MEDYANIN HALLERİ... Emperyalist olma heveslilerini uyarıyoruz: 'Sünni Dolunayı’ tutulmaya dönmesin!

Sünni Dolunayı gibi projeler, emperyalist cephenin havuçlarıdır. O dolunay bir gün tutulur ve bu işten Türkiye zararlı çıkar

Suriye’de Esad Hükûmeti’nin düşmesinin ardından Batı’da Türkiye övgüleri başladı. Daha önce stratejik hedefini Erdoğan’ı yıkmak olarak belirleyen Atlantik güçleri, şimdi Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı’nı öve öve bitiremiyor!

‘TÜRKİYE PANSÜNNİ GÜÇ’

The Guardian’dan Hassan Hassan da, 29 Aralık’ta “Orta Doğu'da Güç Dengesi Değişiyor - Türkiye'nin 'Dolunayı' Yükselişte” başlıklı bir makale kaleme aldı. Hassan, Türkiye’nin “pansünni” bir güç olarak Suudi Arabistan’ın bölgesel liderlik iddiasını zayıflattığını belirtiyor ve şöyle diyor:

“Suriye'de Esad rejiminin düşmesi, İran'ın uzun zamandır korktuğu ‘Şii Hilali’nin sonu, Türkiye'nin Dolunayı’nın yükselişi anlamına geliyor ve Afrika Boynuzu'ndan Levant ve Afganistan'a kadar jeopolitik manzarayı yeniden şekillendiriyor.” Türkiye’de hükûmete yakın medya, bu tariften yola çıkarak “Sünni Dolunayı” hayalleri peşinden koşmaya başladı.

YENİ ORTAYA ATILMADI

Sünni Dolunayı iddiaları yeni değil. Ümran Dergisi’nde Öner Buçukçu, Haziran 2012’de bu konuyu ele alıyor. “Şii Hilali, Sünni Dolunayı, Amerikan Rüyası: Türkiye-İran İlişkileri ve Bölgenin Geleceği” başlıklı yazısında Buçukçu, “ABD’nin bölge politikasının temelini teşkil eden İsrail’in güvenliği de en maliyetsiz ve en garanti biçimde bölgedeki Müslüman grupların çatışmalarıyla sağlanabilir.” diyordu.

Şalom gazetesinden Karel Valansi de, 27 Mayıs 2015 tarihli köşe yazısında, “Şii Hilali ve Sünni Dolunayı” konusunu işlemişti. Valansi, “İran’ın Ortadoğu’daki gücü artıyor. Özellikle Arap Baharı’ndan sonra sıkça karşılaştığımız bu söylem, Şii Hilali olarak da adlandırılan, kabaca Lübnan’dan Yemen’e uzanan ülkelerde mevcut Şii nüfus üzerinden İran’ın etki alanını artırarak Ortadoğu ve İslam coğrafyasında egemenlik kurma anlayışı olarak tanımlanıyor.

"Özünde mezhepsel bir bölünmeyi işaret eden bu söylem, bölgede yaşananları sadece din ve mezhep üzerinden algılanması ve açıklanması sonucunu doğuruyor. Mezhepsel bir kutuplaşma durumunda, karşı tarafta bir Sünni cephesi kurulması kaçınılmaz oluyor. Şii Hilali’ne karşı Suudi Arabistan liderliğinde Sünni Dolunayı gecikmiyor.” ifadelerini kullanmıştı.

AK PARTİ MEDYASININ TÜRKİYE’YE BİÇTİĞİ ROL: EMPERYALİSTLEŞ!

Yeni Şafak’tan İsmail Kılıçarslan da, Guardian’daki makale sonrası rüyalara daldı. Kılıçarslan, “Rüya gibi olmaz mı? İnsan öldürmekten, ülke karıştırmaktan, ajanlık faaliyeti yapmaktan bıkıp usanmayan Safevi Şia’sının ve Pers üstünlüğüne dayalı İran emperyalizminin cora giden, cora giderken de ardında neredeyse 30 yıldır süren bir yıkımdan başkasını bırakmayan Şii Hilali hayalinin ardından bölgede doğacak bir Sünni Dolunayı öyle böyle değil, bütün hikâyeyi değiştirebilecek kudrette bir ‘tarih kırılması’ olur.” diye yazdı.

Romantik olmadığını, bu dediğinin çok zor olacağını ama yine de bu hayalin peşinden koşulması gerektiğini belirten Kılıçarslan, Türkiye’ye şöyle bir rota çiziyor: “Burada benim ilk cevabım ‘yıkıcı değil, yapıcı bir emperyal güç olarak Türkiye’nin bu işe her bakımdan liderlik etmesi’ olacaktır.”

