Lübnan’dan İsrail’e uzanan yer altı dünyası

Hizbullah, 80'lerden beri Lübnan'ın altında bir tüneller diyarı oluşturuyor. Bir örümcek ağı gibi yayılan bu yer altı yapıları, gerilla savaşı olduğu kadar konvansiyonel savaş için de tasarlandı. Saldırı tünellerine fırlatma rampasına sahip kamyonlar dahi girebiliyor ve füze fırlatabiliyor

HAMAS'ın savunmasının bel kemiğini oluşturan tünellerin çok daha gelişmişi, karmaşığı ve niteliklisi Lübnan'ın altında yer alıyor. Sınırın diğer tarafına kadar uzanan bu yer altı dünyası, Gazze'dekiler kadar bilinmiyor, gizemini koruyor ve İsrailli muhataplarını ürkütüyor.

İsrail ordusunun güney Lübnan'a bir işgal girişiminde bulunması durumunda kendisini nelerin beklediğini sık sık yayınlarımızda vurguluyoruz. Bu bağlamda savunma analistleri, Hizbullah'ın 150 bin roketlik cephaneliğine, balistik füzelerine, İHA'larına, hava savunma sistemlerine, tanklarına, istihbarat becerilerine, 100 bin savaşçısına ve elbette elit Rıdvan Gücü'ne yoğunlaşıyor. Hizbullah'ın savunmasının omurgasını oluşturacak olan tüneller ise İsrail ordusu Lübnan'a girdiği takdirde gündemin ilk sırasına çıkacak patlayıcı potansiyele sahip.

Roketatarlı kamyon solda, füze fırlatma sistemi orta kısımda görülmekte

İSTİLA İÇİN HAZIRLIK ALANLARI

Lübnan'daki bu geniş yer altı dünyası ilk olarak İsrail'in 2018 yılında Kuzey Kalkanı Harekatı’nı başlatmasıyla gündeme geldi. Altı haftalık süre zarfında Lübnan'dan İsrail'e kazılan altı tünel ortaya çıktı.

Keşfedilen en büyük kol 79 m. derinliğe, 9,15 km. uzunluğa sahipti. Yetkilileri daha da telaşlandıransa kolun 76 m. boyunca İsrail içlerine doğru uzanmasıydı. Orduya göre bulunan tüneller, Hizbullah savaşçılarının sınır bölgesindeki yerleşimlere sızma faaliyetleri ve saldırı için tasarlanmıştı. Klima, telefon hatları, raylı sistemler ve sınır ötesi istilalar için hazırlık alanları içeriyordu. Tel Aviv o ana kadar Lübnan'ın kayalık yapısı nedeniyle Gazze'dekine benzer bir yer altı sisteminin oluşturulamayacağına inanıyordu. Tünellerin keşfi bu düşünceyi altüst etti.

İsrail merkezli Alma Enstitüsü'nün Araştırma Birimi Başkanı Tal Beeri, Lübnan'ı “Tüneller diyarı” olarak adlandırıyor. İsrail askeri istihbaratına uzun yıllar hizmet ettikten sonra binbaşı rütbesiyle ordudan emekli olan Beeri'nin araştırmaları Lübnanlı bir Hristiyanın 2008'de verdiği birtakım “ipuçları” ile başlıyor. Uzman zamanla yerleşimcilerden alınan görgü tanığı ifadeleri, videolar ve haritalar dahil olmak üzere geniş bir kanıt koleksiyonu oluşturuyor. Ortaya çıkan manzara, İsrail ordusunun 2018'de keşfettiğinin sadece küçük bir kesit olduğunu ortaya koyuyor. Enstitü bu arada araştırmaların ana unsurlarından biri haline gelecek güney Lübnan'daki 36 yer altı poligonunu gösteren bir de harita buluyor.

Beeri poligonların anlamını şu şekilde açıklıyor: "Bunlar, Hizbullah'ın İsrail işgaline karşı savunma planının bir parçası olarak hazırlanma merkezlerini işaret etmektedir. Her bir hazırlık merkezi, kendi yer altı tünellerinden oluşan bir ağa sahiptir. Tüm bu merkezler arasında, birbirleriyle bağlantılı bölgesel tünellerden oluşan bir altyapı inşa edilmiştir."

PROFESYONEL OTORİTE PYONGYANG

Lübnan yer altı dünyasının inşası Gazze'dekinden çok daha önce başladı. Alma'nın raporunda, tünel ağlarının tasarımı ve inşasında hem Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) hem de İran merkezi bir rol oynadı deniyor. İlk tünel kazma projelerinin 80'lerin başında başladığı ve 90'ların sonlarında KDHC gözetiminde büyük ölçüde hız kazandığı belirtiliyor. Rapora göre Hizbullah, 1950'lerden beri kayalık zorlu arazilerde askeri amaçlı tüneller inşa etmede biriktirdiği geniş deneyim nedeniyle Pyongyang'ı “profesyonel otorite” olarak görüyor.

