İnsanımızın farklı konulardaki merakını, uzmanlığını destekleyecek, derinleştirecek farklı ihtisas alanlarındaki içerik miktarını nasıl artırırız? İnsanımızın daha çok okumasını, kültürel ürünlere ulaşmasını nasıl kolaylaştırabiliriz?

TÜKETİCİYE KÜLTÜREL HARCIRAH MODELİ

Gelin bu konuda doğrudan tüketiciyi, yani vatandaşı destekleyelim. Vatandaşımıza diyelim ki: 'al sana para. Bununla sadece kültürel ürün harcaması yapabilirsin. İstediğini seç. İstersen gazete bayine git 'Arabam' dergisini al, avcılık merakın varsa 'Avcılık' dergisi al, istersen kitapçıdan Nazım Hikmet şiirleri kitabı al, borsa meraklısı isen 'ekonomist' dergisini al, anlamak istiyorsan 'Aydınlık' gazetesini al, liberal entel isen 'Oksijen' gazetesini al, at yarışına meraklıysan '6lı ganyan' dergisi al, trenlere merakın varsa, Linux merakın varsa onun dergisini al, müzik meraklısı isen 'Blue Jean' dergisini al (hala var mı?) vs.

Canın ne isterse... İşte parası da burada, kartının içinde. Her ay kartına tıkır tıkır yaratacak.

Nasıl olur? Gelin biraz modeli netleştirelim, kapsamı daraltalım:

MODEL

1) Kültür bakanlığı, POS cihazlarında geçen tipte bir banka/kredi kartı basacak ve vatandaşa dağıtacak. (Telefon uygulaması da aynı işi görebilir)

2) Karta her ay misal 70 TL yüklenecek. (Kabaca 2 USD karşılığı TL diyelim)

3) Ay içinde para kültürel ürüne harcanmaz ise ertesi aya devretmeyecek, ay başında yeniden 70 TL bakiye oluşacak.

4) İçeriklerin vatandaşlarımız tarafından üretilmesi (yani yurtiçinde istihdam yaratması) ve Türkçe olması gerekiyor. Misal Netflix aboneliği, Spotify aboneliği gibi harcamalar da kültür ürünleri sayılır ama kapsam dışı olacaklar.

5) Görsel sanatlar, sinema, YouTube içerikleri vs. bu destekleme kapsamı dışında tutulacak. Sadece Devlet Tiyatroları, özel tiyatrolar ve devlet opera ve bale biletleri kapsama alınabilir. (Onların da artık biraz özgün eser üretmesini, Kuğu Gölü ve Aida'yı aşmasını temenni ediyoruz. Misal 'Hisseli Harikalar Kumpanyası 2' yapılabilir)

6) Ödemelerin yapılacağı karta veya programa bir de isim bulmak gerekir. Abidin Dino'yu böyle bir proje ile anmak güzel olabilir. Resimdeki eseri de logo olabilir. (Orjinali bende, Aydınlık Gazetesi'ne kallavi bağış yapana veririm.)

BÜTÇE

Ana hatları ile önerdiğimiz sistem bu kadar. Yani okuma bilen tüm vatandaşlarımıza aylık 2 USD civarı bir kültürel ürün harcırahı verecek bir sistem kurguluyoruz. Sistemden 50 milyon kişi faydalansa, aylık bütçesi 100 milyon dolar eder. Makul bir bütçe. Yani vatandaşlarımız, ilgi alanlarında olan konulardaki basılı veya dijital yayın sektörünü desteklemek için her ay 100 milyon doları bakanlık bütçesinden, ilgili içerik üreticilerine aktaracaklar. Elbette ayda 2 USD'dan fazla kültür ürünü tüketen çok miktarda vatandaşımız var, bunlar yine harcamalarına devam edecekler fakat bu sistem ile kültürel ürün tüketimi halkın tümüne yayılacak, köydeki vatandaşın da eli alışacak gazeteye, dergiye veya nitelikli dijital içeriğe.

