Piyasanın enflasyon beklentisinde sınırlı iyileşme

Merkez Bankasının eylül ayı Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre Tüketici Fiyat Endeksi'nde (TÜFE) yıl sonu artış beklentisi yüzde 43,31'den yüzde 43,14'e geriledi. Aylık enflasyon beklentisi ise değişim göstermedi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), reel ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 64 katılımcıyla hazırladığı eylül ayı Piyasa Katılımcıları Anketi'ni yayınladı. Ankete göre, Tüketici Fiyat Endeksi'nde (TÜFE) yıl sonu artış beklentisi yüzde 43,31'den yüzde 43,14'e geriledi. Geçen ay yüzde 2,22 olan eylül ayı TÜFE artışı beklentisi, bu anket döneminde değişim göstermedi.

TÜFE'de artış beklentisi 12 ay sonrası için yüzde 28,71'den yüzde 27,49'a, 24 ay sonrası için yüzde 19,30'dan yüzde 18,38'e düştü. Katılımcıların yıl sonu dolar/TL beklentisi 37,2760'dan 37,1599'a düşerken, 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi ise 42,0348'den 42,4274'e çıktı.

Bir önceki anket döneminde 25,5 milyar dolar olan yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi, bu dönemde 22,2 milyar dolara indi. Gelecek yıl için cari işlemler açığı beklentisi de 24,3 milyar dolara geriledi.

EYLÜLDE FAİZ ARTIŞI BEKLENMİYOR

Cari yıl için Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) artış beklentisi yüzde 3,4'den 3,2'ye, gelecek yıl için ise yüzde 3,5'den 3,4'e düştü. TCMB'nin politika faizine ilişkin cari ay sonu beklentisi yüzde 50 olurken 3 ay sonrası için beklenti yüzde 46,48'e düştü. 12 ay sonrası için politika faizi beklentisi de yüzde 33,30'dan yüzde 31,66'ya geriledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, TCMB eylül ayına ilişkin "piyasa katılımcıları anketi"nin sonuçlarını değerlendirdi.

Şimşek, "Fiyat istikrarını sağlamak için politikalarımızı eşgüdüm içerisinde sürdüreceğiz. Enflasyondaki yapısal katılıkları da gidererek vatandaşlarımızın alım gücünü kalıcı olarak artıracağız." ifadelerini kullandı.

Şimşek, 11 aydır azalan 12 ay ve 24 ay sonrası enflasyon beklentilerinin sırasıyla yüzde 27,5 ve yüzde 18,4 olduğuna işaret ederek, son 3 ayda 23,5 puan gerileyen yıllık enflasyonun eylülde yüzde 50'nin altına inmesinin beklendiğini bildirdi.

2024 yılı için yüzde 4,9 seviyesinde öngördükleri bütçe açığının milli gelire oranını gelecek yıl yüzde 3,1'e düşürmeyi hedeflediklerini belirten Şimşek, "Böylece mali disiplin dezenflasyona güçlü destek sağlayacak." sözlerini kaydetti.

İTO BAŞKANI AVDAGİÇ: ÜRETİM AÇIĞININ ARTMASINA MÜSAADE EDEMEYİZ

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, aylık ortalama enflasyonun artık kısa vade için yüzde 1-1,5 aralığında tutulması gereken bir döneme girildiğini belirterek, "Önümüzdeki dönemin kısa ve orta vadeli hedefleri göz önüne alındığında, özel sektörün yanı sıra kamu iradesiyle belirlenen fiyat artışlarının da ana trendle uyumlu olması gerekiyor." ifadesini kullandı.

Şekib Avdagiç, önceki hafta açıklanan Orta Vadeli Program'daki (OVP) hedeflerin yakalanmasının önemli ayaklarından birinin kur politikasının gerçekçi olmasıyla ilişkili olduğunu belirtti.

İHRACATÇI ZORLANMAYA DEVAM EDİYOR

2025 sonrası kur ve enflasyon arasında bir korelasyon öngörülmüş olmakla beraber 2024 için öngörülen kurun, ihracatçıyı ve ihracata çalışan sektörleri ciddi şekilde zorlamaya devam edeceğini kaydeden Avdagiç, "Bir başka ifadeyle kur aleyhine açılan makastan kaynaklı sıkıntıların bu yılın genelinde, 2025-2026 ve 2027’de de devam edeceğini görüyoruz. Aynı zamanda ithalat talebinde artışa yol açabilecek. Bu da cari denge üzerinde ilave risk oluşturabilecek. Buna azami derecede dikkat göstermek zorundayız. İhracata dayalı büyüme trendinin sağlıklı şekilde devam etmesi için en ivedi beklentimiz, kur ve enflasyon arasında zayıflayan korelasyonun sağlanmasıdır." değerlendirmesini yaptı.

KOBİLER DE KORUNMALI

Ekonomide hedeflenen dengelenmede, reel sektörün ve KOBİ’lerin sağlığının da aynı hassasiyetle korunması gerektiğine inandıklarını ifade eden İTO Başkanı Avdagiç, "Şunun altını bir kez daha çiziyoruz. Enflasyonla mücadele sürecinde üretim yapısının korunması ve güçlendirilmesi ihmal edilmemeli.

Yaşadığımız yüksek enflasyonun aynı zamanda arz açığı kaynaklı olduğunu kabul ederek, üretim açığının ne pahasına olursa olsun daha fazla artmasına müsaade edemeyiz. Dünya piyasalarıyla entegre olmuş Türkiye ekonomisinin üretim kaybına tahammül lüksü yok. Üretimin, aynı zamanda ihracat ve döviz geliri olduğu gerçeği, sıkı para politikasında da hassas bir terazi ihtiyacını gerektiriyor." açıklamasında bulundu.

Sonraki Haber