‘Maden Bankası kurulmalı’
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Krom Üreticileri Derneği (KROMDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Selçuk Çevik; düzenlenen basın toplantısında, madencilik sektöründe özellikle krom üretimi ve ihracatına ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye'de yaklaşık 15 bin adet maden ruhsatı olduğunun bilgisini veren Çevik, bunlardan 10 bin 136’sının işletme, 5 bin 386’sının ise arama ruhsatı olduğunu belirtti. Çevik; bu 15 bin maden ruhsatından 850 tanesinin krom madeni olduğunu ve bunların 470 tanesinin işletme, geri kalan 380 adetinin de arama ruhsatı olduğunu kaydetti. Maden bankasının kurulmasının önemli olduğuna dikkat çeken Çevik, şu açıklamayı yaptı:
“Finans sektörümüzdeki bankalar madenlere herhangi bir teminat koyamadığı için veya onlarda bir değer tespiti yapamadığı için ruhsatlar şu an bir değer oluşturmuyor. Türkiye Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) ile 2018 yılında madenlerde yeni bir döneme girildi. Değerlemeler UMREK ile yapılırsa bir değer olur. Sadece UMREK değil, JORC standartları gibi dünyada bir sürü standart var. Bunlara bizim bankalarımız çok yabancı. Nasıl SPK'dan onaylı bir eksperle değerleme yapılabiliyor ve bu birkaç günde ortaya çıkıyorsa, madenlerde de yine, bu işlerde uzmanlaşmış kişilerin olması gerekiyor.” dedi.
‘RUHSAT PARASIYLA BANKA FONLANABİLİR’
Kredi garanti ve kefalet uygulamaları yoluyla mal ve hizmet ihraç edenlerin finansmana erişim imkanlarını desteklemek için kefalet vermek üzere Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Eximbank'ın öz kaynaklarıyla 2021 yılının ekim ayında İhracatı Geliştirme (İGE) A.Ş.'nin kurulduğunu belirten Çevik, “İGE A.Ş.'den kredi almak için yine teminat mektubu ortaya koymak gerekiyor. Madenci nasıl bir teminat mektubu verebilir? Belki, aldığı fabrikanın arsasını koyabilir, ekipmanı teminat gösterebilir ama halihazırda ruhsatı gösteremez. Madenciler devlete ciddi ruhsat parası ödüyor. Bu para, genel bütçeye gidiyor. Bunlardan kaynak yaratılıp kurulacak banka fonlanabilir.” değerlendirmesini yaptı.
Madencilerin; 2022 yılında 7,6 milyar TL'lik devlet hakkı tutarı ödediğini, bunun yaklaşık 3 milyar TL'sinin ruhsat bedeli, yaklaşık 3 buçuk milyar TL'sinin ise orman kirası olduğunun bilgisini paylaşan Çevik, “2023'te yeniden değerleme oranıyla bu ödemeler yüzde 122 arttı. Buradan da bir kaynak yaratılabilir. Uç ürüne gidecek yatırımlar yapabilmek için de finansman gerekiyor. Finansman için de sektörün böyle bir yapıya ihtiyacı olduğunu vurgulamak istiyoruz.” diye konuştu.
FERROKROM 3 DOLAR KROM 27 SENT
Çevik, ferrokrom ihracatı yüzde 50 düşerken, krom ihracatının yüzde 20 arttığını dile getirdi. Türkiye’deki enerji maliyelerinden dolayı ferrokrom tesislerinin son 10 yıldaki kapasite kullanım oranının yüzde 30’un üzerine çıkmadığını kaydeden Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Krom ihracatında dünyada ilk sırada Güney Afrika var. Biz, 1 buçuk milyon ton üretirken onlar, 13 milyon ton üretiyor. Biz içeride işleyemediğimiz için mecbur satmak zorundayız. Ferrokrom olarak satarsak kilogram başı 3 dolar, normal krom olarak satarsak kilogram başı 27 sent, paslanmaz olarak satarsak 15 sent civarında.”
Mustafa Selçuk Çevik, “Çin'in dünyadaki ham madde ve ham maddeyi işleme kapasitesi Batı ülkelerini çok korkutuyor. Bunu özellikle pandemi zamanında da yaşadık. Çin kapanınca dünyada bazı son ürünlere erişemez hale geldik. En çarpıcı örneklerinden bir tanesi arabalardaki çipler. Amerika, Avrupa ülkeleri, Avustralya, Japonya gibi ülkeler, Çin'e karşı 'Mineral Güvenlik Ortaklığı' adı altında bir araya geldiler. Avrupa, kendi içerisinde ham madde ittifakı ‘ERMA’ kurumunu oluşturdu.” ifadelerini kullandı.
Avrupa'nın, Çin'e bağlılığı kırmak için ham madde üreten diğer ülkelerde yine uç ürüne giden yapılar oluşturmak için fon oluşturduğunu kaydeden Çevik, kendi sektörlerindeki krom, ferrokrom, paslanmaz çelik üretimi için üreticiyi düşük faiz oranıyla destekleyip finanse ettiklerini belirtti. Türkiye'nin de bu fondan yararlanabileceğini kaydeden Çevik, Avrupa'nın temel amacının Çin'e alternatif üreticiler oluşturarak, bu ülkeye bağımlılığı azaltmak olduğunu vurguladı.