Kumpas şehidi Ali Tatar adım adım ölüme nasıl gönderildi?
Yarbay Ali Tatar’ı kaybedeli 8 yıl oldu. Ali’nin dostları, silah arkadaşları dün mezarı başındaydı. Tatar ölüme nasıl gönderildi? Gelin o günleri hatırlayalım.
Yarbay Ali Tatar’ı kaybedeli 8 yıl oldu. Dün (17 Aralık 2017) Ankara Karşıyaka’da Yarbay Ali Tatar’ın mezarı başındaydık. “Amirallere suikast” tertibiyle tutuklanan ve serbest bırakıldıktan sonra FETÖ’cü savcı Süleyman Pehlivan’ın talebiyle yeniden yakalama kararı çıkarılınca intihar eden Yarbay Ali Tatar...
Ergenekon, Balyoz ve benzeri tertiplerde yargılanan Ali’nin bütün dostları, kardeşleri, silah arkadaşları oradaydı. Haberi Aydınlık’ın sitesinden okudunuz.
Ali Tatar nasıl ölüme gönderildi? Gelin o günleri hatırlayalım. Hatırlayalım ve unutmayalım. Murat Özenalp, Cem Aziz Çakmak, Kaşif Kozinoğlu, Emcet Olcayto, Doğan Yurdakul, Ünal İnanç ve Yarbay Ali Tatar’ı…
Üç yıl önce Aydınlık’ta hazırladığım yazı dizisinde Tatar ile ilgili mahkeme belgelerinde titiz bir çalışma yapan Ergenekon hükümlüsü Avukat Kemal Kerinçsiz’e teşekkür etmiştik. Yeniden teşekkür edelim.
İSİMSİZ İHBAR FURYASI
O günlerde FETÖ’cülerin en çok kullandığı ihbar yöntemi, isimsiz bir e-posta atarak soruşturma açılmasını sağlamaktı. İhbarın yapılmasından sonra ikinci adımda emniyet ve savcılıkça ihbar kabul edilir, soruşturma başlatılırdı. Bunu, hedef alınan kişi hakkında telefon dinleme, teknik takip ve izleme, arama, el koyma ve gözaltı kararları izlerdi. Bu yöntem hiç değişmedi, FETÖ’cüler tarafından yıllarca kullanıldı.
ORAMİRAL UĞUR'UN ÖNÜNE GELEN DOSYA
Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in önüne Ağustos 2009’da konulan dosya da bu türdendi. Dosyada “amirallere suikast” yapılacağı iddia ediliyordu. FETÖ’nün delile melile ihtiyacı yoktu. Soruşturma açmak için sözde bir ihbar yeterliydi. Açıldı da.
İnanır mısınız bu soruşturma sonunda bazı deniz teğmenleri tutuklandı. “Uyuşturucu ve fuhuş çetesi” diye başlayan operasyon, sonunda “Amirallere suikast”a, daha sonra da başka dosyalarla birleştirilerek “Poyrazköy Davası”na dönüştü. Hukuk, siyasetin köpeğiydi!
AKILLARA ZARAR TERTİP: POYRAZKÖY
Poyrazköy iddianamesi akıllara zarar bir metindir. Kafes eylem planı, silah ve mühimmat listesi, gayri Müslim vatandaşlara yönelik (mezarlıkları dâhil) eylem listeleri, cezaevindeki Levent Göktaş'tan talimat bekleyen SAT komandoları, "Ergenekon adına" eyleme geçmek için "yerin 15 santimetre altına" gömülen mühimmatlar, soba borusu yapmaktan başka bir işe yaramayacak olan kullanılmış lav silahları, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un basın toplantısında gösterip “boru” dediği şeyler, hatta "Doğu Perinçek Başkanımızın Emirleri" gibi zırvalıklar... Perinçek’in Silivri’den gönderdiği talimatları, teğmenlere ileten “kurye” ise Yarbay Ali Tatar’dı!
HEDEF: ALEVİ KÖKENLİ ATATÜRKÇÜ SUBAYLAR
Ali Tatar, “Amirallere suikast” iddiasıyla başlatılan soruşturmada 5 Aralık 2009 günü gözaltına alındı ve tutuklandı. İstanbul Emniyeti ve Beşiktaş’taki özel yetkili mahkemeler içinde yuvalanan FETÖ, ellerindeki yargı gücünü kullanarak vatansever bir insanın yaşamına son verdiği süreci bu tutuklama ile başlattılar.
Tatar’ın hedef seçilmesinin en önemli nedeni Alevi olmasıydı. Bu yolla ordu içinde görev yapan Alevi kökenli Atatürkçü subayların tasfiyesi amaçlanmıştı.
AMERİKA’DA BİR İNTERNET SİTESİ İŞARETİ VERDİ
Ali Tatar hakkında ilk suçlamalar www.dersim.iphox.com isimli internet sitesinden yapıldı. Amerika’dan yayın yapan, sahibi ve adresi belli olmayan bu sitede, “Ali Tatar’ın sırf Alevi oldukları için kayırdığı ve yakın ilişkide olduğu gözlenen eğitim uzmanı personel şunlardır” denilerek çok sayıda teğmen, üsteğmen, yüzbaşı ve albay rütbesindeki subayların adları sayıldı.
Ali Tatar hakkındaki bu akıl dışı suçlamalar cemaatin polisleri tarafından adı geçen siteden indirildi ve Tatar hakkında soruşturma açılması için yeterli görüldü. Yarbay Tatar hakkında ilk “delil” buydu. Zaten o kumpaslar döneminde delile de ihtiyaç yoktu!
