MEDYANIN HALLERİ… Günün fıkrası Ahmet Hakan’dan: Apo’nun heykelini dikecek kişi PKK vesayetinden kurtulmak istiyormuş!
14 Ocak Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
HDP/DEM Parti, “Türkiye partisi olacağız.” diye kuruldu. Neredeyse bütün basın alkış tuttu. “Hah” dediler, “Bakın terör vesayetinden kurtulacaklar.” Neredeyse bir tek Vatan Partisi ve Aydınlık uyardı: HDP=PKK’dır. Terörle mücadele yalnız dağda olmaz. Meclis’te PKK’nın ofisi vardır. Terör örgütünün uzantıları kapatılmalıdır.
Dosya Anayasa Mahkemesindeydi. Burada da Vatan Partisi ve Aydınlık, davanın hızla sonuçlandırılmasını istedi. Çünkü PKK partisi, Hazine’den milyonlarca lira para alıyor. DEM, bu yıl 498 milyon TL daha aldı. Önceki 2 yılda ise toplam 1 milyar 640 milyon TL almıştı. İşte bu paralar Mehmetçiğe kurşun olarak dönüyor. DEM Parti kapatılmadan, terörle mücadele kesin sonuca ulaşmaz. PKK, DEM üzerinden nefes alıyor. DEM’li belediyeler de bütün kaynaklarını PKK’ya ayırıyor. Belediye araçlarını hendek kazmakta, bomba patlatmakta kullanıyor. Hendek olaylarındaki binlerce örnek ve İçişleri Bakanlığının raporları ortada…
Yeni Açılım Süreci’nde bu gerçeklerin üstünü örtmeye çalışan bazı yayın organları, bunun DEM Parti için fırsat olduğunu, PKK vesayetinden kurtulacağını iddia ediyor. Yine “Türkiyelileşme” masalları anlatıyorlar. Onlardan biri Ahmet Hakan. Şöyle yazıyor:
“Halk TV’de ya da Sözcü TV’de yorum yapanların bazıları şöyle bir beklenti içindeydi:
Selahattin Demirtaş, kesin bu sürece takoz koyar. ‘Türkiye demokratikleşmeden ne barışı’ falan diyerek sürece itiraz eder. ‘Ben bu işte yokum’ diyerek ayrı baş çeker.
Benimse zerre kadar kuşkum yoktu Demirtaş’ın İmralı sürecine sonsuz ve koşulsuz destek vereceğine.
Çünkü DEM Parti’nin terör örgütünün tasallutundan ve vesayetinden kurtulması...
Selahattin Demirtaş’ın en çok arzu edeceği şeydir.”
‘HDP ÖCALAN’IN PROJESİDİR’
Demirtaş’ın Öcalan’a karşı çıkacağını sanmak, çocuk kandırmaktır.
Demirtaş, Öcalan’ın her dediğini yapar. Çünkü Öcalan, Demirtaş’ın başkanıdır. Demirtaş da terör hükümlüsüdür. Fakat Demirtaş’ın “terör örgütünün tasallutundan ve vesayetinden kurtulması” gibi bir amacı yoktur. Terör örgütünün tasallut kuran unsurlarından biridir. Gelin Demirtaş’ın ve HDP yöneticilerinin ağzından PKK ve Öcalan sözlerini hatırlayalım. Buyurun Sayın Hakan, bunları unutmadınız umarım:
“Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelini.” (3 Kasım 2022)
Demirtaş’la birlikte o dönem HDP Eş Genel Başkanı olan ve bugün Demirtaş’la birlikte görüştükleri Figen Yüksekdağ: “Biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye ve PYD'ye yaslıyoruz. Bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz.” (19 Temmuz 2015)
“Bizim başarımız, HDP'nin başarısı ki Sayın Öcalan'ın çok önemsediği bir projedir. Türkiye'de beraber yaşama, özgür, demokratik bir birliği sağlama. Kendisinin özellikle son 20 yılını adadığı bir projedir. Bu projenin başarılı olması ve benim şahsımda başarılı olması onu nasıl, niye rahatsız etsin.” (Habertürk, 2015)
Abdullah Zeydan: “PKK sizi tükürüğüyle boğar, tükürüğüyle.” (2015)
İmralı heyetindeki Pervin Buldan: “PKK bir terör örgütü değildir.”
