Kuruluşunun 89. yılında Türk Tarih Kurumu-2
Tarih, bütün ulusal varlığın asıl kaynağıdır
23 Nisan 1930’da Türk Ocakları’nın VI. Kurultayı yapılır. Afet İnan bu kurultaya Aksaray delegesi olarak katılır. Kurultay’ın ilk oturumundan sonra Atatürk, Afet İnan’a, Türk Ocağı yasasını incelemesini, kürsüye çıkıp konuşma yapmasını ve konuşmasında özellikle Türk tarihinden bahsetmesini ister. Çünkü tarih, bütün ulusal varlığın asıl kaynağıydı.
28 Nisan 1930’da Atatürk’ün de hazır bulunduğu kurultayın son toplantısında Afet İnan konuşmasını yapar ve ardından kırk imzalı şu önergeyi verir:
“Türk tarih ve medeniyetini ilmi bir surette tetkik etmek için, hususi ve daimi bir heyet teşkiline karar verilmesini ve bu heyetin azasını seçmek salahiyetinin merkez heyetine bırakılmasını teklif ederiz.”
Aynı toplantıda yasa komitesinden gelen bir raporda, yasaya 84. madde olarak eklenen metin de şudur: “Merkez heyeti, Türk tarih ve medeniyetini ilmi bir surette tetkik ve tetebbu eylemek (derinlemesine araştırma) vazifesiyle mükellef olmak üzere bir “Türk Tarih Heyeti” teşkil eder.
Bu heyetin ilk üyeleri şunlardı: Başkan: Tevfik (Bıyıklıoğlu), Başkan Yard.: Yusuf (Akçura), Başkan Yard. Semih Rıfat, Genel Sekreter: Dr. Reşit Galip… Üyeler: Afet İnan, Vasıf Çınar, Halil Ethem, Yusuf Ziya (Özer), Sadri Maksudi (Arsal), Reşit Saffet (Atabinen), İsmail Hakkı (Uzunçarşılı), Ragıp Hulusi (Özden), Mükrimin Halil (Yınanç), Zakir Kadiri (Ugan), Hamit Zübeyr (Koşay), Mesaroş.
Bu heyet, 4 Haziran 1930’dan 29 Mart 1931’e kadar sekiz toplantı yapmış, bu zaman içinde Türk tarihi üzerinde çalışmalar yoğun olarak devam etmiştir.
TÜRK TARİHİ TETKİK CEMİYETİ
12 Mart 1931 Kurultayı’nda Türk Ocakları kapatma kararı alınarak, Atatürk’ün emri üzerine, 15 Nisan 1931’de aynı kurucu üyelerle “Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti” adını almıştır. Daha sonra, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti 3 Ekim 1935 tarihinde “Türk Tarih Kurumu” olarak değiştirilir. İlk sekreterliğine Uluğ İğdemir’in atandığı Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, 12 maddelik cemiyet tüzüğü çerçevesinde, amacına ulaşabilmek için dört maddelik bir çalışma planı hazırlar:
Toplanıp ilmi müzakerelerde bulunmak.
Türk tarihinin membalarını araştırıp bulmak, bastırmak.
Türk tarihini aydınlatmaya yarayacak vesika ve malzemeyi elde etmek için icap eden yerlere taharri (araştırma), hafir (kazı) ve keşif heyetleri göndermek.
Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti mesaisinin semeresini her türlü yollarla neşre çalışmak.
İlk kongresini 2 Temmuz 1932’de Ankara Halkevi’nde yapan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, özellikle Türk tarihinin ana hatları ve Türklerin medeniyete hizmetleri üzerinde yoğun çalışmalar içine girer. Atatürk’ün de içinde bulunduğu bu çalışmalar içerisinde, “Türk Tarihinin Ana Hatları” adlı kitap ile orta ve liseler için basılan tarih kitapları bulunmaktadır. “Türk Tarihinin Ana Hatları” kitabı Cumhuriyet dönemi tarih çalışmalarında yol gösterici ve temel bir kaynak olmuştur. Kitapta, Türk uygarlığının Orta Asya’dan başlayıp göçlerle; Çin, Hindistan, Mezopotamya, Mısır, İran ve Anadolu’ya yayılarak, gittikleri bölgelerin halklarını uygarlaştırdıkları belgelerle yazılmıştır. Kısaca, dünya tarihi içinde Türk tarihinin yeri tespit edilmiştir.
