Kuraklığa karşı acil çözüm şart
Ocak sonuna geldik ama yeterli yağış olmadı. Kuraklık tehlikesini TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez ve Çevre Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ile konuştuk. Uzmanlar, böyle giderse tarımsal ürünlerin fiyatının aşırı derecede yükseleceğini söyledi.
Kuraklık tehlikesi her geçen gün büyüyor. Ocak ayının sonunda olmamıza rağmen yağışlar beklenenin çok altında kaldı. Hava sıcaklıkları da mevsim normalinin üzerinde seyrediyor. Ankara’da ocak ayında sıfıra yakın veya altında seyreden hava sıcaklığı 8-10 derece bandında. Barajlardaki doluluk oranı her geçen gün düşüyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez ve Çevre Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ile kuraklıkla mücadele üzerine konuştuk. 23. Dönem Hatay Milletvekili olan, 2014-2018 yılları arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda müsteşar olarak da görev yapan Öztürk acil durum koduyla harekete geçilmesini savundu. “Acil çözümler uygulamaya konmazsa kuraklık ve sıcak hava dalgaları tarımsal ürünlerin fiyatlarını aşırı ölçüde yükseltecek.” dedi. Öztürk, 10 maddelik bir mücadele planı önerdi.
CİDDİ İŞARETLER
Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Türkiye'de kar yağışının son 74 yılın en düşük seviyesinde olduğunu söyledi. İstanbul, Ankara ve İzmir’in barajlardaki doluluk oranının yüzde 30’un altına indiğini ifade eden Öztürk bazı göllerden de örnekler verdi: “Bilecik'te kuraklık nedeniyle Pelitözü Gölet’inde sular yaklaşık 30 metre çekildi. Tekirdağ’ın Bıyıkali Göleti'nde de su seviyesi büyük oranda azaldı. Kahramanmaraş’ta Ahır Dağı zirvesinde yer alan Karagöl tamamen kurudu. Bursa'da yıllık 60 milyon metreküp su kapasiteli Nilüfer Barajı’nda su seviyesi yüzde 5’e düştü. Bitlis'te son 50 yılın en kurak dönemi. Yağışlar Elazığ’da yüzde 32 ve Konya'da yüzde 50 azalmış. Marmara Bölgesi’nin iki aylık su yılı yağışları son 52 yılın en düşük seviyesine düşmüş. 2023 su yılı yağışları Trakya’nın batısı, İstanbul, Çanakkale, Bursa, Yalova, İzmir’in batı ve kuzey kesimleri ile Isparta, Kırıkkale, Kırşehir, Osmaniye ve Hatay çevrelerinde mevsim normallerine göre yüzde 60’tan fazla azalmış. Türkiye'de kar yağışı son 74 yılın en düşük seviyesinde. Tüm bunlar alarm zillerini çalmamız için ciddi işaretlerdir.”
ŞEHİRLERDE BİO-HENDEK ÖNERİSİ
Prof. Öztürk Türkiye’nin yağış alma düzeninin değiştiğini, yaz ayı ortalamasının 9 aya çıktığını aktardı. Şehirlerde yağmur sularını depolayarak kullanıma sunan bio-hendek modelinin üzerinde durdu. “Yağışlarımız artık sık sık az az değil; seyrek, ani ve şiddetli olacak.” uyarısında bulunan Öztürk şöyle devam etti:
“Acil çözümler uygulamaya konmazsa kuraklık ve sıcak hava dalgaları tarımsal ürünlerin fiyatlarını aşırı ölçüde yükseltecek. Şehirlerimizde bio-hendek planı çıkarmalıyız. Örneğin New York’ta 10 binin üzerinde bio-hendek olduğunu biliyoruz. Bio-hendekler yağmur suyunu göllendirip kullanıma sunabilen uygulamalardır. Yağışlarımız artık seyrek, ani ve şiddetli olacağı için de sel ve toprak kayması gibi felaketleri önleyecek bir zemin düzeni hızla hayata geçirilmeli.”
‘ATIK SU VE YAĞMUR SUYU KULLANILMALI’
Prof. Dr. Mustafa Öztürk, 10 maddede özetleyerek kuraklıkla mücadele çağrısında bulundu:
1. Atık sular ileri kademe arıtılıp park bahçe, sanayi tesisi, araç yıkama istasyonu ve golf sahası gibi aşırı tüketim yapan alanlar başta olmak üzere kullanma suyu olarak tekrar kullanılmalı.
2.İçme suyu şebeke sisteminde kaçak-kayıp oranı yüzde 10'nun altına düşürülmeli.
3.Vahşi sulamaya son verilmeli. Tarım alanlarında ve park bahçelerde akıllı sulama sistemlerine geçilmeli.
