'Karadeniz yığınağının hedefinde Türkiye var'

Karadeniz’de bir NATO güç merkezi oluşturma tasarısı, ABD Temsilciler Meclisine taşındı. Tasarıyı Aydınlık'a değerlendiren Em. Tüma. Deniz Kutluk 'ABD, Türkiye'nin güvenlik sağlamasından rahatsız.' dedi.

Mitt Romney

ABD Senatosuna sunulan Karadeniz’de yeni bir kuşatma karargâhı kurma hamlesi, Temsilciler Meclisine de getirildi. ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Mitt Romney ve Demokrat Senatör Jeanne Shaheen’nin sunduğu ‘partiler üstü’ teklife göre, Karadeniz’de NATO donanma varlığının artırılması ve kıyıdaş ülkelerin “Rusya’ya karşı işbirliğini artırması” öngörülüyor. “2023 Karadeniz Güvenlik Tasarısı” başlığını taşıyan belgede, “Çin’in bölgedeki nüfuzunu artırmasını engelleme” hedefi ve Türkiye’nin “komşularıyla gerilimi tırmandıran eylemlerde bulunduğu” ifadeleri de yer alıyor.

Senatonun Dış İlişkiler Komitesi’nin gündemine alınan tasarı, önceki gün ABD Kongresinin alt kanadı Temsilciler Meclisine de sunuldu. Meclisin İstihbarat Daimî Komitesi Başkanı Mike Turner ve Dış İlişkiler Avrupa Alt Komitesi Üyesi Bill Keating tarafından sunulan tasarının basın metninde önemli vurgular vardı.

‘PROAKTİF BİR STRATEJİ’

Açıklamada, Karadeniz’in ABD’nin çıkarları açısından hayati öneme sahip olduğu vurgusuyla bölgede hakimiyetin sağlanması için “proaktif bir strateji” oluşturulması gerektiği savunuldu. Tasarı sahibi Mike Turner, bunu “Amerika Birleşik Devletleri, Vladimir Putin ve Xi Jinping gibi otokratların Karadeniz’in kontrolünü ele geçirmesine seyirci kalmayacaktır.” cümlesiyle ifade etti. “Dün yaşananlar [Amerikan İHA’sının düşmesi] Karadeniz’in ABD güvenliği açısından önemi net bir şekilde gösteriyor.” diyen Turner, tasarıyı “Karadeniz Güvenlik Yasası, düşmanlarımıza karşı koymak ve yurtdışında demokrasiyi savunmak için ihtiyaç duyduğumuz yol haritasıdır.” diyerek takdim etti.

Turner, aynı zamanda NATO Parlamenter Asamblesi ABD Delegasyonu Başkanı ve Temsilciler Meclisi Romanya Grubu Eş Başkanı.

‘RUSYA’YA KARŞI TAMPON’

Tasarının diğer imzacısı Bill Keating de İHA’nın düşmesinin Karadeniz’de güvenlik stratejisi ihtiyacının aciliyetini gösterdiğini söyledi. Tasarının oluşturacağı mevzuatın ABD’nin Karadeniz’deki “çabalarını resmileştireceğini” ve “bölgedeki ortaklara ileriye dönük bir kesinlik sağlayacağını” belirten Keating, “Güçlü Karadeniz ortakları, Rusya’nın daha fazla saldırganlığına karşı bir tampon görevi görmekte ve dünyanın geri kalanına hayati pazar erişimini korumaktadır.” şeklinde konuştu.

“Karedeniz bölgesinde daha güçlü bir dış politika” anlamına geldiği belirtilen tasarının kabulünü takip eden 180 gün içerisinde “NATO ve AB ile askeri yardım ve eşgüdümün artırılacağı, ekonomik bağların derinleştirileceği, demokrasi ve ekonomik güvenliğin güçlendirileceği ve Karadeniz ülkeleriyle güvenlik yardımının arttırılması için kurumlar arası bir strateji oluşturulacağı” belirtiliyor.

