Mehmet Şimşek’in unuttuğu şey: Gelirler harcamalara yetmiyor

Kredi kartı düzenlemelerini değerlendiren Prof. Dr. Günçavdı, Şimşek yönetiminin Türkiye'deki gelirlerin düşüklüğünden haberdar olmadığını ve ücretlerin zorunlu harcamalara yetmediğini belirtti. THD Başkanı Kılıç da borçlanma ihtiyacını ortadan kaldıracak iş ve maaş talep ettiklerini söyledi

Ekonomi yönetimi, enflasyonun sorumlusu olarak açıkladığı iç talebi bastırmak için tüketici kredileri ve kredi kartlarına ilişkin düzenlemeler yayımlıyor. Önce kredi kartlarında taksit sayısı düşürüldü. Ardından nakit avans faizi artırıldı. Kart borcunun asgari ödeme miktarının yükseltilmesi konuşuluyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun verilerine göre de 2024 ilk iki ayında bireysel kredi kartı borçları yüzde 153 arttı. Tüketici Birliği Federasyonu’nun araştırmasına göre ise kredi kartı harcamalarının yüzde 60’ı marketlerde yapılıyor. Peki bu harcamalar belirtildiği gibi enflasyonu artıracak düzeyde bir talep patlaması mı yoksa gelirlerin harcamalara yetmemesinden mi kaynaklanıyor?

DERVİŞ REFORMLARIYLA BAŞLADI

Tartışmayı Aydınlık’a değerlendiren iktisatçı Prof. Dr. Öner Günçavdı, vatandaşların yapay bir refaha ulaşması için kartla alışveriş imkanı sağlandığına işaret etti. Günçavdı, şöyle konuştu:

“Kredi kartı ve tüketici finansmanına, tüketici kredilerine vatandaşın yaslanması gayet normal. 2000'li yıllara kadar Türkiye'de kredi kartı yoktu. 2000'li yıllarda Kemal Derviş reformlarından sonra böyle bir olanak aşamalı bir şekilde tüketiciye sağlandı. Kredi kartları verildi, vatandaşın krediyi kullanmaları teşvik edildi. Daha sonraki yıllarda da büyüyerek devam etti, bir tüketici tercihi haline geldi. İnsanlar nakit para taşımak yerine kredi kartı kullandı. Bu birçok ülkede finansal gelişmenin bir sembolü olarak kullanıldı. Türkiye'yi de bu ülkelerle karşılaştırmaya çalıştı bazı iktisatçılar ve bunu bir gelişmişlik sembolü olarak gördüler.

YAPAY REFAH

“Şu gerçek unutuldu; sonraki yıllarda ekonomide daralma başlayınca ve kredi musluklarından akan sular azaldıkça insanların belli bir noktaya gelen harcamaları, mevcut gelirleriyle finanse edilebilecek noktanın çok üzerine çıktı. Yani tüketim alışkanlıkları değişti. Öyle ki Türkiye dünyada en hızlı cep telefonu değiştiren ülke sıfatını kazandı. Neden? İnsanlar gelirlerinin ötesinde bir takım finansal imkanlara da erişebiliyor. Gençler de dahil olmak üzere taksit yaptırıyor. Krediyle en son teknolojiyi satın alabiliyor. Borsa da imkanlar buluyor. Yıllarca iktidar tarafından desteklenen bir davranış oldu. Çünkü tüketebilen vatandaşlar memnun, mutlu olan vatandaşlardır. Refah da tüketim miktarına bağlı bir şey olduğu için ne kadar tüketirsen o kadar fazla refahı hissedersin. Para senin olmasa da. Fakat enflasyon ve malların fiyatları arttı. Gelirler bu harcamaları karşılayabilecek oranda artmadı. Ve uzunca yıllar boyunca da kredi kartlarıyla bu aradaki fark finanse edildi. Ancak para bitti kel göründü. İnsanlar şimdi bu harcamalarını gelirleriyle finanse etmek zorundalar. Ancak gelirler de bu harcamayı finanse edebilecek düzeyde değil.”

