Libya’da Atlantik atağı: Fiili bölünmeyi resmileştirme çabası

Libya Başbakanı Abdülhamid Dibeybe görevdeyken Temsilciler Meclisi, Fethi Başağa’yı Başbakan olarak atadı. İki başbakanlı dönem bölünmeyi tetikliyor.

CANSU YİĞİT

“Bu temiz toprakları, çocuklarınızın kanını döken, kardeşler arasından fitne çıkaran birkaç bozguncu darbeciden arındıracağınızdan eminiz.”

Libya’nın eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa, ülkenin doğusunda hâkimiyeti elinde bulunduran Halife Hafter ve siyasi destekçileri için böyle demişti. Başağa, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nde (UMH) Atlantik güçlerine en yakın isim olmasıyla biliniyordu. ABD’ye verdiği üs kurma sözü ve hükümetten habersiz “Libya Kasabı” Henri Levy’nin ülkeye ziyaretini organize etmesinden ötürü Başağa, Serrac’ın kabinesinden de ayrılmak zorunda kalmıştı. Daha sonra hükümete geri dönen Başağa, yukarıdaki sözlerinin üzerinden iki yıl bile geçmeden bu kez o “bozguncu darbecinin” geçici başbakanı olarak yeniden sahnede.

Libya’nın doğusunda yer alan Akile Salih başkanlığındaki Tobruk Temsilciler Meclisi, eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa’yı geçici başbakan olarak seçti. Ülkenin batısından vekillerin çoğunun katılmadığı oylama sonrası Halife Hafter, Meclis’in Başağa’yı görevlendirmesini memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Hafter’in birlikleri, Başağa’nın İçişleri Bakanı olduğu UMH’ye karşı savaşmış, Hafter’in Trablus kuşatması ancak Türkiye’nin askeri desteğiyle durdurulabilmiş ve karşı saldırı başlamıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun 2020’deki geçici hükümet seçiminde Akile Salih ile ortak liste oluşturan Başağa’nın “saf” değiştirme süreci bu adımla tamamlanmış bulunuyor. Kimi kaynaklarda Türkiye’ye yakın olarak gösterilen Başağa, Ulusal Birlik Hükümeti’ne karşı ‘darbe’ niteliği taşıyan bu eylemiyle, safını Atlantik güçlerinden yana belirlemiş oldu. Başağı’nın Hafter-Akile Salih ikilisinin Trablus merkezli siyasi blokta çatlak oluşturmayı hedeflediği bu adımla birlikte artık ülkede birbirini reddeden iki başbakanlı dönem de “resmen” başlamış oldu.

‘TRABLUS’A SALDIRMA ADIMI’

BM, Abdülhamid Dibeybe’yi ülkenin başbakanı olarak tanımaya devam ettiğini açıkladı. Temsilciler Meclisi’nin başbakan oylaması öncesi, Libya Başbakanı Abdülhamid Dibeybe de mevcut hükümetin görevine devam edeceğini ve yeni bir geçiş dönemine izin vermeyeceğini açıkladı. Dibeybe, “İktidarı yalnızca seçilmiş bir hükümete devredeceğim ve diğer adayların da çekilmesi durumunda başbakanlık yarışından çekileceğim” dedi. Temsilciler Meclisi’nin başbakan ilanından sonra da Al-Ahrar televizyon kanalına konuşan Dibeybe aynı kararlılığını sürdürdü ve “Meclis’in yeni başbakanı seçmesi Trablus’a yine zor kullanarak girmeyi denemek için atılmış bir adımdır” dedi. “Son siyasi anlaşmaya göre, sadece Libya Başkanlık Konseyi başbakanı değiştirme yetkisine sahip” ifadelerini kullanan Dibeybe, seçim kanunu tasarısının Temsilciler Meclisi’ne sunulacağını ve daha sonra onay için başkanlık konseyine gönderileceğini açıkladı.

Temsilciler Meclisi’nin başbakan seçimi adımından önce, Libya’da yasama organı olan Temsilciler Meclisi ülkenin doğusunda, yürütme organı olan Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ise batısında görevdeydi. Şimdilik UBH’nin devlet kurumlarındaki ağırlığı sürse de bu durumun ülkede fiili bölünmüşlüğü resmileştirme tehlikesi bulunuyor.

MİSRATA TUGAYLARI KRİTİK

Bir diğer tehlike de Trablus ordusunun en seçkin birliği olan Misrata Tugayları’nın durumu. Fethi Başağa'nın esas dayandığı kuvvet olan Misrata Tugayları’nın topyekun Başağa’yı desteklediğini söylemek güç ancak Başağa’nın azımsanamayacak bir kuvveti var. Nitekim Başağa, geçici başbakan olarak ilan edilmesinden sonra Bingazi’den Trablus şehir merkezinin 8 kilometre doğusunda bulunan Mitiga havalimanına geldi ve burada 200 kadar kişi Başağa’yı karşıladı. Kameralar karşısına da geçen Başağa, “Dibeybe’nin demokratik sürece saygı duyacağına inanıyoruz” dedi. Temsilciler Meclisi ve Başkanlık Konseyi ile iş birliği içerisinde olacağını söyleyen Başağa, şöyle devam etti: “Dünya ülkeleri ile ilişkimiz karşılıklı saygıya dayalı olacak. Bu zor süreçteki çalışmaları için Dibeybe başbakanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’ne teşekkür ediyorum. Bir sonraki hükümet herkes için olacak.”

Trablus ordusunun Dibeybe’yi desteklemediği, Başbakanlığı bırakmaması halinde Dibeybe'ye görevden el çektirebileceği iddia ediliyor. Ordunun tavrı, UBH’nin kararlığını belirleyecek. Ordunun olası desteğini alacak UBH’nin Temsilciler Meclisi kararına direnmesi yeni bir çatışma sürecine evrilebilir. Çatışmasız bir siyasi bir bölünme süreci kritik önemdeki Sirte ve Cufra’nın konumu nedeniyle olası görünmüyor.

BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?

BM öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun 2020’deki toplantılarında, ülkede devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021’de yapılmasına karar verilmiş ancak Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’nden oluşan taraflar, seçimlerin hukuki altyapısını belirleyecek kanunda uzlaşamamıştı. Uzlaşmazlığın esas nedeni Temsilciler Meclisi’nin Amerikan vatandaşlığı bulunan ve Trablus tarafından savaş suçlusu ilan edilen Halife Hafter’in başkanlığının önündeki engelleri kaldırmak istemesiydi. Masa dağılınca Akile Salih, 8 Eylül 2021’de tek taraflı olarak, Halife Hafter’in başkan olmasının önündeki engelleri kaldıran seçim yasasını Meclis’te bile onaylanmadan alelacele BM’ye gönderdi. Yasa BM’ye gönderildikten yaklaşık bir ay sonra, ancak 4 Ekim’de Temsilciler Meclisi’nde onaylandı. Trablus’un tanımadığı bu yasaya dayanarak bir seçim yapılması imkansızdı ve nitekim seçimler yapılamadı.

Bugün gelinen noktada Temsilciler Meclisi, yeni başbakan atama gerekçesini de hükümetin seçimleri zamanında düzenleyememesine dayandırıyor. Ancak Temsilciler Meclisi daha 24 Aralık gelmeden UBH’den güvenoyunu çektiğini duyurmuştu. Taraflar, BM gözetiminde masaya oturduğu süreçte dahi seçimlerin yapılmayacağı senaryosuna hazırlık yapıyordu. Dolayısıyla Temsilciler Meclisi’nden böyle bir adımın gelmesi şaşırtıcı olmadı.

Sonraki Haber