MEDYANIN HALLERİ... Doğuyu Sovyetler Birliği’yle hallettik! ABD-İsrail planı içinde halledemezsiniz!

Dün Türkiye ezilen dünya ile ezen dünyaya başkaldırarak başarıya kavuştu. Bugün Türkiye’yi yönetenler ezen dünya ile birlikte, ABD-İsrail planlarıyla yanlış stratejiler kuruyorlar.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Salı günü partisinin grup toplantısında “Türkiye 12 Ada’sız yaşasa bile, 12 Ada’nın Türkiye’siz yaşaması ham bir hayaldir.” dedi. Devamında şunları söyledi: “Yunanistan’ın, 1920’li yıllarda olduğu gibi, batılı ülkelerin dolduruşuna gelerek tekrar karşımıza çıkması halinde nelerin yaşanacağını ifade etmeye ihtiyaç bile duymadığımızı açık açık ve ikazen söylüyor, Atina yönetiminin ayağını denk almasını tavsiye ediyorum.”

Bahçeli batıdaki durumu doğu ile birleştirdi, tarihsel bir örnek verdi: “Tarih bize diyor ki, batıda güçlü olmanın, emin adımlarla ilerlemenin ve kuvvet temerküzünün stratejik manivelası doğuda temin edilecek dirliğe ve güvenliğe bağlıdır.”

Bahçeli’nin kastettiği, Kurtuluş Savaşı. Bilindiği üzere Atatürk, Anadolu’da bir güç merkezi oluşturdu. Önce cephe arkasını sağlama aldı. Doğuda bir dayanak noktası oluşturdu. İç isyanları bastırdı, bunun üzerine Batı Cephesine taarruzla düşmanı denize döktü.

TÜRKİYE’YE TEHDİTLER BÜYÜRKEN

Bugün gerçekten Türkiye, 1920 koşullarındadır. Ülkemiz esas olarak Atlantik sistemiyle karşı karşıya, cephe cepheyedir. Dün İngiltere, Fransa ve onun üzerimize sürdüğü Yunanistan, Ermenistan gibi vekil unsurlar vardı. Kürdistan’ın dayatıldığı Sevr anlaşması dayatılıyordu. Bugün de Türkiye İkinci İsrail girişimiyle karşı karşıyadır. Yeni Sevr dayatılmaktadır. ABD, Fransa, İngiltere PKK’yı silahlandırmakta, federasyon için bastırmaktadır. ABD, Güney Kıbrıs, Yunanistan, Ukrayna, Fransa, İsrail doğu Akdeniz’de birlikte hareket etmektedir. ABD, Yunanistan’ı üslerle doldurarak namlularını Türkiye’ye çevirmektedir.
Buna karşılık Türkiye’nin ittifak birikimi ve çıkarlara Avrasya’dadır. Türkiye sorunlarını yine komşularıyla işbirliği halinde çözebilir. Dün başardıklarımız, bugün Rusya, İran, Çin’le yapılabilir.
Fakat tarihsel atıfta bulunan Bahçeli’nin kaçırdığı bazı noktalar var:

1. Atatürk iç isyanları bastırdı. Bugün Cumhur İttifakı ABD-İsrail planları içinde, Türkiye himayesinde Kürdistan hayaliyle İkinci Açılım Süreci başlattı. Devlet Bahçeli’nin başlattığı süreç, bitme noktasına gelen PKK’ya nefes aldırdı, hendeklerden kafasını yeniden çıkartmasını sağladı, kapanması gündemdeki HDP/DEM Parti’yi kurtardı. Atatürk, Sevri yırttı, Cumhur İttifakı bugünün Servcileriyle açılım başlattı.

2. Atatürk, Batı’ya karşı Sovyet Rusya’nın desteğini sağladı. Atatürk ve Lenin birlikte İngiltere’nin Kafkas Seddi’ni yıktı. Atatürk, Mazlum Milletlerle işbirliği yaptı.

Cumhur İttifakı, bugün denge politikası gütmektedir ve bu politika iflas etmiştir. Türkiye, Suriye’de komşuları Rusya ve İran’a darbe vurmuş, ABD-İsrail’le birlikte hareket etmiştir. Türkiye, NATO’da olduğu için komşularına karşı emperyalist planları onaylamakta, NATO’nun genişlemesine imza atmakta, komşularıyla güvensizlikleri derinleştirmektedir. Bu da İkinci İsrail tehdidinin artmasına sebep olmuştur.
Tekrar altını çiziyoruz: Dün Kafkas Seddi yıkıldı, bugün ise PKK’ya devlet kurdurulmaktadır.

3. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’dan bir savaş ekonomisi kurmuştur. Tekalif-i Milliye ile zorlukları millete paylaştırmıştır. Fakat Türkiye, ABD merkezli neoliberal politikalar yürütmektedir. Sıcak paracılarla işbirliği halindedir. Milletin kaynakları dışarıya akmaktadır. Ekonomik güvensizlikler büyümekte ve Türkiye derin krizlere sürüklenmektedir.