Düzenlemeler insanların gelirleriyle harcama yapacak duruma getirmeyi amaçladığını dile getiren Günçavdı, şöyle devam etti:

“Sayın Mehmet Şimşek ve iktidarın ekonomi yönetiminde yer alan arkadaşlar, Türkiye'deki gelirlerin düşüklüğünden haberdar değiller. Sanıyorlar ki ‘Amerika, İngiltere gibi kredi imkanı daraltırız. Vatandaş da tasarruf eder. Cari açığı da bu tasarruflarla finanse ederiz.’ Şu an Türkiye'de insanların gelirleri, harcamayı karşılamaya yetmediği kredi kartı kullanıyorlar. Bazı insanlar ya aç kalacak ya da harcamalarıyla zaruri şeyleri yapamayacak. Önemli bir bölüm market alışverişini kartlarla yapıyor. Araba kiralama gibi giderlerde kartlar az kullanılıyor, asıl mutfak ve market alışverişlerinde kullanılıyor. Özellikle dar gelirliler açısından bu çok önemli.

‘SOSYAL ETKİYE NEDEN OLACAK’

“Sosyal bir etkiye de neden olur. Öyle bir kesim var ki mevcut gelirleriyle hiçbir şey yapamayacak. Ev kirasını verecek asgari ücretli. Onun dışında kalan şeyleri de kredi kartıyla öyle ya da böyle karşılayabiliyordu. Şimdi o imkanları kaldırıyorlar. Türkiye'nin önceliği ekonomik olarak bir gelir dağılımı meselesi. Bunu yaparken de ortalama gelir düzeyini yukarıya çekmektir. Gelirler politikasıdır yani. Şimdi bunu konuşmuyorlar da milletin mevcut gelirlerini aşağı çekmeye çalışıyorlar. Bu dar gelirli ne yaptı ki bu insanlara? Hem gelirler aşağı çekilmeye çalışılıyor hem de kredi kartları kısıtlanıyor.”

İnsanlar son dönemlerde borçlarını kredi kartıyla ödemek durumunda kaldığını vurgulayan Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkanı Ergün Kılıç, “Bankalar enflasyondan karşısında verdiği kredilerin değerini koruyor yoksa bir fırsat olarak mı değerlendiriyor? Bu gerçekten sorgulanabilir bir durum. Tüketiciler açlık, yoksulluk sınırları da dikkate alındığında temel ihtiyaçlarını alma konusunda zorlanıyor.” dedi.

SORUMLULUK TÜKETİCİLERİN DEĞİL

Tüketicilerin önünü görebilecek durumda olmadığını ve ne bulursa harcamak durumunda kaldığını aktaran Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

“Bu borçlanmanın sonlandırılamaması tabii ki bir krize yol açacak. İcralık olunan evler kirasını ödeyemeyecek, zorunlu olarak ödemesi gereken giderlerini elektriğini, suyunu, temizliğini karşılayamayacak. Sosyal bir sorun olarak yuvarlanıp önümüze gelecek. Bundan kaçınmak gerekir. Ama bu tüketicilerin tek başına yapabileceği bir şey değil. Kartlı alışverişin marketlerden alınan temel ihtiyaçlarda yoğunlaşmasından, yani artık geçinemediğinden kaynaklanıyor.

YARDIM DEĞİL İŞ VE ÜCRET

“Devlet, sürekli aynı evlere, yoksul olduğu ortada olan insanlara yardım yapıyor. Yoksulluk nedir? Süreklilik mi arz etmeli? Her vaatte ‘Şu kadar daha yardım edeceğiz. Bu kadar daha yardım edeceğiz.’ deniliyor. Biz Tüketici Hakları Derneği olarak yardım değil insan onuruna yakışır bir yaşam standardı olmasını istiyoruz. Borçlanma zorunda bırakmayacak gelir gerekiyor. Aldığımız ücret de asgari geçimimizi sağlayacak nitelikte olmalı. Ücretler dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı altında olmamalı. Bu ücret de devletin kasasından ödenmek yerine iş imkanı sağlanarak kendilerinin kazanabileceği niteliğe kavuşturulması gerekiyor.”

Sonraki Haber