MEDYANIN HALLERİ... Orhan Bey ve kiracıları... Müteahhitlik ayak oyunları

Yazar Orhan Pamuk’un kiracılarını çıkarmak için attığı adımları Sabah yazarı Melih Altınok köşesine taşıdı. Altınok ‘Müteahhitlik ayak oyunları, mesleğinin zirvesinde, 72 yaşında Nobelli bir yazarın değerli vaktini heba edeceği meşguliyetler mi?’ diye sordu

Orhan Bey ve kiracıları

MELİH ALTINOK-SABAH

Cevdet Bey ve Oğulları'nın, Benim Adım Kırmızı'nın yazarı Orhan Pamuk'un epeydir sesi çıkmıyordu. Kafasındaki roman karakterleriyle meşgul olmalı diyorduk.
Dün bizim gazetede bir haberde adının kiracılarla birlikte geçtiği haberi görünce herhalde "Ayaşlı ve Kiracıları" tadında yeni bir roman yazdı diye düşündüm. Meğer mesele başkaymış. Nobelli yazarımızın başı Kara Kitap'ta derin ruhsal tahlillerini yaptığı Teşvikiyeli hemşerileriyle dertteymiş.
Şöyle ki; Orhan Bey'in 18 daire bulunan 50 yıllık Taray Apartmanı'nda 7 dairesi varmış. Her ay kiraları toplarmış. Şimdilerde ise binayı yıkmak niyetindeymiş. Ancak kiracıları ile diğer sakinleri ikna edemiyormuş. O da her yola başvurmuş.
"Binanın depremde yıkılma riski var" diye belediyeye bile müracaat etmiş. Ama İstanbul Teknik Üniversitesi'nden alınan iki ayrı sağlam raporu hamlesini boşa çıkarmış.
Haberden öğrendiğimize göre önümüzdeki hafta da binada oturan çoğu yaşlı, tek konutu olan ve kısa sürede yeni bir konut bulması mümkün olmayanların suyunu, doğalgazını ve elektriğini belediye vasıtasıyla kesecekmiş.
Neden olacak? Apartman görevlisi ve ailesi de dahil illallah edip şimdiden kafasında inşaata çevirdiği apartmanından çıksınlar diye.
Sebebi neyse ne. Müteahhitlik ayak oyunları, mesleğinin zirvesinde, 72 yaşında Nobelli bir yazarın değerli vaktini heba edeceği meşguliyetler mi?
Haklısınız, Nobel'den ödül parasını alır almaz üzerine biraz daha ekleyip New York'ta emlak yatırımı yaptığında onun Nobelli çağdaşlarından bir farkı olduğunu anlamıştık da bu kadarını beklemiyorduk doğrusu.

Gündem: Kumar siteleri ve yasadışı bahis... Tuzaklarla dolu bir dünya

AHMET HAKAN-HÜRRİYET

İnternette yığınla kumar sitesi var.
Kumar oynatan bu sitelerin yöntemleri tehlikeli kurnazlıklarla dolu.
Müstehcenlik ve pornografi var bu sitelerde. Sevilen çizgi karakterler var. Popüler oyunlar var.
Cazip grafiklerle, eğlenceli karakterlerle gençlerin ilgisini çekiyorlar.
8 yaş sınırı falan da yok bu sitelerde.
Gençler, aileler bu sitelerin kurbanı haline gelmiş durumdalar. Erozyon büyük. Bağımlılıklar artıyor.
Aileler parçalanıyor, gençler suça itiliyor.
Türkiye’de 8 - 10 milyon kişinin yasadışı kumara bulaştığı tahmin ediliyormuş.
Korkunç bir rakam bu. (…)
Sadece bireyler mi zarar görüyor bu kumar işinden?
Tabii ki hayır. Memleket ekonomisi de büyük zararda.
Her yıl 10 milyar doların, kumar siteleriyle ve yasadışı bahisle yurtdışına kaçırıldığı tahmin ediliyor.
10 milyar dolar deyip de geçmeyelim: Cari açığın yüzde 25’i.

Enflasyon mu toplumu bozdu, toplum mu enflasyonu?

Yusuf Dinç-YENİ ŞAFAK

Suçu enflasyona yıkarak toplumu kurtaramayız. Enflasyon mu toplumu bozdu, toplum mu enflasyonu, sorusundan saklanılamaz.
Ya da şöyle sormalı; enflasyon mu toplumu bozdu, yoksa toplum zaten bozuk muydu?
Önce sorunun ikinci biçimini tartışalım. “Toplum iyiydi de işte enflasyon oldu, böyle oldu” diye bir cevabı kabul etmesi kimseden beklenemez. Toplum iyiden iyiye bozulmuş ve enflasyon bunu görünür kılmış olabilir.
Ölümüne ifsat edilen bu toplum belki bugünlere kadar iyi bile dayandı. Bugün artık toplumu LGBT’ye, aile düşmanlarına, toplum düşmanlarına, Türkiye düşmanlarına teslim etmeme mücadelesini vermeyi yalnızca karakter olarak değil, politika olarak da benimsemek zamanı olabilir. (…)
Türkiye ne yaşadı, diye dönüp bakınca ortodoks bir cinnet yaşadı demek geliyor içimden. Bir müptelanın geçirdiği atak gibi adeta.
Bugün faiz kararında şahin olmayı ekonominin ihtiyaçlarına göre değil, yaşamsal bir kavga bir meslek onuru falan gibi görüp davrananlardan anladığım bu.
İktisatçılar, piyasacılar, bankacılar, iş dünyası, olaydan habersiz hanehalkı hep beraber bir cinnet yaşandı buralarda.
Şimdi o cinnet içinden çıkarılıp vazife alanlardan faiz indirimi, piyasa dostu yaklaşım falan bekleniyor.
Türkiye yolunu çizmeyi başarabilir. Ama tüm kabuller Türkiye’nin kendi özgeliği içinde sorgulanıp en doğrusu bulunup mutabakat oluştuktan sonra. Öyle kamplar içinde değil, objektif bir delillendirmeyle.
Merkez Bankası bu cinnetin ortasında olup kenarındaymış gibi kaldı hep. Bağımlı veya bağımsız görünerek kenarda kaldı. Eylül ve Ekim itibariyle faiz artırımı yapmalarını beklediğimi bir yıldır yazdım, söyledim. TCMB Cuma günkü zorunlu karşılık kararıyla dolaylı yollardan faiz artırmaya devam etti. Kendine şahinlik yapıyor gibi geliyor. Herkesin cinneti bitti.
Piyasa artık acı hissetmeyecek bir boyuta geçmeye başladı.

Siber şaşkınlık ve biz

SERKAN FIÇICI-AKŞAM

Türk Harb-İş Sendikasının Kızılcahamam'da 8.'sini düzenlediği Savunma Sanayinin Millileşmesi ve İşgücü Durumu Çalıştayı'nda önemli bilgiler edindik.
BİR: Askeri fabrikalar ve tersanelerde hayata geçirilen milli savunma sanayi ürünlerinde emeği olan tecrübeli çalışanların emekli olup üretim süreçlerinden ayrılmaları gelecek için önemli bir sorun....
İKİ: Genç çalışanların bu stratejik sektörde uzmanlaşabilmesi için usta öğretici konumundaki tecrübeli çalışanlardan istifade etmenin bir yolu bulunmalı...
ÜÇ: Milli savunma iş kolunun hassas durumu gereği farklı bir statüye kavuşturulması düşünülmeli...

Sonraki Haber