‘Kutup seferlerİ bilimsel atılımın bir ayağı olacak’
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, 3. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferini (TASE-III) gerçekleştiren Türk ekibinin önemli sonuçlarla yurda döndüğünü söyledi.
TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, sefere katılan araştırmacıların çalışmalarına dair ilk bulguların, 30 Kasım-1 Aralık'ta gerçekleştirilecek 7. Ulusal Kutup Bilimleri Sempozyumu'nda diğer bilim insanlarıyla paylaşılacağını bildirdi. Fatih Kacır, şöyle konuştu: "Ekibimiz Arktik Okyanusu'ndaki ekosistemden balıklar ve deniz canlılarının durumuna, meteorolojik gelişmelerden atmosferdeki kirliliğe kadar çeşitli konuları araştırdı. Hükümet olarak bilimsel araştırmalara büyük önem veriyoruz. Dünya bilim literatürüne katkı sağlayacak adımlar atıyoruz. Hem Antarktika hem de Arktik seferlerimiz bu anlayışımızın birer göstergesi."
HİDROKARBON DEPOSU YENİ TİCARET ROTASI
Seferde iklim değişikliği ve çevre kirliliğine yönelik araştırmaların önemli yer tuttuğunu vurgulayan Kacır, denizdeki kirleticilerin belirlenmesi mikroplastik, deniz buzullarının gözlemlenmesi dahil olmak üzere bulguların bu alanlarda araştırma yapanlara katkı vereceğini dile getirdi. Kacır, 28 farklı örnekleme noktasında çalışma yapıldığını bildirdi, şöyle sürdürdü: "Kutuplar hem iklim değişikliğinin en hızlı yaşandığı yerler olmaları hem de barındırdığı canlılar dolayısıyla bilim insanlarımız için farklı anlamlar taşıyor. Aynı zamanda Arktik bölgesi dünyanın hidrokarbon rezervlerinin de üçte birine ev sahipliği yapıyor. Son dönemde öne çıkmaya başlayan Kuzey Deniz kuşağı yeni ticaret rotalarından biri olmaya aday görünüyor. Böylesine stratejik hale gelen bir coğrafyada bizim de araştırmalarımız ve söz söyleme hakkımız olacak."
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN AYNASI
Arktik bölgesinin küresel iklim değişikliğinden iki kat daha fazla etkilendiğini anımsatan Kacır, hem bu etkilerin daha belirgin şekilde gözlemlenebilmesinin hem de iki kutup bölgesiyle dünyanın bir bütün olarak ele alınmasının, bu bölgeyi bilimsel araştırma açısından değerli kıldığını belirtti. Kacır, sefer kapsamında mikroplastikler, biyoçeşitlilik, hava kalitesi, deniz kirliliği, yenilenebilir enerji, denizcilik ve oşinografi gibi konularda çalışma yapıldığını aktardı.
TÜBİTAK MAM’da Arktik bölgesinde insan kaynaklı kirliliğin seviyelerini araştırmak için sefer boyunca birçok noktadan alınan deniz suyu örneklerinde ağır metal, besin elementleri, askıda katı madde gibi parametrelerin analizlerinin TÜBİTAK MAM laboratuvarlarında yapılacağını anlatan Kacır, ayrıca bu noktalarda, ekosistemi etkileyen sıcaklık, çözünmüş oksijen, pH seviyesi, iletkenlik, tuzluluk gibi deniz suyu fiziksel parametrelerinin ölçüldüğünü söyledi. Kacır, deniz ve okyanuslar için tehlike oluşturan mikroplastikler üzerinde bu maddeleri parçalayarak yaşayan bakteri çeşitliliğinin de sefer kapsamında araştırılan konulardan olduğunu belirtti.
İSTANBUL'UN ÜÇTE BİRİ KADAR BUZ ERİDİ
Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferinde alınan verilere göre, 2022 ve 2023'ün temmuz aylarının ortalama deniz buzu dağılımı incelendiğinde yaklaşık yüzde 3'lük bir azalma gözlemlendi. Bu oran, İstanbul'un üçte biri boyutunda veya 215 bin futbol sahası büyüklüğünde deniz buzunun eriyerek denize karıştığını ifade ediyor. Her yıl Kuzey Kutbu'na sefer düzenleyen Türk bilim insanlarının seyir sırasında yaptığı gözlem ve çalışmalar, insansız hava araçlarıyla da görüntülendi. 3. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi Lideri Kaptan Özgün Oktar, “Bölgede buzulların sürekli olarak kırıldığını, denize düştüğünü, azaldığını ve deniz içindeki bu parçaların da hızla eridiğini gözümüzle görüp şahit olabiliyoruz.” dedi. Oktar, deniz buzullarının dünyanın en büyük beyaz yüzeyini oluşturduğunu ve azaldıkça daha koyu renkte okyanus sularının güneş ışınlarını soğurarak ısının artmasına sebep olduğunu anlatarak, şu bilgiyi verdi: "Deniz buzları dünya iklim sisteminin temelini oluşturan büyük okyanus akıntılarının da başladığı alanlar. Tabii ki buradaki miktarın azalıyor olması, bu akıntılardaki değişikliklere de sebep oluyor ve bu değişen akıntılar dünyadaki aslında iklimin küresel düzeyde farklı şekilde şekillenmesine sebep oluyor. "