4. “Devlet aklı” diye sunulan ve Türkiye’yi büyütmekten bahseden akılsız siyaset, Türkiye’yi küçültmeye hizmet etmektedir. Türkiye büyüyecek masalları, Türkiye’yi küçültmeyi hedefliyor. “Devlet aklı” diye sunulan kandırmaca, Türkiye’yi stratejik olarak felakete sürüklemektedir.

Tüm bunlara bakınca Karl Marx’ın Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i adlı eserinde şu sözler aklımıza geliyor: “Hegel, bir yerde, şöyle bir gözlemde bulunur: bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. Hegel eklemeyi unutmuş: birinci kez trajedi olarak, ikinci kez komedi olarak.”
Dünün güneşiyle bugünü aydınlatamayız.

Dün Türkiye ezilen dünya ile ezen dünyaya başkaldırarak bunları başardı. Doğru ittifaklar kurdu. Bölücüğü bitirdi. Bugün Türkiye’yi yönetenler ezen dünya ile birlikte, ABD-İsrail planlarıyla yanlış stratejiler kuruyorlar. Türk milletini Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyorlar.

Sürekli “tarihin doğru tarafında durmak”tan bahsedenler, aslında tarihin komedi tarafında durduklarının farkında değiller.

Türkiye bu yanlış siyasetlere mahkûm değil.

Türkiye sorunlarını Üreticilerin Millî Hükûmetiyle, doğru ittifaklar ve stratejiler kurarak çözebilir.

Erdoğan, Öcalan’a ev hapsi sorusuna ne yanıt verdi

ABDULKADİR SELVİ-HURRİYET

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün AK Parti milletvekillerinden bir grupla kahvaltıda bir araya geldi. (…)
Yeni süreç başlamamış olsaydı bu soruya banko ekonomi ve hayat pahalılığı diye yanıt verirdim. Ama milletvekilleri en çok yeni sürecin üzerinde durmuşlar, Erdoğan’a bu sürecin sonunda Öcalan’a ev hapsi olacak mı, olmayacak mı sorusunu sormuşlar. Sürece ilişkin olumlu değerlendirmeler yapılmış. Bu arada kaygılarını ifade edenler olmuş. Güneydoğu milletvekillerinden ise coşkulu destek gelmiş. (…)

Erdoğan “Ev hapsi, mev hapsi diye bir şey yok. Adamın kendisi de çıkmak istemiyor. Bunlar nereden çıkıyor? Af diye bir şey yok. Bebek katiline af yok” diye yanıt vermiş. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a dönerek “Bunları halka anlatın” demiş.

‘Dijital emperyalizm’ ve ‘bulut başkent’

KEREM ALKİN-SABAH

1. Soğuk Savaş dönemi 1980'lerle birlikte çözülme sürecine girince, neoliberal anlayış 'Küreselleşme 2.0'ı devreye aldı. 21. Yüzyıl'a yeni nesil sömürgecilik yaklaşımı olan Küreselleşme 2.0'la girdik. Yeni nesil sömürgecilik olan Küreselleşme 2.0'ın vazgeçilmez sacayağı ise 'dijital feodalizm' oldu. Düşünce dünyasının önemli isimleri, ABD gibi gelişmiş ülke vatandaşlarının Google, Amazon ve Meta gibi 'dijital derebeyleri'ne adeta tapındıkları feodal bir kültürde birer 'köle' haline geldiklerini de ifade etmekteler.
'Teknofeodalizm' olarak da adlandırılan dijital feodalizm 21. Yüzyıl'ın kapitalizmi olarak da adlandırılmakta. 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreğini geride bırakmaya hazırlanırken, daha da tehlikeli bir aşama hızla hayatımıza sızıyor, hakim oluyor. Bilhassa, tüm ulus-devletlerin hava-uzay sahası küresel şirketlerin mini uyduları ile kaplanmışken. Çünkü, bir sonraki aşama, insanlığı vatandaşı oldukları ülkelerin başkentlerine olan aidiyetlerinden, esas 'sanal' bir başkente bağlamak. Siyaset biliminin önemli isimleri 'Dijital Emperyalizm'in ulusdevletleri de, milli egemenliği de tehdit ettiğinde hem fikirler. Dijital emperyalizmin teknoloji baronlarının, ulus ötesi dijital oligarklarının inşasına hız verdikleri 'sanal başkent'ten dünyaya daha da yoğun basılacak algı operasyonlarının, manipülasyonların amacı ise 'belirsizlik çağı'nı derinleştirmek, dünya vatandaşlarını daha da çaresiz, özgüvenlerini, geleceğe olan umutlarını kaybedecek noktaya getirmek.

Bu nedenle, Milli Savunma, Milli İstihbarat, Milli Diplomasi, Milli Eğitim, Milli İletişim ne kadar stratejik bir önceliğe sahip ise, Milli Siber Güvenlik Ağı da artık o ölçüde kritik önemde.

Sonraki Haber