İŞTE DEMİRTAŞ’IN SAVUNMASINDAKİ GERÇEKLER
Dipnot Yayınları tarafından yayımlanan Demirtaş’ın savunmasında da, PKK’ya açıkça sahip çıkılıyor, Öcalan’a bağlılık ifade ediliyor:
“Abdullah Öcalan Kürtler için bir şanstır, Türkiye için bir şanstır. Anlayana, Türkler için bir şanstır. Değerlendirin işte.” (s.89)
“Evet. Son isyan hangisidir? Bu isyanın lideri kim? Abdullah Öcalan. O nerede? İmralı’da.” (s.310)
“Koskoca bir ulusun halkın sorununu çözerken temsilcilerini dikkate almadan nasıl yapabilirsiniz? O nedenle biz, ‘Abdullah Öcalan mutlaka olmalı’ diyoruz.” (s.530)
“Kürt halk önderi Abdullah Öcalan” (s.312 - defalarca söylüyor)
“Gerillaya gerilla denir. Latin Amerika’da da böyledir, Vietnam’da da böyleydi veya başka ülkelerde de.” (s.333)
“Kürdistan’a Kürdistan denir.” (s.334)
“1915’te, bilinen tarihi Ermeni acısı, soykırımı, tehciri, katliamı ne derseniz deyin, yaşanır.” (s.369)
“Misakı Milli’nin gerçekleşmesi için Kurtuluş Savaşına dâhil olurlar ve bu, Kürtlerin ilk büyük kafa karışıklığıdır.” (s.370)
“Yani Cumhuriyet tarihi zulüm tarihiyle özdeştir.” (s.439)
“Kürdistan dediğimiz Hakkari’den, Şırnak’tan ibaret değildir. Hewler’de vardır, Kamışlo’da vardır, Mahabat’ta vardır, burası bizim anavatanımızdır.” (s.522)
“Kürdistan’ın dört parçasından, diasporadan nerede olursa olsun siyasi parti tarafgirliği yapmaktan çok, halkın birliğini savunmaktır. Çözümü savunmaktır.” (s.527)
“Türkiye için IŞİD tehdit ise Türkiye hükümetinin PYD ile iyi ilişkiler kurması gerekir.” (s.539)
“Burada karar vermesi gereken biz değiliz, biz Kürtler değiliz, biz kararımızı vermiş durumdayız, böyle düşünüyoruz. Karar vermesi gereken Trükiye Cumhuriyeti devletidir. (…) Abdullah Öcalan, Kürt sorununun çözümünde çok önemli bir aktördür, kendisiyle görüşülmesi lazım, görüşülmeden yol kat edilmiyor. Bu bir realitedir.” (s.553)
n “Ama diyoruz ki, ‘Ayrı devlet kurmak ille de özgürlük getirmez. Bizler bir devletin içinde kendini yönetme hakkını da kurabiliriz’. İşte özerklik, bu yüzden istiyoruz. Ama deseler ki, ‘biz Kürt’e ne belediyede ne de başka bir statüde ne federasyon ne de başka bir yönetme hakkı veriyoruz’ diye Kürt’e dayatsalar elbette ki Kürt de kendi başının çaresine bakacak. Bağımsız olmak isteyen bir halkı hiçbir ordu durduramaz.” (s.564-565)
“Biz PKK’yi silahlı halk hareketi olarak tanımlıyoruz. Biz bugüne kadar 1990’dan bu yana kurulmuş hiçbir partimiz PKK’yi terör örgütü olarak tanımlamadı.” (s.585)
“Kürt sorununun nihai çözüm yeri TBMM’dir. Bu yönüyle de tüm siyasi partiler çözümün tarafıdır. Esas hedef yeni, özgürlükçü sivil bir anayasayla sadece Kürt sorunu değil, tüm toplumsal sorunların çözümü olmalıdır.” (s.601)
Görüldüğü gibi Sayın Hakan. Devlet Bahçeli’nin sıktığı el bu eldir. Sizin övdüğünüz Demirtaş gerçekliği, bu gerçekliktir. Yeni Açılım Süreci ile muhatap alınan, arzu edilen PKK’nın arzusudur. Demirtaş’ın arzusudur. Siz Demirtaşlarla, Öcalanlarla açılıma kalkarsanız, şundan kuşkunuz olmasın:
Türk milleti bu süreci de, yeniden ısıtılan Büyük Ortadoğu Projesi haritasını da paramparça eder.
