Merkez'in faiz adımları piyasayı sinir krizine soktu
Gözler bugün yapılacak PPK toplantısında. Dolar tüm para birimlerine karşı değerlenirken en hızlı düşüş lirada yaşandı. IIF Başekonomisti, faiz indirimlerinin piyasaları sinir krizine soktuğunu söyledi. Nobelli iktisatçı Krugman ise, Türkiye'deki durumu yorumladı, hatalara dikkat çekti
Döviz kurlarında zor noktalara geldik. Doların 10 TL'yi aşması sonrası 10.40 gündeme gelmişti. Dün itibarıyla bu eşik de aşıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz çıkışı sonrası dolar 10.50'yi de geçti. Bu eşiğin ardından 10.55 TL seviyesinde direnç noktası gündeme geldi. ABD tarafında açıklanan güçlü ekonomik veriler sonrasında piyasalarda gözler, bugün yapılacak Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi. Ünlü & Co'nun dünkü bülteninde, “TCMB’nin bu faiz kararı sonrasında bekleyişe geçebileceğini düşünüyoruz. Geçen ayki toplantıdan bu yana kur yüzde 13 artış gösterdi, TCMB kurda yaşanan bu yükseliş nedeniyle indirim alanının kalmadığını belirtip yüzde 16 faiz ile bekleyişe de geçebilir. Aşırı alımda olan kurda 10.30-10.40 seviyelerinde kısa vadeli realizasyonlar gelebilir.” denildi. Yılbaşından bu yana Türk lirası dolar karşısında yüzde 29'a yaklaşan düşüşle en çok değer kaybeden para birimi oldu. Borçlarını ödeyemeyen Arjantin'in para birimindeki kayıp bile yüzde 16'da kaldı.
PİYASALAR KRİZ GEÇİRİYOR
Uluslararası dolar endeksinin dün sabah 96.1 seviyesini aştığı görüldü. Doların bütün dünyada güçlenmesi kırılgan olan Türk lirasının daha hızlı değer kaybetmesine neden oluyor. Uluslararası Finans Enstitüsü Başekonomisti Robin Brooks, TL'deki “aşırı değer kaybına” ilişkin Twitter'dan yaptığı yorumda, bu durumun finansal koşullarda sıkılaşma yaratacağını, ithalatı daraltacağını ve cari fazlayı artıracağını belirtti. 2018'deki duruma işaret eden Brooks, dövizdeki gerçeğe uygun değer aşımının kendisini düzelteceğini öne sürdü. Brooks, ayrıca piyasaların bir şeyi beğenmediğinde “sinir krizi” geçirdiğini ifade ederek, Merkez Bankası'nın piyasanın istediğinin aksine faiz indirimlerine gitmesinin buna neden olduğunu, her ne kadar politika faizi yüzde 15'e kadar çekilebilecek olsa da paniği önlemek için perşembe günü hiçbir şey yapmamanın en iyisi olacağını savundu.
TÜRKİYE'NİN YAŞADIĞI ASYA KRİZİ GİBİ
Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer) düzenlediği ‘30. Kalite Kongresi’nde konuşan Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Amerikalı ekonomi profesörü Paul Krugman, Türkiye ekonomisine ilişkin şu yorumları yaptı: “Ben bir ABD vatandaşıyım, eskiden diğer ülkelerle ilgili endişelenme lüksüm vardı, çünkü ABD ile ilgili endişem yoktu. Ama artık politik ve ekonomik olarak ABD’de de durum böyle değil. Türkiye ise hem dünyada olan biten gelişmelerin etkisinde hem de klasik bir yükselen piyasalar krizi yaşıyor. Bu; 1990’ların sonunda Çin dışındaki Asya ülkelerinde olan, 2000’lerin başında bazı Latin ülkelerinde yaşananlara benziyor. Hızla bir büyüme ve gelişme süreci ama çoğunlukla özel sektör için, döviz cinsinden borçlanma risk taşıyor. Dışarıdan gelen yatırımlarda bir dalgalanma yaşanırsa ki 2018 başından beri Türkiye bunu yaşıyor, paranın değer kaybetmesi ile mali dengeler tablosu kötü bir hal almaya başlıyor. Burada, iç talep ile kur arasında denge gündeme geliyor. Türkiye düşük faiz politikasını seçti ki bu her zaman düşük enflasyon demek de değil. 20 yıl önce Asya’da yaşanan krize baktığımızda da şunu gördük; paranın değerini korumak için gereğinden fazla yüksek faiz politikası izlendi. Faizi düşük tutup kuru dalgalandırmak konusunda ya da faizi yükseltip kendi paralarının değerini korumak konusunda geçmişte de ülkeler pek çok hata yaptı.”
ESKİ BİR KRİZ TİPİNE Mİ EVRİLİYOR?
“90’ların başından bu yana uzun vadeli yüksek enflasyonu Venezuela dışında dünyada pek görmedik” ifadelerini kullanan Krugman, “Türkiye bu açıdan daha eski bir kriz tipine doğru evriliyor olabilir. Böyle bir problemin eşiğinde. Bununla ilgili spesifik bir tavsiye veremem ama Türkiye iki tane eski senaryoyu tekrar yaşamaya başlıyor gibi görünüyor. Pandemi yüzünden ciddi sekteye uğramış bir küresel ekonomimiz var. Bu gibi durumlarda en başarılı olan organizasyonlar, temeli güvene dayalı, iyi ilişkiler kurmuş ekonomilerdir. Bu ilişkiler onlara sorunlu piyasalarda ayakta kalmayı sağlıyor” diye konuştu.