MEDYANIN HALLERİ... Türkiye’ye ihanet eden manşetler! Yonttuğun kazık sana batar

HTŞ terör örgütü Halep'e saldırdı. Kimi Suriye’ye Mehter Marşı ile girmenin, kimi Halep Kalesi’ne Türk bayrağının asılmasını sevinçle karşıladı. ABD-İsrail planlarında milliyetçilik olmaz.

ABD-İsrail destekli Heyet Tahrir Şam, Halep’e girdi.

Ahmet Davutoğlu zihniyeti hortladı. Maalesef basımızın bir kısmı da bundan nasibini aldı. Emevi Camii’nde namaz kılma heveslileri terör örgütüyle birlikte fetih bayrağı açtı. Terör saldırısını alkışladılar. Sosyal medyada da durum bu.

Kimi Suriye’ye Mehter Marşı ile girmenin, kimi Halep Kalesi’ne Türk bayrağının asılmasını sevinçle karşıladılar. Devlet Bahçeli, görevden alınınca Foreign Policy’nin “ABD, Ankara'daki adamını kaybetti.” başlığını attığı Davutoğlu ile kol kola girdi.

Aslında, milliyetçilik parlatmasıyla emperyalist planlardaki yerlerini aldılar.

ABD-İsrail planlarında milliyetçilik olmaz.

Türk milliyetçiliği, fetihçi olmaz. Türk milliyetçiliği, antiemperyalisttir. Türk milliyetçiliği, devrimcidir. Türk milliyetçiliği, mazlum milletlere saldırmaz. Ezilen dünyanın yanındadır. Türk milliyetçiliği, başkasının toprağına gözünü dikmez. Türk milliyetçiliği, komşularıyla barış içinde yaşamayı savunur. ABD-İsrail güdümünde Türk milliyetçiliği olmaz. Bu NATO’culuktur. Atlantilikçiliktir.

Kısa vadeli, milleti aldatan konumlanmalar çok tehlikelidir.

İkinci İsrail tehdidini hafife almayalım. Halep’i alma planları içindekiler, maceracılar yanılıyor. Halep’e koşarken Diyarbakır elinizden çıkar! Tehdit bu kadar büyüktür. Sınırlarımızdadır. Hatta içimizdedir. Atalarımız haklı: Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olma! Hasan Yalçın’ın uyarısını hatırlayalım: Yonttuğun kazak sana batar!

HTŞ İSRAİL’DEN SİLAH İSTİYOR!

Arkasından koştukları HTŞ ile İsrail bağı açıktır.

İsrail kamu yayıncısı KAN'a konuşan eski bir İsrail Askeri İstihbarat Subayı olan Mordechai Kedar, HTŞ’nin İsrail’den silah yardımı istediğini anlattı. Kedar, “İsrail'den talep ettiği teçhizatın ayrıntılı bir listesini Tel Aviv'deki yetkililere ilettim.” dedi.

Ebu TOW lakaplı terörist Süheyl Hamud, yine İsrail kamu yayıncısı KAN'a ““Benim mesajım şu: İran ve Hizbullah'tan endişe etmeyin çünkü biz zaten onlarla uğraşıyoruz. Kardeşim, siz Beşar Esad, İran ve Hizbullah'tan korkmalısınız, bizden değil.” demişti.

Suriye’de şehirlere giren HTŞ militanları, Mescid-i Aksa resimlerini yırtıp atmıştı.

İşte alkışladığınız HTŞ bu.

Sabah’tan Hilal Kaplan, “Halep’ten Kudüs’e çıkan yol...” diye yazmış. Mescid-Aksa resimlerini yırtanların, Mescid-i Aksa’ya Türk bayrağı asacağını iddia ediyor.

Yeni Şafak’tan Ersin Çelik, “Halep yolu: Cihat tam olarak budur!” diyor.

Alkışladığınız örgütler, ABD-İsrail’e bir tane kurşun attı mı?

Tam tersine ABD-İsrail silahıyla cihat yapıyorlar!

Cihat değil, emperyalistlerin taşeronluğunu yapıyorsunuz.

Tekrar uyarıyoruz. Açılan yol Mescid-i Aksa’ya değil İsrail’e, Tel Aviv’e çıkar.

Filistin düşmanlarını, İsrail’le birlikte Mescid-i Aksa yıkıcılarını alkışlıyorsunuz. Utanmazsınız.

ESAD DIŞINDA BİR SEÇENEK YOK!

