Lacivert’e ‘sol’ dersleri-3: Amerikancı Sol ve Millî Sol

Amerikancı Sol, 12 Eylül 1980 Amerikancı darbe sonrası imal edilmiştir. Bugün PKK’nın legal partilerinin güdümünde, CHP’sinden, TİP’inden, Sol Parti’sine kadar Amerika’nın menfaatleri doğrultusunda çalışıyorlar. Bir tek Vatan Partisi, ABD emperyalizmine karşı mücadele ediyor

Lacivert Dergisi, Ocak 2018 ve Şubat 2024 tarihli sayılarında Türk Solu kapağıyla çıktı. Tezleri, Türk Solu’nun millî olamayacağı üzerineydi. Vatan Partisi yöneticileri, Teori Dergisi Yazı Kurulu Üyeleri ve 68 önderleri Lacivert’teki yazıları inceledi, Türk Solu’nu yazdı. Birkaç gün sürecek yazı dizimize, okurlarımızı da katkı sunmaya davet ediyoruz.

Lacivert HAYATI CİDDİYE ALAN DERGİ

Şubat 2024
Sahibi: Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş
Tüzel Kişi Temsilcisi ve Genel Müdür Yasemin Gebeş
Editör: Mustafa Akar
Dosya: Türk Solu
Renkli kuşe kâğıda basılmış, 97 sayfa, fiyatı 35 TL
Bu baskıya bu fiyat gösteriyor ki arkasında güçlü bir sermaye var.
İkisi Röportaj olmak üzere 16 kişinin makalesi var.
Gerçek Amerikancılar, Türk Solu’nu Amerikancı olmakla suçluyor.

Editör Mustafa Akar’ın ilk sayfada yer alan makalesi Türk Solu hakkında ne düşündüklerini açıklıyor: “Türk Solu çocuk kalmış bir ideolojidir. Hiçbir zaman ergen olmayı başaramamış bu ideoloji, bugün içki içmeyi modernlik, Avrupa sevdasını tek ideal, Amerika deneyimini yegâne ütopya olarak dayatıyor taraftarlarına (…) Lacivert’in Şubat sayısında ‘Türk Solu’nun hayaleti’ başlığını seçmemizin en önemli sebebi, aslında çoktan cenazesi kaldırılan bir ideolojinin farklı kıyafetler halinde yaşamaya çalıştığını anlatmaya çalışmaktadır (…)

Behice Boranların, Sadun Arenlerin, Hikmet Kıvılcımların yerini Ertuğrul Özkökler, Fatih Altaylılar aldı. Ne toplumun gündelik sorunlarına dair bir çözüm üretebildi sol, ne de işçi sınıfının sesi olmayı başardı.
Giderek Kemalizm’in içinde eriyen tarafı, seküler hayat tarzını destekleyen lümpen yanıyla savaşır oldu. Eskinin solcuları CHP’nin katı bürokrat yapısının içindeki savaşlarda giderek devletçi/muhafazakâr bir gölgeyi yansıtırken, Kemalizm’in yüzyıl öncede kalmış diskurundan taşarak PKK’nın siyasi söylemini benimsemiş insanların bekçisi haline geldiler(…)

Dev-Gençli delikanlılara: ‘ Ayakkabılarınızı çıkartın, çünkü burası Müslüman evidir’ diyen komünist Doktor Hikmet Kıvılcımlı’yı hiçbir zaman anlayamayacaklar. Bu yüzden bizi de, bu toprakların gerçek insanlarını da anlayamayacaklar.”

Kıvılcımlı’nın “Allah, Peygamber, Kitap” eserini örnek gösteren Köse, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “Hz. Muhammed: Silahlı Peygamberin Medeniyet Devrimi” eserini neden yok sayıyor?