4.Su yoğun sanayi tesislerinin kurulmasına son verilmeli.
5.Otel, motel gibi ticari amaçlılar da dahil tüm binalarda ve apartmanlarda yağmur suyu hasadı zorunluluğu getirilmeli.
6.Seralara yağmur suyu hasadı zorunluluğu getirilmeli.
7.OSB'ler ve çiftliklerde de yağmur suyu hasadı zorunlu olmalı
8.Çim ekimine son verilmeli. Suyu az seven tropikal ağaç. Çalı ve bitki türlerinin dikimi/ekimi yapılmalı.
9.Şehirlerimizde bio-hendek planı çıkarmalıyız.
10.Deniz suyundan içme suyu temini düşünülebilir. Şu anda dünyada 1 metreküp suyu arıtmanın maliyeti 0,5 dolara kadar düşmüştür. Karadeniz ve Marmara Denizi suyunu içme suyuna dönüştürmek Akdeniz suyuna göre daha ekonomiktir.
TEMEL GIDA SORUNU DOĞABİLİR
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, bilimsel raporlar ve arazi gözlemleriyle birlikte değerlendirildiğinde, meteorolojik kuraklık, tarımsal kuraklık ve hidrolojik kuraklık sorununun ciddi bir şekilde yaşanacağını belirtti. Bu durumun en çok tarım sektörünü etkileyeceğinin altını çizdi. “Özellikle kışlık ekimleri yapılan buğday ve arpa gibi hububat ve mercimek gibi bakliyat ürünlerinde verim kaybı ve rekolte azalması gündemde. Kış aylarında yaşanabilecek don ya da bahar aylarındaki seller de üretimi olumsuz etkileyebilecektir.” dedi. “İlkbahar yağışlarının normale dönmemesi halinde sadece kuru tarım alanlarında değil sulu tarım alanlarında sulama yapılacak mısır, şeker pancarı, yonca, sebzeler gibi birçok üründe de verim düşüklüğü ve rekolte azlığı yaşanabilecektir.” cümlelerini ekledi.
‘ÜRETİM MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ’
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı şunları vurguladı: “Çiftçinin üretimden çekilmesi, gıda arz açığını kapatmak üzere daha yüksek fiyatlarla dışalım yapılması, dışalım bağımlılığının artması, tüketicilerin daha yüksek fiyata gıdaya erişimi yani yüksek gıda enflasyonu da bizleri yakın dönemde bekleyen sorun alanlarındandır.”
“Gıda enflasyonu yüksekliğini sadece kuraklığa bağlamak kolaycılıktır ve asıl sorunların çözümünü ötelemektir. Tarımsal girdi fiyat endeksinin Kasım 2022’de yüzde 121, Tarım ürünleri üretici fiyat endeksinin Aralık 2022’de yüzde 151 olduğu bir ortamda öncelikle girdilerde somut indirim yapmak, üretim maliyetlerini düşürmek, toplam destek bütçesini artırmak ve destekleri önceden vermek, ürün maliyeti üzerinden alım fiyatı açıklamak ve yeterli miktarda alım yapmak gibi ekonomik çözümler öncelikle atılması gereken adımlardır.”
“İklim değişikliğinin kısa ve uzun vadeli senaryoları dikkate alınarak su kaynaklarına yönelik uzun vadeli planlamalar ile gerekli önlemler somut olarak zamanında uygulanmalıdır.
‘TOPRAK SU MÜDÜRLÜĞÜ YENİDEN KURULMALI’
“Ülke ve il düzeyinde Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı kağıt üzerinde kalmamalı. Şu an işlevsiz ve dağınık olan kamu yönetimi yerine tarım, toprak ve su yönetiminde etkin bir kamu yönetimi kurulmalı, merkezi yönetim görev ve yetkilerine sahip çıkmalı, uzman kurumlar kapatılmamalı veya işlevsizleştirilmemelidir. DSİ Genel Müdürlüğü güçlendirilmeli, sulama bütçesi artırılmalı, en ücra noktalara hizmet verecek şekilde Toprak Su Genel Müdürlüğü yeniden kurulmalıdır.”
“Gıda arzının sürekliliği, verim ve üretici gelirinin artması için sulamaya uygun tarım alanları bütçeden yeterli kaynak ayrılarak ivedilikle sulu tarıma açılmalıdır. Sulama yatırımları artırılmalı, sulanan alanlarda eşgüdümlü olarak arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri tamamlanmalıdır. Yasal olmayan yeraltı suyu kullanımı engellenmeli ve halkımız bu konuda bilinçlendirilmelidir. Tarım Sigortası bilinci artırılmalı ve TARSİM, kapsamındaki ürün ve hasar çeşidi artırılarak yaygınlaştırılmalıdır.