Lübnan Cumhurbaşkanı’nın parti yöneticisi Beşir Haddad: Türkiye doğal gaz işbirliğinde potansiyel stratejik ortak
İsrail ile deniz anlaşması müzakerelerini sonuca ulaştıran Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın parti yöneticisi ve müzakerede yer alan uzmanlar, gazetemizin sorularını yanıtladı. Partinin uluslararası ilişkiler sorumlusu Haddad, Türkiye doğal gaz alanında ‘potansiyel bir stratejik ortak’ dedi.
Lübnan ile İsrail arasında yapılan deniz yetki sınırı anlaşmasının bölgedeki dengeleri nasıl değiştireceği tartışılıyor. İki ülke yetkililerinin 31 Ekim’den önce Birleşmiş Milletler nezdinde bir araya gelerek anlaşmayı imzalaması bekleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın yürüttüğü müzakere sürecinin sonunda varılan uzlaşıya Hizbullah da destek verdi. Anlaşmada Kariş sahası gibi Lübnan ile İsrail arasında sıcak çatışmaya yol açabilecek bölgenin durumu da açıklığa kavuşturuldu.
Türkiye’yi de yakından ilgilendiren anlaşmayı, Lübnan tarafında müzakerelerin başında bulunan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın kurucusu olduğu Özgür Vatan Partisi’nin Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Beşir Haddad’la konuştuk. Müzakere heyetinde yer alan uzmanlar da yanıtlara katkı sundu. Haddad, Türkiye’yi doğal gaz alanında işbirliği için “potansiyel bir stratejik ortak” olarak görmek istediklerini söyledi. Aralık ayında yapılacak lisanslama ihalesinde Türkiye Petrolleri’nin katılımını görmekten memnun olacaklarını belirtti.
KANA’DA EGEMENLİK HAKKINDAN VAZGEÇTİLER
Öncelikle anlaşmada Lübnan’ın ne kazandığı, İsrail’in hangi tavizleri verdiği sorularını yönelttik. Lübnanlı yetkililer, “kendilerine ait tüm blokları korumayı başardıklarını” söyledi. Belirlenen sınıra 5 kilometre mesafede bir sahanın da güvenlik sebebiyle daha sonra çözüme kavuşturmak üzere bırakıldığını belirtiliyorlar.
Lübnan’ın en önemli kazanımlardan birisi, ihtilaflı Kana sahasının Lübnan tarafından kullanılması için gerekli tüm teminatların verilmesi oldu. Haddad, “İsrail böylece Kana sahasına ilişkin egemenlik haklarının bir kısmından vazgeçti.” diyor. İsrail’in bunun karşılığında Fransız Total enerji şirketinin hissesinden pay alacağını belirtiyor.
Daha önce Cumhurbaşkanı Mişel Avn, İsrail’le kesinlikle işbirliği yapılmayacağını açıklamıştı. Son durumda Lübnan, istediğini aldı ve Kana sahasının tüm egemenlik haklarına sahip oldu. İsrail ise sahada faaliyet yürüten Total’in hissesinden pay alarak bu tavizi kabul etti.
HİZBULLAH KORKUSU GERİ ADIM ATTIRDI
Lübnanlı yetkililer, İsrail’in Kariş sahasına dair 2021’de tek taraflı bir planı olduğunu hatırlatıyor. Buna göre İsrail, yüzer platform diye de anılan “Yüzdürme, Üretim, Depolama ve Yük Boşaltma” (FPSO) gemileri inşa ederek Kariş doğal gazını çıkarmayı hedefliyordu. Haddad, “Şimdi acele etmelerine yol açan esas motivasyonları, azami kâr sağlamaktır.” diyor.
Kariş sahasıyla ilgili olarak Özgür Vatan Partisi’nin koalisyon ortağı Hizbullah’ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, “İsrail’in tek taraflı egemenlik gaspına izin vermeyeceğiz.” diyerek bölgede yürüyen petrol arama-çıkarma çalışmalarının askeri saldırının hedefi olacağını ilan etmişti. Bu güvensiz ortamda uluslararası enerji şirketleri de bölgede faaliyet yürütmeye yanaşmadı. Ukrayna Savaşı dolayısıyla petrol fiyatlarının tırmanmasıyla, bölgedeki petrol ve doğal gazın dünya piyasasına açılması ABD için de bir öncelik haline geldi.
Haddad bu gelişmeleri “Bir yandan gaz fiyatları rekor düzeyde yüksek seviyelere ulaşırken diğer yandan Amerikalılar her şeyin ötesinde istikrarın sağlanması için bastırdı.” ifadeleriyle özetliyor. Eski Başbakan Binyamin Netenyahu ve ABD’li siyonist lobisinin ateşli destekçileri, anlaşmayı “Hizbullah’a verilen bir taviz” olarak kıyasıya eleştirdiler. Lübnan tarafının açıklamaları da, ABD ve İsrail’in, Hizbullah’ı da ikna eden bir anlaşma sağlanmadan Kariş sahasında enerji faaliyeti yürütmenin mümkün olmayacağını kabul ettiğini gösteriyor.
