Kürtçü örgütler emperyalizme biatta sınır tanımıyor

KDP, PKK veya başka bir isimle kurulmuş tüm bölücü örgütler varlıklarını emperyalizme borçludurlar. Yaşadığı coğrafyada ABD/İsrail’in piyonu olmayı içine sindirenlerden dostluk beklenemez, ihanet beklenir.

Geleceğin büyük uyum dünyasına ulaşılması insanlar arasındaki eşitsizliklerin, din ve milliyet ayrımlarının, sınıfların ortadan kalkmasıyla mümkündür. Hiçbir şey mutlak ve değişmez değildir. Her şey bir biçimde hareket halindedir ve değişime uğrar. Bu diyalektik yasayı ortadan kaldırmanın imkânsızlığı bilinmektedir.

Ortaçağın zincirlerinden kurtulduğumuz oranda özgürleşiriz. Günümüzde özgürlük kavramı, sınıflı toplumlara özgüdür ve o toplumun ihtiyaçlarına yanıt verir. Eskiden kurtulmak ve eskinin içinden yeniyi güçlendirmek ve devrimle taçlandırmak ideali gerçekleşecektir. Aşamalı olarak ilerleyecek toplumlar giderek çok daha fazla iç içe geçecek, kaynaşacaktır. Bu kaynaşma neticesinde günümüzde varlığını sürdüren pek çok olgu ortadan kalkacaktır.

Dünya insanlığı tüm engellere rağmen birbirine daha çok karışacak, benzeyecek, birleşecek ve çoğu şey anlamsız hale gelecek ve de bu kaçınılmazdır. Küçük oluşumlar büyüklerin içine kendi zenginlikleriyle girecek ve hem kendi hem de girdiği oluşumu değişiklere uğratacak.

Sayıca küçük milliyetler, milletler büyük milletlere karışarak sönümleşecekler. Milletlerde mutlak ve kalıcı olmayacak. Zamanı geldiğinde milletler çağı yerini sönerek yeni topluma bırakacak.

İstediğimiz sınıfsız toplumun gerçekleşmesinin hemen şimdi olamayacağının bilincindeyiz. O zaman günümüzün somut olgularından yani gerçeklerden hareket ederek siyaset yapacağız. Geleceği günümüzde hayata geçirmek gibi bir sihirli değneğimiz olmadığına göre hayata bakarak analiz yapacağız.

Çağımızın zorbası emperyalizmdir ve emperyalizm tarifini keyfi olarak yapamayız. Bana göre emperyalizm şudur deme lüksüne sahip değiliz! Ancak birileri bunu kendilerinde görmekte ve saçmalığa düşmektedir. Bıraksanız onlar emperyalist olmayan ülke bırakmayacak! Biz de emperyalizm tarifi yaparak bilineni tekrar etmeyeceğiz. Coğrafyamızda emperyalizm tarifini uluorta yapanlar kendilerini kandırmaktan öte bir işe yaramazlar.

1 Eylül 2019 günü Barzanistancılara yakın PeyamaKurd internet sitesindeki bir analiz yazısı bizi bu yazıyı kaleme almamıza vesile oldu.

“KÜRT SOLUNUN ‘EMPERYALİZM’ ANLAYIŞI DEVAM EDİYOR”

Ara başlık yayınlayanlara ait. Yazı baştan sona ABD emperyalizminin savunuculuğunu üstleniyor ve emperyalizme karşı çıkanlara ateş püskürüyor. Kullanılan bir diğer ara başlık ibret vericidir, “‘ABD ve müttefikleri Kürtlere, emperyalist olarak empoze edilmeye çalışıldı’ denilerek uyduruk teoriler üretiliyor.

PKK’nın yan kuruluşlarından Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) 1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde yayınladığı basın açıklaması üzerinden ABD/İsrail savunuculuğu yapan Barzanistancı site tüm antiemperyalistlere saldırıyor. Kışkırtıcı bir dille yayınlanan analiz birlik ve kardeşliği dinamitleyen içeriğe sahip! Biz DTK’nin açıklaması üzerinde durmayacağız. Çünkü açıklamaları tamamen çarpıtmalarla ve PKK’nın sürdürdüğü kontra hareketi aklamaya yönelik.

DTK’nın basın açıklamasını eleştiren yazıda akıl almaz ifadeler var. Antiemperyalist hiçbir eylemi olmayan PKK ve yan kollarını nerdeyse antiemperyalist ilan edecek olan analizde şu cümleler yer alıyor: “Türk ve Kürt solunun hala Kürt meselesi üzerindeki etkisinin açık bir şekilde göstergesi olduğu izlenimi var. Sanki söz konusu açıklama Kürtlerin kalemiyle değil de, yıllardan beri Kürt solunun istikametini tayin eden Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek unsurları tarafından hazırlanmış şekilde duruyor. 70’li yılların alışılagelmiş Batı dünyası düşmanlığı ve asıl tehlikeli olan Rus ve Çin’in hegemonyacı girişimlerini görmemezlikten gelme mantığının hala sürdüğü izlenimini veriyor.”

