Kurucusu Doç. Dr. Levent Köstem: Zeytinyağı Müzesi

Aslında bu yazının başlığı ‘bunları biliyor muydunuz?’ olsa yeridir. Dünyanın en büyük zeytinyağı müzesinin bizde olduğunu, dikili tek ağacı olmayan bir hekimle biyoloji öğretmeni eşi tarafından kurulduğunu, bu delice tutku adresinin Köy Enstitülerine çıktığını kaç kişi bilebilir

Eski Çeşme yolu üzerinde, Uzunkuyu mevkinde kurulu Köstem Zeytinyağı Müzesi. Kurucusu ortopedi ve travmatoloji uzmanı Doç. Dr. Levent Köstem. Müzede aslına uygun olarak birebir kopyalanmış zeytinyağı ezme sistemleri, elle çalışanlarından elektrikli makinelere uzanan örnekleri adım adım izlenebiliyor. Sergilenen objeler arasında Levent Köstem imzalı ahşap işler, fotoğraflar da görülüyor. Bir de dükkan var, Köstem Çiftliği’nde üretilmiş zeytinyağı, sabun, çiçek balı gibi tarım ürünleri satışa sunuluyor.
Kurucunun peşine düştük, doktorluktan emekli oldu da atadan kalma zeytinliklerinde keyfe keder toprakla tarihle sanatla uğraşıyor, pek de güzel hayırlı bir iş yapıyor, dedik. Tanımak tanıtmak istedik. Haftasonu aradık çiftlikteydi, çalışıyordu. Haftaiçi? Muayenehanesinde çalışıyordu. İki arada bir derede, ameliyatı olmadığı bir günde, öğle tatilinde denk getirdik, bu söyleşiyi yapabildik.

45 YILLIK HEKİM

l Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben doktorum, ortopedi mütehassısıyım. Ege Üniversitesi’nden 1978 mezunuyum, 82'de ihtisas aldım. Sonra Cumhuriyet Üniversitesi'nde, Buca Sigorta’da çalıştım, Belediye Hastanesi'ne çalıştım, bir süre başhekimlik yaptım. 93'ten bu yana serbest çalışıyorum. Hekimliğimizi sürdürüyoruz, 45 sene bitti bu sene.
l Müzede de burada da fotoğraflarınızı ve ahşap işlerinizi gördük. Koskoca bir müze var ortada, çiftlik var… Kaç saat uyuyorsunuz?
Genellikle uyumam… Ortalama 5-5,5 saat uyurum. Çalışıyoruz. Çapa yapıyoruz, tarla yapıyoruz, ahşap işi yapıyoruz, torna öğreniyoruz.
l Bunlar merak ve keyif işleri. Zeytincilik nereden geliyor?
Buca'da doğdum büyüdüm. Çiftçilik aileden gelmiyor. Dedem Drama’dan geldikten sonra belirli aralarda mevsimlik işçi olarak Buca'daki zeytinyağı fabrikalarında çalışıyormuş torbacı olarak. Onun haricinde zeytincilik yok, annemden babamdan da bir dikili ağacımız yok. Eşimin tayini çıkınca Urla’ya yerleştik ve sonradan zeytin dikmeye başladım. Tarımı seviyorum. O sevgi, bize ilkokuldaki, ortaokuldaki Köy Enstitülü hocalarımızın verdiği bir şey. Biz sebze bahçeleriyle uğraşırdık, tarım dersleri, ahşap atölyeleri vardı.

‘İyi zeytinyağının püf noktası iyi zeytin üreteceksiniz. Erken toplayacaksınız. Topladığınızı hemen sıkacaksınız. İyi depolayacaksınız. Seveceksiniz ağacı. Başka türlü
olmaz.’

l Müze fikri nasıl gelişti?
Müze yapmam gerektiğini düşünüyordum, örnekleri topluyordum. Hekimlikten kazandığımla o müze binasını aldım, malzemeleri topladım, bugüne kadar getirdik. Şimdi tutmak için çalışıyoruz.
l Gerekmek ne demek Hocam?
Yani kimse bu işi yapmıyor. Bir iş yapıyorsanız tam yapacaksınız. Eğer artroskobik cerrahiyle uğraşıyorsanız, siz onun komplikasyonunu bilmiyorsanız iyi bir cerrahi olamazsınız, komplikasyon cerrahisini de bilmeniz lazım. Onunla ilişkin problemleri de bilmeniz lazım. Zeytin dikiyorsanız, 10 bin üzerinde zeytin ağacı dikiyorsanız onun kültürünü bileceksiniz. Kültürünü bilmezseniz, ticari bir iş olur o. Topluma yönelik bir mesaj olmaz yani. Sizin yaptığınız işin bir mesaj olması lazım. Yaptığınız işin de örnek olması gerekiyor. Ben örnek bir yer yapmak için yola çıktım. Orayı yapabilmek için gece gündüz çalıştım! Hala da çalışıyorum.

