Lezita grevİnden kanun yapıcılara çağrı: Sermaye parasına güveniyor da işçinin arkasında kim duracak?

Gözaltından çıkar çıkmaz Ulusal Kanal’a konuk olan grevdeki Lezita işçilerinin çetin mücadelesi sürüyor. 24 saatte neler oldu, onlar anlattı. Bir işçi sordu: Adam öldürmedik, hırsızlık yapmadık, haysiyetsizlik yapmadık. Niye gözaltına alındık?

Ulusal Kanal’da Emek Dünyası programımızın bu haftaki konukları İzmir Kemalpaşa’da bulunan Abalıoğlu Lezita fabrikasında 43 gündür grevde olan işçilerdi. Biz İstanbul’da onlar Kemalpaşa’da olsa da stüdyomuz alkışlarıyla, sloganlarıyla coştu.

16 Nisan Çarşamba günü jandarmanın orantısız müdahalesiyle karşılaşan, ardından da gözaltına alınan ikisi kadın 18 işçi ile iki sendikacı 24 saatlik gözaltı süresinin ardından hemen grev alanına döndü. Onları, heyecanlı ve inançlı gözleriyle grev alanındaki arkadaşları karşıladı. Biraz hasret giderdiler biraz da soluklandılar sonra da hemen yayınımıza katılmayı kabul ettiler.

COŞKULU KARŞILAMA

İlk konuğumuz Öz Gıda İş Sendikası Basın Sözcüsü İsmail Uğur oldu. Uğur, Denizli 2. İş Mahkemesi tarafından, Abalıoğlu Lezita işvereninin grev kararının ardından aldığı 483 işçi için verilen ihtiyati tedbirle çıkarılma kararı verdiğini hatırlattı. Gözaltına alınan işçilerin otobüslerle alana geldiğini aktaran Uğur, “Çok coşkulu bir karşılama oldu. Kolay değil, nezarette bekletildiler, ifade süreçleri, hastane kontrolleri uzun sürdü. Bu biraz arkadaşlarımızı yıprattı ama alana gelince emeğin hakkını savunma coşkusu ayyuka çıktı.” dedi.

SERMAYENİN PARA GÜCÜNDEN İŞÇİYİ KİM KORUYACAK!

İsmail Uğur, tüm siyasi partilere ve yetkililere isyan ederek çok önemli bir çağrıda da bulundu. Türkiye’nin acilen Sendikalar Kanunu’nda yapısal bir değişikliğe gitmesi gerektiğine işaret eden Uğur, şunları söyledi:

“Bu yapısal bir sorun. Sermayenin para gücüyle her türlü hukuku esnetmesine karşı bir araya gelmek isteyen işçilere bir koruma kalkanı gerekiyor. İşveren keyfi uygulamalarıyla her türlü hukuksuz uygulamayı sergileniyor. Sermaye parasına güveniyor, bu işçilerin arkasında kim duracak peki? Devletin artık üretimin ana motoru olan emekçilere haklarını vermesi gerekiyor. Suistimale açıklık bırakmadan düzenlemelerin yapılması şart. Yasal süreç 3 yıl sürer mi? Buradaki hak kayıplarını düşünebiliyor musunuz? Yargıtay kararına rağmen işveren toplu iş sözleşmesi masasına oturmaya yanaşmıyor. Tamamen keyfi!

‘ANCA KÖLELİK DÜZENİ OLUŞTURABİLİRSİNİZ’

“Türkiye üretimdeki rekabet avantajının işçisine daha az maaş vermekten geçmediğini öğrenmeli. Üretimde katma değer, rekabet, inovasyonla, refah içinde yaşayan işçiyle olmalı. İşçinin parasından kısarak bunu oluşturamazsınız ancak köle düzeni oluşturabilirsiniz. Herkese sesleniyoruz. Artık bu yapısal sorunlar çözüme kavuşsun.”

SONDA SÖYLEYECEĞİNİ BAŞTA SÖYLEDİ

Ardından işçilerle beraber gözaltına alınan Öz Gıda İş Sendikası Örgütlenme Daire Başkanı Göksel Şengün bağlandı yayınımıza. Göksel Şengün, “Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim.” dedi ve anlatmaya başladı:

“42 gündür burada devam eden bir grev var. Gerçek şu: Biri jandarmaya talimat vermiş. Sen orada grevcilere müdahale et. Kaç kişiyi gözaltına alabilirsen al, biz daha sonra onlara suç isnat ederiz. Bakın bu kadar net söylüyorum. 40 gündür bu alanda hiçbir hukuksuz durum yok. 40 gündür durduğu yerdeydi işçiler. Bu sırada sebebini daha sonradan anladığımız şekilde jandarma kendini konumlandırmaya başladı. Görüntüleri var. Anayolu kendileri kapattı, gelen araçları durdurdu. İşçiyi yola doğru süpürmeye başladı. Her taraf dikenli tel, işçi nereye gidecek? Ardından da çok gereksiz ve orantısız bir müdahale yapıldı.