GAZETE TİRAJLARINI KURTARMALIYIZ

Mevcut durumda, ülkemizde gazetelerin tirajları çok düştü ve düşüş devam ediyor. Evet, internet dolayısı ile bu yönde bir global trend var ama gazeteye içerik üretenler, internete de içerik üretiyorlar. Ayrıca dijital abonelikler tüm dünyada artıyor. Dünyanın en çok konuşulan dilleri olan İngilizce, Mandarince, İspanyolca, Fransızca, Arapça, Rusça gibi dillerde yayınlanan gazete ve dergi sayıları hala Türkiye'den defalarca kat fazla. Ekonomi dergisi, araba dergisi, magazin dergisi, bu alanlarda bütün ülkeler dergi ve gazete çıkartıyorlar ama daha uzmanlık ve hobi konularına geldiğimizde misal yolcu uçakları, avcılık, denizcilik, arıcılık, klasik trenler, gemiler, tenis, tarım araçları, jeoloji, yüzme, nümizmatik, tüplü dalış, uzay araştırmaları, silahlar vs... Bu durumda çoğu ülkede yerel dilde yayın yok, İngilizce yayınları takip ediyorlar. Hem gazetecilikte hem dergicilikte tirajlar düşüyor ve nitelikli istihdam düşüyor. Bu durum engellenemez bir problem değildir, doğru politikalar ile engellenebilir, geriye döndürülebilir ve Türkiye önemli bir içerik üreticisi ve yayıncılık merkezi haline getirilebilir. Tüm bu manzaradaki kök problem, özellikle düşük ve orta gelirli vatandaşlarımızın zaruri harcamalarından dolayı kültürel harcamaya bütçe ayıramamasıdır.

POLİTİKA YAPICILAR GÖREVE

Vatandaşımız, bütçesinden keyif için 50 TL artırdığında, bunu kahve içip sohbet etmek için de kullanabilir, bu konuda haklıdır da eleştiremeyiz. Bizim eleştirmemiz gereken kurum, politika yapıcılardır. Neden vatandaşımıza kültürel tüketim harcırahı verilmiyor? Yani o harcırah ile kahve alamayacak, yoğurt alamayacak, Netflix abonesi olamayacak... Sadece yurtiçinde üretilmiş basılı veya dijital kültür içeriği alabilecek. 

UŞAĞIN BİR KÖYÜNDE...

Uşağın bir köyündeki ortaokulu düşünelim. Herkes okluma, yazma biliyor. Bu çocukların sizce gazete ile, dergi ile ilişkileri ne seviyededir? Peki bu çocukların ağabeylerinin, annelerinin, amcalarının gazete ve dergi ile ilişkileri ne seviyededir? Misal köyde tarım yapılıyor. Acaba o üretilen tarımsal ürün ile ilgili bir süreli yayın köy evlerine giriyor mu? Kooperatifçilik ile ilgili yayın geliyor mu? Ya pazarlama? el işleri? Hırdavatçılık? Bilgisayar? Elbette biliyoruz bu soruların cevabını.

Önerdiğimiz harcırah sisteminde ise Uşak'taki ortaokuldaki ve hatta ilkokul 4 ve 5 teki çocuklar belki Bilim ve Teknik dergisi ile tanışacaklar. Lisedeki çocuklar ve öğretmenleri belki Teori dergisi ile veya Bilim ve Ütopya dergisi ile tanışacaklar. Köyün bakkalı belki de ilk defa gazete ve dergi satmaya başlayacak.

Diyeceksiniz, küçücük çocuğa bu harcırahı verirsen gider magazin dergisi alır, araba dergisi alır, futbol dergisi alır, saçma sapan dergiler ile sıfır kültürel katkı ile paralar çarçur olur... Doğru mu? evet doğru. Ama kaç sefer alacak? 3 kez alır, 5 kez alır, sonra 'biraz da başka dergileri, gazeteleri deneyeyim' der... Okul arkadaşları ile değiş tokuş yapar. Eline bilim dergisi, tarih dergisi geçecek, hobi dergilerini karıştıracak... Dergi ile işi bitince gider sınıfındaki kitaplığa koyar, başka dergiyi alır vs...