‘ABD TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK SAĞLAMASINDAN RAHATSIZ’

Emekli Tümamiral Deniz Kutluk konuyla ilgili Aydınlık’a değerlendirmelerde bulundu. “Bu karar tasarısının önümüzdeki bir, iki, üç yıl içinde uygulanması isteniyor. Dolayısıyla Amerika'nın, Karadeniz'de Türkiye'nin güvenlik sağlayıcı ve güvenlik üretici yapısından rahatsız olduğu anlaşılıyor.” diyen Amiral Kutluk, şöyle devam etti:

“Savaş gemisi getirmek bu aşamada mümkün değil. Ama öte yandan Amerikan Kongresine sunulan bir karar tasarısında, Amerikalıların birtakım Karadeniz hamleleri yapacağı anlaşılıyor. Bir yandan Türkiye'yi suçluyorlar; ‘Siz Amerika'nın koyduğu Rusya karşıtı yaptırımlara katılmıyorsunuz.’ diyorlar. Ama Türkiye bu konuda Birleşmiş Milletler'den geçmemiş hiçbir kısıtlamayı kabul etmediğini beyan ediyor haklı olarak. Çünkü Amerika hangi yetkiyle kısıtlama koyuyor? Kime koyuyor? Nasıl koyuyor? Dünyanın sahibi mi yani? BM Güvenlik Konseyi bu konuda yetkili. Dolayısıyla bir yandan aynı metin içinde Türkiye'yi suçluyor. Öte yandan aynı metin içinde Türkiye'nin bu tahıl naklinde gösterdiği çabaları övüyor. Diğer yandan da Karadeniz'de daimi deniz gücü NATO kullansın oluştursun diye de kendi federal organizasyonundaki değişik kurumlara talimat veriyor. Ve buradaki faaliyetleri diğer kıyıdaşlara, özellikle Romanya'ya götürmeye çalışıyor. ABD bu bölgede Çin'in de faaliyetlerinden hoşnut değil. Bunu da karar tasarısında ele almış. Çin'i bozguncu ilan ederek, ‘Çin’in yanlış yönlendirici ekonomik çabalarını engellemek için kendi ekonomik çabalarımızı gösterelim.’ diyor. Daha bir sürü saçma istekleri var ABD’nin.”

'MONTRÖ'YÜ FESHDEREK KARŞILIK VERELİM'

Emekli Deniz Kurmay Albay Halil Özsaraç da ABD’nin Karadeniz hamlesini gazetemize değerlendirdi:

“Bu durumda Türkiye, 20 yıllık geçici bir sözleşme olan ‘Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tek taraflı olarak feshetmek’ kozunu kullanmalı. ABD’yi Montrö’yü feshedip kıyıdaş olmayan NATO devletlerinin savaş gemilerinin barış döneminde Karadeniz’e girişine izin vermemekle, Rus savaş gemileri üzerindeki mevcut kısıtlamaları da kaldırmakla tehdit etmeliyiz.

“Hatta hazır bize de fırsat çıkmışken, ideal olanı doğrudan da tercih edebiliriz. Yani Montrö’yü bu tür kışkırtmaları gerekçe gösterip doğrudan feshedip, 2 yıllık fesih sürecini geçirdikten sonra, Karadeniz’i ABD gemilerine kapatmak; Türk Boğazları geçiş rejimini Türkiye’ye dost (örneğin Rusya ve Çin) ülkelerle ikili antlaşmalar düzeyinde belirlemek; Karadeniz’de barış ve istikrarı bozacak emperyalist politikalara izin vermemektir.

