MEB: Okullarımıza Diyanet’ten personel mümkün değil…
Eğitim-İs dava açarken konuyu MEB'e sordu. MEB yazılı yanıtında, mealen şöyle dedi: Proje kapsamında okullarımıza Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından herhangi bir personel görevlendirilmesi, atanması, protokol gereğince mümkün değildir
Eğitim-İş Sendikası, ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)’ne dayanılarak, Eskişehir ve İzmir’de Milli Eğitim İl Müdürlükleri ile İl Müftülükleri arasında imzalandığı öğrenilen protokol üzerine harekete geçerek bir dava açtı. Eğitimcilerin başından beri eleştirdiği ve karşı çıktığı ÇEDES, Eğitim-İş Sendikası’nın Danıştay’da açtığı davayla idari yargıya taşınmış oldu. Sendika, İl Müftülüklerinin okullarda faaliyet yürütmesine kapı aralayan protokolün ve görevlendirme işlemlerinin iptalini istedi. Dava sürecinin, adli tatilden sonra başlaması bekleniyor.
‘PERSONEL’ DEĞİL
Eğitim-İş Sendikası haziran ayında davayı açmaya hazırlanırken, davanın muhatabı Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) resmi yazıyla bilgi verdi. ÇEDES’in hukuka aykırı olduğuna dikkat çeken sendika, Eskişehir ve İzmir’de yapılan protokollere ilişkin soru yöneltti. MEB’den, Sendika’ya gelen yazılı yanıtta mealen şöyle deniyordu: Proje kapsamında okullarımıza Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından herhangi bir personel görevlendirilmesi, atanması, protokol gereğince mümkün değildir.
‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES) MEB’in, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte, ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ teması çerçevesinde ‘etkinlikler düzenlemesine’ izin veren bir proje.
ÇEDES’e dayanılarak Eskişehir ve İzmir’de yapılan Protokol’ün ayrıntıları bilinmemekle birlikte, Milli Eğitim İl Müdürlüklerinden bazı okullara gönderilen yazıya göre, Diyanet İşleri Başkanlığı, ilk, ortaokul ve liselere ‘manevi danışmanlık’ hizmeti adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi görevlendirebilecek.
DİYANET’İN DAYANDIĞI YÖNETMELİK ŞUBATTA ÇIKTI
Müftülüklerin yetkisi, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) Görev ve Çalışma Yönetmeliğinde 16 Şubat’ta yapılan değişikliğe dayandırılıyor. Yönetmeliğe göre, DİB Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, cami ve mescitlerdeki ‘irşad’ (doğru yolu gösterme) hizmetlerini, cami ve mescit dışında da dini programlarla yürütebilecek. Genel Müdürlük, aile, kadın ve gençlik ile toplumun diğer kesimlerine yönelik dini konularda aydınlatma ve rehberlik hizmeti verebilecek. MEB'in, Millî Eğitim Temel Kanunu'nda tanımlanmış asli görevlerini başka bir kuruma devretmesi ya da paylaşması yasalara aykırı. Milli Eğitim sisteminde her türlü eğitim, materyal, eğitici desteği, mekan desteği vb. sağlanması da MEB’in yetkisinde. Anayasamızın altıncı maddesine göre de hiçbir kurum, kendisine yasalarla verilmemiş bir yetkiyi kullanamaz. Diyanet İşleri Başkanlığı da kendi alanında olmayan eğitim sistemine müftülükler aracılığıyla müdahil olamaz. 2018 yılında MEB'in bir vakıfla yaptığı ‘değerler eğitimi’ protokolü, Danıştay tarafından ‘MEB'in asli görevini devredemeyeceğine’ hükmedilerek iptal edilmişti.
İMAMLARA OKULLARIN KAPISINI AÇMAK İSTİYORLAR
Bir sendikacı, Eskişehir ve İzmir’de bazı okullara İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden gönderilen yazıya dayanarak “İmamlara artık okullar zemininde bir faaliyet alanı yaratılmak isteniyor” dedi.
Sendikacı, şu değerlendirmede bulundu:
“Biz bunu okullara gönderilen bir yazıyla öğrendik. İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Müftülüğü ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü arasında bir protokol hazırlanıyor. İl milli eğitim müdürleri okullara bir yazı gönderiyor ve bu yazıya göre o iki ilde pilot bir uygulama söz konusu. İl müftülükleri tarafından her okula belli bir imamın görevlendirilmiş olduğu ve imamların, ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ ekseninde etkinlikler yapacağı ifade ediliyor. ‘Okul dışı etkinlikler’ ifadesi geçiyor ve bir ‘iş birliğinden’ söz ediliyor.
“Böyle parçaları, üzeri örtülü ifadeleri bir araya getirerek anlamaya çalışıyoruz. Anlaşılan meselenin özü şu: Çocuklar okullardan alınıp okul dışında, örneğin işte mescitlere, camilere götürülerek çocuklara yönelik etkinlikler, konferanslar vesaire düzenlenmek isteniyor. Materyal desteğinden, kitap vesaire desteğinin sağlanmasından bahsediliyor. Yani işin gerçeği, imamlara artık okullar zemininde bir faaliyet alanı yaratılmak isteniyor. Sorun budur.”