TÜNELDEN BALİSTİK FÜZE

Lübnan'da esas olarak dört tip tünel var. Birincisi yer altı ağının atardamarları olan saldırı amaçlılar. Bir bölgeden diğerine giden büyük ve uzun yapıya sahip bu tünellerin içerisine araçlar ve çok namlulu roketatarlı kamyonetler dahi girebiliyor. Beeri, bu stratejik tünellerde yüzeyden yüzeye balistik füzelerin de kullanılabileceğini kaydediyor. Saldırı tünelleri sayesinde fırlatma sahasının yeri neredeyse hiç belli edilmeden roket ve füzeler ateşlenebiliyor. Rampalar hızlı bir şekilde ve farkedilmeden yer değiştirebiliyor.

Raporda şu ifadeler kullanılıyor: “Teorik olarak, fırlatma sahasına bir platform ya da tünelden yukarı çıkan bir yamaç inşa edilebilir. Kamyon tünelden çıkar, ateşler ve geri iner. Biri alanın üzerinden uçtuğunda, görebildiği tek şey dağdır. Fırlatma alanını bulmak çok zor. Hızlı ve mobil bir şekilde füze fırlatabilirler.”

CELİLE'NİN İŞGALİ VE RIDVAN GÜCÜ

İkinci olarak taktik tünelleri görüyoruz. Bunlar, savaşçıların ve motosikletlerin hareket etmesi için tasarlandı. Köylere yakın yerlere kurulan taktik tüneller, savaşçılar için gizlice hareket etme, tünellerden hızlıca çıkma ve ateş edip geri çekilme, içerideki cephaneliklerden yeniden silah sağlama, dinlenme ve tekrar ortaya çıkma imkanı sağlıyor. Gerek saldırı gerek taktik tünellerin bazıları İsrail sınırının ötesine geçiyor.

Yakınlık tünelleri olarak tanımlanan üçüncü tip, saldırı amaçlılara benziyor fakat daha kısa. Sınıra kadar erişim sağlasa da İsrail'e uzanmıyor. Daha çok savaşçıları sınır bölgelerine yaklaştırmak ve istila faaliyetleri için tasarlanmış gibi görünüyor. Bu noktada raporda şu ifade yer alıyor: “Celile'yi işgal etmeyi planlayan elit Rıdvan Gücü'nünki gibi faaliyetlerden bahsediyoruz.” Bir de son olarak patlayıcı tüneller var. Bunlar sadece içine patlayıcı yerleştirmek amacıyla kazılıyor. İsrail ordusu yaklaştığında uzaktan patlatılmak üzere stratejik konumlara inşa ediliyor.

KABUS SENARYOSU

Şu anda bilinen Lübnan tünel sisteminin kapsamlı yapısı ve sınırın ötesine sızan meçhul kollar, İsrail'de ciddi endişelere yol açıyor. Özellikle de HAMAS'ın Gazze'deki tünellerden nasıl fayda sağladığı ve dokuz aydır süren işgale rağmen yüzde 80'inin hala kullanılabilir durumda olduğu göz önüne alındığında. Filistin Direnişi'ni hala ayakta tutan ana unsurlardan birinin tüneller olduğunu biliyoruz.

Hizbullah'ın savaş gücü açısından HAMAS'tan çok daha üstün olduğu, inşa ettiği tünellerin çok daha nitelikli ve çeşitli olduğu da düşünüldüğünde, olası güney Lübnan işgalinin İsrail açısından daha korkunç bir kabusa dönüşeceğini öngörmek zor değil. Hizbullah'ın Direniş Ekseni'nden alacağı gönüllü yardımı, Lübnan'a muhtemel savaşçı akınını saymıyoruz bile. İsrail liderliği boşuna üst perdeden tehditler savurup, alttan alta meseleyi diplomatik çabalarla çözmeye çalışmıyor.

AHTAPOTUN KOLLARI

Alma Enstitüsü'nün raporu bu stratejik yer altı yapısının Lübnan'ın güneyi ile sınırlı olmadığını, bölgesel bağlarla Beyrut'a, oradan da kuzeyde Suriye sınırına kadar uzandığını ortaya koyuyor. Tüm tünellerin toplam uzunluğunun yüzlerce kilometreye ulaştığı tahmin ediliyor. Yeraltı sistemi, birden fazla bağlantı koluna sahip teknolojik olarak son derece karmaşık tüneller içeriyor.

Tüneller, üç stratejik bölgede yoğunlaşıyor ve bölgeler arası kollarla birbirine bağlanıyor:

- Beyrut bölgesi - Hizbullah'ın merkez karargâhı.
- Bekaa bölgesi - Hizbullah'ın lojistik operasyonel omurgası.
- Güney Lübnan - Hizbullah'ın savunma mevzileri.

Sonraki Haber