Mandacının bozulan ezberi: Emperyalizm yenilmez

'Emperyalizm yenilmez' tezinin arkasında ürkekçe duran bir 'emperyalizm yenilmesin' isteği var. Özellikle Filistin’in direnişine yan gözle bakan kendince seküler atmosferde bunu görüyoruz. Afganistan’ın topraklarından ABD’yi kovduğu günlerde de bu tavır karşımıza çıkmıştı.

Filistin halkının siyonizme ve emperyalizme karşı büyük direnişinin 3. haftasına girdik. “Soba borusundan füze yaparak” vatanlarını koruyan Filistinlileri selamlıyoruz.

Ülkemizde ve dünyada Filistin-İsrail/ABD savaşı tartışılıyor. Tüm bu tartışmaların arasında dikkatimizi bir şey çekti. Türkiye’de Tanzimat’tan bu yana varlık gösteren bir grup mandacı, hep bir ağızdan aslında Filistinlilerin vatanlarını savunmadıklarını, HAMAS’ın İsrail’e çalıştığını dillendirdiler. İsrail istese bırakın HAMAS’ı tüm Filistin’i dümdüz edermiş fakat meşru zemini arıyormuş. HAMAS da bu meşru zemini yaratmış. Yoksa HAMAS'ın harekâtı karşısında İsrail’in kayıplar ve esirler vermesi, istihbarat merkezinin ele geçirilmesi, destek ziyaretine gelen Batılı devlet adamlarının çalan sirenlerle birlikte sığınaklara koşturulması, elinin ayağının birbirine dolanması mümkün müymüş? Koca İsrail(!) paraşütleriyle ve terlikleriyle harekat başlatan çapulculara yenilir miymiş hiç?

HAMAS'ın ve Filistin direniş gruplarının mücadelesi, emperyalizme ve siyonizme karşı bir halkın tam bağımsızlık mücadelesidir.

BAŞI ARINÇ ÇEKİYOR

Bu zihniyetin başını Bülent Arınç’ın çektiğini görüyoruz. Arınç emperyalizme ve siyonizme direnen mazlumlara şöyle sesleniyor: “Senin ne gücün var? Senin gıdanı bile dışarıdan gönderiyoruz, senin teknik aletlerini, ihtiyaçlarını dışarıdan karşılıyoruz. Sen iki tane uydurma füze atıyorsun, İsrail'e sinek vızıltısı gibi geliyor ama onlar diyor ki ‘Hamas bize hücum etti’, senin başına bomba yağdırıyor.”(1)

Yani aslında Arınç diyor ki, “1967 Kararları’na göre senin toprakların işgal altında, tamam. On yıllardır her gün ağırlığı çocuklar olmak üzere masum insanların İsrail askerleri tarafından sebepsiz yere öldürülüyor veya zorbalığa uğruyor, bu da tamam. Git gide daha küçük bir alana sıkıştırılıyorsun. Sana bir açık hava hapishanesinde zulüm hayatı dayatıyorlar, bu zaten tamam. Ama senin gücün yok. Karşında koskoca İsrail var, onun yanında koskoca ABD var. Senin MOSSAD’ın var mı, yok. Senin uçak gemin var mı? O da yok. O zaman paşa paşa efendilerin altında can vereceksin. Direnmeye hakkın yok. Öyle ‘Ya istiklal ya ölüm’ tarzında maceralara girişme sakın.”

Evet, tam olarak bu. Kusursuz bir mandacı yorumu. Mandacıların aşağılık kompleksi, emperyalizmin yenilmez olduğunu pompalayan ideolojik hegemonyaya duydukları itaatkarlık dünya gerçekleriyle elbette örtüşmüyor.

15 TEMMUZ'DA DA BENZERLERİ VARDI

İsrail, Filistin direnişi karşısında ağır kayıplar verdi ve vermeye devam ediyor. MOSSAD denen operasyon merkezinin aslında kağıttan kaplan olduğu ortaya çıktı. İsrail halkının büyük çoğunluğu yaşananlardan kendi hükümetini sorumlu tutuyor. Savaşın uzaması halinde İsrail’de bir iç kargaşa çıkması da olası. İsrail her gün niyetlenir gibi gözüktüğü kara harekatından her seferinde vazgeçiyor. Kara harekatına girişse dahi nasıl bir karşılık alacağını bilmiyor. ABD Başkanı Biden merdivenlerde tökezleyerek de olsa koşa koşa Netanyahu’yla sarılmaya gidiyor. Yenilenler kucaklaşıyor.

