Libya seçimlerine ilişkin belirsizlik artıyor
Libya’da cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine iki haftadan az süre kaldı. Ancak seçim sürecine ilişkin belirsizlik sürüyor. Özellikle seçim tarihinin 24 Aralık’tan sonraya ertelenme olasılığının yanı sıra ‘bir Arap ülkesinin sponsorluğunda’ siyaset sahnesindeki ‘aktif taraflar’ arasında bir anlaşma yapılması için çalışmalar yürütüldüğü söylentileri tansiyonu yükseltti. Seçim Komisyonu, henüz nihai aday listelerini yayınlamadı. Adaylar da henüz kampanyalarına resmi olarak başlamadı.
Libyalı siyasetçilerin gündeminde seçimlerin ‘gizli bir anlaşma’ kapsamında ileri bir tarihe ertelenmesi var. Bu yönde çağrılar da hız kazanmış durumda. Şark'ul Avsat'ın aktardığına göre Libyalı siyasi analist Numan bin Osman, sürece dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“İki cumhurbaşkanı adayı, Abdulhamid Dibeybe ve Halife Hafter arasında siyasi bir anlaşma yapmak için bir Arap ülkesinin ev sahipliğinde gizli müzakereler yürütülüyor. Mevcut durumda olduğu gibi, seçimlerin ertelenmesi ve devrik lider Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfulislam’ın seçim sahnesinden çıkarılması şartıyla, her iki tarafın nüfuzunun ve siyasi, askeri ve mali kontrolünün devamlılığı garanti ediliyor.”
Ancak Ulusal Ordu Genel Komutanlığından kaynaklar, Bin Osman’ın Twitter'dan yaptığı açıklamayı yalanladı. Herhangi bir Arap ülkesinde Dibeybe veya başka bir adayın görüşülmediğini belirten kaynaklar, “Seçimleri ertelemek ve halkı belirlenen tarihte seçme haklarını kullanmaktan yoksun bırakmak için Dibeybe hükümetiyle herhangi bir temas yok.” açıklamasında bulundu.
Libya’nın ‘Alsaaa24’ internet sitesinde yer alan bir habere göre de kaynaklar, Genel Komutanlığın ‘seçimleri engellemeye çalıştığı’ yönündeki iddialar karşısında şaşkınlıklarını dile getirdi. Kaynakların açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
“Bu söylentiler, 24 Aralık’ta cumhurbaşkanlarını seçmek için yapılacak siyasi mücadeleye hazırlık yolunda, seçmen kartlarıyla silahlanan halkın moralini bozmayı amaçlıyor.”
Diğer yandan Birleşmiş Milletler (BM) eski kıdemli danışmanı Büyükelçi İbrahim Musa Karade de şu açıklamalarda bulundu:
“Sahadaki tüm göstergeler, belirlenen tarihe sadece iki hafta kaldığı için seçimlerin yapılmasının zorluğuna işaret ediyor. Ayrıca bazı taraflar tarih konusunda esnek görünse de diğer yandan ABD ve Avrupa’dan seçimlerin belirlenen tarihte gerçekleşmesine dair bir ısrar mevcut.”
ABD’nin Libya Özel Temsilcisi ve Trablus Büyükelçisi Richard Norland, Uluslararası İnsan Hakları Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada, “Libyalıların insan haklarına saygı göstermenin en iyi yolu, vatandaşların liderlerini seçmelerine ve hesap sormalarına izin veren, özgür ve adil seçimlerin yapılmasıdır.” dedi.
Stephanie Williams da BM Genel Sekreteri’nin Libya danışmanı olarak atanmasından bu yana ülkedeki duruma ilişkin ilk açıklamasında şunları söyledi:
“İstikrar yollarını güçlendirmede, barışı teşvik etmede ve parlak bir geleceğe doğru ilerlemede Libyalılara yardımcı olmaya katkıda bulunabilmeyi umut ediyorum.”
İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio ise 10 Aralık’ta Libya seçimlerinin yapılması gerektiğine yönelik ısrarını sürdürdü. İtalya merkezli ‘Aki’ ajansına göre seçimlerin zamanında yapılması gerektiğine dikkat çeken Bakan, Libya’nın ülkesinin öncelikleri arasında yer aldığını kaydetti.
Aynı şekilde ‘Berlin Süreci’ Uluslararası İnsan Hakları Hukuku çalışma grubunun (Hollanda, İsviçre ve BM Libya Destek Misyonu) eş başkanları, Libya makamlarına ‘tüm Libyalıların kendi geleceklerini inşa etmeye etkin bir şekilde katkıda bulunmalarını’ sağlamaya çağırdı.
Uluslararası İnsan Hakları Günü münasebetiyle 10 Aralık’ta yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandılar:
“Libya, seçimlere ve ulusal bir uzlaşma sürecinin başlatılmasına hazırlanırken, diğer temel hakların yanı sıra halkın ifade ve toplanma özgürlüğü haklarını korumak, ülkede müreffeh ve barışçıl bir gelecek için zorunludur.”
Eş başkanlara göre BM misyonu, Libya Bağımsız Gerçek Bulma Misyonu ve diğer yerel ve uluslararası kuruluşlar, ‘düşüncelerini ifade edenlere yönelik insan hakları ihlallerine dikkat çektiler. Ayrıca politikacıların, insan hakları savunucularının, sivil toplum aktivistlerinin ve gazetecilerin hedef alındığının, fiziksel saldırı ve kaçırma eylemlerinin yanı sıra keyfi bir biçimde tutuklandıklarının altını çizdiler.