Lapid’in ‘iki devletli çözümü’gerçekçi değil

Yair Lapid'in iki devletli çözüm çıkışının mevcut İsrail siyaseti göz önüne alındığında hayata geçmesi mümkün değil. Seçimlere yönelik bir hamle olarak değerlendirilen çözüm önerisindeki "HAMAS’soz ve silahsız Gazze" şartı Filistin açısından da kabul edilebilir değil.

Üç ay önce başbakanlık koltuğuna oturan ve kasım ayında yapılacak seçimlerde koltuğunu korumaya aday İsrail Başbakanı Yair Lapid, İsrail-Filistin sorununda “iki devletli çözümü” savunduğunu söyledi. Yair Lapid, iki devletli çözümü Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kürsüsünden dile getirdi. Ancak tek bir şartı olduğunu açıkladı: “Silahlarınızı bırakın ve kurmak istediğiniz Filistin devletini HAMAS ve İslami Cihad’ın ele geçirmeyeceğini kanıtlayın.”

Lapid’in açıklamalarına İsrail’in sağ muhaliflerinden tepkiler gecikmedi. Konuşmanın “zayıflık, yenilgi ve boyun eğme” anlamına geldiğini söyleyen Eski İsrail Başbakanı Binyamin Netahyahu, “Lapid geçmişte bir Filistin devleti kurmak için 90 bin İsrailliyi tahliye etmeye hazır olduğunu söylemişti. Şimdi de ülkenin merkezinde, hepimizi tehdit edecek bir terör devleti vadediyor” dedi. Dini Siyonizm lideri Bezalel Smotrich ise açıklamayı “teröre teslimiyet” ve “Oslo’nun lanetli günlerine dönüş” olarak nitelendirdi: “Lapid, Filistin Yönetimini uluslararası arenanın ve tartışmanın merkezine geri döndürerek, Filistin ulus arayışının yangınına körükle gidiyor.”

SAĞCI ORTAKLARI DA ELEŞTİRDİ

Sadece muhalifler değil Lapid’in sağcı hükümet ortakları da açıklamaya tepkili. Değişim Koalisyonun bir önceki başbakanı Naftali Bennett de bu fikri tekrar gündeme getirmenin ne mantığı ne de yeri olduğunu söyledi, “Akdeniz ile Ürdün Nehri arasında başka bir devlete yer yok” dedi. Koalisyon ortaklarından Benny Gantz’ın Ulusal Birlik Partisi’nden Adalet Bakanı Gideon Sa’ar da Filistin devletine karşı olduğunu belirterek, böyle bir adımın ülkenin ulusal güvenliğini tehlikeye atacağını ileri sürdü ve ekledi: “İsrail vatandaşları ve onların temsilcileri bunun olmasına izin vermeyecek.”

SEÇİM GÜNDEMİ

Lapid’in BM konuşmasına verilen tepkilerin içerikten çok Kasım ayındaki seçimlere yönelik olduğu görülüyor. Öncelikle, Lapid’in açıklamasında yeni bir şey yok. Hatta bizzat Netahyahu tarafından çözüm modeli olarak daha önce dile getirilmiş bir argüman. İsraillilerin daha fazla sağa kaydığı Netanyahu’nun son iki dönemi ve sonrasında rafa kaldırılmış bu söylem, bugüne kadar İsrailli liderlerin Batı kamuoyuna “şirin” gözükme aparatı olmaktan öteye geçemedi. İsrail’in halihazırdaki siyasi gerçekliği göz önüne alındığında da barışçıl yollarla gerçekleşme ihtimali sıfıra yakın. Peki, rafa kaldırılmış bir modeli “seçime ayarlı” bir şekilde yeniden gündeme getiren Lapid’in amacı ne?

Hatırlayalım:

Lapid, geçen yıl 23 Mart’ta yapılan seçimlerde bir araya getirdiği ideolojik olarak birbirlerinin zıddı sekiz partiyle, 12 yıllık Netanyahu yönetimine son veren Değişim Koalisyonu’nun mimarıydı. Lapid, başbakan koltuğunu aşırı sağcı Naftali Bennett’e vererek güvenoyu için gerekli sayıya kıl payı ulaşabilmişti. Ancak tek ortak noktaları Netanyahu karşıtlığı olan koalisyonun ömrü, beklendiği gibi, uzun sürmedi. Bennett istifa etti, Meclis feshedildi ve koalisyonun Dışişleri Bakanı olan Lapid, 1 Kasım seçimlerine kadar başbakanlık görevini üstlendi. Bu seçimler, İsrail’in son dört yılda beşinci erken seçimi olacak. Ve kamuoyu yoklamalarının tümü, 1 Kasım seçimlerinde de 2019’dan beri kriz haline gelen siyasi tablonun büyük ölçüde korunacağı görüşünde.

MECVUT TABLO

Seçimlere başbakan sıfatıyla girecek olan Merkez Gelecek Var Partisi lideri Lapid’in mevcut koalisyonu, “sağ”dan parçalandı ve kan kaybetti. Hakkındaki rüşvet, dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma davaları devam eden ve sağ partilerle ittifak kuran Netanyahu ise anketlere göre yarışı önde götürüyor. "Maariv" gazetesinde yayınlanan son ankete göre, Netanyahu bloğunun 60, Lapid öncülüğündeki bloğun 56 sandalye kazanması bekleniyor. 120 sandalyeli Meclis’te güvenoyu almak için 61 rakamına ulaşmak gerekiyor.