PEHLİVAN, TUTUKLAMA İSTİYOR
Ali Tatar, özel yetkili savcı Süleyman Pehlivan tarafından 5 Aralık 2009 günü sorgulandı. Ali Tatar sorgusunda hakkındaki iddiaların yalan ve iftira olduğunu, DHKP-C veya benzeri yasadışı örgütlerle hiçbir ilgisinin olmadığını, herhangi bir toplantıya katılmadığını, kimseye, hiçbir konuda referans olmadığını söyledi. Serbest bırakılmasını talep etti. Tatar’ın avukatı İhsan Nuri Tezel de müvekkilinin serbest bırakılmasını istedi. Fakat Savcı Süleyman Pehlivan aynı kanıda değildi. Tatar’ı, “Silahlı terör örgütü üyesi” olduğu gerekçesiyle tutuklanması talebiyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk etti. Pehlivan’a göre “suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi dikkate alınarak” Tatar tutuklanmalıydı.
Ali Tatar, 10. Ağır Ceza’nın nöbetçi hakimi Davut Bedir tarafından sorgulandı. Davut Bedir, 5 Aralık 2009 günü Ali Tatar’ın tutuklanmasına karar verdi. Artık Yarbay Tatar, TCK’nın 314/2 maddesine göre “silahlı terör örgütüne üye” olmuştu!
11. Ağır Ceza Mahkemesi yargıcı Bülent Akasma, savcı Pehlivan gibi düşünmedi. “Dosya kapsamı, mevcut delil durumu göz önüne alınarak” Tatar’ın tahliyesine karar verdi. Ali Tatar, 16 Aralık 2009 günü Hasdal Askeri Cezaevi’nden tahliye edildi.
Süleyman Pehlivan
PEHLİVAN, TATAR’IN PEŞİNİ BIRAKMIYOR
Ancak Tatar’ın çektiği çile bitmemişti. Savcı Pehlivan, Tatar’ın peşini bırakmayacaktı. Yarbay Tatar’ın tahliyesinden bir gün sonra, 17 Aralık 2009 günü savcı Süleyman Pehlivan, 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararına itiraz etti. Özel yetkili savcı Süleyman Pehlivan, Tatar’ın özgür olmasına tahammül edemiyordu.
Özel yetkilerle donanmış İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Aralık 2009 günü, savcı Pehlivan’ın itirazını görüşmek üzere toplandı. Mahkeme başkanı Şeref Akçay, üyeler Oktay Açar ve Metin Özçelik’ti. Açar ve Özçelik, Ergenekon soruşturması sırasında çok sayıda şüpheli hakkında tutuklama kararı vererek adlarını duyurmuş iki FETÖ’cü yargıçtı. Mahkeme, Tatar hakkında yakalama müzekkeresi çıkartılmasına 2’ye karşı 1 oyla karar verdi. Mahkeme Başkanı Akçay Tatar’ın tutuklanmasına karşı çıktı. Beşiktaş mahkemelerinin en kıdemli yargıçlarından olan Şeref Akçay, burada yaşanan hukuksuzluğa tahammül edemeyecek ve bir süre sonra emekliliğini isteyecekti.
18 Aralık 2009 günü Yarbay Ali Tatar hakkında “yakalama emri” çıkartıldı. Ama Ali Tatar “ele geçirilemedi.” Tahliyesinin üzerinden daha 48 saat geçmemişti. Eşiyle, çocuklarıyla hasret giderememişti. Tam dediği gibi oldu. Ruhu evinde kaldı, cansız bedeni “ölü muayene tutanağı” için Adli Tıp morguna kaldırıldı. Ali Tatar’ı 19 Aralık 2009 günü kaybettik.
KATİLİNE ÖDÜL VERİLDİ
Savcı Süleyman Pehlivan ödüllendirildi ve 2011 yılında HSYK tarafından Yargıtay üyesi yapıldı. Pehlivan, Balyoz kumpasında da koordinatör savcı olarak görev yapmıştı.
Süleyman Pehlivan 5 Ağustos 2016 günü tutuklandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen Pehlivan, İzmir'de teslim olmuş, Ankara'ya getirilen Pehlivan, savcılık ifadesinin ardından sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı.
YALAN MAKİNELERİNİ UNUTMAYACAĞIZ!
Tatar'ı ölüme götüren çirkin iftiraları manşetlere, köşelerine taşıyan, en dizginsiz yalanları yazan, Ali’nin ölüm haberini, “Mermiye kafa attı” başlığıyla veren Taraf’ı, “mermiye kafa atanlar... Efendiler, hesabı ödemeden nereye?” diye yazan Sabah yazarı Engin Ardıç’ı, Tatar’ın intiharında “karanlık ilişkiler” arayan gene Sabah yazarı Mahmut Övür’ü, “Savunma haklarını kullanmak yerine ‘ölümü göze almak’ şüpheleri artırmaktadır” diyen Milliyet yazarı Derya Sazak’ı, “İntiharların hepsi, iddia olunan Ergenekon terör örgütü ile bir şekilde bağlantılıdır” diye utanmadan yazan, bugün AKP’ye yakın Star’ın, o dönemde Zaman’ın yazarı Hüseyin Gülerce’yi, “Her intihar, daha doğrusu intihar eden her kişi, ordunun karıştığı siyasi ve gayri meşru olaylarla, iç örgütlenmelerle, iç gerginliklerle bağlantılı görünüyor” diye yazan Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu’nu, “Birileri, Deniz Kuvvetleri’ni nasıl Ergenekon Karargahı haline getirdi?” diyen Star yazarı, bugünün AKP milletvekili Şamil Tayyar’ı, “Ama bakıyoruz, birdenbire Ali Tatar'ın intiharı üzerinden Poyrazköy davasını itibarsızlaştırmak gayretleri yoğunlaşıyor. Bu ne iş!” diyen, şimdi FETÖ’den tutuklu Nazlı Ilıcak’ı da hiç unutmayacağız!