Kuryelerin hakkı böyle çiğneniyor

Son günlerde Yemeksepeti, Getir, Trendyol, Hepsijet firmalarında çalışan işçilerin yapmış olduğu eylemler gündeme oturdu. Aydınlık’ın emek servisi olarak biz de bu süreci yakından takip ettik ve emekçilerin mücadelesine yer verdik. Ülkemizde adeta zam furyasının yaşandığı, emekçilerin temel beslenme gıdalarına bile artan hayat pahalılığı nedeniyle erişmekte zorlandığı bu süreçte, e-ticaret firmaları fahiş miktarlarda kar elde etti. Salgın döneminde birçok sektör kepenk kapatırken bu firmalar ticari büyümelerini katbekat arttırdı. Fakat bugün, elde edilen büyümede önemli katkısı olan kurye çalışanları, yüzde 10-11’lik zam teklifleriyle karşılaşıyor.

Örneğin Trendyol, 2022 yılında sabit maaşlara yalnızca yüzde 11 oranında zam teklif etmişti. Bu düşük zam oranına karşı birleşen Trendyol Express emekçileri yüzde 38,8'lik zam kazandı. Bu mücadelede, kamuoyuna seslerini duyurmayı başaran Trendyol emekçileri, hemen ertesi gününde HepsiJet çalışanlarına da örnek oldu. HepsiJet çalışanları düşük zam tekliflerini kontak kapatarak protesto etti. Bugün, Sürat Kargo ve Mng Kargo çalışanlarının da haklarını aramak için iş durdurma eylemleri yaptığını görüyor, konvoylarının korna seslerini duyuyoruz.

ESNAF KURYE GERÇEĞİ

Bu kuryeler, bildiğimiz kuryelere benzemiyor. Yarattıkları değerden paylarını almak isteyen bu kuryelerin rahatsız olduğu başka şeyler de var. İsyan ettiren sistem, çalışma şeklinin kendisi: Esnaf kurye modeli.

İşverenin, 'kendi işinin patronu ol' diyerek aslında çalışanı patrona daha da bağımlı hale getiren uygulamanın adı bu. Esnaf kurye modelinde çalışanlar, kendi şahıs şirketlerini kuruyorlar. Bağlı oldukları firmaların paketlerini, kullanıcıya ulaştırma hizmeti veren esnaf kuryeler, kargo başına işverenden 3-4 lira gibi bir birim ücreti alıyor.

Fakat bunun dışında kalan her şeyi kendileri ödüyorlar. Sigortalarını kendileri yatırıyorlar. Vergilerini kendileri ödemek zorunda kalıyor. Belli bir saat aralığında da çalışmıyorlar. Ülkemizde uygulanan İş Kanunu'na göre çalışma süresi 8 saat. 8 saatten fazla çalışan işçilere işveren mesai ücreti ödemek zorunda. Fakat esnaf kuryeler, performans baskısı nedeniyle 12 saatin üzerinde dahi çalışabiliyorlar. İşçi olmadıkları, sözde kendi işlerinin patronu oldukları için mesai ücreti de almıyorlar. Esnaf kuryelerin sigortası yok. Dolayısıyla prim almıyorlar. En önemlisi kıdem tazminatı yok. Yani işveren kıdem tazminatı dahil tüm büyük giderleri omuzlarından atmış oluyor.

Üstelik bir esnaf kuryenin gelir gider dengesini sağlayabilmesi için çok hızlı çalışması iyi bir performans göstermesi gerekiyor. Bütün bu koşuşturma içerisinde aracın yıpranması, elbisenin yıpranması gibi pekçok masraf işverene değil ‘kendi işinin patronu olan’ esnaf kuryeye ait.

Özellikle soğuk ve karlı havalarda iş güvencesi de olmadığı için büyük riskleri de göze almış oluyorlar. Fakat bütün bu sürecin içinde işverenin hiçbir sorumluluğu yok. Normal bir işçiyle kıyasladığımızda bir esnaf kuryenin elinde kalan para asgari ücret tutarında bile olmuyor.

Kuryeler bunu kendileri deneyimleyerek gördüler. Açıklamalarda bunu da defaatle dile getirdiler. Toplam olarak baktığımızda güvencesi olmayan, kuralsız bir çalışma biçimiyle karşı karşıyayız. Kuryeler, esnaf kuryeliğe karşı teyakkuzda olmalıdır. İşçi sınıfı büyük bedeller ödeyerek kıdem tazminatı, 8 saatlik çalışma ve birçok sosyal haklar kazandı. Yapılması gereken sosyal haklarımızdan yararlanabileceğimiz, kadrolu ve güvenceli ve en önemlisi sendikalı bir işçi olmak. Bu modelin karşısında duralım.

Sonraki Haber