HZ. MUHAMMED KİTABINI GÖRMEZDEN GELENLER

Bu kadar uzun alıntı yapmamın nedeni, editörün ağzından derginin sahiplerinin ve yönetici kadrosunun zihniyetini göstermektir. Bunların sol, sosyalizm, komünizm hakkında hiçbir bilgisi olmadığını, Amerikan emperyalizminin psikolojik savaş merkezlerinin ürettikleri safsataları bile tam bir lümpen ağzıyla ifade ettiklerini gösteriyor. Ama bu yazıda gördüğüm şudur: Burada Komünist Doktor Hikmet Kıvılcımlı özel olarak seçilmiş, neden? Burası Müslüman evidir, ayakkabılarınızı çıkarın, dediği için mi?

Derginin 48--50. sayfalarında Muhammed Bakır Köse’nin Türk Solunda Yerlilik Arayışı: Hikmet Kıvılcımlı başlıklı uzun bir makalesi var. Köse şöyle diyor:

“Komünist düşünceyi Batı dünyasından olduğu gibi transfer etmek yerine, yerli bir yorumunun yapılması gerektiğine inanması, Türk tarihini ve düşüncesini bu tezle yorumlaması, orijinal bir ‘Türk Komünizmi’ sentezi hayali, Hikmet Kıvılcımlı’yı aynı sahanın düşünürlerinden ayırıyor.

Kıvılcımlı, bir devrimcinin, ‘din’ gibi halkın büyük çoğunluğu için önem arz eden bir konuyu görmezden gelemeyeceğini düşünür ve ‘Allah, Peygamber, Kitap’ ismiyle yayımlanan kitabında bu konuyla ilgili kendine has ifadeleriyle ‘Solcular, ateist, afur tafurları ve tafralarıyla konunun üzerinden atlayıp geçiyorlar veya geçtiklerini sanıyorlar. Oysa İslam Türkiye’dir, Türkiye İslam’dır.’ der.

Kıvılcımlı’nın “Allah, Peygamber, Kitap” eserini örnek gösteren Köse, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “Hz. Muhammed: Silahlı Peygamberin Medeniyet Devrimi” eserini neden yok sayıyor!
Muhammed Bakır Köse, Hikmet Kıvılcımlı’nın yaşamı ve teorik, pratik çalışmalarını anlatmış ama eksik anlatmış. Evet devrimci bir lider din gibi halkın büyük çoğunluğu için önem arz eden bir konuyu görmezden gelmemelidir ama sadece onun için değil tarihsel ve toplumsal bir gerçek olduğu için görmezden gelmemelidir.

Ama Köse, Perinçek’in Hz. Muhammed kitabını görmezden gelmiş. Kitabın Önsöz’ünde şöyle diyor Doğu Perinçek:

“Dinler birbirine farklı cephelerden bakarlar. Haçlı savaşları ve cihat, bin yılı aşan bir süredir, ideolojik düzlemde ve kimi zamanda eylemli olarak devam edip gelmektedir. Bu savaşlar dinler arası bir savaş gibi görünür ama temelinde imparatorluklar ve sınıflar arasında bir savaştır; zaman zaman da zalim ile mazlum arasındaki savaştır. Bu savaşlarda din bayrağı altında toplanan imparatorlar ve toplumlar birbirleri hakkında yüzyılların derinleştirdiği yargılar oluşturdular.
Ama bilim, İslamiyet’e bu cepheleşmenin ve bu bağnazlığın içinden bakmaz. Dünyanın neresinde olursa olsun, ister Çin’de ve Rusya’da, ister Batı’nın Atlantik kıyılarında, ister Güney Afrika’da ve Latin Amerika’da, İslam’ın ortaya çıkışı, Ortaçağ’ın en büyük devrimidir ve Hz. Muhammed de bu devrimin önderidir.”

Doğu Perinçek 1968 yılında FKF Genel Başkanı olarak başladığı siyasi hayatında bugüne kadar Amerikan emperyalizmine karşı mücadele eden Bilimsel Sosyalist bir lider olmuştur.

