Lozan Barış Antlaşması 99 yaşında

İsviçre’nin Lozan şehrinde 24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Barış Antlaşmasının bu yıl 99. yılı. Dünyanın sayılı antlaşmalarından biri olan Lozan, Türkiye’ye olduğu gibi bölgeye de gerçek manada barış getirdi.

Lozan Konferansında Türk heyet

Bizim için de Birinci Dünya Savaşını bitirdi. Türkiye, bağımsızlık savaşını bu antlaşmayla taçlandırdı ve Batı’nın emperyalist güçlerine haklarını kabul ettirdi. Antlaşmada en önemli madde 400-500 yıl önce Osmanlı'nın tek taraflı verdiği ve son yıllarda bağımsızlığını zedeleyen kapitülasyonların kaldırılmasıydı. Diğer önemli maddeler de sınırların belirlenmesi, Osmanlı’dan kalan borçların yapılandırılması ve hukuki konulardı. Antlaşmayı Türkiye dahil 10 ülke imzaladı.

Büyük Zaferden 3 ay sonra 20 Kasım 1922 günü Lozan’da başlayan müzakereler, şubat-nisan arasında sekteye uğradı. 23 Nisan günü tekrar başlayan müzakereler, 24 Temmuz 1923 günü antlaşmanın imzalanmasıyla son buldu. Yaklaşık 8 ay süren Konferans’a Türkiye, Hariciye Vekili İsmet Paşa reisliğinde geniş bir teknik ekiple katıldı. Zorlu müzakerelerde Türkiye’nin siyaseti, mali bağımsızlığımıza kement vuran kapitülasyonların mutlaka kaldırılması şeklindeydi. Çünkü kapitülasyonlar, Birinci Dünya Savaşının başlamasıyla iktidarda olan İttihatçı yönetim tarafından 3 Eylül 1914 tarihinde resmen kaldırılmıştı. Büyük güçlerin tepkisini çeken bu kararın Lozan’da antlaşmaya konularak onlara kabul ettirilmesi, Türkiye’nin geleceği açısından tarihi bir başarı oldu. Zaten en büyük çekişme de bunun üzerinde olmuştu. İsmet Paşa, Lozan Barış Antlaşmasının sağlamlığını, “Lozan Antlaşmasıyla haklarımızı aldığımız için, İkinci Dünya Savaşı’na katılmadık. Çünkü halledemediğimiz sorun kalmamıştı. Bu savaş bizim değildi” şeklinde açıklar.

İsmet Paşa ve heyeti

TEBRİK TELGRAFI

Müzakereleri Ankara’da adım adım takip eden TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, anlaşmanın imzalanması nedeniyle Heyet Başkanı ve Hariciye Vekili İsmet Paşa’ya telgraf göndererek kutlar:

“Millet ve hükümetin zatıâlilerine vermiş olduğu yeni vazifeyi muvaffakiyetle tamamladınız. Memlekete bir dizi faydalı hizmetlerden ibaret olan ömrünüzü bu defa da tarihi bir muvaffakiyetle taçlandırdınız. Uzun mücadelelerden sonra vatanımızın barış ve bağımsızlığa kavuştuğu bugünde parlak hizmetiniz dolayısıyla zatıâlinizi, muhterem arkadaşlarımız Rıza Nur ve Hasan Beyleri ve mesainizde size yardım eden bütün Delege Heyeti üyelerini teşekkürlerle tebrik ederim.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri (ATABE), c.16, Kaynak Yayınları, s.48.)

ÇİFTE BAYRAM KUTLAMASI

24 Temmuz 1923 günü, hem Kurban Bayramına hem de "Hürriyet Bayramı" olarak kutlanan 2. Meşrutiyet'in ilanının (24 Temmuz 1908) yıl dönümüne rastlamıştı. Atatürk anlamlı bir telgrafı da silah başında bulunan Türk ordusuna gönderdi. Zaferi silahıyla kazanan Mehmetçiğe şunları söyledi:

“Bayramı idrak ettiğimiz bugünde Delege Heyetimizle İtilaf devletleri arasında Lozan'da barış imza ediliyor. Sayısız müşkülatla dolu bir yolun nihayetine muvaffakiyetle ve şerefle ulaştık. Harp sahasında olduğu kadar siyasi sahada da Türk milletinin hakları, metanetle ve ehliyetle müdafaa edilmiştir. Şimdiye kadar hiçbir ordunun tahammül etmediği derecede ağır bir vazifeyi, büyük mazinin şöhretine layık bir surette yerine getirmiş olan kahraman ordumuz, bugün kurtulan vatanın ufuklarında bayram ve barış güneşinin beraber doğduğunu görüyor. Dünya ve tarih karşısında Türk milletine karşı taahhüt ettikleri vazifeyi muvaffakiyetle başarmaktan dolayı şimdi pek haklı olarak mesut olan ve iftihar eden aziz silah arkadaşlarımın aynı saadet ve iftihar hissiyle bayramlarını tebrik ediyorum. Bütün ordulara ve cephelere tebliğ buyurulmasını rica ederim.” (ATABE, c.16, s.49.)

EMSALİ GÖRÜLMEMİŞ ZAFER

Atatürk, 1927'deki tarihi Nutuk'unda Lozan zaferini şu ifadelerle değerlendirir: "Lozan Barış Antlaşması'nın ihtiva ettiği esasları, diğer barış teklifleriyle daha fazla mukayeseye mahal olmadığı fikrindeyim. Bu antlaşma, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastın yıkılışını ifade eder bir vesikadır. Osmanlı devrine ait tarihte emsali görülmemiş bir siyasi zafer eseridir." (ATABE, c.20, s.270.)

Sonraki Haber