Tüm bunlar olurken “emperyalizm asla yenilmez” tezinin yenilmeme şansı var mı?

Bu tavrı ilk defa görmüyoruz. Ülkemizin tarihinde çok önemli yer tutan olaylarda da mandacılar kafalarını uzattılar ve “emperyalizm yenilmez ki” dediler.

Örneğin Türkiye, 15 Temmuz Amerikancı-Fethullahçı darbe girişimini ezerken onlar, “Bu işin arkasında Amerika olsaydı darbe başarılı olurdu” dediler. Türkiye o gece ordusuyla ve milletiyle ABD’nin ve NATO’nun askerlerine karşı vatanını savundu, Amerikan darbesini bozguna uğrattı. Ama mandacılara göre ABD ne isterse olurdu. Olmadıysa ABD gerçekten istememişti. Bu nedenle, ülkemizi işgal etme amacı güden darbe girişimi ancak bir tiyatro veya kontrollü darbe olabilirdi.

Mandacılar Türk Silahlı Kuvvetlerinin 24 Temmuz 2015’te başlattığı terörle mücadelede de kafalarını uzatıp, “TSK dağı taşı bombalıyor. ABD izin vermese nasıl PKK’ya operasyon yapacaklar. Bu bir saray savaşıdır” dedi. Türk Ordusu, ABD’nin kara gücü PKK’yı eziyordu fakat ABD’nin izni dışında bu nasıl olabilirdi!

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Avrupa’nın göbeğinde sözde Ermeni soykırımı yalanını tarihe gömerken de aynı tavrı takınmadılar mı? Doğu Perinçek AİHM’e zafer yürüyüşü başlattığında, “AİHM’den Türkiye yararına bir karar çıkmaz. Doğu Perinçek başımızı belaya sokacak” demediler mi? Onlar için Ermeni soykırımını kabul edip sonuçlarına boyun eğmek, emperyalizme boyun eğdirmekten daha kolaydı. Doğu Perinçek ne yaptı? Arşivlerden çıkan kilolarca belgeyi AİHM’e sundu. Müthiş bir savunma yaptı ve davayı Türkiye’ye kazandırdı. Mandacılara kalsa şimdi bir emperyalist yalan uğruna tazminat ve toprak ödemesi yapıyorduk. Milli Mücadele’de de böyle olmadı mı? Mustafa Kemal Paşa çok sayıda aydına, komutana göre “zır deli”ydi. Hayal ve macera dünyasında yaşıyordu. Sivas Kongresi’nde vatanın bağımsızlığından önce borçların ödenemeyeceği dolayısıyla mandanın tek yol olduğu konuşulmadı mı? Sivas Kongresi’ndeki öngörüsüz vatanseverlerle Bülent Arınç gibilerini bir tutmadığımızı not düşüyoruz. Ama biçimsel benzerliği görelim.

Yakın zamanda Afganistan’da da aynısı oldu. Afganistan’dan arkasına bakmadan kaçan ABD için “istese Taliban’ı yenerdi” nutukları atıldı. Terlikle savaşan adamlar savaş makinesini yenebilir miymiş hiç? Neden istemedi acaba?

Afganistan’dan arkasına bakmadan kaçan ABD için “istese Taliban’ı yenerdi” nutukları atıldı. Terlikle savaşan adamlar savaş makinesini yenebilir miymiş hiç? Oysa gerçek emperyalizmin yenilgisiydi.

'EMPERYALİZM YENİLMESİN'

“Emperyalizm yenilmez” tezinin arkasında ürkekçe duran bir “emperyalizm yenilmesin” isteği var. Özellikle Filistin’in direnişine yan gözle bakan kendince seküler atmosferde bunu görüyoruz. Afganistan’ın topraklarından ABD’yi kovduğu günlerde de bu tavır karşımıza çıkmıştı. “Allahuekber” diyen, terlikle dolaşan, sakallı insanlar emperyalizmle karşı karşıya gelince emperyalizmin yenilmesi korkunç bir olay haline geliyor.

