Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu: İzolasyon kırılacak KKTC tanınacak

Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) hukuka göre devlet olmanın bütün şartlarını istisnasız taşıdığını belirterek "Türkiye, bu bölgede plan yapmak isteyen aktörlerin görmezden gelemeyeceği bir noktada." dedi.

Lefkoşa'daki Türk Büyükelçiliğinde AA muhabirine gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Feyzioğlu, dedesi Turhan Feyzioğlu'nun başbakan yardımcılığı görevi dolayısıyla çocukluğundan itibaren Kıbrıs'a ilgi duyduğunu ve zaman zaman KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın sofrasında büyüklerden sorunları dinleme fırsatı bulduğunu aktardı.

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı yaptığı dönemde, 2014-2021 yıllarında 5 büyük uluslararası konferans düzenlediklerini; bunların son ikisinin, kapalı Maraş’ın açılmasıyla ilgili olduğunu dile getiren Feyzioğlu şunları söyledi:

"Görevdeyken özellikle son 3 yılda Kıbrıs konusuyla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımızla, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızla ve Sayın Dışişleri Bakanımızla doğrudan doğruya çalışma imkanı buldum. Bu tarafta da Sayın Ersin Tatar ile Başbakanlık döneminden başlayarak Cumhurbaşkanlığı sürecinde de devam eden çok yakın çalışma imkanımız oldu."

Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, "Bir an önce KKTC'yi tanıyın." çağrısında bulunduğunu anımsatarak "Buna sıradan bir konuşma gözüyle bakmamak lazım. Bu bir hedef belirlemedir. Bu devlet siyasetinin BM Genel Kurulundan geri dönülmez şekilde ilanıdır. ‘KKTC’yi tanıyın’ diyor. Bunu diyen Türkiye sıradan bir devlet değil; bölgesinde, bölgesinin de ötesinde dünyada çok güçlü bir devlet." diye konuştu.

KKTC'ye yönelik hukuki olmayan izolasyon, ambargo ve tanınmama eylemlerinin uygulayıcı devletler açısından sürdürülebilirliği bulunmadığını anlatan Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Keza Türk Devletleri Teşkilatına KKTC, anayasada geçen adıyla gözlemci üye oldu. Toplum olarak değil, kesim olarak değil, devlet olarak. Bu şekilde Türk Devletleri Teşkilatında kabul gördüğü anlamına gelir bu. Tüm bunlar Sayın Cumhurbaşkanımızın muazzam siyasi kararlılığı, Sayın Dışişleri Bakanımızın muazzam diplomasisiyle gerçekleşti. Artık Türk Devletleri Teşkilatına üye devletlerin izolasyonları kırıcı, bunları aşan birtakım uygulamalarını yavaş yavaş beklemek lazım. Türkiye, bu bölgede plan yapmak isteyen aktörlerin görmezden gelemeyeceği bir noktada. Buna bağlı olarak KKTC’ye yönelik izolasyonların süreç içerisinde kırılacağını ve zamanla tanınmanın da gerçekleşeceğini kabul etmek lazım."

Feyzioğlu, Türkiye'nin dış ilişkilerin yanı sıra ticari, spor ve kültür diplomasilerini etkin kullanması, sert ve yumuşak gücünü koordine ederek diplomasisini ilerletmesinin KKTC'nin tanınmasına yönelik adımların kolaylaşmasına katkı sunduğuna işaret ederek Türkiye'nin KKTC'nin ihtiyaç duyduğu her alanda yanında olduğunu söyledi.

"Tanınma" olgusunun çok açık bir şekilde devlet olmanın şartlarından biri sayılmadığını vurgulayan Feyzioğlu, buna rağmen Birleşmiş Milletler ve ülkelerin KKTC'ye karşı tavırlarının siyasi ve hatalı olduğunu belirtti.

"HAYALİM SUYUN ARDINDAN, ELEKTRİKLE İLGİLİ KABLONUN DA ÇEKİLMESİ"

Feyzioğlu, KKTC’nin kendi kendine yeten, sapasağlam, üreten bir ekonomik yapıya kavuşmasını el birliğiyle sağlamayı hedeflediklerini anlatarak bu nedenle Türkiye'nin Ada'da altyapı yatırımlarına önem verdiğini kaydetti.

Türkiye'nin boru hattı ile Anadolu'dan Kıbrıs'a su getirdiğini, suyun tüm tarım alanlarına ulaştırılması konusunda çalışmaların ilerlediğini bildiren Feyzioğlu, "Hayalim suyun ardından, elektrikle ilgili kablonun da çekilmesi. Bu konuda da hem Türkiye hem de KKTC’de ön çalışmalar yapılıyor. Sırada bu var." ifadelerini kullandı.

"MARAŞ, KKTC DEVLETİNİN TOPRAĞIDIR"

Kapalı Maraş bölgesi konusuna da değinen Büyükelçi Feyzioğlu, Rum tarafının KKTC'ye her konuda devamlı olarak mesnetsiz suçlamalar yönelttiğini hatırlatarak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Maraş, KKTC devletinin toprağıdır. O toprakta çeşitli mülkiyet iddiaları vardır. Arsaların, otellerin, binaların, mülkiyetinin kime ait olduğuna dair iddialar vardır. Bu çerçevede, Taşınmaz Mal Komisyonuna ilişkin mevzuata da saygı duyarak ama en önemlisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, Avrupa İnsan Hakları Değerler Sistemi'nin içinde kalarak sorunun çözülmesi gerekir. Avrupa Konseyinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) baktığı ve bakabileceği mülkiyet hakkının sözleşmeye ve ek protokollere uygun şekilde tesis edilmesi, sorunun bu şekilde çözülmesidir."

Feyzioğlu, KKTC'nin Maraş'ta mülkiyet meselesini çözmek için çaba harcadığını ve Türkiye'nin de buna destek verdiğini belirterek "Maraş’taki mülkiyet sorunu, Taşınmaz Mal Komisyonu mevzuatı ve (Avrupa) İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde çözülecektir. Bu süreç çok eski değil, bir miktar zaman tanımak gerekiyor. Bir taraftan planlar çıkarılıyor, mülkiyete yönelik kimler hak iddia etmiş ona bakılıyor. Hak sahipleri ne istiyor, ‘tazminat mı, iade mi, takas mı’ bunlar inceleniyor. Tekrar ediyorum, Avrupa Konseyinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin meseleye bakabileceği tek açı vardır; mülkiyet hakkı. Biz de mülkiyet hakkını Avrupa İnsan Hakları sistemine göre çözeceğiz zaten." dedi.

Maraş'ın ziyarete açılması sürecinin yeni olduğuna işaret eden Feyzioğlu, açılmadan sonra Maraş'a uzaktan bakabilen insanların gezme ve tanıma fırsatı bulduklarını söyleyerek Maraş meselesinin çözümünün hak sahiplerinin tespiti ve taleplerine yönelik çalışmanın ardından hızlanacağını da sözlerine ekledi.

Sonraki Haber