Maden işçilerini nakliyeci gibi gösterdiler! TTK, Yargıtay kararını tanımıyor

Yargıtay, Zonguldak Kozlu müessesesinde çalışan madencileri Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) işçisi olarak tespit etti. TTK bünyesinde çalışmaları gerekirken özlük ve mali haklardan yoksun olarak taşeron çalıştırılan işçiler, haklarını istiyor

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü bünyesinde taşeron bir firmada çalışan işçiler, Zonguldak İş Mahkemelerinde açtıkları dava sonucunda Tambay Taşımacılık firması ile TTK arasındaki alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı (kanunsuz aldatıcı anlaşma) olduğu tespit edildi. Karar son olarak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından da onaylandı. Yargı kararı ile davayı kazanan işçilerin TTK işçisi oldukları tescillendi. Ancak TTK, Yargıtay’ın kurum bünyesinde işe başlatma yönündeki kararını reddederek işçileri mağdur etti. Davayı kazanan maden işçileri, 2022 yılında aynı davayı ikinci kez açmak durumunda kaldı. Bunun sonucunda da çalıştıkları alt taşeron şirket işçileri yılbaşı gecesi kapının önüne koydu.

İşçiler, Vatan Partisi’nin girişimleri neticesinde taşeron şirketteki işlerine geri döndüler. Geçen Pazar Ankara’ya gelen işçiler, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e teşekkür ederek üye oldular. Fakat işçiler, özlük ve mali haklarından yoksun oldukları taşeron şirkette değil, sendikal haklara da sahip olacakları TTK bünyesinde çalışmak istiyorlar. İşçilerden Efkan Karaaslan, işçilerin avukatı Meral Çolak ve Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Tayfun Demir süreci ve talepleri Aydınlık’a anlattı.

‘ŞİRKETİN İŞİMİZLE BAĞI YOK’

İşçilerin temsilcisi olarak konuşan Efkan Karaaslan, 2012’den bu yana TTK Kozlu müessesesinde, farklı şirketler altında ama aynı yerde aynı işi yaptıklarını, devlete çalıştıklarını fakat taşeron şirkette gözüktükleri için özlük, mali ve sendikal haklardan yararlanamadıklarını ifade ederek şunları söyledi:

“Buranın ihalesi senelik yapıldığı için şirket değişebiliyor ama biz aynı işimizi yapmaya devam ediyoruz. Esas işveren TTK. Her sorumluluğu devlete ait bir tesiste çalışıyoruz. Taşeron şirket sadece nakliye iş yapıyor ve işimizle bir bağlantısı da yok. Çalışırken kullandığımız makineler TTK’ya ait. Kurumun çalışma saatlerine göre çalışıyor, emir ve talimatları da yine TTK yetkililerinden alıyoruz.”

‘ALIRSAM EMSAL OLUR’

“Muvazaa davasını 2017 yılında ayrı ayrı açtık. Yerel mahkeme ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi alt işveren ile asıl işverenin arasındaki iş ilişkisinin muvazaalı ilişkiye dayandığı ve çalışanların TTK işçisi olması gerektiği yönünde karar verdi. Yargıtay’ın kararından sonra 2022 yılına kadar TTK’nın işe başlatma konusunda olumlu bir adım atması için bekledik ama atılmadı.

“Dava sonucu ilk belli olan Cengiz Başoğlu arkadaşımız işten çıkarıldı. Bunun üzerine işe iade davası açtı. 2017’de açtığı dava 2020’de sonuçlandı. Davayı kazandı ve mahkeme kendisinin şirkete değil, TTK’ya iadesi kararı verdi. TTK Müdürü ‘Mahkeme kararına uyup seni TTK’da işe alırsam, dava açan diğerlerini de kuruma almak zorunda kalacağım için bu bir emsal niteliğinde olacak. Bu yüzden seni TTK’ya almayacağım.’ dedi.

İŞTEN ÇIKARDI

“TTK, 2012-2017 arası geriye dönük 5 yıllık sigorta prim farklarını, ilave tediye ve kurum işçisi ile aramızdaki maaş ücret farkını yatırdı. Ama Yargıtay kararı olmasına rağmen bizi işe almayı reddetti. Reddettiği gibi, biz hala çalışmaya devam ettiğimiz için 2017’den sonra fark ücretlerini ve sigorta primlerini yatırmaya devam etmedi. 2017’de kazandığımız aynı davayı 2022’de ikinci kez yeniden açmak zorunda kaldık. İkinci kez açınca ben de dahil toplamda 11 işçiyi 2022 yılının son günü işten çıkardı.”