Oysa örnek Atatürkçü dediğimiz Uğur Mumcu’nun, aynı Filistin direnişi gibi emperyalizme karşı yapılan 1979 İran Devrimi’ne bakışı çok öğreticidir mesela.

Uğur Mumcu’nun, aynı Filistin direnişi gibi emperyalizme karşı yapılan 1979 İran Devrimi’ne bakışı çok öğreticidir.

Mumcu 14 Şubat 1979’da yazdığı “Halkın Gücü” başlıklı yazısında, “Örgütlü halk gücü yenilmez! İran olaylarının kanıtladığı gerçek budur. Şah’ın sırmaları, apoletleri, madalyaları, tankları, tüfekleri, otomatik silahları halkın örgütlü gücü karşısında yerle bir oldu. İran yenilmez bir halkın kahramanlık türküsüdür. Zindanlarda, darağaçlarında yenilmeyen halk gücüdür bu: örgütlü halkın bilinçli birikimidir bu” diyor. (2)

Mumcu bu satırların devamında İran Devriminin lideri Humeyni’nin mücadelesini Atatürk’ün mücadelesine benzetiyor: “Humeyni, on beş yıl sürgünde kalmış dinsel bir liderdir. Devlet katında hiçbir yetkisi yoktu. Ama halkın gücünü örgütleyerek yıkılmaz sanılan Şah’ı devirdi ve acem faşizmine diş söktürmesini bildi. Humeyni, hiçbir resmi yetkisi olmadan halkın gücünü örgütlemesini bildi ve bu güçle İran (Şah) tahtını Tahran caddelerine vura vura parçaladı. Halk bir yiğitlik ve kahramanlık destanı yazdı. Gelin dostlar, bu halkı selamlayalım. Bizim Kurtuluş Savaşımız da böyledir. Mustafa Kemal, bir ‘ferd-i millet’ olarak çıktığı Samsun’dan halkı örgütleyerek, halkın gücünü sıkılı bir yumruk gibi kullana kullana ‘muzaffer ordular başkomutanı’ olmuş ve bugünkü cumhuriyetin temellerini atmıştır.”

Tam bağımsızlığı her şeyin önüne koyan, gerçek demokrasinin, egemenliğin ve laikliğin de ancak tam bağımsızlıkla mümkün olabileceğini gören kitleler açısından bugün Filistin’de emperyalizme ve siyonizme karşı tarihi bir mücadele veriliyor. Dünyanın büyük çoğunluğunu oluşturan bu kitleler, “emperyalizm yenilmez” ezberlerinin paramparça olduğunu da çok net görüyor. Emperyalist ve siyonist ülkelerin halkları da emperyalizmin yenildiğinin farkında. Yapılan araştırmalarda her 5 İsrailliden 4’ünün Filistin’de yaşananların sorumlusu olarak Netanyahu’nun soykırım politikasını gösteriyor. (3) Yine ABD ve AB’nin içinde filizlenen halk hareketleri de emperyalizmin yenildiğini haykırıyor. ABD Kongre Binasını basan kara derililer yeni dünyaya, “Biz de buradayız” diyor. Avrupa’da sokakları dolduran kitleler, çürümüş dünyadan kalan tortuları temizleyip yeni dünyaya yelken açmak için kollarını geriyor.

Emperyalizm bal gibi yeniliyor. İnsanlık yeni bir dünya kuruyor.

DİPNOTLAR

1. https://www.aydinlik.com.tr/haber/bulent-arinc-aksa-harekatini-hedef-aldi-424365, Erişim tarihi: 09.10.2023.

2. Tüfek İcad Oldu, Uğur Mumcu, 4. Basım, Tekin Yayınevi, Ankara, 1983, s.46 vd.

3. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/anket-israilde-her-5-yahudiden-4u-yasananlar-konusunda-hukumeti-sucluyor/3017028, Erişim tarihi: 12.10.2023.

Sonraki Haber