Aziz Nesin’i otelden çıkaran Kaleli: Aziz Abi Zayıf Görünmek İstemedi
Aziz Nesin'i, Madımak Oteli'nde ölümün eşiğinden döndüren Lütfi Kaleli o anları anlattı. İşte Nesin'in katliamdan kurtuluşu...
2 Temmuz 1993’te tertiplenen Sivas’taki Madımak Oteli katliamında Yazar Aziz Nesin’i otelden çıkaran Lütfi Kaleli Aydınlık’a konuştu.
2 Temmuz 1939’da Malatya’da doğan Araştırmacı-Yazar Lütfi Kaleli için 2 Temmuz 1993 buruk bir gün. Acı günün doğum gününe denk gelmesini “Kaderimiz buymuş” diye niteleyen Kaleli, bugün İstanbul ve Yalova’da yaşıyor. İlerleyen yaşı ve rahatsızlıklarına rağmen çalışmalarını sürdüren Lütfi Kaleli’nin öykü, çocuk öyküsü, roman ve araştırma-inceleme dallarında otuzun üzerinde eseri bulunuyor. Ülkenin önde gelen muhtelif dergilerinde çok sayıda makalesi yayınlanan ve çeşitli ödüller de alan Kaleli, Madımak Oteli önündeki vahşetin dünyada ender görülen bir felaket olduğunu söyledi.
Kışkırtmayı “Cumhuriyet karşıtı bir ayaklanma” olarak tanımlayan Kaleli, “Aziz Abi” şeklinde bahsettiği Aziz Nesin’i otelden nasıl çıkardığını, o anlarda yaşananları anlattı.
‘SLOGANLAR AMACI ELE VERİYOR’
1994 yılında Alevi-Bektaşi Temsilciler Meclisi Başkanlığı da yapan Lütfi Kaleli, “Aziz Nesin’le Türkiye Yazarlar Sendikası’nda beraber görev yapıyorduk. O başkan, ben de denetim kurulu başkanıydım. Sivas’ta da yan yanaydık. Ben de etkinliklerde konuşmacıydım” cümleleriyle başladı. Kışkırtıcıların önceden organize edilerek şehir dışından getirildiğini öne sürdü. Atılan sloganların esas amacı ele verdiğini savunan Kaleli şöyle devam etti:
“Sivas’ın dışından gelen teröristler önceden organize edilmiş. Güya Aziz Nesin’i engellemek istiyorlardı ama attıkları sloganlar esas amaçlarını ele veriyordu. ‘Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak’, ‘Şeriat gelecek, laiklik-demokrasi gidecek’ gibi sloganlar atıyorlardı.”
NESİN’E YOĞUN İLGİ
Kaleli, Sivas’ta her şeye rağmen Aziz Nesin’e büyük ilgi olduğunu hatırlattı. Olayların hızla büyümesinin örgütlü bir mekanizma olmadan olmayacağına değinen Kaleli şöyle özetledi:
“2 Temmuz günü Aziz Nesin büyük bir kalabalığa kitaplarını imzalıyordu. O sırada İhlas Haber’den bir muhabir bir de kameraman Nesin’e tahrik edici sorular yönelttiler. Koruma polisi baktı ki iş kötü yere gidiyor aldı Nesin’i otele götürdü. Biz de kültür merkezine Arif Sağ konserine giderken oranın basıldığını öğrendik ve otele geçtik. Aradan çok geçmeden kültür merkezini basan kitle otelin önüne geldi ve cinayet başladı. Taşlarla camlar kırıldı. Biz de ara boşluklara geçtik.”