YA SİYONİZME UŞAKLIK YA ONURLU YURTTAŞLIK
NEDİM ŞENER/ HÜRRİYET
Türkiye’nin, Gazze’deki soykırımına gösterdiği tepki üzerine zaman zaman PKK terör örgütüne destek açıklamaları yapan İsrail, Esad rejiminin yıkılmasından sonra PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütü ile artık açık işbirliğine girişti. PKK, İsrail’in malı oldu. İsrail, PKK/PYD terör örgütüne iki önemli sebepten destek veriyor. Birincisi önceden Rusya’nın sonra şimdilerde ise başta ABD ile Fransa, Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinin Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için kullandığı PKK’yı şimdi de İsrail kullanmayı amaçlıyor. Bu nedenle PKK/PYD’lilerin talebi üzerine ABD ile görüşen İsrail yönetimi terör örgütünün Suriye topraklarında varlığını korumasını sağlamaya yoğunlaşmış durumda. Sadece varlığını değil aynı zamanda Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye sınır bölgelerinde işgal ettiği alanlarda da statü elde etmesi için gerek ABD gerekse Avrupa’daki tüm lobi ve yaptırım gücünü kullanıyor. Bunu yapmasının en önemli nedeni ise Arz-ı Mevud denilen Türkiye’den bazı illeri de içine alan “Vaat edilmiş toprakları” kapsayan “Büyük İsrail” için PKK/PYD’nin elinde tutuğu alanları atlama taşı olarak görmesinden. Çünkü eğer PKK/PYD elindeki alanları koruyamazsa “Vaat edilmiş Topraklar” planı tamamen tarihin çöp sepetine gidecek.
İKİ SLOGAN VE BİR GAFLET ÜZERİNE
SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN/ YENİ ŞAFAK
Evvelâ şunu görmek lâzım: Trump ABD müesses nizâmını değil, ona hâkim olan belli bir kadroyu hedef alıyor. Bu kadroların ABD müesses nizâmını zayıflattığını iddia ediyor. (Haksız da sayılmaz). Yapmak istediği düpedüz, antirus ve siyonist olmayan neoconları tasfiye etmek. Büyük ve kendisi için de hayli tehlikeli olabilecek bir temizlik harekâtına girişeceği muhakkak. Ama , onların yerine getirmek istediği kadrolar ABD’yi kendi içine kapatacak ,ona dünyâdan el etek çektirecek kadrolar değil. Maalesef bâzı saf çe vreler bunu bekliyor. Orta sıklet kompleksidir bu. Ağır sıklet çekilince meydânın kendilerine kalacağını zannediyorlar. Bu asla olmayacak. Çok katmanlı dünyâ angajmanları olan ABD istese de bunu yapamaz. Hegemonik merkez olmanın gereğidir bu. İsteseniz de oyundan çekilemezsiniz. Kaldı ki çekilmek isteyen kim?(Maşaallah daha koltuğa oturmadan Trump ne Panama, ne Meksika bıraktı; ne Grönland ne de Kanada.. Biden , seçimde “America is back” diyordu. Trump ise “ America ,great again” diyor. Birisi, eğer varsa şu iki slogan arasındaki ilkesel farkın ne olduğunu anlatmalı.. “Amerika geri döndü” demekle, “Yeniden Büyük Amerika” demek arasında bir fark görüyor musunuz? Bunun açılmakla veyâ kapanmakla ne alâkası olabilir? Düzensiz göçe karşı sert ve kapanmacı tedbirler almak, ABD’nin kendisini dünyâya kapatması olarak yorumlanıyorsa bu olsa olsa aşırı ve budalaca bir yorum olabilir. Baskın Amerikan zihniyeti Soğuk Savaş sonrası dünyâyı büyük ölçüde ütülenmiş görüyor. Dünyâyı toptan hâkimiyeti altına almak ihtirâsı, ABD elitlerinin müşterek hâkim arzusu. Bu ihtirâsı alevlendiren ana dinamik , ABD’nin ekonomik gücünden eksilmesi; buna mukâbil hâla pazu ve kas gücünü elinde tutması. . Demokratlar ve Cumhûriyetçi kadrolar arasındaki fark, artık dümdüz gördükleri bir dünyâyı toptan yağmalamakta stratejik ve taktik farklılıklar. Demokratlar yegâne potun Rusya olduğunu düşündüler. Cumhûriyetçiler Rusya’yı pot olarak görmüyor. Esas potun Çin olduğunu iddia ediyorlar. Hepsi bu.. Demokratlar Rusya’ya karşı şanslarını kullandılar ve kaybettiler. Çünkü Hindistan oyunu bozdu. Şimdi Trump, doğrudan Çin’e saldırdığı için Hindistan’ı yanında bulacak.(Son zamanlarda Hindistan ile itişen Kanada’nın Trump’ın hışmından payını alması tesâdüf mü?). İsrâil-Hindistan bağı ise ABD’nin himâyesinde gelişecek ve sâdece Ortadoğu’ya değil, Hazar’a da şekil verecek. Türkiye’den ABD-Hindistan-İsrâil ve Arap dünyâsı arasında kurulan setleri tâkip etmesi isteniyor. Bu setlerin Kürt bağımsızlığına prim veren ve neticede antiislam bir çizgide şekillendiği çok açık. Hâsılı işimiz zor…