Memur-Sen katledilen okul müdürü İbrahim Oktugan için eylemde: Şiddete karşı yasal düzenleme istiyoruz!

Memur-Sen, İstanbul'da okul müdürü İbrahim Oktugan'ın, öğrencisinin silahlı saldırısıyla öldürülmesini protesto etmek için TBMM önünde basın açıklaması yaptı. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 'Kınama mesajı değil, şiddete karşı yasal düzenleme istiyoruz.' dedi.

İstanbul Eyüpsultan'da okul müdürü İbrahim Oktugan'ın 17 yaşındaki öğrencisi tarafından katledilmesinin ardından öğretmenler ayağa kalktı. Memur-Sen öğretmene yönelik şiddete karşı önlem alınması talebiyle TBMM önünde buluştu.

Burada Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın açıklama yaptı. Açıklamada öne çıkanlar şöyle:

"Eğitim camiası olarak hazin bir cinayet haberiyle sarsılmış bulunuyoruz; İstanbul Eyüpsultan’da eski bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürü kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiamıza başsağlığı diliyoruz.

'ŞİDDET OLAYLARI İLE ANILIR HALE GELMİŞTİR'

"Eğitim çalışanları olarak her yeni günde yeni bir saldırı haberi almaktan korkar hale geldik. Öğretmenler bugün maalesef kendilerine yönelik şiddet olayları ile anılır hale gelmiştir.

"İzmir Ödemiş’te öğrencinin pompalı tüfekle öldürdüğü Ayhan Kökmen’i; Iğdır’da Yücel Düzci Öğretmenimizin, saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, gözü dönmüş kişilerin şiddetine maruz kalmasını, Patnos’un Aktepe köyündeki Yatılı Bölge Okulu Müdürü Yusuf Vural’ın ve Kayseri/ Melikgazi Kadı Burhanettin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Gülhan Şaşmaz’ın bıçaklanmalarını unutmadık.

'ŞİDDET MÜNFERİT EYLEM OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR'

"Acıları yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Yüreklerimiz, arkadaşlarımızın acıları ile kavrulurken son birkaç ay içerisinde şu saldırılarla karşılaştık: Diyarbakır’da öğrencinin liseden atılması olayında okul müdürümüz Hüseyin Oruç bıçaklanıp yaralandı; İstanbul Sarıyer Prof. Ali Kemal Yiğitoğlu Ortaokulu’nda bir öğretmenimiz öğrenci velisinin yumruklu saldırısına uğradı; İstanbul Başakşehir’de Hacı Ali Osman Gül İlkokuluna zorla girmeye kalkışan bir veli hamile bir öğretmemizi darbetti.

"Görülüyor ki eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmıştır. Maalesef yaygın bir toplumsal sorun haline gelmiştir.

'YAPTIĞIM YANIMA KAR KALIYOR İNANCI'

"Şiddet toplumun geleceği açısından vazgeçilmez olan 'eğitim öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır' değerlendirmesini yapmak haksız ve yanlış sayılmamalıdır.

"Bu şiddet eylemlerindeki artışta şiddete başvuran kişilerin 'yaptığım yanıma kar kalıyor' inancının büyük rolü vardır.

'ÇÖZÜM ÜRETMEDE YETERSİZ KALINDI'

"Eğitimciler olarak, daha iyi bir eğitim için daha iyi bir müfredat, pedagojik yöntemler, daha ileri amaçlar üzerine kafa yormamız gerekirken, bugün bu yaramızı konu etmek mecburiyetinde kalışımızın ana sebebi, şiddetin ağırlaşan toplumsal maliyeti karşısında, bugüne kadar çözüm üretmede yetersiz kalınmasıdır.

"Göz göre göre gelen sorunu, gözümüzün önünde duran soruna, gözümüzü kapayarak çözüm bulamayız. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının sonucudur. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır. Eğitimcilere yönelen şiddete ısrarla dikkat çekip çözüm önerilerimizi sunduğumuz her durumda karşılaştığımız yetersiz tutum; şiddetin ateşine benzin dökmekten başka bir anlama gelmemektedir.

'DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ'

"Öğretmeni güçlendirecek, donatacak, koruyacak tedbirler almak yerine onu hedef alan saldırılar karşısında sessizliğe gömülmenin anlaşılır bir yanını göremiyoruz. Toplumdaki şiddeti eğitimle yok etmenin hesabını yaparken, şiddeti eğitimin içine sokmaya davetiye çıkarıcı uygulamaların akılla, izanla, vicdanla, kültür değerlerimizle, hayat anlayışımızla telif edilir bir yanı yoktur.

