Macron döneminin kapanacağı Fransa seçimleri

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin yenilgisinden sonra Meclis’i feshederek erken seçim kararı almıştı. Seçimlerin birinci turu yarın. Macron’un partisi ise anketlerde üçüncü sırada

Fransa seçime giderken anketler çarpıcı sonuçlar ortaya çıkarıyor. Yapılan son anketlerde Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi bu hafta içinde oylarını artırdığı görüldü; yüzde 34 olan oranını yüzde 36’ya çıkarmış durumda. İkinci sırada Melanchon’un Boyun Eğmeyen Fransa, Sosyalist Parti, Fransız Komünist Partisi, Yeşiller ve Troçkist Yeni Antikapitalist Partinin oluşturduğu Yeni Halk Cephesi yüzde 30’un altında bir oy oranına sahip. Macron’un Yeniden Doğuş Partisinin oluşturduğu merkez sağ cephe ise yüzde 19 ile üçüncü sırada. Cumhuriyetçiler ikiliye bölündü; Genel Başkanı Eric Ciotti Ulusal Birlik partisini destekleme kararı aldı.

Yamalı bohça görünümündeki Yeni Halk Cephesini oluşturan partiler arasında AB, Ukrayna, İsrail ve Rusya konusunda çelişkiler var. Daha bugünden kimin başbakan olacağı konusunda birbirlerine düşmüş durumdalar. Tek ortak noktaları Milliyetçilerin önünü kesmek. Marine Le Pen 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlandığı için Başbakan adayı olarak şu anda partinin Genel Başkanlığını yapan Jordan Bardella’yı gösteriyor.

Ipsos enstitüsü tarafından birçok medya ve kurum için yaptığı ankete göre bu seçimlere katılım oranının yaklaşık yüzde 61 ila yüzde 65 arasında. Bu oran iki yıl önceki parlamento seçimlerinde kaydedilen yüzde 47,5'lik katılım oranının oldukça üzerinde. Seçimlere üç ana grup katılıyor. Ama Uluslararası saflaşmaya göre baktığımızda aslında bu seçimlerde iki cephe var. Avrasya cephesinde olan milliyetçiler ve Atlantik cephesinde saf tutan Macron’un Merkez sağ ve Sosyal Demokrat Yeni Halk Cephesi; AB, ABD, NATO, Ukrayna savaşı ve Rusya’ya karşı tutumları bu iki cepheyi ortaya çıkarıyor.

İkinci turu 7 Temmuz’da yapılacak olan seçimlere Avrupa’da yükselen milliyetçi rüzgârı arkasına alan Ulusal Birlik Partisi, Mecliste mutlak çoğunluğu almaya en yakın tek parti durumunda. Le Monde’da Julie Carriat “Emmanuel Macron'un Ulusal Meclisi feshederek patlattığı siyasi bomba, aşırı sağ için bir sıçrama tahtası niteliği taşıyor” değerlendirmesinde bulundu. Hem AP seçimlerinde aldığı yenilgi hem de genel seçimlerde Fransız halkından yiyeceği tokatla Macron’un partisi tarih olacak ve Macron dönemi sona erecek.

MACRON’UN ‘İÇ SAVAŞ’ VE ‘PİMİ ÇEKİLMİŞ BOMBA’ SÖYLEMİ

Fransa’da milliyetçi yükseliş sistemin sağlı sollu partilerini telaşa düşürmüş durumda. Macron’un seçim sonrası “iç savaş” tehlikesinin olduğu açıklaması, Yeni Halk Cephesi’nin Fransa’ya “faşizm geliyor” şeklinde değerlendirmeleri bu partilerin seçmenlerinde endişe ve korku yaratmış durumda.

Anayasanın 5. Maddesine göre “kamu makamlarının düzgün işleyişini ve Devletin devamlılığını sağlamaktan” sorumlu Cumhurbaşkanı Macron “aşırı sağ ve aşırı sol programa sahip partilerin ülkeyi bir iç savaşa” götüreceğini söyleyerek korku yayıyor.

Le Monde gazetesinin 14 Haziran'da aktardığına göre Cumhurbaşkanı Macron yakın dostu bir patrona Meclisi feshetme kararından "memnuniyet duyduğunu" söylemesi ve “haftalardır buna hazırlanıyordum ve çok mutluyum. Pimi çekilmiş el bombamı bacaklarının arasına fırlattım. Şimdi ne yapacaklarını göreceğiz..." demesi, Macron’un ülkede bir “kaosu” kışkırttığı şeklinde değerlendirildi ve kınandı. Le Monde muhabiri “Bu fesih aynı zamanda, artık yeniden seçilemeyeceği için kendisi için tükenmekte olan bu zamanı yavaşlatmayı amaçlıyordu. Yerine başkasının geçmesi düşüncesine katlanamıyor, bu yüzden rakiplerinin planlarını engellemek için durumdan faydalanıyor." diye yazdı.

