MEDYANIN HALLERİ...Dört yıl önce attığımız ama hâlâ güncel bir manşet: Hedeften saparsan tuzağa düşersin

Dört yıl önce attığımız manşet hâlâ günceldir: Hedeften saparsan tuzağa düşersin! Tuzağa düşmemenin tek yolu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün gövdesiyle, İkinci İsrail girişimini silahla dağıtması, bölge ülkeleriyle birlikte Suriye’nin toprak bütünlüğünü garanti altına almasıdır

Tarih 22 Şubat 2020.

İdlib krizinde tansiyon yüksek. Bölgede çatışmalar var.

Aydınlık manşeti şöyle: “Hedeften saparsan tuzağa düşersin.”

Başlık altında şöyle diyoruz: “Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla ABD planlarını silahla bozan Türkiye, PKK’yı bitirme stratejik hedefinden uzaklaştıkça tuzağa düşme riskiyle karşı karşıya.

ABD’NİN PLANI ANKARA’YI, RUSYA VE İRAN’LA ARASINI AÇARAK YALNIZLAŞTIRMAK. Ülke içindeki desteği kaybettirmek ve ‘kolay lokma’ haline getirmek.”

Haberimiz şöyle devam ediyor:

Planı silahla bozduk: Türkiye, arkada bıraktığı sürede Suriye’nin bölünmesini hedefleyen ABD planını silahla bozabileceğini ve bunu da ABD planına karşı olan müttefikleriyle yapabileceğini yaşayarak gördü. Türkiye, politikalarını, temel ulusal güvenlik tehdidinin Suriye sınırı boyunca PKK varlığından kaynaklandığı tespitine göre oluşturdu. Rusya ve İran ile Astana ortaklığını kuran Türkiye, sahadaki silahlı mücadelesiyle terör koridorunu paramparça etti ve ABD’yi geriletti.

ABD’nin tercihlerini değiştirmez: İdlib politikası, Türkiye-Rusya-İran arasında ilişkileri gerdi. Suriye’nin kuzeydoğusunda PKK’ya yönelik mücadele sekteye uğradı. ABD, fırsatı yakalamışken hem Türkiye’yi Astana’dan koparmaya çalışıyor hem de PKK’ya ek destek yapıyor. Washington’un Türk iç politikasına yönelik “muhalefet” lehine tercihini değiştirmesi mümkün görünmüyor. Özünde ABD ve Rusya, Suriye’de bir pozisyon değişikliğine gitmedi. Fakat Türkiye ana hedefinden sapma eğilimi gösterdi.”

Bu haberimizin üzerinden 5 yıl geçti.

İdlib’deki HTŞ, Şam’ı ele geçirdi.

İsrail, Suriye’nin güneyini işgale başladı. Üç Gazze büyüklüğündeki alanı aldılar. Suriye’nin Esad yönetiminden kalan askeri altyapısını yok ettiler. Şam’a 15 kilometre mesafeye kadar geldiler. Dün Dera’da da İsrail tankları ilerliyordu.

HTŞ Lideri Colani, İsrail’e dokunulmazlık verdi.

İngiltere yayın kuruluşu The Times'a röportaj veren Colani, çatışma istemediklerini belirterek Suriye'nin, İsrail ya da başka bir devlete karşı saldırılar için fırlatma rampası olarak kullanılmasına izin vermeyeceklerini açıkladı.

Peki bunu niye tekrar hatırlatıyoruz?

Cephesini İsrail’e dönmeyen, Filistin’e ihanet eder. Aynı zamanda Suriye’ye de ihanet eder.

ABD ve İsrail, federatif bir Suriye’den yana. 13 yıldır politikası değişmedi. İsrail’in Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, “Tüm bölgede egemenliğe sahip tek bir Suriye Devleti’ni düşünmek gerçekçi değil. Mantıklı olan, Suriye'deki azınlıklar için özerklik ve belki de federal yönetim aramaktır.” dedi.

ABD, PKK/PYD bölgesinin korunmasını stratejik öncelik olarak koyuyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, bunun için apar topar Türkiye’ye geldi.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Türkiye’nin öncelikli konusunun terör örgütünün tasfiyesi olduğunu vurguladı ve ekledi: “ABD’nin de pozisyonunu tekrar değer- lendirmesini bekliyoruz.”

Fakat Blinken, Güler bu sözleri söylerken Doha’da Suriye konulu toplantıda konuştu. Blinken, PKK ile devam anlamına gelen sözler söyledi. Türk makamlarıyla görüştüğünü belirten Blinken, PKK/PYD'nin bu misyonu yerine getirmede “kritik bir rol oynadığını” ve Suriye Demokratik Güçleri ile işbirliğinin süreceğini ifade etti. Yani beklenti boşuna, ABD’nin pozisyonunda bir değişiklik yok.

İşte tam bu noktada dikkat çeken adımlar daha geldi.

Batı basını bunun işaretlerine Halep’in düşmesinden önce başladı.

Devlet Bahçeli’nin DEM Parti ve Öcalan çağrısıyla, Bahçeli övgüleri görüldü.

Birkaç ay öncesine kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı diktatör gösteren, Türkiye’nin Batı’dan koptuğunu anlatan yayın organları Şam’ın düşmesiyle birden Türkiye’nin önemini kavradılar!

ABD’nin yakın zamanda görevine başlayacak olan başkanı Trump, Erdoğan’ı övdü.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in HTŞ’yi desteklemediklerini belirtse de, Trump bu işi Türkiye’nin yaptığını belirtti.

Önceki gün Ankara’ya gelen AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sığınmacılar için Türkiye’ye 1 milyar avro ek para tahsis ettiklerini ifade etti.

Rand Corparation raporunda “Stratejik Hedef Erdoğan’ı yıkmak” olarak ilan edenlerin şu an Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan övgülerinin tek sebebi var. Kafakola almak. Böylece “Türkiye himayesinde Kürdistan” havucuyla, Türkiye’yi kendi planlarında yer almaya zorlamak.

Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı Türkiye’nin öncelikli konusunun terör örgütünün tasfiyesi olduğunu belirtiyor.

O halde şu soruyu sormamız gerekiyor: “Türkiye Hükûmeti ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve İsrail’le beraber PKK’yı nasıl bitireceksiniz?”

ABD ve İsrail’in hedefi Türkiye’yi terörü bitirme hedefinden saptırmaktır.

Türkiye’nin Batı Asya’daki dostlarından koparmak ve yalnızlaştırmaktır. Böylece kolay lokma hale getirmektir.

Eğer Türkiye, terör bölgelerini bitirecekse, ABD ve İsrail’le karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır.

Uyarıyoruz! Dört yıl önce attığımız manşet hâlâ günceldir: Hedeften saparsan tuzağa düşersin!
Tuzağa düşmemenin, hedeften sapmamanın tek yolu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün gövdesiyle, hızla Suriye’nin kuzeyinde ve Fırat’ın doğusuna operasyon yapması, İkinci İsrail girişimini silahla dağıtması, bölge ülkeleriyle birlikte Suriye’nin toprak bütünlüğünü garanti altına almasıdır.

Sonraki Haber