MEDYANIN HALLERİ... Suriye’de pozisyonu değişen kim? İkinci İsrail girişimine karşı topu taça atmak

Bakan Fidan, 'Kobani yakınlarında topçu birlikleri toplaması Türkiye'nin büyük bir taarruz başlatmaya hazırlandığı anlamına mı geliyor?' sorusuna şu yanıtı verdi: 'Şunu belirtmeme izin verin. Artık Şam'da yeni bir yönetim var. Bence bu konu artık öncelikle onları ilgilendiriyor.'

8 Aralık’tan sonra en çok tartışılan konulardan biri, Suriye’nin geleceği.

Türkiye, Rusya ve İran; ilk başından beri ülkenin toprak bütünlüğünden yana olduğunu söyledi.

Suriye’nin güneyini işgal eden İsrail, fedaratif bir yapı istedi.

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, “Pozisyonunu tekrar değerlendirmeli.” dediği ABD’ye bakalım…

ABD, Suriye'deki asker sayısını 900’den 2 bine çıkardı. ABD ve Fransa, Kamışlı’da yaptığı görüşmelerde Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) ile PKK/PYD’yi anlaştırmaya çalışıyor. ABD’de Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti’den iki senatör, “Türk Saldırganlığına Karşı Koyma Yasası”nı Kongre’ye sundu. Tasarının yasalaşması halinde, Türkiye eğer PKK’nın Ayn el Arab’da (Kobane) ABD denetiminde silahsız bölge koşulunu kabul etmezse, ABD Ankara’ya bir dizi yaptırım uygulayacak. ABD Dışişleri Bakanı Blinken de, PKK’nın paravan örgütü SDG ile işbirliğinin süreceğini söyledi.

Avrupa Birliği ülkeleri ise yaptıkları açıklamalarda 13 yıldır bugüne hazırlandıklarını söylüyor.

Almanya başta olmak üzere AB ülkelerinin çoğunluğu Kürtler, Hıristiyanlar, bütün etnik ve dini grupların nasıl güvence altına alınacağı noktasında birleşiyor. Batı, Suriye’de üniter bir devlet yapısı yerine, her oluşumun temsil edildiği federatif bir devlet yapısı istiyor.

Görüldüğü üzere Bakan Güler’in beklentisi olmadı. ABD, İsrail ve AB bir pozisyon değişikliğine gitmedi. Ama göze çarpan şu: Türkiye pozisyon değişikliğine gidiyor. Nasıl mı?

Akşam

FİDAN’IN İKİ AÇIKLAMASI

Aydınlık 20 Ekim tarihli manşetinde, “PKK’ya operasyon rafa mı kalkıyor” başlığı attı. Haberde şöyle yazdık: “İsrail ‘Kürdistan’ için bastırıyor. ABD Türkiye’yi yaptırımlarla tehdit ediyor. Colani ise Batı’ya mavi boncuk dağıtmakla meşgul. Operasyon hazırlıkları tamamlanmasına rağmen neyin beklendiği bilinmiyor. Yetkililer topu HTŞ’ye atan açıklamaları ile harekâtı erteleme yolunda işaretler vermeye başladı.”

Al Jazeera'nin İngilizce yayınına konuk olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Kobani yakınlarında topçu birlikleri toplaması Türkiye'nin büyük bir taarruz başlatmaya hazırlandığı anlamına mı geliyor?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şunu belirtmeme izin verin. Artık Şam'da yeni bir yönetim var. Bence bu konu artık öncelikle onları ilgilendiriyor. Bence eğer bu meseleyi düzgün bir şekilde ele alırlarsa bizim müdahale etmemiz için bir sebep kalmayacaktır.”

Fidan, “Türkiye'nin bakış açısına göre, Suriye'de bir Kürt özerk bölgesi ya da Kürt oluşumu olabilir mi ya da bu Türkiye için bir tehdit anlamına gelir mi?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “Bence Suriye halkı adına konuşmak doğru olmaz. Buna Suriye halkı karar verecektir.”

Hakan Fidan’ın topu HTŞ’ye attığı mesajlarından sonra Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları da, PKK ile mücadelede benzer bir açıklama yaptı: “Suriye’deki yeni yönetim ve onun ordusu olan Suriye Milli Ordusu’nun Suriye halkı ile birlikte terör örgütü PKK/YPG tarafından işgal edilen bölgeleri kurtaracağına inanıyoruz.”

MSB kaynaklarından sonra Fidan bir kez daha sahneye çıktı. France 24 kanalına konuşan Fidan, terör bölgelerinin temizlenmesi konusunda yine topu HTŞ’ye attı. Fakat el yüksetti. Terör örgütüne yüz binlerce tır silah veren ABD’yi perdelen Fidan, Rusya, İran ve Esad’ı PKK/YPG’nin ana destekçisi olmakla suçladı. PKK/YPG'nin Şam ile müzakere ederek çözüm bulmaları gerektiğini kaydeden Fidan, “Zira artık Şam’da yeni bir yönetim var. YPG/PKK'nın arkasında artık Rusya, İran ve Esed rejimi yok.” ifadelerini kullandı.

22 Aralık 2024

BASIN POZİSYON ALDI: SMO GİTTİ HTŞ GELDİ

Basınımızın tavrından da bu değişikliği görüyoruz. Daha önce SMO hazır, terör örgütü panikte, eller tetikte gibi haberler yapan gazeteler ve televizyonlar, HTŞ’yi öne çıkarmaya başladı.

Yeni Şafak, 21 Aralık tarihinde, “Geçiş Hükümeti'nden SDG'ye ültimatom: PKK'yla irtibatı kes silahları teslim et” manşeti attı. Burak Doğan imzalı haberde, Geçiş Hükûmeti’nin SDG ile görüştüğü ve üç maddelik şart koştuğu yer aldı. Hiçbir kaynak gösterilmeyen, başka bir yerde çıkmayan haberde, “Görüşmede, federalizm tekliflerinin kabul edilmeyeceği vurgulanarak terör örgütü PKK ile bağın kesilmesi, silahların teslimi ve elebaşları Suriyeli olmayan militanların ülkeyi terk etmesi istendi.” denildi.

Gerçek şudur: ABD-İsrail cephesi, pozisyonunu değiştirmiyor. Türkiye ise, bu tutumunda değişiklik olduğunu yetkililerin ağzından açıklıyor. Hükûmet’e yakın basın da bunu meşrulaştırmaya çalışıyor.

İkinci İsrail girişimine karşı topu taca atamayız. Türkiye’nin Suriye’deki “yeni dönemde” en acil olarak yapması gerek şeyler şudur:

♦ Türk Silahlı Kuvvetleri ve yönettiği kuvvetler, bugün oluşan koşulları derhal değerlendirerek, Suriye ve Irak topraklarında PKK ve YPG’yi temizlemelidir.

♦ Türkiye, komşusu Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasal birliğinin sağlanması için bütün olanakları kullanmalıdır.

♦ Türkiye, komşuları Rusya, İran, Irak, Lübnan, Filistin ve diğer bölge ülkeleriyle birlikte Suriye halkının ABD ve İsrail işgalinden kurtulmak, bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne ve siyasal birliğe sahip, özgür bir Suriye kurmak için vereceği mücadelenin başarısı için elinden gelen bütün komşuluk ve kardeşlik görevlerini yerine getirmelidir.

Sonraki Haber