Diyeceksiniz 'Artık dönem internet devri, kimse dergi gazete okumaz'... Kısmen doğru... Zaten bu harcırah ile vatandaş paralı dijital içerikleri de satın alabilecek. Misal ister Cumhuriyet Gazetesi’ne ister Aydınlık Gazetesi'ne ister Dünya Gazetesi'ne veya dergilere abone olur, bilgisayarından, tabletinden içeriklere erişir... Zaten gazeteler de karekod uygulamaları ile dijital medya ile bütünleşme eğilimdeler.

GAZETE BAYİLERİ DE ÖLÜYOR

Kasaba ve köylerde gazete bayiliği olayı zaten bitmiş, şehirlerde bile can çekişiyor. Örnek vereyim. 2 ay kadar önce, Akbank kulelerin Yeni Levent’in oradaki sokağındayım, gazete bayisinden Aydınlık Gazetesi aldım. 6 TL idi fiyat. Adama 20 TL verdim. Adam 'bırakacağım zaten bu gazete satışı işini" diye söylenmeye başladı. Adamın sinirini bozan olay, 4 TL bozuk para bulup para iadesi verme olayı... Uğraşmak istemiyor, zaten kaç para kazanıyor bir gazete satışından? Belki 1 TL ona kalacak. Yani gazete bayilerine de düzgün para kalmıyor kabul etmeliyiz. Mevcut durumda gazeteler zaten para kazanamıyor hatta zarar ediyorlar, bayiler uğraşmaya değmeyecek seviyede, fırsat maliyetini karşılamayacak seviyede kazanıyorlar. (Gazete fiyatlarını da en yakın 5 TL ye yuvarlayalım bence, bayilerin ahını almayalım). Gazetelerde çalışanların da işi çok zor, onlar da zaten para kazanmayan kurumda zor şartlarda ve zaman baskısı altında içerik üretmeye ve gazete/dergi yetiştirmeye çalışıyorlar. Holding gazetesi, dergisinde çok sorun olmuyor, sonuçta patron parayı başka sektörden kazanıyor ama asıl toplumsal gelişmeyi sağlayan, kaliteli içerik üretenler bağımsız olanlar, kendi yağı ile kavrulmaya çalışanlar...

Bu noktada parantez açalım. Holding gazeteciliğini Türkiye'de eleştiriyoruz ama bu durum dünyanın gerçeği. İngiltere'de birçok milyarder patronun 'operasyonel' ve hayli etkili gazeteleri var. Gazetelerin üzerindeki fiyatlar Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar yüksek, 2 sterlin civarında, hafta sonu 3,5 sterlinlere çıkabiliyor. Buna rağmen gazeteler zarar ediyorlar. Ayrıca çeşitli promosyonlar ile bedava dağıtımları da oluyor. Misal, bazı marketlerin sadakat kartını kullanınca gazete bedava oluyor vs... Belli ki Holding gazeteciliği ile bağımsız gazetecilik beraber yürümeye devam edecek.

DÜŞÜK GELİRLİ KESİM EN ÇOK FAYDAYI GÖRECEK

Vurgulanması gereken diğer nokta şu. Gazete ve dergi olayını hayatına sokmaktan en çok fayda görecek kesim, düşük gelirli kesimdir. Bu kesim zaten bu kültürel ürünlere en az erişimi olan kesimdir. Yani bu uygulama ile, biraz da zorla bu insanların hayatına kültürel ürünleri ittirmiş oluyoruz. Köyüne, kasabasına, okuluna, evine dergiyi, kitabı, gazeteyi zorla sokmuş oluyoruz. Üstelik seçimi kendisi yapıyor, biz onun yerine 'sen şunu okuyacaksın' diye dayatmıyoruz.