GÜNAH ÇIKARIYOR

Cumhurbaşkanı'nın 24 Haziran Pazartesi günü bölgesel günlük basında yayınlanan “Fransızlara Mektup” başlıklı açıklamasında günah çıkarıyor; Meclis’i feshetme kararını “ülkenin menfaatleri için aldım” diyen Macron Anayasa gereği üçüncü kez aday olamayacağını da belirtiyor. Bugün Meclis’te çoğunluğu olmayan ve bir azınlık hükümetiyle ülkeyi yöneten Macron, “Meclis’i feshetme kararı almasaydım muhalefet sonbaharda hükümeti devirmeye hazırlanıyordu ki bu da ülkemizi tam da bütçe zamanında bir krize sürükleyecekti” diyerek kararını savunuyor. Kararın diğer gerekçesini de şöyle açıklıyor:

“Cumhurbaşkanlığı çoğunluğu Avrupa seçimlerinde ağır bir yenilgiye uğramış, aşırı sağ ve sol oyların neredeyse yüzde 50'sini kazanmıştı… Biliyorum ki birçoğunuz için bu, endişeye, reddedilmeye ve hatta bazen bana yöneltilen öfkeye neden olan bir sürpriz oldu. Bunu anlıyor ve duyuyorum” diyerek fesih kararını savundu. Yönetim şeklini değiştireceklerini ifade eden Macron “kör değilim: Demokratik rahatsızlığın farkındayım. Halk ile ülkeyi yönetenler arasındaki bu uçurumu bir türlü kapatamadık. Evet, yönetim şeklimizin kökten değişmesi gerekiyor” diyerek “Hem aşırı sağın hem de aşırı solun ikinci turda yenilgiye uğramasını sağlamak için” kendi partisine oy verilmesini istedi.

‘YA BEN YA DA KAOS’

26 Haziran tarihli Le Figaro gazetesinin başyazısının başlığı “Ben ya da kaos”. Başyazıyı kaleme alan Yves Threard, aldığı tutum ve yaptığı açıklamalarıyla Macron’un tutumunu böyle ifade ediyor. Threard “Meclis'in feshedildiğini ilan ettiğinden beri kendisini mümkün olan her şekilde haklı çıkarmaya çalışıyor. Ama kendisini kimse duymuyor” diyor. Yazar Macron’un Sarı Yelekliler hareketinden, geçen yıl yaşanan banliyö isyanlarından “ders çıkarmadığını” söylüyor.

Parlamento seçimlerinin sonucu ne olursa olsun cumhurbaşkanı olarak "Mayıs 2027'ye kadar" Elysee Sarayı'nda kalacağını ifade eden Macron "Anayasa kendisine ne yapma özgürlüğü veriyorsa onu yapacağını" söylüyor.

Macron’un cumhurbaşkanlığı görevine devam etmesi veya istifasının tartışılma nedeni, seçim sonrası muhtemel bir hükümet krizinin ortaya çıkacak olması. Birinci senaryo: Ulusal birlik partisinin Meclis’te mutlak çoğunluğu alması durumunda, Macron hükümeti kurma görevini Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Jordan Bardella’ya verecek ve bir “cohabitation” durumu ortaya çıkacak, Yani Macron’un cumhurbaşkanlığında ve Bardella’nın Başbakanlığında ortak bir yönetim olacak.

RN birinci parti olarak mutlak çoğunluğu almazsa, kendisine verilecek hükümeti kurma görevini kabul etmeyecek. Çünkü kuracağı azınlık hükümeti birkaç gün içinde gensoruyla düşürülecektir. Mutlak çoğunluğu bulup hükümeti kurarsa bu kez de Cumhurbaşkanı Macron’un çıkaracağı zorluklarla karşılaşacak ve muhalefet tarafından sokaklar harekete geçirilecek. Bardella, böyle bir senaryoda Cumhurbaşkanı'nın istifa sorusuna cevap vermek zorunda kalacağını söyledi ve “Bu duruma yol açan, bu feshe yol açan kendisidir." dedi.

Seçimlerden sonra bir hükümet krizinin yaşanacağı bugün en çok konuşulan konu. Bu durumda Macron’un istifa etmesi gündeme geliyor. RN Lideri Marine Le Pen, "Siyasi bir çıkmaz" durumunda, "Başkan'ın siyasi bir krizden potansiyel olarak çıkmasının tek yolu istifa etmektir" açıklamasında bulunarak, bunun "bir talep" değil "bir gözlem" olduğunu da sözlerine ekledi.

‘UKRAYNA’YA ASKER GÖNDERMEME KIRMIZI ÇİZGİMİZ’

Cumhurbaşkanı Macron ile Ulusal Birlik arasındaki en önemli ayrılıklardan biri de Ukrayna’ya asker gönderme konusu. Olası bir Macron-Bardella ortak yönetimine ilişkin, Le Telegramme gazetesine verdiği röportajda Marine Le Pen, “Silahlı kuvvetlerin başı, cumhurbaşkanı için onursal bir unvandır, çünkü kesenin ağzını tutan başbakandır" uyarısında bulundu. “Jordan'ın (Bardella) onunla kavga etmek gibi bir niyeti yok ama bazı kırmızı çizgileri var. Ukrayna konusunda başkan asker gönderemeyecek," dedi. Jordan Bardella pazartesi günü Paris'te parlamento seçimleri için hazırladığı programın sunumunda “Fransız askerlerinin Ukrayna'ya gönderilmesini çok net bir kırmızı çizgi” haline getirdiğini söyledi. "Böyle bir projenin koşullarını yaratmak ya da uygulamak niyetinde değilim" dedi.

Macron’un şubat ayında Ukrayna’ya asker gönderme açıklaması üzerine Marine Le Pen X’te yaptığı paylaşımda “böyle bir açıklamanın ciddiyetini" kınamış ve “Emmanuel Macron savaş ağasını oynuyor, ama bu kadar umursamazca bahsettiği şey çocuklarımızın hayatı. Söz konusu olan ülkemizde barış ya da savaştır” demişti.

Macron yaptığı son açıklamada geri adım atarak “yarın Ukrayna topraklarına girmeyeceğiz… Topraklarımıza herhangi bir savaşın geleceğini düşünmüyorum, onu rahatlatmak istiyorum" diye ekledi.

Sonraki Haber