Medyanın Halleri | İsrail’in yanındaki mezhepçi kafası

30 Eylül Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

İSRAİL’İN YANINDAKİ MEZHEPÇİ KAFASI

Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah, savaşarak şehit oldu.

Nasrallah’ın içtiği şehadet şerbeti, gizli İsrailcilerin maskesini düşürdü.

Suriye’nin kuzeyinde, ABD-İsrail’in silahlandırdığı muhalefet tatlı dağıtırken, Türkiye’deki medyada bazı mezhepçi kafalar zehir saçmaya devam etti.

Diriliş Postası gazetesi, “Sessizliğe gömüldü” diye manşet attı.

İsrail’i alkışlamaya cesaret edememiş ama Hizbullah’ı ve Nasrallah’ı yermiş.

Yine maalesef bazı medya, İsrail operasyonunu ballandıra ballandıra anlatıyor.

Bazıları İsrail’in durdurulamaz oluşundan bahsediyor.

Bu başlıklarla, bu yazılarla, sürekli Hizbullah ve Nasrallah’ı kötüleyen yazılarla ancak ABD ve İsrail’den alkış alırsınız.

İsrail füze atıyor, siz namussuzluk bombaları atıyorsunuz.

Tarih bu manşetleri utanç tablosu olarak yazacak.

Ama mazlum milletlerin şehitleri, çoktan kahramanlar tepesindeki yerini aldı.

Aydınlık öğretici bir manşet attı:

Komutan şehit ama komutanlık ayakta!

Mücadele devam ediyor. Cephedeyiz!

İçimizdeki Amerikancı ve İsrailcilerle en çetin mücadeleyi vermeye devam edeceğiz.

30 EYLÜL MEDYANIN HALLERİ

BEKTAŞİLİĞİN MERKEZİ ANADOLU’DUR

ERHAN AFYONCU/ SABAH

Bektaşilik, Anadolu merkezli ve Hacı Bektaş-ı Veli'nin fikirleri etrafında teşekkül etmiş bir tarikattır. Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Bektaşiler, Hacı Bektaş-ı Veli Tekkesi'ne bağlıydılar. 19. yüzyılın sonlarında Arnavutluk Bektaşilerinden Naim Fraşheri, "milli bir Bektaşi tarikatı" ve "bağımsız bir Bektaşi devleti" kurma fikirlerini yaydı. 1922 Ocak ayındaki Birinci Bektaşi Kongresi'nde Arnavutluk Bektaşiliği, Hacı Bektaş Tekkesi'nden ayrıldı.

***

NASRULLAH ŞEHİT EDİLDİ SEVİNELİM Mİ?!

ALİ KARAHASANOĞLU/ YENİ AKİT

Müslümanların şu rezil durumlarına bakar mısınız?!

Sadece ve sadece, “Size petrol satmıyoruz?” deseler.

Amerikası da, Almanyası da, İngiltere’si de, Fransası da, İsrail’i de hepsi dize gelecek.

Ama ne Suudi Arabistan’ı, ne de diğerleri böyle bir resti çekmiyorlar.

Çekemiyorlar.

İsrail de şımardıkça şımarıyor.

Amerika’yı da arkasına almasının cesaretiyle.

Gazze’de öldürdü, soykırım yaptı.

Ne Birleşmiş Milletler’i harekete geçirebildik..

Ne de kendimiz bir şey yapabildik.

İsrail, Suriye’de vurdu.

İsrail, İran’da vurdu.

Şimdi Lübnan’da katliam yapıyor.

İran’ın Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, şaibeli bir helikopter kazasında şehit edildi.

İsrail’in cinayetiydi.

“Canım İranlılar da çok çapaçul. Cumhurbaşkanı böyle bir helikopterle mi taşınır?” diyerek İranlıları suçladık.

Hamas’ın lideri Heniyye, İran’da şehit edildi.

“İran’daki satılmış ajanlar Heniyye’nin kuyusunu kazdı.” diyerek yine İranlıları suçladık.

Hizbullah’ın birçok komutanı şehit edildi.

Şimdi Hizbullah’ın tepesindeki Nasrullah’ın şehit edildiği bildiriliyor.

İran’ın dini lideri Hamaney’in ise çok çok çok gizli bir yerlere, İsrail’in gözü dönmüş saldırganlığı sonucu vurulmaması için kaçırıldığı söyleniyor.

Aman ya Rabbi.

2 milyara yakın Müslüman nüfus seyrediyor.

Yedi milyonluk, İsrail öldürdükçe öldürüyor.

Ama içimizi daha çok acıtan, ne biliyor musunuz.

Müslümanlar arasındaki bölünmüşlük.

Bugün dahi hâlâ, içimizdeki bazı kardeşlerimiz, “İsrail ile İran, birbirlerini besliyorlar. Onlar birbirlerine asla zarar vermezler.” algısını sürdürmeye çalışıyorlar.

İran’ın Cumhurbaşkanı öldürüldü, aklımız başımıza gelmedi.

Heniyye, İran topraklarında şehit edildi, “yok canım yok, danışıklı dövüş” demeye devam ettik.

İran misilleme yapacağını söylediğinde, “Allah soykırımcı katillere karşı yardımcınız olsun, soykırımcılara karşı attığınız bir, bin olsun.” demeyi boş verdik. Çocuk katili soykırımcılara karşı atılacak her adımda, her kim olursa olsun başarılı olması için dua etmeyi boş verdik.

Elleri bağlı seyreden Müslümanlar olmanın ezikliği ile “hiç mi olmasın sabah namazına kalkıp, namaz öncesi ve sonrası dualarımız mazlumların hakkını almak için, canını ortaya koyanlara” demedik.

İçimizden kimileri, utanmadan “Boşverin palavrayı, İran İsrail’e misilleme falan yapmaz, yapamaz.” diyerek moral bozdu.

Şimdi geldiğimiz noktada sevinelim mi!

Nasrullah da şehit edildi, “Yaşasın İsrail!” mi diyelim!

Sonraki Haber