HTŞ’nin bu saldırısı, İkinci İsrail planının bir parçasıdır.

Türk ordusunun canıyla, kanıyla kestiği terör koridoru, ABD-İsrail-PKK-HTŞ eliyle tekrar hayata geçirilmektedir. Halep’e giren ABD-İsrail’dir. Dünyadaki cepheleşme, bu saldırı ile bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır.

Hücum eden cephede ABD, İsrail, onların piyonu HTŞ, onların stratejik ortakları PKK/PYD var. O cephenin daha gerisinde ABD’nin Doğu Akdeniz’deki ortakları Yunanistan ve Güney Kıbrıs var.

Karşılarında direnme cephesi Suriye, Rusya, İran, Filistin, Lübnan, Yemen, Irak var.

Türkiye burada bir cepheyi seçecek. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ya İsrail’in, HTŞ’nin yanında yer alacak ya da direnme cephesinin yanında yer alacak.

İşte bu manşetler, bu fetihçi zihniyet, aslında Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını oymaktadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden iki ay sonra Birleşmiş Milletler 71. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında şöyle diyordu:

“Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunmasına en fazla önem veren ülke Türkiye’dir. Bizim Suriye’nin topraklarında asla gözümüz yoktur. Bütün mesele; Suriye Suriyelilerindir. Suriye topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir.”

Bu manşetlerin hepsi Türkiye düşmanı manşetler.

Bu manşetler Türkiye’ye ihanet manşetleridir.

Türkiye’nin refahını, bütünlüğünü, egemenliğini, bağımsızlığını hedef alan manşetler.

Hiçkimse Türkiye’ye ihanet edemez.

Suriye’deki terörü temizlemek için Beşar Esad ve Suriye yönetimi dışında başka bir seçenek yoktur.
HTŞ’ymiş, ÖSO’ymuş… Bunların hepsi İsrail ve ABD’nin güdümündeki kuvvetlerdir. İsrail ve ABD’nin bölgemizdeki stratejik hedefi, 2. İsrail devletini yani Kürdistan’ı kurmaktır.

Bugün Esad’a dil uzatmak, Türkiye’ye dil uzatmaktır.

Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür.

Türkiye’nin direniş cephesinde olmak dışında başka bir çaresi yoktur.

Uyarmak görevimiz: Türkiye düşmanı manşetleri bir kenara bırakın. Türkiye’nin doğru cephede, doğru yerde olmasını sağlayacak manşetler atalım.

Halep orada

MELİH AŞIK-MİLLİYET

Türkiye’nin de terör örgütü olarak nitelediği El Kaide uzantısı HTŞ örgütü, Suriye’nin ikinci büyük şehri Halep ve çevresini ele geçirdi. Yabancı kaynaklar örneğin Fransız AFP ajansı, Türkiye destekli muhalif gurupların da bu harekâta katıldığını hatta harekâtın Türkiye’den yönetildiğini bildiren haberler geçti...
Halep’in alınmasından sonra Halep Kalesine Türk bayrağı asılınca sosyal medyada bir kesim sevinç çığlıkları attı, “Halep bizim oldu, Osmanlı yeniden kuruluyor” gibi mesajlar izlendi.
HTŞ aynı zamanda ABD ve İsrail adına savaşan bir silahlı örgüt... Türkiye’nin hesabı farklı olabilir. Ancak ABD’nin HTŞ’den istediği kabaca, Suriye’de bir alan temizliği yapması, PYD/YPG’ye alan açmasıdır.
HTŞ’nin Tel Rıfat gibi bölgelerde YPG ile çatıştığı haber veriliyorsa da yakın gelecekte bu bölgelerin PKK’ya devredilmeyeceğini kimse iddia edemez. Geçmişte IŞİD de aldığı toprakları YPG’ye devretmişti.
Esad ordusu, Halep’i bu kadar kolay bırakır mı? Yoksa yakında Rusya, İran ve hatta Irak’ ın da desteğiyle Halep’i geri almak için hareketlenir mi? Eğer Halep iç savaş merkezi olursa Türkiye yeni bir göç dalgasının altında kalacaktır. Ya da Rusya ve Suriye tarafından misilleme amacıyla İdlib’e bir saldırı vaki olursa aynı şekilde İdlib’den yurdumuza göç dalgaları gelecektir.
Suriye’nin yıkılması nereden baksanız Türkiye’yi sarsan sonuçlar verdi... Bundan sonra olacaklar da aynı ölçüde tehlike içeriyor.

Sonraki Haber