Meclis’te ‘liman’ tartışması
Meclis'te tartışmalara neden olan torba yasayla, 18 limanın özel sektör tarafından işletme sürelerinin uzatılması planlanıyor. Uzmanlar limanların stratejik noktalar olduğuna dikkat çekerek, işletmede devlet kontrolünün önemine işaret etti.
Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen torba yasada yer alan liman işletme sürelerini ihalesiz uzatma düzenlemesi tartışma yarattı. Torba yasayla 18 limanın işletme sürelerinin uzatılması planlanıyor. Buna göre, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi’ne ait 13 liman ile TCDD Genel Müdürlüğü’ne ait beş limanın sözleşme süreleri 49 yıl olacak. Söz konusu limanlar Antalya, Hopa, Karaköy, Marmaris, Trabzon, Samsun, Giresun, Sinop gibi çeşitli illerde bulunuyor. Muhalefet işletme sürelerinin uzatılmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu, iktidarın “gitmeden cebini doldurma” hamlesi yaptığını söylüyor. İktidar ise özel sektör eliyle yapılacak yatırımlarla limanların daha yüksek verimliliğe erişeceğini vurguluyor. “Öngörülebilirliğin ve sürdürülebilirliğin” sağlanmasıyla limanların etkinliğinin artırılacağı belirtiliyor.
CHP: ANAYASA’YA AYKIRI
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, kanun teklifinin Anayasa'ya aykırı olduğunu dile getirerek usul tartışması açılmasını talep etti. TBMM Başkanvekili Haydar Akar, bunun üzerine usul tartışması açtı. Ak Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, iç tüzük ve teamülleri hatırlatarak kanun teklifinin Anayasa'ya uygun olduğunu belirtti.
‘ANAYASA MAHKEMESİ’NE GÖTÜRECEĞİZ’
Düzenlemenin, limanların hukuka aykırı şekilde özelleştirilmesini de içerdiği için kamu yararını gözetmediğini savunan Özkoç, "Teklif, Anayasa'ya aykırı. Cumhur İttifakı bir avuç insanın zenginleşmesiyle ilgili bu kararı ısrarla Genel Kurul’da oylarsa Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz." ifadesini kullandı.
‘YÜKSEK VERİMLİLİK HEDEFLİYORUZ’
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, limanların üretim, lojistik, ihracat bağının da en güçlü öğelerinden biri olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Söz konusu limanların devir sürelerini uzatarak Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak, dış ticaretteki rekabetçi gücümüzü geliştirecek, ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı hızlandıracak yatırımların geliştirilmesi amaçlanıyor. Bununla birlikte özel sektör eliyle yapılacak kapsamlı yatırımlarla birlikte söz konusu limanların daha yüksek verimliliğe ve kapasite kullanımına erişmelerini hedefliyoruz. Öngörülebilirliğin ve sürdürülebilirliğin sağlanmasıyla ticarette kilit roldeki limanlarımızın etkinliğinin artırılacağına inanıyorum."
İCRA TAKİP İŞLEMLERİNİN DURDURULMA SÜRESİ DE UZAYACAK
Altunyaldız, düzenlemeyle ayrıca Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne ait bazı borçların ve tahsil edilmesi gereken ödemelerin, daha önce 31 Aralık 2021'e kadar durdurulması öngörülen icra takip işlemlerinin, 31 Aralık 2023'e kadar durdurulacağını aktardı.
'TÜRK DEVLETİNİN LİMANINI İŞLETECEK GÜCÜ MÜ YOK?'
USMER Sanayi ve Kalkınma Komisyonu Başkanı R. Bülend Kırmacı, liman işletme sürelerinin ihalesiz uzatılmasının iktisadi rekabet yasalarına aykırı olduğunu söyledi.