Misal, İngiltere de bu uygulamanın benzeri şöyle yapılıyor: İngiltere’de belediye kütüphaneleri yaygın. Bu kütüphaneler kitap, dergi vs. alımı yapıyorlar ve belediye sınırları içinde oturanlara bu kültürel ürünlerin dijital baskısına erişim imkânı da sağlıyorlar. Misal pahalı bir gazete düşünelim, hangisi olsun? 'Financial Times' olsun. Bu gazetenin dijital kopyasına belediyenin sağladığı imkân ile ulaşıyorsunuz. Yani belediye, tüm bu dergi ve gazetelere büyük miktarda parayı sizin yerinize ödüyor ve bu dergi ile gazetelerin yaşamasını sağlıyor. Pek kimse cebinden 3-4 sterlin çıkartıp gazete almıyor. Belediyeler bu parayı bölgede oturanların ödedikleri emlak vergileri ile kazanıyorlar ve bu vergiler Türkiye ile kıyaslanmayacak seviyede yüksek. (Muhtemelen merkezi bütçenin kültür işlerine ayrılmış kısmından da destekleme yapılıyordur.)

Bizdeki Turkcell'in 'dergilik' uygulamasına benzetebiliriz durumu. Bu uygulama üzerinden Turkcell'in belirli paketteki kullanıcıları bazı dergi ve gazete içeriğine ulaşabiliyorlar.

Varsayalım bu sistemi kurduk ve vatandaşımızı her ay istediği gazeteyi, dergiyi bu bütçe ile satın almaya başladı. Bunun sosyal ve ekonomik etkileri nasıl olur?

BEKLENEN SONUÇLAR

1) Türkiye'de hizmet sektörü, yayıncılık sektörü büyür, çok daha fazla çeşitte dergiler oluşur.

2) Önemli miktarda sigortalı yeni istihdam oluşur ve sektördeki basın yayın kurumlarının sigorta başta olmak üzere devlete olan borçları azalır.

3)Özellikle kasaba ve köylerin kültürel hayatında büyük değişim oluşur, ilgi alanları genişler, köy seviyesinde uzmanlıkların oluşması desteklenir.

4)Okullardaki eğitimi destekleyecek ve faydasını artıracak yönde bir uygulama olur

5) Devlet ayda 100 milyon dolar sektörü destekleyecek ancak sektörün büyümesi ve oluşacak katma değer daha fazla olacaktır çünkü sektör büyüdükçe, yeni yayınlar oluştukça, yeni uzmanlıklar oluştukça vatandaşın kendi bütçesinden bu alana yaptığı harcama da artacaktır. Bazı durumlarda harcırah yetmeyecek ve vatandaş üzerini kendi tamamlayacaktır.

6) Gazete ve dergi tirajları artacaktır, gazeteler daha güçlü ekipler ile daha çok kaynak ile yaptıkları işi daha iyi yapma imkânı bulacaklardır. Yurtdışı ekipleri ve temsilcileri büyüyecektir. Daha çok telif ödemesi yapabileceklerdir.

7) Gazete bayilerinin kazandığı para artacaktır ve yeni bayiler açılacaktır. Özellikle köy ve kasabaların bakkal ve marketlerinde, benzincilerde tekrardan gazete ve dergiler satılmaya başlayacaktır.

8) Bu işin yatırım maliyeti yüklü olmayacaktır çünkü zaten sektör küçüldüğü için elde âtıl kapasite var. Yani âtıl baskı kapasitesi kullanıma alınmış olacaktır.

9) Sokaklarda ve trafikte gözlemlediğimiz Kurtlar Vadisi karakterlerinde azalma olacaktır.

10) İşçiler, köylüler, üretici kesimleri, sendikalar, kooperatifler daha kolay kendi dergilerini, gazetelerini çıkartma imkânı bulacaklardır.

