‘Küresel durgunluğu ithalatla aşamayız’

Küresel durgunluğun gelecek altı ayda daha da derinleşmesini beklediklerini belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Karavelioğlu, ‘Küresel durgunluğu, üretim yerine ithalat yaparak atlatabileceğimiz kanısında değiliz. Para politikaları dışında da tedbirler alınmalı.’ dedi.

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB)’nin paylaştığı makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, yılın ilk 10 ayı sonunda Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,9 artarak 23,4 milyar dolar oldu. Makine sektörünün miktar bazında ihracatı yüzde 6,6 düşerken, kilogram başına ihracat ortalamasında yüzde 18’lik artışın etkisiyle gelirleri arttı.

YERLİ İMALATI KORUYACAK İLAVE TEDBİRLER

Makine sektörü ve mevcut küresel ticaret koşullarını değerlendiren Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, şöyle konuştu:

“Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat, Ekim ayı dış ticaret verilerini kamuoyuyla paylaşırken ilk 10 aylık dönemde elektrikli ve elektriksiz makine ve teçhizat ihracatının yüzde 14,7 artışla 33,5 milyar dolara, ithalatının ise yüzde 27,4 artışla 57,4 milyar dolara ulaştığını açıkladılar. Resesyon fiyatlamalarının bütün dünyayı kasıp kavurduğu ve hemen bütün rakiplerimizin yerli imalatçılarını korumak için ilave tedbirler geliştirdiği bu dönemde, Sayın Bakanımızın orta-yüksek ve yüksek teknolojili mal gruplarının bir büyük sorununa işaret eden bu açıklamasını çok kıymetli buluyoruz.

“En son Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında olduğu gibi, dövizin enflasyona rağmen hareketsiz kaldığı veya aşağı yönlü seyrettiği tüm dönemler, hem ithal mallar için önemli fırsatlar ortaya çıkarıyor hem de ölçeklerimizde ve küresel rekabetçiliğimizde ciddi zaaflar yaratıyor. Biz gelecek yılın büyük bölümünü derinden etkileyecek küresel durgunluğu, üretim yerine ithalat yaparak atlatabileceğimiz kanısında değiliz. İthalatçıların kurdaki durgunluğu iskontolu alım fırsatı olarak değerlendirmesine karşı, para politikaları dışında da tedbirler alınmasının OVP söylem ve hedeflerine daha uygun olacağını düşünüyoruz.”

Pandemi sonrasındaki hızlı büyümenin ardından, küresel enflasyonla mücadelede 1,5 yıldır kademeli olarak devreye alınan sıkı para politikalarının etkilerini daha fazla hissetmeye başladıklarını belirten Karavelioğlu, şöyle devam etti:

‘EKONOMİK YAVAŞLAMA DÜNYAYA HAKİM’

“Yaklaşık iki ay kadar geriden gelen küresel sanayi verileri, üçüncü çeyrekte başlayan ekonomik yavaşlamanın tüm dünyaya hâkim olduğunu gösteriyor. Üstelik bu koşulların üzerine, gelişmiş ülkelerdeki yeni faiz artışları ve Ortadoğu’daki savaş koşulları da eklendi. Ekim ayında hızlanan bu gelişmelerin sonuçlarını son çeyrek verileri geldiği zaman daha net ölçebiliriz. Küresel faizler son 25 yılın en yüksek seviyelerine geldiğinden, süregelmekte olan küresel durgunluk döneminin önümüzdeki altı ayda daha da derinleştiğini göreceğiz. Buna rağmen, dünyada makine ihracatı düşerken ilk 10 ayda yüzde 10 düzeyinde ihracat artışı sağlayabildiğimiz için, son iki ay sonuçları nasıl gelirse gelsin seneyi pozitifte bitireceğiz.”

‘AVRUPA BİRLİĞİ, ABD İLE ÇİN ARASINdA SIKIŞTI’

Türkiye'nin en büyük ihraç pazarı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin küresel jeopolitik gelişmelerden en fazla etkilenen ülkeler topluluğu olduğuna dikkat çeken Karavelioğlu, şu ifadeler kullandı:

“ABD ve Çin kutuplaşması arasına sıkışan AB, çareyi sanayi ve iktisadi egemenliğini sürdürecek çözüm önerilerinde arıyor. Başta Afrika ülkeleri olmak üzere gelişen ekonomilerle yatırımları, işbirliklerini ve ticareti artırmayı hedefleyen AB, bu konuda işletmelerin AB Yeşil Mutabakat’a uyumunu şart koşuyor. Yeşil Mutabakat için oluşturulmuş bu fonlardan biz de iyi bir pay almayı umuyoruz. Çünkü görüştüğümüz pek çok Avrupalı yetkili bölgede en iyi hazırlık yapan başarılı örnekler arasında Türkiye'nin Makinecileri'ni de sayıyor. Resesyon beklentileri ve ekonomik daralma beklentileri şu sıralar iyice artan bölgede bize duyulan itimat, 2024 ortasında başlaması muhtemel bir ticari hareketlilik için umutlanmamızı sağlıyor.”

Sonraki Haber