Medyanın Halleri...Atatürk’ten vazgeçmek Türkiye’den vazgeçmektir

10 Kasım’da gazete manşetlerine bakıyoruz. Güncel hiçbir durum tespiti, tehditler, çözümler yok. Ağlak manşetler var. Bir de Türkiye’den tamamen vazgeçenler var.

Atatürk’ten vazgeçmek
Türkiye’den vazgeçmektir

10 Kasım bizler için hiçbir zaman bir yas günü olmadı.
10 Kasım, emperyalizme karşı mazlum milletlerin kurtuluş mücadelesidir.
10 Kasım, terörle mücadele ve vatan bütünlüğüdür.
10 Kasım, Üretim Devrimi’dir.
Bu yüzden dün Aydınlık, Atatürk Zamanı manşetiyle çıktı. Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek yazısında şöyle diyordu:
“Önümüzde yine zorluklar var. Önümüzde yine zorluklardan devrimle çıkma görevi var. Bu nedenle önümüzde büyük devrimci Atatürk var. (…)
Bugün Atatürk'ü anmak, zorlukların üzerine yürümektir. Devrimci olmaktır. Asyalı olmaktır. Asya çağının kurucularından olmaktır.
O, her zaman bilincimizde, her zaman yüreğimizdedir.
Atatürk, her zaman bağımsızlık isteyen devletlerin, kurtuluş isteyen milletlerin, devrim isteyen halkların bilincindedir.”
10 Kasım’da gazete manşetlerine bakıyoruz.
Güncel hiçbir durum tespiti, tehditler, çözümler yok.
Ağlak manşetler var.
Bir de Türkiye’den tamamen vazgeçenler var.
Millî Gazete, Milat, Yeni Asya, Diriliş Postası. Atatürk’ü anmaya tenezzül etmemiş. Ama birinci sayfalarında Filistin var. Emperyalizme karşı mücadelenin bayrağı olmuş, mazlum milletlerin bilincindeki bir komutanı anmadan Filistin ağıtları yakmak, iki yüzlülüktür.
Emperyalizm ve Siyonizme karşısınız ama emperyalizmle mücadele edenleri saklıyorsunuz.
Bunun tek adı rezilliktir. Sizin millîliğiniz, yerliliğiniz, vatanperverliğiniz bu kadar!
Yeni Şafak, Türkiye, Evrensel gibi gazetelerde ise mercekle aramanız lazım. Atatürk ismini bile yazmaya korkmuşlar.
Özellikle Atatürk’ü saklayan hükûmete yakın basına ibretlik bir ders anlatalım.
16 Temmuz 2016 şafağı.
15 Temmuz darbesi yeni bastırılmıştı.
AK Parti binasına kocaman bir Atatürk ve Türk Bayrağı asıldı.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü emperyalizme ve onun piyonlarına karşı savaşan güçlerin sığınacağı tek güç vardır: Atatürk.
Bugün terörün üstüne hem yurt içinde hem de yurt dışında yürüyen kahraman Mehmetçiğimizin, polisimizin, güvenlik güçlerimizin bilincinde tek kuvvet var: Atatürk.
Bugün emeğiyle Türkiye’yi kalkındırmaya yemin etmiş sanayicimizin, emekçimizin bilincinde tek kuvvet var: Atatürk.
Bugün emperyalizmin prangalarını kıran, yönünü Asya’ya çeviren Türk milletinin bilincinde tek kuvvet var: Atatürk.
Atatürk’ten vazgeçen Türkiye’den vazgeçer.
Basınımıza çağrıdır: Bu yanlışları artık temizleyin.
Tam bağımsız Türkiye mücadelesinde cepheye gelin.
Filistin başta olmak üzere tüm mazlum milletlerin bilincindeki Atatürk’ün yanında saf tutalım.

***

Atatürk’e minnet ve saygıyla

AHMET HAKAN-HÜRRİYET

Kendi dünyamda Atatürk tartışmasını bitirmiş olmanın derin bir huzuru içindeyim.
Çok uzun zamandır O’nu yerli yerine koymasını başarabildim.
Benim için Atatürk...
- Bu ülkenin kurtuluş savaşının önderidir.
- Bu Cumhuriyet’in kurucu lideridir.
- Bu devletin temelinin sağlam biçimde atılmasının mimarıdır.
Yüz yıl sonra Türkiye, bölgesindeki diğer ülkelerden olumlu anlamda ayrışıyorsa... Bu Atatürk sayesindedir.
Atatürk’e karşı derin minnetimin ve saygımın temel nedeni budur.