‘ZAYIF GÖRÜNMEK İSTEMİYORUM’
Lütfi Kaleli, “Aziz Abi birinci kattaydı. İndim, onu aldım ve dördüncü kata çıkardım. Bir odaya sığındık” dedi. Daha sonra alev ve dumanların içinden geçerek canlarını kurtardıklarını kaydetti. Kaleli, Aziz Nesin’in kendisine son sözlerini şöyle aktardı:
“Bir grup Nesin’in koruma polisinin de çabalarıyla yan binaya geçti. Biz de geçmek istiyorduk ama yangından dolayı geçemedik. Aziz Abi yaşı ve rahatsızlıklarından dolayı kolay hareket edemiyordu. Oksijenimiz azalmıştı. Dumanlar odaya kadar gelince Aziz Nesin yere çökmüş vaziyette, ‘Kaleli ben bu insanlara zayıf bir Aziz Nesin göstermek istemiyorum. Beni şu yatağa yatır’ dedi. Ölüsünün bile güçlü görünmesini istiyordu. Şahsının gericilikle mücadele sembolü olduğunu biliyordu. Elinden tuttum, onu yüklendim ve alevlerin, dumanların içinden yan odaya geçtik. Orada camlar kırık olduğu için nefes aldık. Aziz Abi’yi göstermeden kırık camlardan yardım istedim.”
NESİN’E LİNÇ GİRİŞİMİ
Kaleli, otelden çıkarken linç girişimleri yaşandığını belirterek olanları şöyle ifade etti:
“İtfaiye öylece duruyordu. Merdivenini işaret ettim. Araç geldi, merdivenini uzattı. Aziz Abi’yi kucakladım ve merdivene oturduk. Bir itfaiye görevlisi bize yardıma geliyordu. Sonradan belediye meclis üyesi olduğunu öğrendiğimiz meşhur fotoğraftaki kişi ‘Esas ölmesi gereken hayvan o, niye gidiyorsun’ diye bağırarak itfaiyeciyi geri çevirdi. Sonra o önde, ben arkada inmeye çalıştık. Üzerimize taşlar yağıyordu. Aracın üzerine geldiğimizde itfaiyeci Aziz Abi’yi aşağıya itti. Düşerken basamaklardan birine tutundu kaldı ama bu sefer de itfaiyeci Aziz Abi’yi yumruklamaya başladı. Sonra bir komser araya girdi.
"Bizi indirdi ve polis arabasına bindirdi. Bu sefer de bir polis Aziz Abi’ye saldırdı. Aynı komser onu da dışarı attı ve şoföre ‘Hastaneye gidelim’ dedi. Etrafımız sarılmıştı ama komserin şoföre ‘Bas gaza, bas gaza’ diye emretmesiyle kalabalığı yararak hastaneye gittik. Hastanede doktorlar bizi kapıda karşıladı. Oksijen verdiler, organlarımızı yıkadılar. Bir hafta kurum kustuk. Aziz Abi’yi gece yarısı uçakla Ankara’ya götürdüler. Kalanlar da bir gün sonra karayoluyla Ankara’ya geçtik. Ölümün eşiğinden böyle döndük. Aziz Abi’yle o günden sonra bir daha bir araya gelemedik.”
‘ATATÜRKÇÜLERE KARAMOLLAOĞLU’NA OY VERDİRTTİLER’
Lütfi Kaleli, katliamda Temel Karamollaoğlu’nun da sorumluluğunun bulunduğunu iddia etti. Altılı Masa sürecinde CHP’nin Karamollaoğlu ile yaptığı ittifakı eleştirdi. “Sadece Alevilere yönelik bir şey değildi. Cumhuriyete ve demokrasimize yönelik bir saldırıydı” görüşünü paylaşan Kaleli şunları ekledi:
“Can kaybı 35 oldu. İçlerinde gençler ve çocuklar da vardı. Hepsi de günahsızdı. Sonraları ifadelerden ve araştırmalardan valinin yardım istediğini ama belediye başkanı olan Temel Karamollaoğlu’nun ‘Burada herşey kontrol altında’ dediğini öğrendik. Karamollaoğlu’nun buradaki suçu yadsınamaz. Oradaki teröristlerin ‘En büyük başkan, bizim başkan’ diye tezahürat yapması da bir gösterge. Nereden nereye gelindi. Atatürkçülere Karamollaoğlu’na oy verdirtildi... Çok feci bir olaydı. Sadece Alevilere yönelik bir şey değildi. Cumhuriyete ve demokrasimize yönelik bir saldırıydı. Katledilen insanlarımızın yarıdan fazlası Alevi değil. Atatürkçü aydınlarımız. ‘Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak’ sloganı amacı ortaya koyuyor. Allah yitirdiğimiz arkadaşlarımıza ve Aziz Nesin’e rahmet eylesin.”