4 JANDARMA 1 İŞÇİNİN ÜSTÜNDE TEPİNDİ

“4 jandarma 1 işçi arkadaşımızın üstünde tepindi! Amerikalı polislerin siyahilere yaptığını, bizim arkadaşlarımıza yaptılar. 4-5 arkadaşımız bayıldı, onlara bakmaya gittiğimde benim gözaltına alınmam için de talimat verildi. 8-9 arkadaşımız hastanelik oldu. Kaburga ezilmeleri, gözaltı morlukları, ezikler… Darp raporlarımız elimizde. Savcıya da çıktık bugün, konuyu bu şekilde anlattık. Savcı Bey de herhangi bir suç olmadığını yasal sınırlar içinde eylemimize devam edebileceğimizi söyleyerek bizi serbest bıraktı.”

ABALIOĞLU’NU KİM KORUYOR?

Göksel Şengün’e sorduk:

“Bu yaşananlar ortada, ilgili bakanlıklıkların yok mu bu kanunsuzluklardan, hukukun etrafından dolanmalardan haberi? Süreç nasıl ilerleyecek?” Şengün’ün yanıtı şöyle oldu:

“Yasa bize hangi hakları veriyorsa bu güne kadar geldik. Burada yapılan gerek hukuksuzluklar gerekse uyulmayan kanunlarla ilgili devletin her kademesine gereken duyuruları eksiksiz yaptık. Fakat görünmeyen bir el mi diyelim, Abalıoğlu ailesini, Lezitayı koruyor. Kimdir, nedir, neden ve neye karşı koruyor? İnanın bizler de merak ediyoruz. İlgili birçok Bakanlığın hiçbiri müdahil olmuyor. Verdiğimiz hiçbir dilekçe işleme konulmazken bizimle ilgili bir gelişme olunca gece 11’de aranıyoruz. Ya hu günler çuvala mı girdi, sabah 8’de geliriz? Bunlar maalesef devletin en yetkili kurumlarının gözü önünde oluyor. Bu da Abalıoğlu ailesine çok korkunç bir fütursuzluk veriyor.”

ARTIK DAHA DA EMİN

Gözaltına alınan işçilerden Şueda Zengin ekranımıza geldi, 12 yıllık Lezita işçisi. Greve katıldı, haklarını savunmak için yola çıktı:

“Çok üzüldük bir kadın olarak özellikle, hiçbir suçumuz yokken bize böyle bir müdahalede bulundular. Sadece arkadaşıma yardımda bulunurken beni çekerek götürdüler. Yaşananlardan dolayı çok üzgündük ama buraya gelip arkadaşlarımızın sevindiğini görmek bize gurur verdi. Her zaman hakkımızı savunacağız.”

SANKİ SAVAŞ MEYDANI

Gözaltına alınan bir diğer işçi Fatma Özer, 8 yıldır bu sektörde. Heyecanı diline de gözüne de yansıdı. Bizim de dilimiz dolandı. Gözaltından çıkıp çocuğuna kavuştuğunda herkesi duygulandırdı. Başladı anlatmaya:

“Benim suçum bayılmaksa bunu kabul ediyorum. O kargaşayı görmeniz lazımdı. 1. Dünya Savaşı gibiydi, resmen savaş alanı! Üstümüze hücum edip yola sürüklediler. Ben de o kargaşada bayıldım. Suçum bu mu? Henüz duygularımı da atlatamadım. Niye gözaltına aldılar bizi anlamış değilim. Adam öldürmedik, hırsızlık yapmadık, haysiyetsizlik yapmadık. Hepimizin niyeti hakkımızı almak bunun için de greve çıktık. Hiçkimse art niyetle ne markaya ne fabrikaya zarar vermedi, hakaret etmedi. Hakkımızı alabilmek için 43 gündür buradayız.”

EDİTÖRÜN NOTU

İşçilerimizin kararlılığı da birlikleri de ortada. Bu yüzden güçlüler. Abalıoğlu Lezita işverenlerinin üzerinden atlayacak başka kanunu kaldı mı bilinmez ama bu mücadele çetin devam edecek belli. Yayının sonunda “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!” sloganıyla ekrana veda ettiler, biz onlara teşekkür ettik, onlar bize, sonra da alkışlarla uğurladılar.

Sonraki Haber