***

Anmak ve anlamak arasında kalmak…

ÖZAY ŞENDİR-MİLLİYET

Mustafa Kemal Atatürk’ü en çok kim seviyor diye bir yarışma yapılsa;
Sosyal medyada “Kasım’da aşk başkadır çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır” diyerek Atatürk’ün resmini paylaşanlardan,
Mustafa Kemal Atatürk’ün adını dövme olarak vücuduna yazdıran, çıkartma olarak arabasına yapıştıranlara,
Herhangi bir Mustafa Kemal Atatürk portresi önünde rakı kadehiyle poz verenlerden,
İyi zeybek oynayıp, iyi vals yapanlara, Mustafa Kemal Atatürk’ün hemen her sözünü ezbere bilenlere kadar türlü türlü aday çıkar karşımıza.
Bu adayların tamamı, iktidara muhalif olmak, aday; FETÖ’nün Taraf Gazetesi’nde, FETÖ lideri için “Modern zaman şamanı” diye yazılar kaleme almış olsa bile mutlaka CHP’ye oy vermiş olmak, 6 Ok’un neleri temsil ettiğini ezbere saymak gibi şartları da mutlaka karşılarlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet hayali üzerinde konuşmamız lazım biraz:
“Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1935 yılında kurduğu bu cümleyi hep çok önemli bulurum.
Atatürkçülük, ekonomik, siyasal ve toplumsal koşulların ve gereksinimlerin değişmesiyle ortaya çıkan sorunların, temel ilkelerden ödün vermeksizin, bilimsel bir anlayışla çözümlenmesini öngörür ya, Mustafa Kemal Atatürk bunu hayatta olduğu dönemde yaptı.
Mesela, İzmir İktisat Kongresi’ndeki liberal model hedefine rağmen 1931 Kongresi’nde “Devletçilik” neden bir ok olarak benimsendi?
Çünkü 1929’da ABD’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan ekonomik buhran, liberal model için müthiş bir güven kaybı yarattı.
Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak kolay ama anlamak için çok emek vermek lazım.

***

Ulusal Kurtuluş Devrimi

ÖZDEMİR İNCE-CUMHURİYET

Köy kitaplığımdaki raflardan birine rastgele el uzatıp bir kitap aldım. Elime ödül olarak Doğan Avcıoğlu’nun Rejim ve Devrim adlı kitabı çıktı. Kitabı açtım, satır altları çizilmiş “Ulusal Kurtuluş Devrimi” adlı yazı. 10 Kasım 1970 tarihli Devrim (sayı: 56) adlı dönemin çok önemli dergisinde yayımlanmış. Dergiye abone olduğuma göre 54 yıl önce mutlaka okumuşumdur.
Bu yazıyı, 10 Kasım 2024 günü, bu sütunda yayımlamaya karar verdim. Böylece 1970’te, çok önemli devrimci kalemin yazdığı yazıyı günümüzde değerlendirebilirsiniz ya da tersini yapıp günümüz durum ve koşullarını yazının denektaşında irdeleyebilirsiniz:
Ulusal Kurtuluş Devrimi
Kemalizm, bir “Ulusal Kurtuluş Devrimi”dir.
Bir Ulusal Kurtuluş Devrimi’nin amacı, yalnızca siyasal bağımsızlığı gerçekleştirmek değildir. Tam bağımsızlığa ulaşabilmek için sömürge düzeninin ülkedeki bütün dayanaklarının tasfiyesi ve sağlam bir sanayi temelinin kurulması zorunludur. Bu nedenle Atatürk, askeri zafer kazanılır kazanılmaz tam bağımsızlığı sağlama amacıyla “çağdaş uygarlığa bir an önce ulaşma” direktiflerini vermiş ve ülkede devrimler yoluyla feodal düzenin tasfiyesine yönelmiştir. (…)
Bugün 47 yaşını dolduran Cumhuriyetin son 25 yılı, Atatürk’ün başlattığı Ulusal Kurtuluş Devrimi’ne ihanet dönemi sayılabilir. Cici demokrasi, çağdaş uygarlığın değil, yeniden sömürgeleşme sürecinin politik düzeni olmuştur. Bunun içindir ki yarıda bıraktırılan ve yolundan saptırılan Ulusal Kurtuluş Devrimi’mizi günümüzün şartlarında sürdürme ve bütün amaçlarına ulaştırmak, her eğilimdeki devrimcinin baş görevidir.

***

CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek

MELİH ALTINOK-SABAH

erel seçim zaferinin sarhoşluğuyla dereleri görmeden paçayı sıvayan ana muhalefet şimdiden olası iktidarın nimetlerini paylaşma kavgasına düştü.
Seçimlerin üzerinden henüz 1 yıl geçtiği hâlde "erken seçim" kartını çeke çeke yalamaya çeviren CHP'nin çiçeği burnunda genel başkanına her taraftan bayrak açılmış durumda
Mansur Yavaş ile İmamoğlu arasındaki sinir harbi ise Ankara Belediyesi'ndeki konser skandalının İmamoğlu medyası tarafından patlatılmasıyla başka bir boyuta evrildi.
Geçtiğimiz gün de partideki başka bir kliğin temsilcisi İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı sosyal medyada Genel Başkanı Özel'e "Padişah" göndermesinde bulunup erken kurultay çağrısı yapıyordu.
CHP medyasındaki "dost ateşinden" yükselen kemik sesleri, iç rekabetteki hareketlilik ise gördüklerimizin sadece bir fragman olduğunun kanıtı.
Sizler de duyuyorsunuzdur. Parti içindeki iktidar mücadelesinin aktörleri, rakibine faili belli olmayacak şekilde ateş etmek için tetikçileri transfer etme, gazete kurma, kanal devralma peşindeler. Ve düşünün, 2028'e daha 4 yıl var.
Yumurta kapıya dayanınca "ganimetten" pay alma telaşıyla işlerin ne kadar çirkinleşeceğini tahmin etmek zor değil.

Sonraki Haber