"Eğitim çalışanları bir yandan şiddetin toplumun aklını, anlayışını felç etmesine, eğitim başarımızı engellemesine dur demek için genç dimağlar üzerinde emek verirken diğer yandan şiddetin nesnesi haline gelmiş durumdadır.

"Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta doğru tırmanıyor olması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir. Uluslararası hukuk ve anayasada ifadesini bulan yaşam hakkı ilkesi çerçevesinde, kasıtlı ve hukuksuz şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemek, devletin yükümlülüğüdür.

'ACİLEN TALEP EDİYORUZ'

"Devletin bu yükümlülük çerçevesinde suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari koşulları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

"Bu doğrultuda eğitim çalışanlarına karşı eğitim öğretim kamu hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir. Eğitim çalışanları kendilerine yönelik şiddet olaylarına karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini şiddete uğrayana çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesini acilen talep etmekte ve beklemektedir.

'İŞ BIRAKMA EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ'

"Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, Failleri caydırıp cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuku koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasını sağlamak üzere; Bugün yaptığımız Basın açıklamasının ardından Cuma günü iş bırakma eylemi gerçekleştireceğiz. Ve İş Bırakma Eylemimizle eş zamanlı olarak; 1 Hafta sürecek dilekçe kampanyası başlatacağız. TBMM Başkanlığına verilmek üzere topladığımız imzaları yine bir Basın açıklamasıyla teslim edeceğiz.

"TBMM’de görev yapan milletvekillerimizin, uğradığımız saldırılardan duyduğumuz üzüntüyü görmesini anlamasını ve sorunu çözmek üzere hareket geçmesini bekliyoruz. Burası milli iradenin tecelligahı, işte eğitimcilerin iradesi, İşte eğitimcilerin yetkili sendikası, Tercümanı ve temsilcisi olduğumuz eğitimcilerin çağrılarına artık sessiz kalınmamasını gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması için TBMM’yi harekete geçmeye davet ediyoruz."

BAKAN TEKİN: CEZALARI ARTIRACAĞIZ

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin eğitimcilere yönelik saldırılara ilişkin dört eğitim sendikasının başkanlarıyla yaklaşık 1 saat süren görüşme yaptı. Görüşmenin ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan ile basın mensuplarına açıklama yaptı. Bakan Tekin, “Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağında öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili olarak hükümlere yer verdik. Bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik." dedi.

‘ŞİDDETİ KABUL ETMEYECEĞİZ’

Bakan Tekin, "Öğretmenlerimize yönelecek hiçbir baskı ve şiddeti asla kabul etmeyeceğimizi, öğretmenlerimizi asla kimseye ezdirmeyeceğimizi buradan bir kez daha tüm Türkiye ile paylaşmak istiyoruz." diye konuştu. Tekin, meydana gelen acı olayın, eğitim camiası olarak derinlemesine mücadele ettiği bir konu olan eğitimde şiddetin kökünü kazıma çabalarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirtti.
Bu soruna çözüm üretmenin topyekûn ve kararlı bir mücadele ile mümkün olduğuna işaret eden Tekin, "Bizler bu konuda alınması gereken bütün tedbirleri bugüne kadar almaya çalıştık, almaya devam edeceğiz. Ancak bu konuda velilerimizden, sivil toplum örgütlerinden, kamu kurumlarından ve kısacası tüm paydaşlarımızdan bize destek olmalarını, kendi sorumluluklarını daha özenli bir biçimde yerine getirmelerini özellikle istirham ediyoruz." diye konuştu.

‘HAPİS CEZALARI ERTELENMEYECEK’

Milli Eğitim Bakanlığının Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinin ardından yeni bir hazırlık yürüttüğünü ve sürecin devam ettiğini hatırlatan Tekin, bu çalışmalara ilişkin şu bilgileri verdi:
"Hazırladığımız Öğretmenlik Meslek Kanunu içerisinde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili olarak hükümlere taslakta yer verdik. Bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik. Bu fiilleri işleyenlerin hapis cezalarının ertelenmesinin engellenmesini talep ettik. Bu fiillerin doğrudan tutuklama sebebi sayılarak bu fiilleri işleyenlerin tutuksuz yargılanmasının yolunun kapatılmasını talep ettik. Bir de kanun metninde özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmen ve diğer eğitim çalışanlarının da görevleri sebebiyle kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayımlarını teklif ettik. Hazırladığımız taslak metin önümüzdeki günlerde TBMM'nin onayına gelecek. Milletvekillerimizin de siyasi parti ayırt etmeksizin bu sürece sahip çıkacağından eminim."

Sonraki Haber