Dünyada kendi alanında en saygın kongreler arasında yer alan Türk Tarih Kongreleri’nin ilki Atatürk’ün direktifiyle 2-11 Temmuz 1932 tarihlerinde yapılmıştır. Bu ilk kongrenin toplanma amacı, yeni Türk tarih tezini resmi bir şekilde tanıtmak, tarih ders kitaplarını geliştirmek ve tarih eğitiminde izlenecek yolda öğretmenlere yardımcı olmaktır. 20-25 Eylül 1937’de yapılan II. Kongre, yabancı bilim insanlarının katılmasıyla uluslararası nitelik kazanarak, Dolmabahçe Sarayı’nda toplanmıştır. II. Kongrede ise Türk tarih tezi uluslararası alanda kabul ettirilmeye, Türklerle ilgili asılsız iddialar bilimsel metotlarla çürütülmeye çalışılmıştır. Bu kongrede Atatürk tarafından açılan Türk Tarih Sergisi’nde, Türk tarihinin evreleri arkeolojik eserlerle teşhir edilmiştir.
Kongre dokuz gün sürmesine rağmen, tarih sergisi Atatürk’ün emriyle Dolmabahçe Sarayı’nın merasim salonunda bir yıl açık tutulur. Sergiyi bir yıl süreyle yerli yabancı birçok kişinin ziyaretinin yanı sıra, dönemin tarih öğretmenleri öğrencilerini de gezdirmiştir. Türk Tarih Kongresi dört yılda bir düzenlenerek günümüze ulaşır. Türk Tarih Kurumu’nun sürekli yayını olarak adını Atatürk’ün koyduğu “Belleten” adlı dergi 1937 yılından beri yayınlanmaktadır. Dergi tarih, arkeoloji ve antropoloji çalışmalarına yer vererek, Türk araştırmacıların ve bilim insanlarının çalışmalarını hem Türkiye’ye, hem de dünyaya tanıtmaktadır.
TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN
Atatürk, dünya ve Türk tarihine yaşamı boyunca büyük önem vererek, 5 Eylül 1938 tarihinde düzenlenen vasiyetnamesinde İş Bankası hisselerinin yarısını, bilimsel çalışmaları için Türk Tarih Kurumu’na bağışlamıştır. Bu önderlik, aynı zamanda, bizlere vasiyet bıraktığı “Türk, öğün, çalış, güven” sözleriyle; aklın, bilimin, uzmanlığın önemini, Türk milletine gerçeği aramak ve bulmak konusunda da yol göstermiştir.
Mustafa Kemal Atatürk,“dünyayı aydınlatan güneş” olarak vasıflandırdığı Türk ulusunun tarihini, medeniyetini belgeler ve bilimsel metotlarla araştırılıp, ortaya konulması için devlet eliyle çalışmalar başlatır: “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” diyerek; önderlik ettiği tarih öğretimiyle topluma milli kimliğini kazandırarak, milli birliğini ve heyecanını kuvvetlendirir. Yedi bin yıllık bir oluşum içinden süzülerek gelen Türk devleti ve Türk milleti bu çalışmalarla tarih sahnesinde hak ettiği yeri alır. Türk için; 1908’lerde başlayan “uluslaşma süreci” devrim ilkeleriyle olgunlaşarak yeni bir dünya yaratır. Sözünü ettiğimiz çalışmalar bu kapsamda değerlendirildiğinde Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde olarak; Türk tarihini milletine ve dünyaya öğretmek için yapılan çalışmaların değeri ve hayatiyeti kendini gösterir.