Evet, Yeni Şafak yazarının Türkiye’ye biçtiği rol, emperyalist olmak. Sanki yapıcı bir emperyalist güç varmış gibi de, bu zehri şekere bulayarak sunuyor. Dün Şam düştüğünde fetihçi yazılar yazanlar, bir anda emperyalizm heveslisi oldular.

Dikkatli okurlarımız fark edecektir. AK Parti Hükûmeti’nin açıklamalarıyla, AK Parti’ye yakın medya arasında dağlar kadar fark var. Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, AK Parti Sözcüsü ısrarla HTŞ’nin arkasında olmadıklarını söyledi. Fakat medyada HTŞ güzellemeleri, bu süreci Türkiye’nin yönettiği yazıldı çizildi.

ŞER CEPHESİNDE MİSİNİZ İNSANLIK CEPHESİNDE Mİ?

Batı’nın Türkiye övgüleri ve arkadan itişlerinin sebebi, Türkiye’yi yeniden emperyalizmin payandası yapmak. Asya’ya yönelmesini önlemek. Dahası Batı Asya ülkelerine karşı konumlanmasını sağlamak.

Örneğin, 22 Aralık’ta Türkiye Gazetesi’nde çıkan Muzeyyen Bıyık imzalı “NATO Türkiye'den Yardım İstedi! Yeni Donanma Kuruluyor” başlıklı haberde, şu ifadelere yer verildi:

“NATO, Akdeniz'deki güvenliği sağlamak için Türkiye'yi kritik bir ülke olarak belirleyerek yeni bir deniz gücü kurma kararı aldı. Çin ve Rusya'nın tehdidine karşı, Akdeniz dahil tüm Avrupa'nın denizaltı altyapısı korunacak.”

Doğu Akdeniz’e yığınak yapan, Yunanistan’ı üslerle donatan, namlularını Türkiye’ye çeviren ABD ve NATO, bir adım daha attı. Senato’dan geçen ABD’nin 2025 savunma bütçe yasa tasarısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ilk kez askeri eğitim/destek programına dâhil edildi.

Bu koşullarda Rusya, Çin, İran’a karşı konumlanmak, Türkiye’yi yalnızlaştıracak ve ABD-NATO saldırganlığı karşısında tek başına kalarak teslim alınması kolaylaşacak. İşte yıllardır bu tehdide dikkat çekiyoruz.

Bu koşullarda The Guardian, Şalom ve Yeni Şafak’ı birleştiren, “Sünni Dolunayı” görünümlü bir Yeşil Kuşak Projesi’dir.

Hatırlayalım, ABD’nin bu projesi 1979’dan sonra Sovyetleri kuşatmak ve yıkmak içindi. Daha sonra bu doğrultuda kullandığı ülkelere saldırdı ve işgal etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, Türkiye’den büyüktür.” dedi. Türkiye elbette bölgesel sorunları sınırlarından izleyemez. Kırım, Abhazya, Karabağ, Ege, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Suriye’nin kuzeyi, Irak’ın kuzeyi, Filistin, İran, Hürmüz Boğazı, Yemen ve Umman Denizi, ABD emperyalizmi ile Gelişen ve Ezilen Dünya arasındaki belli başlı çatışma alanlarıdır.

Her parça birbirinden ayrı gibi gösterilebiliyor, ancak hepsi tek cephede birleşiyor. Gerçeklik düzleminde Karadeniz’den Umman Denizi’ne uzanan tek cephe var. Türkiye’nin Vatan Savaşı’nı ve Üretim Devrimi’ni başarıya ulaştırması için de stratejiyi bu tek cephe kapsamında kurmak gerekiyor.

Bu tek cephede ABD-İsrail’le birlikte olursanız, Türkiye parçalanır. Bu cephe şer cephesidir. Bu tek cephede bölge ülkeleriyle olursanız, Türkiye kazanır. Terörü temizler, Üretim Devrimi’ni yapar, zenginleşirsiniz. Bu cephe insanlık cephesidir.

Sünni Dolunayı gibi projeler ise, emperyalist cephenin havuçlarıdır. O dolunay bir gün tutulur ve bu işten Türkiye zararlı çıkar. AK Parti Hükûmeti, basındaki “fetihçi”, Türkiye’ye emperyalist gömlek biçenlere dikkat etmek zorunda.

Bunların gerçekte Türkiye’yi yalnızlaştırarak, ABD-İsrail tehditleri karşısında ülkemize kefen biçmektedir. Tek çözüm, Türkiye’nin hızla Batı Asya cephesinde yerini almasıdır.

Sonraki Haber