11) Dağıtım sektörü büyüyecektir. Her gün dağıtım olmayan köy ve kasabalara her gün dağıtım servisleri başlayacaktır. Misal, internetten satın alınan bir ürün, Uşak'ın her köyüne her gün gidemez çünkü dağıtım firmaları haftanın bazı günleri belirli köylere dağıtıma çıkarlar. Ama günlük gazete, haftalık dergi işin içine girince, dağıtım sıklıkları artar, köyler, şehirlere daha çok bağlanmış olur.

12)Zaman içinde vatandaşın alım gücü düştükçe, maliyetler arttıkça, tirajlar düştükçe, basılı yayınların basım frekansı azalır. Yani her hafta çıkan ekonomi dergisi iki haftada bir çıkarmaya başlar sonra ayda bire düşer. Gazetelerde de benzer durum olabiliyor. Bu problemin de azalmasını beklemeliyiz.

13)En az toplumsal maliyet ile en fazla ve nitelikli istihdam üretme yollarından biri olacaktır bu önerilen proje çünkü beher istihdam üretmenin yatırım maliyeti bu sektörde çok düşüktür. Bu sayede, bu proje ile aktarılan kaynağın büyük bölümü doğrudan istihdam destekleyici yönde olacaktır.

14) Sağlanacak nitelikli istihdam ile çok sayıda haber ve bilimsel gelişme, Türkçeye çevrilecek ve Türkiye, bilimin geliştiği sınırlara yaklaşacaktır.

15) Okul müfredatlarını ne kadar mükemmel yapmaya da çalışsak, hiçbir zaman hayatın, tarihin, bilimin, felsefenin, coğrafyanın, farklı kültürlerin derinliği karşısında yeterli olmayacaktır. Gençlerin kendi ilgi alanlarına göre seçeceği gazete, dergi veya dijital içerikler ile eğitim sisteminin veremeyeceği miktarda renk ve derinlik verilebilir, öğrenme merakı aşılanabilir.

16) Harf devrimi sonrasında Atatürk Türkçeyi olabildiğince geliştirmeye, arındırmaya, konuşulan halk Türkçesini kurallara bağlamaya, güçlü bir yazı dili yaratmaya çalıştı. Büyük oranda başarılı oldu ama Türkçenin gelişim sürecini sonraki liderler aynı ölçüde sahiplenmediler. Bugün, hala bu alanda hızlı ve büyük çaba gösterilmesi gerekiyor. Bu gibi projeler, bu yöndeki çalışmaları destekleyecektir.

17) Uygulama büyük şehirden kasaba ve köye, tersine göçü destekler çünkü daha çok kültürel erişim, köy ve kasaba seviyesine inebilecek.

18) Yerel basın büyüyecek, yerel gazeteler oluşacaktır.

19) İstanbul Finans merkezi projesi ne kadar başarılı oldu emin değilim ama İstanbul her zaman bir kültür merkezidir ve bu proje ile daha güçlü bir merkez olur.

İNGİLTERE VE AVRUPA ÖRNEĞİ

Bu konuda kim ne kadar para harcıyor diye bakalım. Misal, İngiltere'nin 2022'de hükümet bütçesinden kültür harcaması 4,5 milyar sterlin imiş. 2023’te bu rakam 4,7 milyara çıkmış. Enflasyondan dolayı sabit kalmış da diyebiliriz. Covid döneminde İngiltere hükümeti 1,5 milyar sterlinlik acil bir kültürel fon tahsisi yaptı ve daha sonra bu harcamanın etki analizi yaptılar. Bu fon sayesinde 220 bin kişilik istihdam sağlanmış ve 5000 işyeri desteklenmiş.

Hane gelirine oranla en çok kültür harcaması yapan ülkelere baktığımızda ise Danimarka, Almanya, Avusturya gibi ülkeleri 3,5% civarındaki oranlar ile görüyoruz.

AYDA 100 MİLYON YETER Mİ?

