Meclis Dış Politika Komisyon Başkan Yardımcısı anlattı: Venezuela kuşatmayı nasıl yardı?

ABD, Venezuela’ya yönelik kuşatmasında geri adım atmak zorunda kaldı. Hem muhalefet projesi dağıldı, hem de petrol üretimi konusunda tavizler verdi. Sürecin bu noktaya nasıl geldiğini, Latin Amerika’daki Bolivarcı rüzgârı ve Türkiye’yle ilişkileri Roy Daza ile konuştuk

Roy Daza, Venezuela Ulusal Meclisi Dış Politika Komisyonu Başkan Yardımcısı ve iktidardaki Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) Uluslararası Komisyonu Üyesi. Biden Yönetiminin ABD şirketi Chevron’un Venezuela petrol sektöründe sınırlı faaliyetlerine izin verme kararına atıfta bulunarak “ABD’nin kararı, ikili ilişkiler konusunda çok daha geniş tartışmalar için fırsat veriyor.” diyor. Latin Amerika’da yeni bir dönemin açıldığını vurguluyor.

Roy Daza ile Venezuela’nın diplomatik tecridi nasıl kırdığı, Venezuela-Kolombiya ilişkileri ve Latin Amerika bütünleşme umutları konusunda yaptığımız söyleşiyi okurlarımıza sunuyoruz.

ORDU-MİLLET BİRLİKTELİĞİ TRUMP’IN PLANINI DAĞITTI

  • Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti, son zamanlarda ABD’nin dayattığı diplomatik kuşatmayı kırmaya başladı. Bu nasıl oldu?

Lima Grubu ve Amerikan Devletleri Örgütü’nün (OAS) eylemleriyle beraber ABD’nin dayattığı diplomatik kuşatma başarısız oldu. Bu ülkemizin iç durumu ile ilgilidir.

2019 ile Ocak 2021 arasında ABD’nin stratejisine en büyük darbeyi vurduk.

Şunu planlamışlardı: 1) Bize karşı ekonomik abluka, 2) ülkemizin askeri işgali ve 3) Cumhuriyetimizin ve Devrimimizin yıkılması, neoliberal diktatörlüğün yeniden kurulması. Bu girişim, öncelikle devrimci önderlik ve Başkan Maduro’nun rehberliğindeki Venezuela halkının yurtsever bilinci tarafından yenilgiye uğratıldı. Halk hareketleri, işçiler ve ordu; hepsi birleşti. Özetle Venezuela halkı Trump’ın stratejisini bozguna uğrattı.

İkincisi, Venezuela’daki muhalefet bölündü. Bir kısmı 16 Eylül 2019’da hükûmetle hâlen yürürlükte olan bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, ulusal meclisin seçilmesini ve ülkenin yeniden kurumsallaşmasını sağladı.

Ülkemizde paralel hükûmet kurma girişimi bugün bir şakadan öteye gitmemektedir. Temel devlet kurumlarının hepsi eski durumuna getirildi ve işlevsel durumda.

Bu nedenle bugünkü mücadelemiz, ekonomik ablukaya karşı ve ABD ile yerel müttefiklerinin Cumhuriyet’ten çaldığı kaynakların geri alınmasına yöneliktir.

GÜÇLER DENGESİ BAĞIMSIZLIKÇILAR LEHİNE

  • Kıtadaki değişimler de bu genel diplomatik normalleşmenin bir parçası mı?

Belli ki Lopez Obrador’un Temmuz 2018’de Meksika’da kazandığı seçim zaferi ile Latin Amerika’da Venezuela ile Küba arasındaki stratejik ittifaka ve ALBA’nın (Amerika Halklarımız için Bolivarcı İttifak) direnişine dayalı yeni bir durum ortaya çıktı.

Bunu, neoliberalizmin başarısız olduğu bir bağlamda, Arjantin’de Alberto Fernandez’in ve

Kolombiya’da Gustavo Petro’nun zaferleri izledi. Bu nedenle güçler dengesi artık eskisinden çok farklı.

‘HEPİMİZ BOLİVAR’IN EVLATLARIYIZ’

  • Kolombiya’dan bahsetmişken, komşu ülkeler arasındaki diplomatik bağların yeniden tesis edilmesi çok önemli görünüyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Petro’nun zaferi sizin için ne ifade ediyor?