Kısacası, hem Lübnanlı yetkililerin, hem İsrail ve ABD’den açıklamalar, “Hizbullah’la çatışma korkusuyla İsrail’in ciddi tavizler verdiği” yorumunu doğruluyor.
KARİŞ RUSYA’NIN ALTERNATİFİ OLAMAZ
ABD’nin taviz olarak yorumlanan bir diğer hamlesi de Venezuela’da yaşanmıştı. ABD Başkanı Joe Biden’ın görevlendirdiği bir heyet, “gayrımeşru” ilan ettikleri Nicolas Maduro’yu ziyaret ederek uluslararası enerji şirketlerinin Venezuela’da faaliyet yürütmesini mümkün kılan bir anlaşma imzalamışlardı. Benzer bir durumun Lübnan’da da yaşandığı görülüyor.
Ancak Lübnan tarafı, İsrail’in bu anlaşmayla piyasalara sunacağı miktarın, Rusya’dan gelen doğal gazın yerini tutamayacağına işaret ediyor. Haddad, Kariş sahasının en yüksek kapasitesinin Rusya’nın Avrupa’ya sağladığı doğal gazın yüzde 3’ünden daha azına tekabül ettiğini belirtiyor. Bu nedenle, petrol krizine hızlı bir yanıt vermekten ziyade, İsrail’in bölgesel normalleşme sürecine katkı sağlama gibi amaçlar da öne çıkıyor.
FİLİSTİN DEVLETİ KURULUNCA ANLAŞMALAR GEÇERLİ OLACAK
Filistin konusu, Hizbullah için olduğu kadar, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Özgür Vatan Partisi için de önemli. İsrail’le bir anlaşma yapılmasıyla ilgili kaygılardan biri, Filistin’in konumunu zayıflatacak olması. Ayrıca bölge ülkeleri, İsrail’in “normalleşme” sürecine de kuşkuyla yaklaşıyor. Dolayısıyla Lübnan tarafının Filistin konusundaki tavrı da merak konusu.
Haddad, henüz deniz bölgesinin İsrail’in kıta sahanlığı olarak sayıldığından hareketle, Filistin devleti bir gün kurulduğunda, anlaşmanın olduğu gibi Filistin’le Lübnan arasında geçerli olacağını söylüyor.
TÜRKİYE ARALIKTA DOĞAL GAZ LİSANSLAMA TEKLİFİ VEREBİLİR
Lübnanlı yetkililere, Türkiye’nin son yıllardaki yatırımları ile dünyanın en büyük ve modern sondaj ve sismik araştırma filolarından birini kurduğunu söylüyoruz. Hidrokarbon rezervlerinin çıkarılması konusunda Türkiye’yle işbirliği potansiyelini soruyoruz.
Haddad, Lübnan’ın dünyanın her yanından şirketlere açık olduğunu belirtiyor. Türkiye Petrolleri’nin Lübnan hidrokarbon sahasıyla ilgili bir önceki lisanslama ihalesinde ön aşamadan geçtiğini ancak daha sonra teklif vermediğini söylüyor. Bunun Hintli ONGC şirketiyle potansiyel ortaklığın suya düşmesi sebebiyle olduğunu da kaydediyor. Lisanslama kurallarına göre 3 firmanın ortak bir iştirak kurarak ihaleye girmesi gerekiyor.
Haddad devamında henüz işbirliği kapısının kapanmadığını belirterek Türkiye’nin mevcut fırsatları değerlendirebileceğini söylüyor: “Aralıkta tüm sahalar için ikinci lisanslama turu yapılacak. Eğer Türkiye teklif verir ve katılırsa, Lübnan bundan büyük memnuniyet duyacaktır.”
Dahası, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın partisinin uluslararası yöneticisi Haddad, Türkiye’yi potansiyel bir stratejik ortak olarak gördüklerini de belirtiyor. Haddad’ın şu cümleleri, Türkiye’de ilgili kurumları için önemli bir çağrı niteliğinde: “Doğal gaz sahalarımızın geliştirilmesi, üretim ve ihracat yapılması için Türkiye’nin potansiyel bir stratejik ortak olacağını öngörüyoruz. Özellikle Türkiye’nin boru hattı şebekesi ve Türkiye pazarı ya da ihracat kanalıyla bunun yapılabileceğini düşünüyoruz.”
GÜNEY KIBRIS YERİNE TÜRKİYE’YLE ANLAŞMA
Lübnanlı yetkililere Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle (GKRY) 2007’de imzalanan deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmasını da soruyoruz. Anlaşma Lübnan Parlamentosu’nda onaylanmadı. Ayrıca Lübnan’ın GKRY yerine Türkiye ile yapacağı bir anlaşmanın, ülkeye 3.957 km² deniz alanı kazandıracağı görülüyor. Türkiye’yle anlaşma neden olmasın?
Haddad, sorumuzu diplomatik bir şekilde “Güney Kıbrıs’la ilgili parlamentodan geçen bir yasa değil ama kabine kararı var.” sözüyle yanıtlıyor. Bunu parlamentoda yasalaşmamasının bir sebebi olduğu ve kararın değişmeye açık olduğu şekilde yorumlayabiliriz. Nitekim Haddad’ın Türkiye’yle enerji işbirliği konusunda söyledikleri de bunun ipuçlarını veriyor.