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek Türkiye’nin devrimci strateji ve taktiklerini analiz eden teorisyen ve eylem adamıdır. Sağ ya da sol tüm siyasal çevreleri etkilediği gibi, bölücülük illetine yakalanmış örgütleri de etkilediği muhakkak. Ama bu Sayın Doğu Perinçek’in emperyalizme ve özelliklede Amerikan emperyalizmine ve onu kara güçlerine karşı kararlı duruşunu değiştirmez. Milli Demokratik Devrim stratejisinin sürdürücülüğünü üstlenen tek liderdir.

ABD’YE UŞAKLIKTA SINIR TANIMAYANLAR

Analiz baştan sona ABD’yi savunuyor ve başta Doğu Perinçek olmak üzere emperyalizme karşı çıkanları hedefliyor. ABD’nin de içinde yer aldığı Batı dünyasına ise toz kondurulmuyor. Şu uşakça yapılmış sözlere bir bakalım: “Türkiye ve İran kendi sömürgeci/faşizan emelleri uğruna, Orta Doğu’da yüzyıllardan beri bölge ve özellikle Kürt halkına kan kusturup en tabii hakkı olan anadil eğitiminden bile mahrum bırakılırken, diğer taraftan neye hizmet ettiğini bilmeyen kalemşorlar tarafından ümmet ve halkçılık adına Kürtleri, ABD ve Batı dünyasına karşı tavır almaya ya da onlara düşmanmış gibi davranmasına zemin hazırlamaktadır.”

Dünyanın neresine giderseniz gidin haydut devlet ABD emperyalist olarak görülür. Bunun tersini düşünmek hiç kimsenin aklına gelmez ama bu türden Kürtçülerin aklına gelebiliyor. Sayın Dursun Çiçek Ulusal Kanal’da İran’ı emperyalist olarak nitelendirdikten sonra İbrahim Güçlülerin Türkiye’ye aynı gözle bakmaları normaldir!

“EMPERYALİZMLE SAVAŞMAYIZ!”

Aslında bölücülüğü ana hedef olarak önüne koymuş kesimlerin tümü birbirine benzer. HDP’nin hapisteki eşbaşkanlarından Selahattin Demirtaş emperyalizmle savaşmayacaklarını söylerken kendince bir gerçeği dile getiriyordu.

Mesut Barzani’nin başında bulunduğu Barzani hanedanı ve diğer bölücü örgütler en sonunda ortak paydada birleştiler. 1980 öncesi şu veya bu şekilde emperyalizme tavır alan Kürtçü solumsu örgütlerde ABD/İsrail eksenine bağlandılar.

Şu analiz her şeyi açık seçik gözler önüne seriyor ve ibretliktir: “Bu noktada Kürt solu ve Kürt ümmetçileri, İran ile Türkiye’nin girişimlerine hep alet oldular. Ve olamaya hala devam etmektedirler. Ankara ve Tahran, tarih boyunca Kürtlerin, batının demokratik hukuk devletlerine yakınlaşmasını engelleyerek, yalnız kalmaları için bu siyasi projeyi her zaman kurguladılar. Bundan dolayı, özellikle son 30-50 yıl arasında ‘siyaset yapıyorum diyen Kürt solu’ ilericilik adına ABD’yi ve müttefiklerini, Kürt halkına ‘emperyalistler’ olarak empoze etmeye çalıştılar.”

“KÜRTLERİ KORUMAYA GELEN ABD”

Yazıda mazlum ülkelerin liderlerinin ABD/İsrail tarafından imha edilmeleri savunuluyor ve buna karşı çıkanlar eleştiriliyor. Türkiye’de ki Barzanistancılar PKK’nın yerini Barzani hanedanının yönetimindeki KDP’nin almasını istedikleri bilinen bir gerçek. PKK’ya yönelttikleri her eleştirinin ardından, yoksul Kürtlerin alın terinin üzerinden zenginleşmiş milyarder Barzanilerin savunulması ve Mesut Barzani’ye Kürtlerin lideri payesi verilmesi anlamlıdır.

Barzani hanedanı Kuzey Irak’ta ki Kürtlerin parçalı hale gelmesinin ve ateşe sürülmesinin de baş sorumlusudur. ABD/İsrail’in koruması altında iktidarlarını pekiştiren Barzaniler Kuzey Irak’ta ki kukla devletçiğin tüm kritik mevzilerini zaptetmişlerdir. Erbil Amerikancı Barzanilerin işgali altındadır.