Mevcut koşullarda Lapid’in temsil ettiği görüşte bir siyasi parti ya da koalisyonun iktidara gelmesinin tek yolu, Netanyahu karşıtı sağcı partilerin desteğini almak. Yani bir sonraki hükümet ya Netanyahu liderliğinde aşırı sağcı, dini bir hükümet ya da Lapid liderliğinde Netanyahu karşıtı sağcı partilerin desteğiyle geniş bir koalisyon olacak. Özetle; Lapid 1 Kasım’da başbakanlık koltuğunu korusa da “iki devletli çözümü” uygulayacak siyasi gücü, yakın gelecekte olmayacak.

Elbette Lapid de bu gerçeğin farkında, ancak sağın desteğini alarak “kıl payı” kurulan hükümetin de uzun süre ayakta kalamadığını yaşayarak deneyimledi. İşte tam bu noktada gelen “iki devletli çözüm” açıklaması Lapid’in, İsrail’in kemikleşmiş kimlik siyaseti açmazını Araplar üzerinden delme girişimi gibi duruyor. Uluslararası toplum nezdinde çizdiği “sağduyulu politikacı” imajı da cabası.

ARAP PARTİLER BİR KEZ DAHA BÖLÜNDÜ

Ülkenin en büyük dört Arap partisi, 2020’de Ortak Liste adı altında ortak girdikleri seçimlerde 15 sandalye kazanarak Meclis’te kilit bir konuma yükseldi. Ancak geçen yıl yapılan seçimler öncesi İslamcı Ra’am partisi Ortak Liste’den ayrıldı ve Ortak Liste, Meclis’e sadece altı vekil yollayabildi. Mansur Abbas liderliğindeki Ra’am ise seçime Birleşik Arap Listesi adı altında girdi ve kazandığı dört sandalye ile Lapid’in koalisyonuna dahil olarak bir ilke imza attı. 1 Kasım seçimleri yaklaşırken Ortak Liste’den bir kopuş daha yaşandı. Balad’ın başkanı Ebu Şehade, Ortak Liste’nin diğer iki partisinin Yair Lapid koalisyonuna dahil olmak için kendi partisini dışarıda bıraktıklarını iddia etti. İddia, Ortak Liste liderlerinden Ahmed Tibi’ye soruldu. Tibi’nin net yanıt vermekten kaçınması da Şehade’nin iddiasını doğrulamış oldu. Abbas’ın Birleşik Arap Listesi prensipte, Netanyahu liderliğindeki koalisyonla bile pazarlık etmekten yana. Balad’sız Ortak Liste ise Lapid’le masaya oturabilir, ancak Lapid’in olası sağcı müttefiklerinin böyle bir ittifakı kabul edip etmeyecekleri belirsiz.

Özetle, geçen yıla kadar İsrail hükümetlerinde yer almayı tutum olarak reddeden Arap partileri, Balad hariç, bugün prensipte koalisyon pazarlığına kapıyı kapatmıyor. Her ne kadar, Balad’ın ayrılması ile sandalye sayısının dörde düşeceği tahmin edilse de, bu vekil sayısı Ortak Liste’yi “kilit parti” konumuna getirebilir.

LAPİD’İN ‘OYNADIĞI’ ARAP OYLARI

Ancak Arap partilerinden de öte dikkate değer bir konu, nüfusun yüzde 20’sini oluşturan Arapların, Yahudi nüfusa oranla düşük seyreden seçime katılım oranı. 9 milyonluk İsrail’de nüfusun yaklaşık 2 milyonunu İsrail devletinin "İsrailli Araplar" diye nitelediği, 1948’deki savaş ve sonrasında yurtlarında kalmayı tercih edip İsrail vatandaşı olan Filistinliler ve onların çocukları oluşturuyor. 2021 seçimlerinde Arap seçmenlerin sadece yüzde 44’ü sandığa gitmişti. 1 Kasım’da bu rakamın daha da düşmesi bekleniyor. Arapların Yahudi nüfusuna benzer oranlarda sandığa gitmesi durumunda, Meclis’te 20 sandalye ile temsil edilebilecekleri belirtiliyor. Böyle bir rakam, Lapid’e Netanyahu karşıtı sağcıların desteklemedi merkez-sol bir hükümetin kapısını aralayabilir.

Ancak siyasi gerçeklerle uyuşmadığı gibi herhangi bir programa da dayanmayan, havaya söylenmiş bir çözüm önerisinin Araplar nezdinde itibar görmesi mümkün değil. Üstelik “iki devletli çözüm”ün doğrudan muhatabı Filistin boyutuna hiç değinmedik ancak Lapid’in BM konuşmasında barış için öne sürdüğü “Silahsız ve Hamassız Gazze ve Filistin” şartının Filistinli Araplar açısından kabul edilme ihtimali olmadığı da hatırlatmak gerekiyor.

Sonraki Haber