Lübnanlı siyasetçi Haddad Aydınlık'a konuştu: İsrail Batı'ya yük oldu

İsrail’in kendisini yaratan Batı bloğuna yük olmaya başladığını belirten Beşir Haddad, İsrail ekonomisinin giderek zayıfladığının altını çizdi. Lübnanlı siyasetçi, İsrail halkının devletlerine karşı güvenlerinin de azaldığını vurguladı ve ‘İsrail rüyası yavaş yavaş ölüyor.’ dedi

Filistin’de yaşanan gelişmeleri, bölgedeki gaz yataklarının varlığı ve jeopolitik rekabet çerçevesinde Lübnan’ın eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın kurucusu olduğu Özgür Vatan Partisi’nin Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Beşir Haddad’la ve Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.

‘FİLİSTİNLİLER KABİLİYETLERİNİ ORTAYA KOYDU’

Beşir Haddad öncelikle HAMAS'ın 7 Ekim'deki “Aksa Tufanı” operasyonunu değerlendirdi: “Aksa Tufanı kesinlikle herkesi şaşırtan bir operasyon oldu. İsrail'in hem Gazze'de hem de Batı Şeria'da Filistin halkına yönelik saldırılarının bir birikimi olarak ortaya çıktı. Her yıl öldürülen Filistinlilerin sayısı yaklaşık 700'e ulaşmış, kolonizasyon hızlandırılmış ve Filistin davasını tasfiye etmeyi amaçlayan bir politika izlenmiştir. Amaç başlangıçta kurbanların intikamını almaktı ancak bunun normalleşme, ekonomik yollar, petrol ve gaz gibi diğer stratejik konular üzerinde kesinlikle sonuçları olacaktır. Filistinliler yeni gelişmiş kabiliyet ve becerilerini (savaş becerileri ve istihbarat olsun) açıkça ortaya koydular.”

Beşir Haddad ve Remi Menhem 9 Eylül 2022’de Vatan Partisi Lideri Doğu Perinçek ile görüşmüştü.

‘ABD’NİN SÜREKLİ DESTEĞİNE İHTİYAÇ DUYUYOR’

Batı’nın İsrail’e verdiği desteği değerlendiren Haddad, Gazze’deki çatışmaların bölgede bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceğini şöyle aktardı: “Askeri müdahalenin seviyesi (ABD'den) gerçekten de şaşırtıcıydı. Sanırım kimse bunu beklemiyordu. Bence bunun amacı:

a. İsrail'i seçim nedeniyle teknik olarak desteklemek,
b. Çatışmanın büyümesine yol açabilecek hesapsız adımları engelleyerek İsrail'i “kendinden” korumak,
c. İsrail'i İran ekseninden gelebilecek olası bir saldırıdan korumak,
d. Çin ve Rusya'ya müdahale etmemeleri için sinyal göndermek. Bu aynı zamanda kendisini yaratan Batı bloğuna “yük” olmaya başlayan bir İsrail'i de gösteriyor. İsrail artık kendi ayakları üzerinde duramıyor ve varlığını sürdürebilmek için ABD'nin sürekli desteğine ihtiyaç duyuyor. Yenilmezlik efsanesi öldü. Süreç 2000'de Güney Lübnan'dan çekilmesiyle başladı, ardından 2006'daki aşağılayıcı yenilgisi geldi ve bu ay Aksa Tufanı yaşandı ve bunun tek özelliği İsrail topraklarında gerçekleşmiş olmasıydı. İsrail kesinlikle eskiden bildiğimiz ve algıladığımız İsrail değil. Olayların gidişatını Gazze savaş alanındaki sonuç belirleyecektir. Filistin direnişi iyi hazırlanmış, yılların deneyimine ve İsrail'in insan kapasitesini aşan insan kapasitesine sahip ve bu da İsrail'e tek bir seçenek bırakıyor, o da masum sivilleri vurmak ve altyapılarını yok etmek. Ayrıca Filistinli nüfusu komşu ülkelere (Mısır ve Ürdün) nakletme hayallerini de gerçekleştirmeye çalışacaklardır. Güney Lübnan'dan Suriye, Irak ve Yemen'e kadar İsrail ve ABD'ye karşı operasyonlar yürütüldüğünü görebiliyoruz. Bunların, bu eksenin “kırmızı çizgilere” saygı gösterilmemesi halinde çatışmaya tam ölçekli olarak katılmaya hazır olduğuna dair mesajlar olduğu açıktır. Şimdilik bir tırmanma ve tam bir savaş beklemiyorum. Ancak durum her an değişebilir.”

‘İSRAİL HALKININ GÜVENİ AZALIYOR’

Haddad, Gazze’deki esas meselesinin sadece enerji yataklarına sahip olmak olmadığına, İsrail’in ciddi şekilde güç kaybettiğine ve İsrail rüyasının sona ermek üzere olduğuna dikkat çekti. Lübnanlı siyasetçi İsrail’in ana hedefini şöyle anlattı:

“İsrail'in ana hedefi Filistin davasını tasfiye etmektir. Son olayların, bazı tahminlere göre günde yaklaşık 1 milyar dolar kaybeden İsrail ekonomisi üzerinde açık bir etkisi oldu. Zaten açılmış olan gaz sahaları çalışmayı durdurdu. Ancak İsrail için daha da önemlisi, İsrail halkının güveni azalıyor, yerleşimciler evlerine geri dönmeyi reddediyor ve “vaat edilmiş topraklardan” uzaklaşan “istila edilmiş” bir göç görmeye başlıyoruz. “İsrail rüyası” yavaş yavaş ölüyor. Gazze kıyılarındaki potansiyel gaz yataklarından faydalanmak elbette İsrail'in bir hedefi... ama önce savaşı kazanmaları gerekiyor ki bu da şimdilik çok uzak bir hedef.