‘VATAN PARTİSİ’NİN ETKİSİYLE’

“O süre içinde Vatan Partisi bizimle irtibata geçti. Zaten Vatan Partisi ile tanışmamız da bu şekilde oldu. Biz eylem yapma kararı almıştık. İl Başkanı Avukat Gökhan Yılmaz ‘Size destek olacağız.’ dedi. Basın açıklaması yaptı. O basın açıklamasının etkisiyle işveren Zonguldak’ta bayağı bir gündeme geldi. Bizi geri işe çağırmak zorunda kaldı. Fakat kurum bünyesinde değil şirkete işe geri dönmüş olduk. İşletmenin ihalesi senelik yapıldığı için bize her sene sonunda çıkış verme olasılığı var. Ankara’da Vatan Partisi’ni ziyaretimizden sonra Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay arayarak, ‘Merak etmeyin bu işi halledeceğiz.’ dedi.”

‘FAZLADAN BİR KESİME KAZANÇ SAĞLANIYOR’

30 işçinin hukuk mücadelesini yürüten Avukat Meral Çolak da sorunun hukuksal boyutuna değinerek şu bilgileri verdi:

“İş Kanunu ikinci maddesi der ki: Bir işveren asıl işini alt işverene veremez. Asıl işini verebilmesi için işin gereği ve teknolojik şartın aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Bu işçilerin yaptığı iş, ayrı bir teknolojiyi gerektiren bir iş değil. Kömürün içerisindeki taşları ve kömür olmayan maddeleri elleriyle ayıklıyorlar. Orada kullanılan her türlü makine, alet TTK’nın. Taşeron firma sadece işçi temin ediyor. TTK araya bir şirket sokuyor. Fazladan bir kesime kazanç ve ucuz işçilik sağlıyor…

“Yargıtay; bu ilişkinin muvazaalı olduğunu, asıl işin teknolojik sebeplerle alt işverene verilmediğinden işçilerin baştan itibaren TTK işçisi olduklarını kabul etti, karar kesinleşti. Muvazanın kriterlerinden biri de sendikalı olma hakkını engellemek suretiyle daha az işçilik maliyetiyle çalıştırmak. Hepsi asgari ücretle çalışıyor. Bu aynı zamanda ihale sözleşmesinin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Şartnamesine de aykırı.”

BURSA’DA KABUL EDİLDİ

“Çalışma huzurunun insanın beden ve ruh sağlığının devamlılığı için bu belirsizliğin kalkması lazım. Yer altına inen insanların veya yer üstünde bu şartlarda çalışan insanların ‘Bu ay ücretimi alabilecek miyim? Bu ay şu hakkımdan mahrum muyum? Bunun için davam ne oldu?’ endişesiyle işe gidip gelmesi kadar ağır bir şey olamaz… Zonguldak’ta kazandık, kabul ettiremedik. Ancak Bursa istinaf mahkemeleri TKİ’nin ocakları hakkında 2 bini aşkın işçiyle ilgili karar verdi. TKİ işçisi saydılar. Bursa ve Zonguldak aynı işi yapıyorlar.”

SAVUNMALARDA AMASYA FACİASININ ANA SEBEBİ

Avukat Meral Çolak, geçen yıl şubat ayında Amasya’da yaşanan maden faciasında yapılan savunmaları hatırlattı. Taşeron şirket ihmallerinin ve az sayıda işçiyle yürütülen çalışmanın tüm savunmalarda ana gerekçeler arasında yer aldığını söyledi. Çolak şöyle özetledi:

“TTK’nın kurtulması için’ denilerek uygulanan şey, TTK’nın küçülmesi ve gittikçe de o hantal yapısı içinde işçinin azalması demek. İşçi sayısının azalması demek işin tam kapasiteyle yürütülememesi demektir. Amasya’daki kazanın bütün savunma veren sanıkları işçi sayısının azlığından bahsettiler. İşçi sayısı azsa bu ocakların çalıştırılmaması lazım. Amasya’daki kazanın ana sebeplerinden biridir bu. ‘Zarar ediyor’ deniliyor. Zararın sebeplerinin araştırılması gerekiyor. Bunlar hükümet politikaları. Araya taşeron şirket sokup, devletin parasını oralara aktarma. Onun dışında orada siyasi ilişkiler de geçerli oluyor. Yönetimsel bir problem var.”

SENDİKA İŞ KOLU TESPİTİ TALEP ETTİ

TÜRK-İŞ’e bağlı GMİS Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Tayfun Demir ise madende çalışan işçilerin “nakliye iş kolunda çalışıyormuş gibi” gözüktüğü için sendikaya üye olamadıklarını belirtti. “Yargı kararı ile davayı kazanan işçiler, TTK işçisi sayılmışlardır.” diyen Demir, şunları kaydetti:

“İşçiler hala alt işveren bünyesinde çalışmaya devam etmektedirler. İşçiler, TTK’da yetkili sendika olan GMİS’e üye olmak istediklerinde e-devlet sitesinde, alt işveren firmasının maden iş kolunda olmaması nedeniyle sendikamıza üye olamamaktadırlar. Sendikamız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na 12 Eylül 2023 tarihinde yazdığı yazıda; yapılan işin maden iş kolunu kapsadığı, işçilerin Anayasal hak olan sendika hakkını kullanması için taşeron şirketin iş kolunun ‘Madencilik ve Taş Ocakları’ kolu olarak tespitinin yapılması talep etmiştir.”

Sonraki Haber