‘Ben inatçıyım, savaşırım sonuna kadar ama böyle olmamalı. Bu kadar olanaklı, bu kadar denizi, bu kadar doğası, bu kadar zenginliği olan bir ülke böyle heba
edilmemeli.’


l Üretim olmazsa olmaz değil mi?
Bir işletmede eğer havadan para kazanılmıyorsa, ya da devlet, belediyeler, siyaset üzerinden nemalanılmıyorsa, orayı ayakta tutmak gerçekten çok zor. Sadaka dağıtarak olmaz! Zaten bu yüzden tarımda bu kadar verimli topraklarımızla biz mercimeği dışarıdan alıyoruz, buğday alıyoruz, onu alıyoruz, bunu alıyoruz! Bütün Avrupa küçük çiftçi aile işletmelerini ön plana çıkarırken bizimkiler aile işletmelerini batırıp köyden insanları uzaklaştırdılar. Bunu da çağdaşlık olarak sundular.
l Siz çiftlik ürünlerini hangi kanallardan satıyorsunuz?
Yurtiçinde kendi yerimizden ve de internetten satıyoruz. Dışarı zincir mağazalara verirseniz 4 ay sonra paranı veriyor. Kim öle kim kala! Bugün üreticiliğin başka bir derdi de o zaten. Tüccarlar tarafından kandırılan insanın tarımda haddi hesabı yok.

DEĞERLİ KÜLTÜR GİRİŞİMİ

“İzmir'in Urla ilçesi Uzunkuyu köyünde, dünyanın en büyük zeytinyağı müzesi 'Köstem Zeytinyağı Müzesi' , Dünya Zeytin Günü kapsamında düzenlenen tören ile resmi açılışı gerçekleşti. Açılışa Kültür ve Turizm Müdür vekili de katıldı.
Ortopedi Uzmanı Doç.Dr. Levent Köstem ve eşi Güler Köstem tarafından yıllar süren uğraş sonucunda açılan Köstem Zeytinyağı Müzesi, 20 bin metrekare alan içerisinde, 5 bin 650 metrekare kapalı alanda kuruldu. Anadolu topraklarında bugüne kadar kullanılan tüm zeytinyağı ezme sistemlerinin 1/1 ölçekte sergilendiği, özellikle Ege ve Urla yarımadası ile Anadolu zeytinciliği ve kültürünü tanıtmayı amaçlayan müzenin üst katı gelecek yıl ‘Sabun ve Hijyen Müzesi’ olarak düzenlenecek.
Köstem Zeytinyağı Müzesi’nin kurucusu Doç. Dr. Levent Köstem ise eşi Güler Köstem’in bireysel girişim olarak 17 yıldır müzeyi oluşturma yolunda verdikleri mücadelede Kültür ve Turizm Bakanlığımızca da gerek yasal prosedürlerde gerekse belgelendirme sürecinde desteklediğimiz bu değerli kültürel girişimin, ülkemiz ve ilimizin tanıtımına büyük katkısı olacağını düşünüyoruz.” İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü – Kasım 2017

ZEYTİNİN ANAVATANI

“Levent Çiftlik kurulumundan itibaren, bütün Türkiye’yi karış karış gezerek (çoğunlukla hurda olarak satılmaya götürülürken) eski zeytinyağı üretim sistemlerini bir bir bulup topladı. Bunları yine eski Çeşme yolu üzerinde, bir fabrika binasında sergilemek için maddi ve manevi olarak, bir çok zorluğa göğüs gererek sergilemeye karar verdi. Yavaş ve emin adımlarla yürümekte olduğumuz bu yolculukta isteğimiz MÖ 6. yy Klazomenai’den itibaren Türkiye’nin zeytinyağinın ana vatanı olduğunu unutturmamak ve bunu unutturmaya çalışan, zeytin haritalarında Türkiye’ye yer vermeyen ülkelere en güzel cevabı verebilmektir.” Güler Köstem (Çiftliğimiz hakkında)

Sonraki Haber