‘SALDIRI OLMASA DA İSRAİL GAZZE’YE GİRECEKTİ’

Dr. Barış Adıbelli de bölgede jeopolitik rekabete dikkat çekerek, ABD’nin Orta Doğu’da elini güçlendirmeye çalıştığına vurguladı. Adıbelli, HAMAS’ın operasyon yapmasaydı da İsrail’in Gazze’ye saldırı başlatacağını belirterek, şunları anlattı:

“Bir soruyla başlayalım. HAMAS saldırmasa İsrail saldırmayacak mıydı? Evet, HAMAS bir etki- tepki yaptı. İsrail’de karşılığında sözde misilleme adı altında katliam yapıyor. İşin özü, İsrail, HAMAS saldırmasa da Gazze’ye bir operasyon düzenleyecekti. Netanyahu 22 Eylül’de Birleşmiş Milletler’de elindeki haritayı gösterdiği zaman Filistin yoktu. Yani yeni bir Orta Doğu vardı kafalarında. Suudi Arabistan ile de normalleşme sağlanmaya çalışılıyordu ve akabinde Çin, Orta Doğu’ya daha fazla yerleşmeden cerrahi bir operasyon yapacaklardı. Yani İsrail HAMAS’ın saldırıları olmasa da bir bahaneyle Gazze’ye girecekti.”

BÖLGEDEKİ GAZ YATAKLARI

Gazze hem açıklarındaki gaz yatakları sebebiyle hem de konumu itibariyle bölgeye kurulabilecek bir dağıtım tesisi için önemli bir bölge. Dolayısıyla İsrail burada Filistinlilerin yaşamasını istemiyor. Çünkü burada Filistin’in varlığı demek onlara kira vermek demek. İsrail’in isteyeceği en son şey elinde silah olan Filistinli değil, cebinde parası olan zengin Filistinli. O yüzden Gazze’yi insansızlaştırmak istiyorlar. Bölgede 21.yüzyılın jeopolitik savaşı yaşanıyor.

‘EN KİLİT BÖLGE ORTA DOĞU’

Bölgeyi sadece Filistin- Gazze olarak değerlendirirsek sınırlı bir sonuca ulaşırız. ABD, Doğu Akdeniz’de ve Ege’de Çin’in Kuşak ve Yol projesini budamaya yönelik hamleler yaptı. Orta Asya’da “Orta Asya-ABD Devlet Başkanları Zirvesi” yaptı. Buralarda ne konuşuldu tam bilgi sahibi değiliz, ABD buralarda Çin’in önünü kesecek adımlar attı. Öte yandan Türkiye’nin konumu, Zengezur konumunun da açıklaması ile yükselecek. Yakın zamanda da İran Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geliyor. Bu yakınlaşma tabi ABD’yi hemen rahatsız etti. ABD Dışişleri Bakanı Blinken Türkiye’ye gelecek dendi, henüz teyit edilmedi. Planlanan bir gezi değildi bu İran ziyaretinin ardından bu adım atıldı.

Öte yandan ABD, Suriye’de militanlarını beslemeye devam ediyor. ABD’nin bölgedeki esas planı bir terör devletçiği kurmak. İkinci İsrail projesi. Suriye’nin doğusu ile Irak’ın kuzeyini birleştirecek ve buna bir de denize çıkış sağlaması gerekiyor. Bu bölgedeki petrol enerjisi ile kendini finanse edebilecek bir bölge ve İsrail ile Amerika bu bölgeyi silahlandıracak, eğitecek. Orta Doğu’nun başına ikinci İsrail’i bela edecekler. Netanyahu bu projeyi açık ediyor. ABD’nin memnuniyetsizliği de biraz bu yüzden. ABD olmadan İsrail bölgede hiçbir şey yapamaz.

Bölgede planlardan biri de Lübnan’da Hizbullah’a boyun eğdirmek ve etkisiz hale getirmek. İran’ın da etkisi kırılmak isteniyor, Nükleer anlaşmalar, ambargo koyulan paralar… Mısır’a da aynısı yapıldı, ‘Aç Refah Kapısı’nı borçlarını öderiz’ dediler. Dünya da bir jeopolitik yarış var. Burada da en kilit bölge Orta Doğu. ABD’nin bölgeye gelen iki gemisi de bunu gösteriyor. Doğu Akdeniz’e bir ayar çekmek için getirildi o iki gemi.

ÇİN’İN TAVRI

Çin’de gelirsek, Çin nasıl Mustafa Kemal Atatürk, “yurtta sulh cihanda sulh” anlayışı ile hareket ediyorsa Çin de militarist bir tavra bu yüzden girmiyor. Onlarında böyle bir yaklaşımı var. Mesela Çin, ‘dünya ülkeleri tek bir ülkeye muhtaç olmasın, Birleşmiş Milletleri güçlendirelim, hepimiz onun şemsiyesi altına girelim’ diyor. Bu anlamda Çin bölgeyi diplomatik şekilde temaslarla izliyor. Zaten Çin’in NATO gibi bir aracı da yok.

Sonraki Haber