Meis yakınlarında sondaja bir ay erteleme
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın CNN TÜRK canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Kalın, Yunanistan'la yaşanan NAVTEX (Denizcilere Duyuru) geriliminin ardından Almanya Başbakanı Angela Merkel'in arabulucu olduğuna ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine, bu süreçte Merkel'in yapıcı bir rolü olduğunu ve olmaya da devam ettiğini dile getirdi. Kalın, Merkel'in temel yaklaşımının, “Ege ve Doğu Akdeniz'de gerilimleri indirecek adımlar atalım, karşılıklı olarak güven arttırıcı önlemler alalım, bu süre zarfında da özellikle Almanya'nın AB dönem başkanlığında Türkiye ile ilgili birtakım olumlu kararların çıkması için bir zemin oluşturalım” şeklinde olduğunu anlattı. Bundan dolayı Merkel'in AB içinde birçok eleştiriyle muhatap olduğunu belirten Kalın, “Bizim de yaklaşımımız buna son derece olumlu olur” dedi.
'KONUŞMAYA HAZIRIZ'
Yunanistan'ın Türkiye'nin önemli bir sınır komşusu olduğuna işaret eden Kalın, “Buradaki temel sorun Ege'de, adalar ve Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı ile ilgili, ekonomik münhasır ekonomik bölge ile ilgili boşluklar var. Bununla ilgili bir uluslararası hukuki tanımlama yok. Uluslararası Denizcilik Hukuku ihtilaflı konuların ülkeler arasında ikili şekilde çözülmesini öngörüyor” diye konuştu. Meis Adası'nın Türkiye'ye yakın mesafede bulunduğuna dikkati çeken Kalın, Yunanistan'la bir diyalog zemini olup olmadığına ilişkin soruya, “Var, şu anda bir diyalog zemini devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde biz önkoşulsuz bir şekilde Yunanistanla bütün bu konuları; Ege, kıta sahanlığı, adalar, hava sahası, arama tarama çalışmaları ve Doğu Akdeniz diğer bütün ikili konuları konuşmaya hazırız” karşılığını verdi.
Buna paralel olarak yürümesi gereken bir diğer sürecin de Kıbrıs'ta KKTC ile Rum kesiminin ihtilaflı bölgeler üzerine müzakerelere başlaması gereği olduğunu vurgulayan Kalın, “Doğu Akdeniz'in bir çatışma alanı olmaktan bir barış denizine dönmesi için hiçbir ön koşul, şart koşmadan buna hazır olduğumuzu ifade ettik” dedi.
Kalın, Yunanistan'la başlatılan çalışmanın ana çerçevesinin ideolojik önyargıların bir kenara konularak bu konuda beraber çalışılması olduğunu da ifade etti.
'AŞIRI TEPKİ VERDİ'
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sismik araştırma çalışmalarının bir ay durdurulması ya da ertelenmesinin söz konusu olup olmadığına ilişkin soru üzerine Kalın, NAVTEX'in değişik dönemlerde yayınlandığına işaret etti. Türkiye'nin yaklaşık 10 yıldır bunu yaptığını anımsatan Kalın, şöyle konuştu: “Son NAVTEX yayınlandığında Yunanistan tarafı çok aşırı bir tepki verdi. Sanki biz gidip hemen Meis Adası'nı işgal edecekmişiz gibi, böyle bir şey söz konusu değil. Oruç Reis'in arama tarama yapması planlanan yer Meis Adası'na 180 kilometre mesafede. Yani yanında falan, kıta sahanlığında değil. Buna rağmen Cumhurbaşkanımız, 'madem bu müzakereler devam edecek bir görelim önümüzü, bir müddet bekletelim' dedi. Şimdilik de bir müddet bekletebiliriz.”
'ATEŞKES ŞARTLARININ MAKUL OLMASI LAZIM'
Libya'da Sirte ve Cufra'da düğümün nasıl çözüleceği ve müzakere masasında bir ilerleme olup olmadığına ilişkin soru üzerine Kalın, şu anda Libya ihtilafında iki kritik şehir haline gelen Sirte ve Cufra'nın önemini anlattı. Kalın, burada meşru, güvenilir aktörlerle, muhataplarla siyasi süreci ilerletmek gerektiğine dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fayiz es-Serrac ile yaptığı görüşmeyi anımsatan Kalın, “Bizim Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne desteğimiz bundan sonra devam edecek. Ateşkese tarafız, destekliyoruz, buna karşı değiliz ve Serrac tarafına da 'masadan kaçan taraf siz olmayın' telkinini Cumhurbaşkanımız her seferinde yaptı. Dolayısıyla Birleşmiş Milletler çatısı altında, Berlin Konferansı ilkeleri çerçevesinde bir ateşkese biz varız ama bunun şartlarının makul, meşru ve sürdürülebilir olması lazım” değerlendirmesini yaptı.
'İZİN VERMEYİZ'
İbrahim Kalın Ayasofya’nın statüsünün değiştirilmesinin yakın tarihimizde çok önemli bir milat olduğunu söyledi. Kalın açılışta yaşanan hutbe tartışması ile ilgili soruya, “Diyanet İşleri Başkanı vakfiyeden bahsetti orada. Bu bizim vakıf geleneğimizin kültürümüzün bir parçası. Atatürk bu vakfiyeyi ortadan kaldırmış birisi değil. Kişisel çıkarları için kullanmış birisi değil. Dönemin şartları içinde oranın müze olarak kullanılması için bir karar verilmiş. Ali Erbaş hocanın hutbesinde Atatürk'e dil uzatma söz konusu değil. Dönemin şartları içinde müze olarak kullanılması için bir karar verilmiş. Tekrar camiye dönüştürülmesine ilişkin araya bir süre girmiş. Ama buradan 'Atatürk'e lanet okundu', 'Atatürk'e dil uzatıldı' sonucunu çıkarmak çok iyi niyetli bir değerlendirme olmaz” yanıtını verdi.
HİLAFET TARTIŞMASI GEREKSİZ
Rejim tartışması çıkarmanın suni bir gündem olduğunu vurgulayan Kalın, “Ayasofya gibi güzel bir anı yaşadıktan sonra bir taraftan 'Atatürk'e dil uzatıldı' demek, diğer tarafta 'hilafete giderim' demek bu başarıyı gölgelemek olur. Bu tartışmalar bizi hedeften saptırmaktır. Güzel bir iş yapıldı, bu gölgelenmemeli. Suni tartışmaları bir kenara koyarken dünyaya güzel mesajı hep birlikte verelim. Ulus devlet düzenini hakim olduğu bir dönemde imparatorluk dönemi şartlarını empoze edemezsiniz. Hilafet tartışmasını başlatmak bizi asıl hedeflerimizden saptırmak anlamına gelir. Gereksiz kutuplaşmalara kapı aralamak anlamına gelir” diye konuştu.
Atatürk'e dil uzatılmasına asla izin vermeyeceklerini ifade eden Kalın, Diyanet İşleri Başkanı'nın da böyle bir amacı olmadığını açıkça beyan ettiğini bildirdi.