HANGİ SOL SORUNUNA YANIT VEREMİYORLAR

Dergide Birol Biçer’in Ahmet Demirhan’la röportajı da var. Demirhan, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirmiş. Yüksek lisans ve doktora eğitimini Konya Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde tamamlamış. Demirhan, “Türk Solunda Amerikancılık damarı var.” diyor. Soru yanıt şöyle devam ediyor:
- “Sol” ya da “solculuk” olarak ifade edilen doktrin ve politik hareketin amacı, hedefi, yöntemi nedir?
Demirhan: Sık sık “Türk Solu” ya da “Türkiye Solun’dan bahsedildiğini duyarız. Ancak bence bugün bir Türk Solu’ndan bahsediyorsak, 1945’ten sonraki bir soldan bahsediyoruz. Yani artık Türkiye’nin NATO’ya girdiği ve Batı’nın kurumlarıyla birlikte hareket ettiği bir dönemin Solundan bahsediyoruz (…) Türkiye’de solun söylemlerinin biçimlenmesi Türkiye’nin Amerikalaşmaya başladığı dönemle iç içe geçmiştir. Yani 1945 sonrasında başlayan dönemde Türk Solu’nda bir Amerikancılık damarı vardır.

- Bu durumda “Türkiye’deki sol yerli değil, Batıcıdır” denilebir mi?
Demirhan: Evet Batıcıdır.

Burada bir ara verelim.

Sol Batıcıdır, dediğinizde Attilâ İlhan’ın kitabının kapağında yazdığı gibi “Hangi Sol?” sorusuna yanıt vermek zorunda kalırsınız. En Büyük Devrimci önderimiz Mustafa Kemal Atatürk solcuydu, ama hiçbir zaman Batıcı olmadı, her zaman Batı emperyalizmine karşı mücadele etti. Millî Kurtuluş Savaşımız, İngiliz, Fransız emperyalizmine karşı millet olarak silahlı mücadele ile kazanılmıştır. Bu savaşta müttefikimiz ve dostumuz Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin silah ve para desteğini unutmayalım. Ama 1938 yılında Atatürk’ün vefatından sonra Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve CHP önderleri arasız devrimleri sürdüremediler ve 1945’ten sonra Amerikan emperyalizmini kurtarıcı gibi gördüler ve Batı’ya teslim oldular. Röportaj devam ediyor:

- Peki sizce Türkiye’de gerçek anlamda bir sol var mı? Ya da bu yelpazede ifade edilen hareket ve görüşlerin ne kadar sol olabildiğini düşünüyorsunuz?

Demirhan: Dünyada sol var mı ki Türkiye’de olsun! Ben solun 60’lar ve 70’lerde biraz toplumsal bir taban kazandığını düşünüyorum. Mehmet Ali Aybar’ın partisi, sonra 70’lerde kitleselleşmeye başlayan bazı hareketler gibi gelişmeler var mesela.

6. FİLO’NUN YANINDA KİM SAF TUTTU?

Yine bir ara verelim. Gördüğünüz gibi Ahmet Demirhan ve diğerleri 60’larda ve 70’lerde taban kazanmaya başlayan Vatan Partisi’ni, Doğu Perinçek’i bilmiyor, görmüyor değil. Görüyor da Batı’ya sadakat adına özellikle yok sayıyor. Demirhan’ın “1945 sonrasında başlayan dönemde Türk Solunda bir Amerikancılık damarı vardır.” görüşü tarihi gerçeklere ters düşüyor. Amerikan emperyalizmi 1950 seçimiyle iktidara gelen Demokrat Parti Hükûmeti, bütün devlet kurumlarının bakanlıkların kapılarını açtı Amerikalı uzmanlar Türkiye devletini yönetir hale geldiler. Ne Cumhurbaşkanı Celal Bayar, ne Başbakan Adnan Menderes solcu değildi. “Türkiye Küçük Amerika olacak” diyen devlet adamları solcu olamaz.