Şu utanç verici satırları dikkatlerinize sunuyoruz: “Kürt solu, Saddam’ın hizmetine girecek kadar zavallılaştı. Öyle bir noktaya gelindi ki; örneğin 1991 yılında ABD’nin Saddam Hüseyin’e karşı geliştirdiği tasfiye planını Kürt solu ‘Kabul edilemez’ olarak gördü ve ABD’ye karşı tavır takınarak Saddam’ın hizmetine girdiğini fark edemeyecek kadar zavallılaştı. CHP, Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek taifesinin oluşturduğu”Emperyalizme” karşı “Saddam’ı koruma kalkanı” girişimlerinin yanında yer aldılar. Bugün Rojava’da olduğu gibi, Kürtleri korumaya gelen ABD ve müttefiklerine karşı durdular. Orta doğu’ya” çeki düzen vermek isteyen ABD ile müttefiklerinin girişimleri hala sol ve ümmetçiler tarafından “Emperyalist girişim” olarak lanse ediliyor ve bir nevi Türk ve İran sömürgecilerinin bölgenin yegâne efendileri kalma siyasetine hizmet ediyor. Bu kesimler “Emperyalist güçleri” hedef alırken, Kürt solunun 1991 yılında yaptığı gibi imdadına gelenlere tavır almaktan başka bir şey değildir.”

İşi o kadar ifrata vardırdılar ki ayıp kelimesini bile mahçup düşürecek tahliller yapıyorlar. Kaderlerini tamamen ABD’ye teslim eden Kürtçüler tek kurtuluşlarının ABD/İsrail olduğunu eğip bükmeden açıklıyorlar. Şu cümle bölücülerin kendilerine ait: “Bu noktada daha açık bir şekilde sorulması gereken önemli bir soru da mevcut: Kobane’yi IŞİD, Türkiye, İran ve sol Rus Emperyalsitlerinden kurtaran ABD ve Batı dünyası olmasaydı acaba Rojava ve Kobane ayakta kalabilir miydi?”

“HALKLARIN KARDEŞLİĞİ BİR KADIRMACADAN İBARET”

Barzanistan hanedanlığının kalamşörleri halkların kardeşliği sözünün “Kürtleri aldatan manevra” olarak değerlendiriyor. Bölgede halkların kardeşliğini savunmak yerine ABD’yle kardeşlik ile İsrail kardeşliğini savunuyorlar.

Barzanistana yakın çevrelerin istisnasız tümü ABD’ye biat etmenin getirisi üzerinde tepinip duruyorlar. Hiç birinin aklından Kürtlerde dâhil bölgemizde yaşanan onca acının arkasında ABD ile müttefiklerinin bulunduğunu görmüyor, görmek istemiyor.

ABD’nin kara gücü PKK’nın kuruluşlarından Demokratik Toplum Kongresi’ni topa tutan Barzanistancılar ABD yağcılığında sınır tanımıyor. “ABD ve müttefiklerinin sadece Rojava için değil, Güney Kürdistan (Barzanistan- İkinci İsrail’in minyatürü) için yaptıkları da ortadadır. Kürt kamuoyuna bu gerçekleri hatırlatmakta yarar vardır. DTK’nın söz konusu açıklamasını kaleme alanlar, 80’li yıllarda Kürt gençlerini İsrail’e karşı savaşa sürükleyenlerdir. Halkların kardeşliği şu ana kadar Kürtleri aldatmanın manevrası olmaktan öteye gidememiştir.”

SONUÇ YERİNE

Günümüzde küçülmek değil büyümek emperyalizmi caydırır. Üniter devletlerin parçalanması ve milletlerin bölünmesi ilericilik değil gericiliktir ve emperyalizmi besler. Farklı milletlerin birleşmeleri ve daha büyük milletler haline gelmeleri desteklenmesi gereken bir olgudur. Bölünmüş Yugoslavya değil birleşik Yugoslavya desteklenir. Parçalara ayrılmış ve çoğu uyduruk devletimsi oluşumlar yerine, daha büyük Arap birleşmesinden meydana gelen devletler desteklenir. Birleşik Arap Emrilikleri, Bahreyn, Kuveyt vb yapay, zoraki oluşumlar normal devletler statüsünde ele alınamaz. Bunlar uydu ve uyduruk devletimsi oluşumlardır.

Emperyalizm çağında mazlum milletlerin birleşmesi, bütünleşmesi, iç içe geçerek kaynaşması yeni toplumun yaratılmasını kolaylaştırır. Emperyalizme karşı direnç merkezleri güç ile olur. Küçük kümeler devasa oluşumlar karşısında boyun eğer, kaybolur gider. Bölgemizde Kürtler adına ortaya salınan tüm örgütler en sonunda emperyalizme boyun eğmiş ve ne olursa olsun güçlüden yana tavır koyarak işbirlikçi haline dönüşmüşlerdir. Haklı-haksız ayrımı yapmadan, ezen-ezilen ayrımı yapmadan haksızdan yana, ezenden yana olanlar son tahlilde kaybeder. Bu tarihi bir derstir.

Sonraki Haber