JEOPOLİTİK PRANGAYI KIRALIM

“Türkiye, Montrö ve NATO kombinasyonu üzerinden jeopolitik gücünü emperyalizmin hizmetine kiralamış bir ülkedir. 70 yıllık bu politika, çok yanlış bir politikadır ve 70 yıldır Türkiye’nin ayağına takılmış jeopolitik bir prangadır. Türkiye, bu tür kışkırtmalarla NATO’dan çıkarak ve Montrö’yü feshederek, yani jeopolitik gücünü kendi eliyle kullanarak başa çıkabilir. Türk Boğazları için 1774 öncesi koşullara geri dönmek mümkün. Yeter ki dostumuzu düşmanımızı iyi tanıyalım. Yeter ki Türk denizcilik gücünü diri tutalım. Yeter ki savunma sanayimizi yerlileştirmeye ve millileştirmeye devam edelim.”

TASARI SAHİBİNDEN 14 MAYIS GÖNDERMESİ

ABD Kongresine tasarıyı sunan Demokrat Senatör Jeanne Shaheen, ABD’li ve Türk yetkililerin yaptığı görüşmeye dair bir açıklama yayınladı.

Senatonun NATO Gözlemci Grubu Eş Başkanları olan Shaheen ve Thom Tillis’in ortak mesajında, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Jeff Flake’le birlikte Washington’da Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ve ABD Büyükelçimiz Hasan Murat Mertcan ile görüşüldüğü belirtildi.

Senatörlerin ortak açıklamasında, “Türk yetkilileri mayıs ayında NATO üyeleri olarak benimsediğimiz değer ve ideallere uygun özgür ve adil seçimlerin yapılmasını sağlamak üzere gerekli tüm adımları atmaya çağırdık.” ifadesi yer aldı.

ABD’nin ve NATO Gözlemci Grubu’nun en önemli konusunun İsveç ve Finlandiya’nın İttifak’a katılımlarının bir an önce onaylanması olduğu belirtilen mesajda “Bugün Türk yetkililere bunu açıkça ifade ettik ve bunun gerçekleşmemesinin ciddi küresel güvenlik sonuçlarını yineledik.” denildi. Açıklama şu ifadelerle son buldu:

“Kontrolsüz bir Vladimir Putin’in Ukrayna’da kazanmasına ve acımasız kampanyasını Avrupa’daki diğer savunmasız ülkelere yaymasına izin veremeyiz. Türkiye ile ilişkilerimize ve transatlantik ittifak içerisinde oynadıkları role değer veriyoruz Bu nedenle katılım protokollerini süratle onaylama taahhütlerini yerine getirmeleri çağrısında bulunuyoruz.”

TÜRKİYE’Yİ HİZAYA SOKMAK İÇİN İMAMOĞLU’NU DÜŞÜNMÜŞTÜ

Tasarıyı Kongre’nin alt kanadına sunan Temsilciler Meclisi Üyesi Bill Keating, 31 Mart 2022’de ABD’nin Türkiye’yi nasıl yeniden Batı rotasına sokacağını tartıştığı resmi meclis oturumunda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da “tanık” olarak dinlemek için girişimde bulunduklarını ağzından kaçırmıştı. “Doğu Akdeniz’de Fırsatlar ve Sınamalar: ABD’nin Çıkarlarını ve Bölgesel İşbirliğini İncelemek” başlıklı oturuma başkanlık eden Keating, “Türkiye’nin yön değiştireceği gün gibi açık. İBB Başkanıyla, başka insanlarla bu oturumlar için görüştük. Bu artık oynamamız gereken bir kart. Türkiye’nin bu noktaya gelmesi için bekleyemeyiz.” demişti.

Bill Keating, Aydınlık’ın haberinden sonra yaptığı açıklamada “31 Mart’taki ifadelerim, başkanı bir oturuma davet etmek hakkında ekibimle daha önce yaptığım bir değerlendirmeye yönelikti. Ancak herhangi bir temas olmadı ve çıkan haberlerin aksine başkan ile kesinlikle konuşmadım.” dedi. Böylece Keating, İmamoğlu’nu “oynamaları gereken kart” olarak gördüklerini ve resmi oturuma davet etmeyi ekibiyle konuştuğunu itiraf etmişti.

Sonraki Haber