Bu, [2002-2010 yıllarının Amerikancı Devlet Başkanı Alvaro Uribe’nin çizgisini temsil eden] Uribizmin yenildiği anlamına gelir. Petro, geniş sosyal desteği olan çok kapsamlı bir ittifak kurdu. Şimdi diplomatik ilişkiler yeniden kuruluyor, ekonomik ilişkiler canlanıyor ve sınır sorunları çözülüyor.

Emperyalizm, Venezuela ve Kolombiya halkını asla ayıramadı ve ayıramayacak çünkü biz aynı babanın oğulları ve kızlarıyız: Simon Bolivar.

  • Kolombiya’daki paramiliter grupların Kolombiya ile Venezuela arasındaki süreci sabote edebileceğinden endişelenmiyor musunuz? Ve Washington buna ne diyor?

Bazı gruplar bu sabotajı gerçekleştirmek için belirli adımlar atabilir. Ama bunu siyasi şartlara uygun bulduklarını düşünmüyorum. Maduro ve Petro’nun bu süreci ilerletmeye çok kararlı olduklarını düşünüyorum.

Ayrıca bu gruplar sadece suç işleyebilir, daha fazlasını yapamazlar. Ve Kolombiya ile

Venezuela arasındaki süreç beklenenden de hızlı ilerliyor.

Washington ile ilgili olarak: ABD, Venezuela’nın bağımsız bir ülke olduğunu anlamalı ve bize de öyle davranmalı. Kolombiya ile yeni ilişkilerimiz konusunda da şimdiye kadar sessiz kaldılar.

MERCOSUR’A DÖNÜŞ GÜNDEMDE

  • Latin Amerika entegrasyonuna ve Venezuela’nın buradaki yerine dönelim.

Sizce Karakas için yeni fırsatlar doğuyor mu?

Kesinlikle. Mesela Venezuela’nın Mercosur’a [Güney Amerika Ortak Pazarı’na] dönüşü, daha doğrusu üyelik sürecinin tamamlanması gündemde. Benzer şekilde Bolivya’nın da örgüte üyeliği teklif edildi.

Genel olarak, Latin Amerika entegrasyonunun yeniden canlanması için koşullar çok olumlu. Burada Brezilya’daki durum büyük önem taşıyor.

‘TÜRKİYE’YLE İLİŞKİLERİMİZ KOMUTAN CHAVEZ’DEN MİRAS’

  • Türkiye - Venezuela ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Latin Amerika bütünleşmesi ilerlerse ikili ilişkiler de daha ileri gidebilir mi?

Türkiye ile Venezuela arasındaki ilişkiler, Latin Amerika bütünleşmesinin ilerlemesine bağlı değil. Küresel jeopolitik değişimler konusunda çok net bir vizyona sahip olan Komutan Hugo Chávez, bu ilişkileri uzun zaman önce kurdu ve Başkan Maduro onları devam ettirdi. Dolayısıyla ülkelerimiz arasındaki ilişkiler gelişmeye devam ediyor.

Türkiye ise Venezuela ile ilişkilerini hiçbir zaman koparmamış, aksine her zaman çok dostane bir tavır almıştır. Şimdi Venezuela, Türkiye için sadece Latin Amerika’ya açılan bir kapı olmayabilir. Birtakım konularda ortak tavırlar geliştirebiliriz, örneğin Mercosur içinde. Ekonomik ilişkilerde tamamlayıcılık aramalı ve ilişkileri daha da ilerletmek için bundan faydalanmalıyız.

CHEVRON KARARI DÖNÜM NOKTASI

  • Son olarak ABD yönetiminin Chevron ile ilgili son kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD yönetimi, uzun süredir yürürlükte olan zorlayıcı önlemlerin bir kısmını gevşetmeye karar verdi. Bu karar, Venezuela petrol endüstrisi ile uzun süredir ilişkilerini sürdüren bir şirket olan Chevron’u ilgilendiriyor.

Bunun özel olarak Chevron ve genel olarak ABD ile ilişkilerde bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz çünkü ikili ilişkilerde var olan farklı ekonomik ve siyasi sorunların çok daha geniş bir şekilde tartışılmasına fırsat veriyor.

Bu söyleşi daha önce İngilizce olarak United World International internet sitesinde yayımlanmıştır. İbrahim İpek tarafından Türkçeye çevrilmiştir.

Sonraki Haber