Üniversite gençliği Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinden aldığı görevi yerine getirmiş diktatörlük rejimine yönelen Amerikancı DP iktidarına eylemli olarak karşı çıkmıştır. Halkın muhalefeti ile birleşen bu isyan TSK içinde örgütlü, Milli Birlik Komitesinin iktidara el koymasıyla bir devrim olmuştur. 1969 Kanlı Pazar olayı; Devrimci Gençlik, Devrimci Sendikalar Amerikan 6. Filosu’na defol mitingi yaparken, Milliyetçi Muhafazakârlar, yobaz tarikat mensupları namaz kıldılar ve saldırdılar, kan döktüler.

1961 Anayasasının getirdiği özgürlük ortamında Mehmet Ali Aybar’ın Genel Başkanı olduğu Türkiye İşçi Partisi kurulmuş, sosyalist parti olduğunu ilan etmiş Amerikan üslerinin kapatılması, NATO’dan çıkılması için kampanya açmıştır. 1968 Devrimci Gençlik hareketi Üniversitelerde boykot ve işgal eylemleri ile başlamış ardından Amerikan 6. Filosu’nun İstanbul ve İzmir limanlarına gelmesini protesto eden mitingler yürüyüşler yapmıştır. O günlerde 6. Filo’yu selamlayan Taksim’de namaz kılıp gençlere saldıran tarikat mensubu yobazlar, MTTB’de örgütlü “Milliyetçi Muhafazakâr” gençlerdir. O örgütün liderlerinden olan Abdullah Gül’ü Ak Parti’nin kurucusu, Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı olarak gördük. Demek ki Amerikancı damar solda değil sağdaymış.

‘AMERİKANCI SOL’12 EYLÜL’LE İCAT EDİLDİ

Amerikancı Sol, 12 Eylül 1980 Amerikancı darbe sonrası imal edilmiştir.
Türkiye’de “Amerikancı Sol” dediğiniz siyasi akımlar 12 Eylül 1980 Amerikancı darbesi ile ve Turgut Özal gibi dindar muhafazakâr siyasi iktidarların himayesinde gelişmiştir. 1991 yılında ABD’nin Körfez savaşını başlattığı günlerde, Başbakan Turgut Özal, danışmanı Cengiz Çandar eliyle Abdullah Öcalan’a bir kravat hediye etmiş ve Türkiye’de yasal bir parti kurmasını istemişti.

Eski DİSK Başkanı Fehmi Işıklar’ın Başkanlığında Halkların Emek Partisi (HEP) kurulmuştur. 1991 Milletvekili seçiminde, Erdal İnönü’nün Genel Başkanı olduğu SHP ile ittifak yapan HEP, SHP listesinden 21 milletvekili ile TBMM’ne girmiştir. Bu Kürt milletvekillerinin hepsini listeye Abdullah Öcalan yazdırmıştır. 1991 sonrasında Sahte Sol örgütler PKK’nın peşine takılmıştır.

Bugün de PKK’nın legal partilerinin güdümünde, CHP’sinden, Sol Parti’sinden, TİP’ine kadar Amerika’nın menfaatleri doğrultusunda çalışıyorlar. İşte Amerikancı Sol budur. PKK, Sosyalist Parti Genel Başkanı Doğu Perinçek’e de dört milletvekili teklif etmişti ama Doğu Perinçek kesinlikle olmaz diyerek reddetti ve kendi partisiyle seçime girdi. Niçin böyle yaptı. Çünkü Doğu Perinçek 1968 yılında FKF Genel Başkanı olarak başladığı siyasi hayatında bugünü kadar Amerikan emperyalizmine karşı mücadele eden Bilimsel Sosyalist bir lider olmuştur.

- DEVAM EDECEK

Sonraki Haber