Devlet bütçesinden bu işe ayda 100 milyon dolar ayırmak ne ölçüde etkili olur? Büyük ölçüde etkili olmasını beklemeliyiz. Zaman içinde sağlanacak fayda ölçülür ve bütçe artırılır veya azaltılır, çok önemli değil. Önemli olan ne ölçüde kültürel çıktı, kamusal fayda ve yeni istihdam oluşacağıdır. Program esnasında ince ayarlar da yapmak gerekecektir. Misal, talebin az olduğu uzmanlık alanlarındaki gazete ve dergi projelerine belirli bir seviyeye kadar daha çok kaynak ayrılmalıdır. Misal araba dergisi, magazin dergisi, bunlara zaten talep yüksek olur ama misal Python programlama dili gibi önemli bir uzmanlık alanında çıkartılacak dergiye, en azından 4-5 nitelikli uzmanı istihdam edebilecek kadar gelir aktarabilmek gerekir. Misal araba dergisi getirilecek program ile belki ayda 200 bin satacak ama Python programlama dergisi belki sadece 1000 adet satacak. İki dergi fiyatına da 50 TL diyelim. İlk derginin cirosu 10 milyon olacak ikincisinin 50 bin olacak. Oysa Python dergisi çok daha büyük toplumsal fayda üretmeye aday. Bu durumda belki aynı fondan bu tür az satan ama önemli uzmanlık dergi/gazetelerine ilave bir ödeme yapmak gerekir. 1000 adet sattıysa ve 50 bin TL ciro yaptıysa bu dergi yaşayamaz, nitelikli makaleler yayınlayamaz. Ona belirli bir eşiğe kadar ilave bütçe aktarılabilir ve dergi yaşatılır.  Benzer şekilde, 200 bin satan araba dergisinden de ilave vergi vb. yollar ile bu aktarılan kamusal kaynağın bir kısmı geri alınmalıdır. 

TAHSİSLİ BÜTÇE UYGULAMASINA ÖRNEK

Bu yazıya biraz bütünsel bakarsak, ülkemizdeki belirli bir alandaki kültürel çıktıyı artırmak için bir 'tahsisli bütçe’ uygulaması önerdik. Burada için özü 'tahsisli bütçe' kavramında. Bu kavramı kanımca ekonomide yeterince kullanmıyoruz oysa akıllıca yerlerde kullandığımızda çok etkili sonuçlar alabiliriz. Örnek verelim: Kayak Federasyonumuz var, bir bütçesi var ve bunu en çok fayda üretecek şekilde kullanmak istiyor. Bazı belediyeler seçiyor ve sadece kayak sporunun geliştirilmesi için belirli bir zamanda harcanmak üzere belirli belediyelere tahsis ediyor.  Elbette Manisa'ya Tekirdağ'a tahsis yapmayacak. Ağrı'ya, Kayseri'ye, Bursa'ya Erzurum'a tahsis edecek ve bütçe ayrı hesapta yönetilecek.

Başka bir Tahsisli Bütçe örneği verelim: Misal bizim beceriksiz Sarıyer Belediyesi, sittin senedir Sarıyer'in merkezindeki ve bütün mahallelerindeki otopark sorununu çözemedi. Adım dahi atamadı. Misal, merkezi bir bütçeden Otopark bütçesi tahsis ettiğimizi düşünelim. Bu para ile sadece otopark yapılması ve işletilmesi için harcanabilecek. Bu sayede Sarıyer belediyesi o paraları başka harcamalarda, misal Balıkçılar Çarşısı bölgesinin sekseninci kere kazılmasında çarçur edemeyecek. Yani bu tahsisli bütçe kavramını ister Satranç federasyonunun bütçe tahsisinde kullanalım ister yüzme federasyonunda ister sosyal desteklemelerde... Belirli bir sosyal problemi çözmek veya belirli bir stratejik hedef doğrultusunda gelişimin sağlanması için güçlü bir araçtır.

Sonraki Haber