Kırmacı, şunları kaydetti:
“Türkiye, ‘kamu zararına yol açan özelleştirme ve türevi tasarrufların’ Anayasa’sını zorlayacağını gözetmek zorundadır. Bu gerçekle, uluslararası ticarette tahkim kurallarına bağlı olmak arasındaki dengeyi kaçırmamalıdır. Böylesi deyim yerindeyse ‘resen’ bir ‘uzatma’ kararı alınır ve ihalesiz uygulanırsa, Anayasa ile serbest ticaret düzeni karşı karşıya getirilmiş olacak ve yatırımcıları bile teskin eden bir sonuç alınamayacaktır.”
KAMUCU EKONOMİNİN ÖNEMİ
“Limanlara, araç muayene istasyonu muamelesi yapamazsınız.” diyen Kırmacı, döviz krizi ve hayat pahalılığının, kamucu ekonominin önemini gözler önüne serdiğini hatırlattı.
Kırmacı şöyle sürdürdü: “Uzaya teknolojik yatırım yapacak, SİHA’ları dünyaya pazarlayacak iddiaları sergileyen Türkiye, elbet limanlarını da en azından birkaçını kamu eliyle ve başarıyla işletebilir. Bu gerçeğe karşılık, neredeyse limanların tümünü elden çıkarmak, ‘demek ki, bu malın sahibinde (devlette) bunların bazılarını bile elinde tutacak kadar değeri yok.’ dedirtmektir. İşte o noktada yoğunlaştırılan bir satış politikası limanlara sürülen peyin değerini düşürür, ucuza kapatmalarını tahrik eder. Bu teslimiyetçi tutum da iktisadi rekabet mantığına aykırıdır.”
‘ÖZELLEŞTİRME DENİZİ TÜKENDİ’
Yasanın torba yasadan çıkarılması gerektiğini söyleyen Kırmacı, “Türkiye’de özelleştirme denizi neredeyse bitmiş, tükenmiştir. Bu tasarı torba yasadan çıkarılmalıdır. Türkiye’nin kamucu ekonomiye ihtiyacı, ekmeğe, suya, temiz havaya ihtiyacı kadar yaşamsaldır.” dedi.
'STRATEJİK ÖNEMİ UNUTULMASIN'
Vatan Partisi Ekonomi Siyasetleri Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu, limanlardan elde edilen gelirin kamuya kalmamasının, bütçe açığını artırdığına işaret etti. Topkurulu, limanların devlet eliyle işletilmesi gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Limanların ihale ile belli süreliğine özelleştirilmeleri, Türkiye’nin stratejik olarak önemli bir kurumunun devlet kontrolünden uzaklaşması sonucunu getirmektedir. Yapılacak birtakım yeni yatırımların, bu ihale sözleşme sürelerinin uzatılmasına dayanak olması, özelleştirmenin kendi iç mantığına dahi ters bir durumdur. Madem yapılacak yatırımlara parası ve geliri yok, o zaman neden düşünülüp sözleşmeye eklenmedi. Bugün o yatırımlar gerekli ise o sözleşmelerden ayrı şekilde ele alınıp, gerekirse devlet tarafından yapılıp, sözleşmelerin zamanından önce feshedilmesine gerekçe olabilirdi. Ancak esas sorun, özelleştirmenin ne kadar hayattan kopuk, halka karşı ve sürekli olarak devletten ek nema koparmaya yönelik olduğudur. Eğer işletici gereğini yerine getiremiyorsa sözleşmeler feshedilmeli, limanlar devlet eli ile işletilmelidir.”
‘MUHALEFETİN ELEŞTİRİLERİNDE ÇÖZÜM YOK’
Muhalefetin eleştirilerinin sorunu çözmekten uzak olduğuna işaret eden Topkurulu, şöyle sürdürdü: “Antalya limanı özelinde ne yapılmıştı; sözleşme gereğini yerine getiremeyen tarafın sözleşmesi feshedilip sözleşme Katar'a devredilmişti. Ayrıca şunu belirtmekte fayda var: Osmanlı gerileme ve çökme sürecinde vergi gelirlerini iltizam sistemine çevirerek kurtulacağını zannetmişti. İltizam da Osmanlı’nın çöküşüne ilaç olmamıştı.”